- 1665 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
İZLİYORUM...
Bir süredir, izliyorum. Hayatı, izliyorum. İnsanları, izliyorum. Garip şeyler oluyor, anlayamadığım. Anlamam gerekiyor mu? Evet, gerekiyor.
İnsanları, anlayamadığımı / anlamadığımı düşünüyorum. Tanıdığımı sandığım insanları, aslında, hiç tanımadığımı fark ediyorum.
Uzun zamandır, sesimi çıkartmayışımın sebebi; yanıtını bulamadığım bir soru: İnsanları anlayamıyor muyum? Ben mi insanlara tersim?
Bir eylemin içine girersiniz. İçine girdiğiniz eylemin, gereklerini yerine getirmeye çalışırsınız. Bu arada da aynı eylem içindeki insanlarla, fikir alış verişinde bulunursunuz. Öğrenirsiniz. Yeri gelir, öğretirsiniz.
Her şey, çok güzeldir. Düzen, kendi akışı içinde, duru bir su gibi akıp gitmektedir. Fikirdaşlarınız olur. Yanı sıra, fikirlerinizin uymadıkları olur. Çeşitlilik güzeldir. Bakış açısı kazandırır, insana. Çok üstünde durmazsınız. O farklılıktan, bir şeyler öğrenmeye çalışırsınız, yine de.
Yeni dostluklarla tanışırsınız. Ola geldiğiniz dostluklardan, farklı dostluklar içine girersiniz. Sizden önce kurulmuş, oluşmuş dostlukların ne olduğunu anlamaya, kendinize yer edinmeye çalışırsınız. Güzel bir çalışmadır, bu. Farklıdır. Keyif verir.
O dostluklar pekişirken, içine girdiğiniz eylem de farklılaşmaya başlar. Derinleşmeye, başlar. Anlam kazanmaya, başlar. Başlangıcınızdan farklı yerdesinizdir, artık. Daha ciddisinizdir. Daha önemser olursunuz. En iyiyi yapmaya çalışırsınız. En mükemmeli üretmektir amacınız.
Bütün bunlar için gereksinim duyduğunuz donanımlar için bir çaba sarf etmenize de gerek yoktur. Birileri, sizin için, sistemi hazırlamışlardı. O birileri de, kimsenin karakaşı, karagözü için yapmazlar, bunu. İyi veya kötü, az veya çok bir kazançları vardır, sistemden.
Siz ve dostlarınız, o sistem içinde, sisteme olan inancınızla, var gücünüzle çalışırsınız. En iyi, en mükemmel adına.
Siz ne kadar çabalasanız da, karar verici değilsinizdir / olamazsınız. Sistem, bunu da düşünmüştür: Karar vericiler, seçilmiştirler. Sizin üretimlerinizin değerlendirilmesi, onların kontrolü ve inisiyatifi dahilindedir. Düzen, başka türlü sağlanamaz, bu gibi sistemlerde.
Bir gün gelir, siz mükemmeli üretmeye çalışırken, karar verici; olmayacak, sisteme yakışmayacak bir seçim yapar. En iyisi bu, der. Hadi canım, şaka mı yapıyorsun? Dersiniz. Hayır, şaka değildir. Karar verici, son derece ciddidir. En iyisi, ona göre, o’dur. Nasıl yani? Dersiniz. Basbayağı, der. E sen bize, mükemmel olun diyordun. Bu ne iş şimdi? Dersiniz. Valla böyle, der. Emir, demiri döver. Yapacak bir şey yoktur. Gibi göründe de yapacak bir şey daha vardır: Görüş bildirmek. Hayır, dersiniz. Ben, bunu kabul etmiyorum. Bunca emeğin içinde, en iyisi bu değil. Hı? Ne dedin sen? İtiraz mı ediyorsun? Der, karar verici. Evet? Vay! Sen bana, karşı geldin ha? Küstüm, oynamıyorum, der. Ve gider.
Sen, seni bil sen, seni. Sen, seni bilmezsen eğer, patlatırlar enseni, der karar vericinin, karar vericisi.
Ne dedin? Niye dedin? Diye sormaya bile gerek görmez, vurur tekmeyi. “ Cezalısın. Tek ayaküstünde duracaksın “ der.
Sen, etrafına bakarsın. İzlersin. Birileri çıksın da “ Yahu! Karar vericinin, karar vericisi; Sen, neden bu cezayı verdin?” desinler diye. En çok da cezayı alanın sevenlerinden, dostlarından beklersin. Tık yoktur. Tık olmadığı gibi, bir de sorarlar: “ Karar vericimiz nerede?” diye…
Bir süredir, izliyorum. Hayatı, izliyorum. İnsanları, izliyorum. Garip şeyler oluyor, anlayamadığım. Anlamam gerekiyor mu? Evet, gerekiyor. Çünkü bir sorunun yanıtını arıyorum: Hasan mı kel? Kel Hasan o mu?
