GÖLGEMİN PEŞİNDEN GİDİYORUM…
Peşin sıra beni çağırıyor sanki. Gaipten sesler alıyorum.
‘’Peşim sıra gel, hadi bekleme ’’ diyor. Tutmak için elimi uzatıyorum bir boşlukta savruluyor avuçlarım. Üstüne basmamak için kocaman adımlar atıyorum. Güneş yine doğudan doğarken, batıya doğru uzanan bedenimin gölgesi adımlarımın bittiği yerde başlıyor. Gölgem yine benden bir adım önde gidiyor. Kapkara bir suret var önümde içim ürperiyor. Bu ben miyim, ya da benim hangi suretim diye düşünüyorum. Kovalıyorum her adım, ne mümkün tutmak. Ben kovaladıkça o kaçıyor. Peşin sıra sürüklüyor beni çekeleyip duruyor. Eteklerim tutuşmuş ürkek halimle bakıyorum,
‘’Ne alıp veremediği var benden, ne diye uğraşıyor benle.’’ Diye söyleniyorum. Aklımın ipleri kopuyor. En ağır küfürleri savuruyorum. En kızgın hallerimi gösteriyorum. Kaşlarım çatık suratım asık…
Gün öğleye dem vuruyor, dünkü öğle bu vakitleri tam tamına. Gün tepeme sıfır nokta, baştan aşağı ateş indiriyor. Tepeme çullanmış bir karabasan. Gölgem ayaklarımın dibinde, eteğimin altına saklanmış. O da benden mi korkuyor ne?
‘’Sağım, solum sobe çık ortaya’’ diyorum ses yok. Omuzlarım düşmüş beden yorgun. Ha gayret bir hamle topluyorum kendimi…
Ben batıya yol alırken güneş benden hızlı çıktı, şakaklarıma vuruyor kızgın alevi. Gün batıya ilerledikçe gölgem uzuyor, peşim sıra ve başlıyor beni kovalamaya. Bu defada ardıma düşmüş kara kuru bir suret. O kovalıyor ben kaçıyorum, ben kaçıyorum o kovalıyor. Kan ter içindeyim, gölgem mi güçlü ben mi güçlüyüm çözemiyorum. Her adımda peşim sıra geliyor, her hamlede takip ediyor.
((Ben anladım üstadım, insanoğlu gölgesinden kaçamıyor. Yok, gibi gördüğün, değersiz saydığın, her adımda yanın da olan gölgemi kabul etmektir tek yapacağım. Gerçekler her adımda benimle. Yüz, yüze geliyoruz, gözlerime bakıyor...))
Gün akşama kavuştuğun da bir sükûnet alıyor bedenimi. Güneş usul, usul saklanırken tepenin ardında geceye, gölgem de yavaş, yavaş siniyor korkudan. Derin bir
‘’ohhhh’’ çekiyorum.
‘’Bu günlük gölgemle savaşı bitirdim.‘’diyerek bir nefes alıyorum. Ama içim rahat değil.
Biri eğiliyor ve kulağıma fısıldıyor,
‘’Yarın sabah görüşmek üzere.’’ Diyor.
‘’ Yinemi sen’’…
DUDU BAYRAM/ANKARA