- 658 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
DİLİMİZ; TÜRKÇE‘MİZ!’
Dil, milletlerin tarihi ve kültürel değerlerini taşıyan önemli bir faktör yanında, milletlerin öz benliğini devam ettirmede en önemli unsurdur. Milletler dilsiz, diller de milletsiz düşünülemez… Türkçenin gelişmesi, zenginleşmesi, özleşmesi yolundaki çalışmalarda Türk Dil Kurultaylarının önemli bir yeri vardır.
Atatürk’ün 26 Eylül 1932’de İstanbul Dolmabahçe Sarayında yazarların, şairlerin, öğretmenlerin, gazetecilerin ve tüm Türkçe gönüllülerinin davet edildiği, Türkçemizin sorunlarının konuşulduğu “Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylülü, her yıl “Dil Bayramı” olarak kutluyoruz. Bu çalışmalar akabinde Türkçenin diğer dil ve kültürlere karşı korunması bilinciyle 1932 de Türk dil Kurumu kurulmuştur.
Tarihe baktığımızda, Osmanlı topraklarında başka ırktan, farklı inançtan olanlar tek bir çatı altında tek resmi dille yaşadılar. Kimse kimsenin ırkına, diline, dinine uyruğuna karışmaz, herkes birbirine saygı duyar ve inancından ötürü kimse kimseyi kınamazdı.
Şu ülkede Türk, Kürt, Laz, Çerkez... Çok geniş bir aileyiz. Hatta Yahudi, Rum, Ermeni vatandaşlarımızla yıllarca birlikte olmuşuz. Türkiye’de yüzyıllar boyunca çok farklı milletler ve farklı inançlara sahip insanlar bir arada barış içinde yaşadılar. Bu gün TC devlet çatısı altında birlikteliğimizi sağlayan bizi, biz yapan; ortak bir vatanımızın, ortak bir resmi dilimiz olan Türkçemizin var olmasıdır...
Ne gariptir ki, bazıları Türkçe dışındaki dilleri ’resmi dil’ haline dönüştürmeye çalışmak istiyorlar. Birbirinin dilinden anlamayan toplumların birlikte yaşamalarının zorluğunu hiç düşündük mü? Bu durum bizi biz olmaktan çıkarıp, bizi birbirimize yabancı hale getirmez mi? Acaba bir ülkenin çatısı altında farklı etnik özellikteki toplumları bir arada tutan, kaynaştıran unsurların başında dil gelmez mi?
Farklı dil, kardeşi kardeşe yabancı haline getirir ki, bu terörden daha tehlikelidir. Terör bizi bölemez ama farklı dil bizi böler… Farklı etnik gruplara mensup olsak da resmiyette Türkçe konuşarak, Türkçe yazarak ve okuyarak, daha iyi anlaşan, barışık bir toplumu oluştururuz.
Bu gün Amerika nüfusunun yarıdan fazlası İspanyolca konuşuyor, ülkede değişik milletlere mensup insanlar ve diller var. Ancak bu özellikler devlet bütünlüğüne, milli birlik ve beraberliğine bir tehdit teşkil etmiyor. Herkes Amerikalıyız diyor ve özel haricinde herkes tek resmi dil olan İngilizce konuşuyor.
Tarih boyu Türk devlet adamları dilin korunmasına önem vererek Türkçeyi dünyanın en güzel, en renkli dillerinden biri haline getirmeye çalışmışlardır. Karamanoğlu Mehmet Beyin, Ali Şir Nevai’lerin derdi Türkçenin asırlar ötesine özüne uygun taşınmasıydı…
Türkçenin ilim dili olamayacağını söyleyenlere, 1890 basımı Türkçe-İngilizce Redhouse sözlüğünde 93000 Türkçe kelimenin İngilizce karşılığı olduğu hatırlatılmalıdır… Muallim Naci’nin 1891’de basılan "Lügat"inde 25 bin kelime, 1914 basımlı Ali Seyyid’in "Kamus - ı Osmanî”sinde 30 bin kelime vardı. TDK ise, Türkçeyi on beş yıl sözlüksüz bıraktıktan sonra, 1945’te ancak "yaklaşık 20 bin kelimelik" bir sözlük yayımlayabilmiştir!
Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir ve bu ülkede yaşayan insanların da kendi dillerini özenle korumaları gereklidir. Ulusların kültür hazineleri dillerinde saklıdır. Bu nedenle hepimizin dilimizi doğru ve güzel kullanmaya özen göstermesi, dilimize sahip çıkması, yabancı kelime ve ucubelerden koruyarak yaygınlaştırması bizler için bir vatan borcu sayılmalıdır…
Unutmayalım ki tarih, dilleri yok edildiğinden benliğini de kaybetmiş ve tarih sahnesinden silinmiş milletlerin ibretli hikâyeleriyle doludur. Türk dilini yaşatmak, korumak bir kafa, gönül meselesi yanında, başta devlet erki olmak üzere herkesin üzerine düşen bir görevdir. Tarihi mirasımız içinde kendi kültürümüze, dilimize yabancı olmadan, nesillerimizi yabancılaştırmadan, geleceğimiz ve varlığımızın devamı için dilimize sahip çıkmak milli ve tarihi zorunluluktur… Bu her Türk evladının sorumluluğudur.
“Türk milleti demek Türkçe demektir. Türk kültürüyle, diliyle, ecdat sevgisiyle gençlerimizi yetiştirmek medeniyete ve kültürümüze büyük hizmettir. Sahip olduğumuz dilimizi korumak, her şeyimizle kendimize sahip çıkmaktır.
Kaşkarlı Mahmud ‘un “Türk dilini seviniz, çünkü Türklerin en az geçmişleri kadar büyük gelecekleri olacaktır.”sözü hatırlanmalıdır…
21.yüzyıl dilleri arasında Türkçe etkin dil olma özelliğini artıracak, tüm dünyayı kapsayacak şekilde aydınlık günlere koşacaktır. Yeter ki elimizdeki değerli mirası bilip, ona sahip çıkalım…
YORUMLAR
Merhaba Yahya Bey,
Öz Türkçe yazım ve dil bilgisi kurallarına uyum konularında yorum yapan birisi olarak böyle bir yazı yazdığınız için sizi kutluyorum. Başarı dileklerimle saygılar.
Veysel Başer tarafından 9/27/2011 10:15:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
yahya demeli
"Dil bayramı" vesilesiyle bugün yayına koyduğum yazı ile aynı paralelde olan yazınızı beğenerek okudum.
Sizinde belirttiğiniz gibi dili yok olmuş bir toplumun millet özelliği de yok olmuş demektir.
Türk diline gösterdiğiniz ilgi ve hassasiyet sebebiyle sizi kutlar, saygılarımı sunarım.