Eser Akpınar
26.08.2011
Urla
YORUMLAR
Çok sevdiğimiz ve her yönü ile takdir ettiğimiz bir dostumuzun vefatını öğrendik, bu akşam. sizler, nelerle uğraşıyorsunuz. Gerçekten kabak tadı verdi, bu konu. Yazmaz olaydım diyeceğim ama yazmış bulundum. Şu ölümlü dünyada, sizler, aklı başında geçinenler, hala 3 noktayı tartışıyorsunuz. Sonra da EDEBİYAT adına diyorsunuz. Yapmayın, gözünüzü seveyim ya...Ortada incir çekirdeğini doldurmayacak bir konu, atrafında bir yığın insan. Gereksiz yere kırgınlıklar, gereksiz yere söylenen sözler. Bırakın bu polemiği artık. İlla ki birinin haklı olması gerekmiyor. Haklı olmak da kimseye artı bir paye vermiyor.
Küçük, büyükten özür diler. Büyük, küçüğü affeder. Örf ve adetlerimizin gereği bu'dur. Dostlar, barışırlar. El sıkışırlar. Unutulur gider. Sanki memeleket idare ediyoruz. Yapmayın, lütfen.
Bu konu iyice kabak tadı vermeye başladı.
Konu anlatılan gibi değildir. Kafanıza göre bir yerleri kesip kafanıza göre olay zamanları ile oynamamanın bir anlamı yoktur.
Bu site kimsenin ahkam keseceği bir site değildir.
Bu site insanların eserleri ile alaycı yorum yapılacağı bir site değildir. Ve onların yazma şevkini kırdıracak bir site hiç değildir.
Bu sitenin yöneticileri kimsenin şamar oğlanı değildir.
Bu site de herkes kafasına buyruk hareket edemez. Site üyelerinin uyması gereken kurallar mevcuttur. Bu sitenin huzuru için geçerlidir.
Yöneticiye;
"Teknolociden hükmede bilirsin ama ( burasını hatırlamıyorum. Ve teknoloci kısmı bu şekilde gelmiştir. Benim yazım hatam değildir.)
Bekle ve gör..."
atan birinden iyi niyet beklenemez. Neyi bekleyecekmişiz? Göreceğimiz şey nedir? Şimdi siz bekle ve gör kısmını da tamamen iyi niyetli bir şekilde gönderdiğinizi. Ya ben orada benim iyi niyetimi gör vs vs diyebilirsiniz.
Kusura bakmayın. Bu tür mesajları kimse iyi niyet olarak göremez. Kimseden de iyi niyet olarak görünmesini beklemeyin.
Konu olumsuz yorum değildir. Konu alaycı şekilde yapılan yorumdur. Konu üyenin şevkinin kırdırılmaya çalışılmasıdır.
Üyenin site kurallarına aykırı durumunda gereken yapılır. Site yöneticisi duruma göre tepki vermesine karşın bu şekilde tavırlar ve saldırgan tutum sergileniyorsa kimse kusura bakmasın. Üyelere karşı nasıl durum sergilendiğini aklımız kestiremez.
Sonu üç nokta ile biten cümleleri siz işinize geldiğiniz gibi doldurun. İyi niyetli insan o cümleleri net olarak yazar. Cümlenin başka yönlere çekilmeyeceğini özellikle edebiyatla uğraştığını söyleyen birinin iyi bilmesi gerekir.
Bazı şeylerin açıklamasını almak için insanları aramak veya mesaj atma zorunluluğumuz yoktur. Ama kimseye yapılan açıklamanın sonunu da ama... diye bitirmedikte.
Şimdi ben desem ki; Bedri Tokul sen buraya geldin bu yorumları yazdın, ama.... desem. Siz bunu iyi niyetli olarak mı göreceksiniz?
Ve her seferinde Eser Akpınar'ın sayfasında dile getirdiğiniz şu ibare;
"seninde topun ağzına sürülmenden korkuyorum"
cümleniz. Bunu anlayabilmiş değilim. Önceden de belirtmiştim. Kimsenin hatasından kimse siteden atılmaz. Bu zamana kadar olmadı olmazda.
İnsanların aklını karıştırmaktan da vazgeçin. Bizlerin ne için çabaladığını siz dahil herkes iyi biliyor. Peki ya sizin takındığınız bu tavrın edebiyata katkısı var mıdır? Elbette hayır.
Hatayı kendimizde aradığımız vakit her şeyin herkesin istediği gibi olacağından eminim. Zira ben çokça hatayı buldum kendimde. Sizde arayın kendinizde arayın..
Ve Konu tarafımca kapatılmıştır.
Bir kaç gündür bir bardak suda fırtınalar koparılıyor. Site yöneticisinin korumasına soyunanlar beni olmadık savlarla suçluyorlar.Hem savcılar, hem hakimler. Beni önce astılar. Sonra parçalara ayırdılar. Her bir parçamı ayrı ayrı çöp kutularına attılar.
Olayın muhatabı benim .Ağzıma yöneticinin engellemesiyle bant yapıştırılmış. Konuşamıyorum. En son yöneticinin telefonuna
"Adaletten bahsediyorsun.Gerçekten inanıyorsan kaldır engelimi bende kendimi savunayım" dedim.
Engelim kaldırılmadı. Bu gün yedi gün doldu.Hala aynı durumdayım. Beni bu durumlara tevessül ettirdiniz.
Olayı birde benden dinleyin;
Her şey"Djahmetyılmaz" ın bir yazısının günün yazısı seçilmesiyle başladı. Toynak;
"Günün yazısı seçilen yazıyı oku. Hayretler içinde kalırsın" diye telefon etti. Okudum. Bana görede günün yazısı olmayı hak etmemişti. Bende Toynak gibi, Lacivertiğnedenlik gibi beğenmediğimi belirten yorum yazdım. Yazıların yöneticisi Asran Hanımdan "Site kurtuluş örgütü" içerikli bir cevap geldi. Bu cevaba bende, Toynakta karşılık vermedik. Sadece Lacivertiğnedenlik cevap verdi. Asran Hanımla Ansızın arasında ne geçti bilmiyorum. Asran siteden ayrılmış.
Daha sonra benim üç gün engellendiğim ortaya çıktı. Bu bana göre haksızlıktı. Üç kişi olumsuz yorum yazmasına rağmen
sadece ben cezalandırılıyordum.
Sitede ulaşabileceğim tek kanala "Teşekkür ederim.Site senin istediğin tasarrufu yapabilirsin. Bu fatura bana hafif. Ben bu faturayı öderim. Ancak....." diye mesaj gönderdim.
Buradaki ancak.....
Cezam bittikten sonra , Ancak; Olumsuz yorum yazan sadece ben değilim. Neden ben cezalandırılıyodrum? Cevabını yazabilmek için açık bırakılmış bir kapıydı.
Cep telefonumu üç gün kapalı tutacaktım. Gayem;
Bu cezayı kabul etmem,ses çıkatmamam görüşünde olan Tacettin ve Toynağın beni ikna etmelerinden uzaklaşmam içindi.
Çünkü onları kıramıyacağımı biliyordum.
Üç olumsuz yorum içinde neden ben seçilmiştim? Cezalandırılmıştım. Bu cezada bütün siteye duyurulmuştu.
Üç günlük ceza beş gün geçmesine rağmen kaldırılmamıştı. Neler oluyordu?
Oğlumla bir telefon görüşmesinde;
"Sesin bozuk geliyor. Ne var baba"
demesine karşılık. Olanları kısaca anlattım. Beş gün geçmesine rağmen siteye ulaşamadığımı söyledim
"Bende siteye üyeyim. Benim kanalımı kullanabilirsin" dedi.
Ansızın "üç günlük cezanı bir haftaya uzattım "diyordu.
Engelleme nedeniyle elim kolum dilim bağlanmıştı. Meramımı anlatamıyordum.
Oğlumun sayfasını kullanarak;
" Üç kişi olumsuz yorum yazmasına rağmen, neden benim kurban seçildiğimi, bana haksızlık yapıldığını, yinede ANSIZINI SEVDİĞİMİ" içeren mesajı Ansızına gönderdim. Aynı mesajı Tacettine, Toynağa ve Eser hanıma da gönderdim Bilgileri olsun diye...
Ertesi gün daha teferruatlı görüşmek için Ansızını aradım. Cevap vermedi. Bende telefonuna ;
"Teknolojiye hükmedebilirsin. Ama Bedrosa gücün yetmes Bekle ve gör" diye mesaj gönderdim. Bu mesajdaki gayem de;
Cezalandırılmamdaki haksızlığı savunmam içindi.
"Cezamın bitmesini Bekle, gör bak ben kendimi nasıl savunacağım" anlamındaydı.
Daha sonra Tacettinin ve Toynağın zehir zemberek yazılarıyla karşılaştım.
Ancak... Küfür anlamına geliyormuş...
Bekle gör Tehtitmiş...
Benim kitabıbda küfür yoktur. Küfür aciz insanların işidir. Ben aciz değilim.
Kimseyide tehtit etmem. Ne demişim? Ansıızın seni öldüreceğim mi, vuracağım mı demişim ?
Yada; Bir sırrını biliyorum. Onu açıklıyacağım mı demişim? ( Ki bilsem dahi o sır benimle beraber mezara gider.)
Olayın aslı astarı bu...
Bu fırsatı bulmuşken birilerine de bir kaç sözüm var.
Taco;
" Delikanlılık V.S. ile ilgili sözlerine geçmişimizin hatırına değinmiyeceğim. Ancak; Arama diyorsun aramıyacağım. Cenazeme gelme diyorsun. Eğer ben yaşıyorsan gelmiyeceğim. Senden evvel ben ölürsem sen ister gel istersen gelme. Elbet beni o çukura atacak bir Allahın kulu bulunur. Ben telefonumu açtıktan sonra " Ne oluyor? diye sorabilirdin. Gerçeği öğrendikten sonra o yorumu yazmana gerek kalmayabilirdi. Bu yazıyı okuyanlarında haberi olsun. Sana yazdığım mesaj nedeniyle de idamla yargılanmayayım.
"Kimseye yalalalık yapmadım yapmamda. Hiç bir dostumu bir siteye satmadım satmam da. Şartların kabulümdür."
Toynak;
Ancak.... neye göre küfür anlamına geliyor? Bunu sana defalarca anlatmama rağmen anlamak istemedin.
Bekle gör dememin nedenini anlattım. Niye tehtit olduğu şeklinde yorumladın?
Dostluklar kolay kurulmuyor diyorsun. Haklısın .Kolay kurulmuyor. Ama fiyatı bulununcada satılıyormuş. Ben fiyatımı öğrendim. " Bir sitede flaş isim olabilmek. Ehhh fiyatım fenada sayılmaz...
Sevgili Ansızın;
Her şeyi beni arayarak, yada telefonuma cevap vererek öğrenebilirdin. Sağdan soldan ne anlama geliyor diye yorum almana gerek yoktu. Senin muhatabın bendim.
Bundan sonra ben bu sitede duramam. Zaten sende durdurmazsın. Durdurmada... En kısa zamanda kaydımı sil. Ben nobele aday bir yazar değilim ki yazmam olur biter... Hakkını helal et.
Sevgili Eser hanım;
Bu aralar senin sayfan mahkeme salonu gibi oldu. Kusura bakma. Sana sadece teşekkür edebiliyorum . Daha fazlasını yazarsam, seninde topun ağzına sürülmenden korkuyorum...
SELAMLARIMLA...
BEDRİ TOKUL
ANSIZIN
Bu konu iyice kabak tadı vermeye başladı.
Konu anlatılan gibi değildir. Kafanıza göre bir yerleri kesip kafanıza göre olay zamanları ile oynamamanın bir anlamı yoktur.
Bu site kimsenin ahkam keseceği bir site değildir.
Bu site insanların eserleri ile alaycı yorum yapılacağı bir site değildir. Ve onların yazma şevkini kırdıracak bir site hiç değildir.
Bu sitenin yöneticileri kimsenin şamar oğlanı değildir.
Bu site de herkes kafasına buyruk hareket edemez. Site üyelerinin uyması gereken kurallar mevcuttur. Bu sitenin huzuru için geçerlidir.
Yöneticiye;
"Teknolociden hükmede bilirsin ama ( burasını hatırlamıyorum. Ve teknoloci kısmı bu şekilde gelmiştir. Benim yazım hatam değildir.)
Bekle ve gör..."
atan birinden iyi niyet beklenemez. Neyi bekleyecekmişiz? Göreceğimiz şey nedir? Şimdi siz bekle ve gör kısmını da tamamen iyi niyetli bir şekilde gönderdiğinizi. Ya ben orada benim iyi niyetimi gör vs vs diyebilirsiniz.
Kusura bakmayın. Bu tür mesajları kimse iyi niyet olarak göremez. Kimseden de iyi niyet olarak görünmesini beklemeyin.
Konu olumsuz yorum değildir. Konu alaycı şekilde yapılan yorumdur. Konu üyenin şevkinin kırdırılmaya çalışılmasıdır.
Üyenin site kurallarına aykırı durumunda gereken yapılır. Site yöneticisi duruma göre tepki vermesine karşın bu şekilde tavırlar ve saldırgan tutum sergileniyorsa kimse kusura bakmasın. Üyelere karşı nasıl durum sergilendiğini aklımız kestiremez.
Sonu üç nokta ile biten cümleleri siz işinize geldiğiniz gibi doldurun. İyi niyetli insan o cümleleri net olarak yazar. Cümlenin başka yönlere çekilmeyeceğini özellikle edebiyatla uğraştığını söyleyen birinin iyi bilmesi gerekir.
Bazı şeylerin açıklamasını almak için insanları aramak veya mesaj atma zorunluluğumuz yoktur. Ama kimseye yapılan açıklamanın sonunu da ama... diye bitirmedikte.
Şimdi ben desem ki; Bedri Tokul sen buraya geldin bu yorumları yazdın, ama.... desem. Siz bunu iyi niyetli olarak mı göreceksiniz?
Ve her seferinde Eser Akpınar'ın sayfasında dile getirdiğiniz şu ibare;
"seninde topun ağzına sürülmenden korkuyorum"
cümleniz. Bunu anlayabilmiş değilim. Önceden de belirtmiştim. Kimsenin hatasından kimse siteden atılmaz. Bu zamana kadar olmadı olmazda.
İnsanların aklını karıştırmaktan da vazgeçin. Bizlerin ne için çabaladığını siz dahil herkes iyi biliyor. Peki ya sizin takındığınız bu tavrın edebiyata katkısı var mıdır? Elbette hayır.
Hatayı kendimizde aradığımız vakit her şeyin herkesin istediği gibi olacağından eminim. Zira ben çokça hatayı buldum kendimde. Sizde arayın kendinizde arayın..
Ve Konu tarafımca kapatılmıştır.
Konuya sebep olan çalışmayı da yorumları da hatırlıyorum.
Eser Hanım, yorumlarınızdan takip edebildiğim kadarıyla yakın arkadaşlarınız var ve onları savunmanız çokda abes değil. Objektif olamayışınıza da ilk defa şahid olmuyorum. :) Sanırım yakınlıklarınızın derecesi birilerine karşı güç birliği oluşturmaya mecbur ediyor.
Beğenmediğiniz o çalışmayı beğenmedim demek başka, aşağılayıp işi kişisel hakarete vardırmak başka bir şey. Bunları yapanlarla aynı fikirde olmanız o yorumcularla aynı seviyeye düşürdü şu an sizi gözümde.
Evet garip şeyler oluyor, fanatizmin pençesinden kurtulmalısınız. Tek tedaviniz bu olsa gerek.
Merhaba sevgili dostlarım, değerli yöneticim / yöneticilerim,
Bu yazıyı yazarken, amacım, asla sistemi eleştirmek değildi. Ya da bir kişinin tarafı olmak değildi.
Sistemler, üyesi olan kişilerin, toplu hareket etmeleri için oluşmuş kurallar zinciridirler. Üyeler, bu kurallar doğrultusunda hareket etmek zorundadırlar ki sistemde herhangi bir bozulma gündeme gelmesin. Bunu inkar etmek ya da yanlıştır demek, hiçbir üyenin sınırları içinde değildir.
Ne var ki sistemler, demokratik düzen içinde yürürlerse, üyelerini mutlu ederler. Demokrasinin en belirgin kuralı; Soru sormaktır. Sormak ve yanıt almaktır. Bunun dışında bir davranış, üyeleri, sürü olmanın ötesine taşıyamaz. Sistem yöneticisi, üyelerinden gelen soruları yanıtlamakla sorumludur. Ki sistemin, demokratik kurallar çerçevesinde işlediğine üyelerini ikna edebilsin.
Bizler, bir sistemin üyeleriyiz. Beğendiğimiz ya da reddettiğimiz kuralların olması, doğaldır. Kabul ettiklerimizi sorgusuz, sualsiz yaşarız. Reddettiklerimizin de neden öyle olduğunu sorgularız.
Farklı kişiliklerin bir araya geldiği sistemlerde herkesi mutlu edecek orta yolun bulunması, mümkün değildir. Mümkün olan; asgari müşterekte buluşabilmektir. O zaman sistem, üyelerini mutlu eder hale gelir.
Tekrar söylüyorum; Bu yazıyı yazarken, amacım, asla sistemi eleştirmek değildi. Ya da bir kişinin tarafı olmak değildi. Sadece şunu bilmek hakkımı kullanmak istedim; Eleştirilerimde, beğenilerimde, beğenmezliklerimde sınırım nedir? Sistemin beğendiği ve onayladığı her şeyi onaylamak ve beğenmek zorunda mıyım? Değilsem, bunu hangi sınırlar içinde belirtmek durumundayım? Sistemin onaylayacağı bir kriter mi vardır?
Sürekli birbirini onaylayan, beğenen bir sistem ve üyeler olursak, nereye kadar gidebiliriz? Hiç mi eleştirmeyeceğiz? Her eleştirdiğimizde, birileri birilerine küsecek, tavır koyacak ve sistemi terk mi edecekler? Terk edenlerin ardından, kişilere göre mi, konumlara göre mi, tavırlara göre mi yargı hakkımızı kullanacağız?
Sistem yöneticileri, her ne olursa olsun, yapıcı olmak durumundadırlar. Kişisel zaafları, kararları ile sisteme yön veremezler, yönetemezler. Onlar, her koşulda, tarafsız olmak zorundadırlar. Çünkü ROL MODELDİRLER. Onlar, nasıl davranışlar ve kararlar sergilerlerse; üyeler de aynı hakları kendilerinde bulurlar. Sen gittin, ben neden gitmeyeyim? Sen, giderken, dilediğin gibi konuştun, ben neden konuşmayayım gibi.
Demek ki bir sistemin başında veya yönetiminin içindeyseniz; kişisel zaaflarınıza yenik düşmek gibi bir hakkınız yok demektir. İnsan olma yanınızla değil, yönetici olma sıfatınızla hareket etmek, kararlar almak ve uygulamaya koymak zorundasınız. Bu işler, bu kadar kolay olsaydı, yoldan geçen herkes bu görevleri yerine getirirdi. Ama değil. YÖNETİCİ olmak; çok özel ve ayrıcalıklı bir iştir. Ki bu güne kadar, bu sistemde, gayet başarılı bir şekilde ifa edilmiştir. Bir olay, bu kadar mı dalga yaratmalıydı? Hayır. Sonuçları böyle mi olmalıydı? Hayır. Bunca hayır, bir arada ise; herkesin külahını önüne koyması, öz eleştiri yapması ve dürüstçe yanıtını vermesi gerekir diye düşünüyorum.
Kimse şah değil, kimse de padişah değil. Kimse de vazgeçilmez değil. Ama olay, bu kadar da basit değil. Çünkü ROL MODEL olunduğu gibi ROL OLAY olmak da var işin içinde.
Herkese, öncelikle sisteme saygım sonsuz, her zaman. Kişi ya da kişilerle bağlantılı değil ama kişi ve kişilerden yola çıkarak, OLAYLA bağlantılı idi yazım.
Her zaman ki gibi saygım sonsuz, tüm düşünce bildiren arkadaşlarıma, dostlarıma. Hepsinden önce de sisteme. Bizler, yine yazmaya, yine var olmaya devam edeceğiz. Ama incir çekirdeğini doldurmayacak olaylarla, yanlış çıkışlarla ulaşılan yanlış yolların kaybettirdiği dostlarımız için de üzülmeye devam edeceğiz. Belki bu konuşmaları, belli zamanlarda, tekrarlayacağız. Ama inanıyorum ki hepimiz YANLIŞLARIN bizleri nerelere götürdüğü konusunda, dersimizi aldık. Bundan sonra, daha özenli, daha saygılı, daha dikkatli olacağımıza inanıyorum.
Her musibetten, bin nasihat doğar misali… Saygılarımla. Konu, kapanmıştır demek en doğrusu, sanırım…
En başından herkesten özür dilerim.
Ama bir açıklama yapmanın zamanı geldi.
Yaşanan bazı sıkıntıların kol kırılır yen içinde kalır deyimiyle uygun olması gerekirken maalesef konu başka noktalara taşınmış oldu.
Beğenmediğimiz şiirler olabilir
Yazılar da olabilir.
Bu yazı ve şiirleri seçenlerin günde dört yüz şiir ve altmış yetmiş yazı okudukları gerçeği vardır.Her gün mükemmel yazılar veya şiirler seçilmeyebilir.
Burası bir portaldır.İnsanlar yazılar yazar.Biz beğendiklerimizi okuruz yazarlarıyla dostluklar kurarız.Beğenmediklerimizi de okumayız, Dostluklar kurmayız olur biter.
Ancak;
Son günlerde yaşadığımız sıkıntı bu sınırları aşmış ve bazı olumsuzluklar yaratmıştr...
Her yerde Ansızını çok sevdiğimizi söyleyen bizler en küçük bir olumsuzlukta belki en son söylenecek bir cümleyi getirip sözğn en başında söylemekten kaçınmamışızıdır.Hani bizler bir aile idik.Hani dosttuk...Demek ki biraz da riyakarlık yapmışız belki hiç bilmeden.
Ansızın ne yapsın peki..?
Söze başlayanlar her defasında " o benim oğlumun yaşında" derken Onun suçu genç olmak mı...Yada biz yaşlılar kadar bilgi ve beceri sahibi değil mi.O zaman bıraksın ansızın siteyi bizlere biz istediğimiz gibi mi yönetelim.?Herkes kendi düşünceleri doğrultusunda siteyi yönlendirmeye kalkarsa kaos doğar.Site sahibi derin bir alçak gönüllülükle herkese eşit mesafede kalarak her soruna koşarken O da bir insan...Onun sıkıntıları eğrileri doğruları olamaz mı...
Neden böyleyiz.?
Egemen egomuzu mu tatmin ediyoruz burada?
İşler iyiyken canım cicim,işler biraz zora girince nokta nokta sözcükler..tehdit mesajları...Ne demek bu? Rüzgar ekmeyenler fırtına biçmezler" Ansızın da rüzgar ekmemiştir.Yüzlerce kişi ile uğraşırken kalkıp hiç beklemediğiniz insanlardan böyle deli saçması sözler işitirseniz bu şık olmaz.O zaman dostluklar yalan mı?o ifadelerimiz o sözlerimizi birer aldatmaca mı?
Sonuç olarak biz göreceğimizi yeterince görmüş insanlarız.bundan sonra kırağı bora falan çarpmaz bize...Arkadaşlıklar ve dostluklar kolay elde edilen değerler değildir.ama arkadaşlarımız arasında tercih yapmaya zorlanmak da adil değildir.Öyle tehditler falan da vız gelir bize...Herkese ektiğini biçer...kulda yaptığını çeker ben ömrümce hep ilahi adalete inandım gerisi laf-i güzaf...
bu bağlamda; her kötü söz sahibinindir.noktalama işaretleri de dahil.
Bir sözü söylerken dikkat edilmesi gerekn şey,gün gelir bir daha karşılaşılırsa insan utanmamalı geçmişinden ve dost dediğinin yüzüne bakabilmeli.
Eser hanımın bu yazısının ana fikri belki biraz başkaydi ama konu bu boyutlara taşınmış oldu.
Bu konu için kusura bakmayın Eser hanım.
Edebiyat defterinin misyonu sevgi üstüne kurulmuştur.Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olacak olan bir portalin üyeleriz.Gelecekte daha güzel günlerimiz olacaktır.Her zaman dediğimiz gibi bir olacağız.Belki bunlar o sancılardır kim bilir? Şimdi sımsıkı sarılmanın ve kenetlenmenin zamanıdır.İnsan bazen hata yapabiliyor bunu anlarım ama bu hatayı anlamamayı hiç anlayamıyorum.
en başta ben hata yaptım,kabul...
Kırdığım incittiğim bütün arkadaşlarımdan ve özellikle sevgili ansızından da gerçekten özür dilerim.Büyük projelerin peşiinden koşacağımıza oturup nelere zaman harıyoruz...Yine de bu sancıları atlatacağız...Yarınlarımızda güzel şeyler olacak.Herkese sevgiler saygılar
Toynak tarafından 8/26/2011 10:51:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
emek yüce bir değedir. emek vermek yürek ister. bizlere emek veren bizleri bir araya toplayan ve bunların karşılığında hiçbir getirisi olmayan insanlara gözdağı vermek. tehdit etmek delikanlılığın şiarı değildir. kol kırılır yen içinde kalır. konuşarak anlaşmak insanlığın en büyük erdemidir. tacettin, toynak eser bedri kimdir kim tanırdı kim bilirdi. dedimya her daim alacaklı olan ansızına yapılan bu çirkinliğin karşısında susmanın daha büyük kabahat olduğu bilinciyle bu yazıyı öfkelenerek yazdım. yabancı mahlaslar kullanarak yorum yazman edilen telefonlara çıkmaman...sanki bir şeyler yapacak gibi ulu orta konuşup tehditler savurman ortalıkta kaçakça fink atman beni yaralamıştır.sanal alemde sanal delikanlımıydın...yazılarında hep doğruyu savunan sen elli yıllık dostluğu bile hiç ettin. bizim eller senin ellere komşudur. aynı söz oralardada söylenir.BOŞADIĞIN EŞE BIRAKTIĞIN İŞE DÖNÜP BAKMAYACAKSIN DERLER. ömrüm ve ömrün olduğu müddetçe ne beni ara ne beni sor. hastalanırsam ziyareetime ölürsem cenazemede gelme...karşılaşmamak dileğiyle...yazınız bu kişiye yazmama vesile olmuştur. edebiyat defterinde yazmak ve ona uymak ayrıcalıktır.dostlar zor günlerde belli olur...kolay günlerde herkes dosttur...
Eser Akpınar
Saygılarımla.
Sorgulayıcı bir yazı. Valla Eser hanım, NELER OLUP BİTTİĞİ HAKKINDA HİÇ BİLGİM YOK. Bilmek de istemiyorum doğrusu...Burası bir okul. Okulun da kendine göre prensipleri olmalı değil mi. Bu kurala da öğrenciler,ister istemez uymak zorunda.
Gönül ister ki, tatsızlıklar olmadan, herkes düşüncelerini sanat değerleri içerisinde burada paylaşsın değil mi? Hafiyee gibi, kim ne yapmış,kim kime niye darılmış,kim neden kaçıvermiş diye araştırmak bence mantıksızlık gibi geliyor.
Zaman zaman zaaflarımıza yenik düşebiliyoz. Sonuçta insanız...
Güzel günler,mutlu yarınlar dilerim bütün arkadaşlarımıza...Kırgınlıklar olmaması dileklerimle efendim.
Selam ve saygılarımla.
Eser Akpınar
Ve sadece DEMOKRATİK hakkımı kullandım. Kırıcı ve yıkıcı olmak gibi bir amacım yoktu, olamaz da. Biraz gözlem + biraz empati = Yazı. Denklem, bu kadar basitti.
Teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.
Sevgili Eser...
Belkide bu sitede benim son yorumum. Kendi sayfam üç gün denilmesine rağmen 5 gündür yazı yazmama, yorum yapmama kapalı. Cezalıyım yani...
Bu gün bir yakınımın sayfasını kullanıyorum. Belki yarın oda kapanacak...
Senin bu yazından şu mübarek günde yemin ediyorum haberim yoktu.
Sakın senide cezalandırmaya kalkmasınlar. Günahını almasınlar.
Kusura bakma . Yazına yorum yapamıyorum. Senin de zarar görmenden korkuyorum..
İyi geceler Eser hanım.. BEDRİ TOKUL
Eser Akpınar
Konuşmak; nasıl ki biz insanlara mahsus, en özel yetenekse, Özür dilemek de insan yanımızın en olgun olgusudur. Konuşarak halledilmeyecek, hiçbir sorunun olmadığına inanıyorum. Sonucunda da ataerkil toplum düzenimizin en muhteşem yanının devreye gireceğinden eminim: Büyüklere; saygı, küçüklere; sevgi.
Saygılarımla.
ANSIZIN
Merhaba
Başka üyeliği kullanmak elbette kurallara aykırı.
3 gün ceza verildi. Yalnız iletişim bölümünden gönderdiğiniz mesaj yüzünden üyelik onayı cezanız 1 haftaya uzatıldı. Hiç bir yönetici keyfi olarak üyelik onayı cezası vermez. Yalnız bu sitenin yöneticilerinin ve kurallarının olduğunu unutmayın.
Hatayı birilerinde aramak yerine lütfen kendimize soralım. Neden bu hale geldik diye kendinize sorunuz.
Ayrıca ; sizin yorumunuzdan ötürü başkaları neden ceza alsın ki ? Bu zamana kadar böyle bir şey oldu mu ki böyle bir söylemi dile getirerek insanları yanlış yönlendirmeye çalışıyorsunuz ? Özellikle site konusunda ve adalet konusunda ne kadar hassas davranmaya çalıştığımızı bildiğiniz halde.
Sözün özü o ki bu yazıya bu şekilde yorum yapmak zorunda kaldığım ve yazarın sayfası bu şekilde meşgul olduğu için özür dileriz.
Saygılarımla
tacettin yıldırım
Ben de anlamak istiyorum ama anlayamadım gitti. Yazından sonra hepimiz alması gereken dersi alırız. Karar vericiler de dahil...
Sevgiler arkadaşım.
Eser Akpınar
Sevgiler, selamlar arkadaşım...
Üzüntü içerisinde bende izliyorum. Garip şeyler oluyor ve benim gibi sıradan üyeler bilgisiz ve anlamaktan yoksun kalıyor. Herkes kendi uğradığı hakareti bilir, o yüzden yadırgayamam. Hassas insanlar topluluğu burası ama bu hassas kişilerden daha fazla sayıda çıkarcı, mafyavari kişilerde mevcut. Her gün aynı temenniyle umarım düzelir diyorum, yok. Tek kurban ben oalyım diyordum o da olmadı. Herkes gitmeli veya susmaya mı alışmalı? Ya da sürekli el çırpmaya?
Tek dileğim yaprak dökümü son bulsun artık. Kırılan gönüller tekrar kazanılsın eğer olabiliyorsa. En azından bir çaba içinde olunsun diyorum. Bir insanı kötülemek için bu denli büyük çabalar sarf eden bizler, bir kerede bir insanın iyiliği için aynı uğraşın içine girsin. Olmaz mı?
Kutlarım hassasiyetinizi ve iyi niyetinizi sergilediğinizi vurguluyorum.Kimse yanlış anlamasın, tek çabamız ve dileğimiz sadece edebiyat için var olalım bu sitede. Saygılarımla.
Eser Akpınar
Saygılar, selamlar.