- 510 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
Sinderalla'ya Taraflı Bir Yaklaşım
Eminim pabucunun tekini kaybedenlerin sayısı yaşadığımız yeryüzünde hiç de az değildir. Pek tabi buldukları bir tek pabucun sahibini arayanlar da azımsanmayacak ölçüdedir bence…
Sanırım ya acelecilikten ya toplum baskılarından ya da yanılgılardan ve daha saymadığım bir sürü nedenlerden yanlış numaralı pabuçların sahipleri birleştirmiştir yaşamlarını. Hal böyle olunca da ya bol gelir yada incitecek kadar sıkar pabuçlar ayakları belki de yürekleri.
Yakışıklı prensin, Sinderalla’nın pabucunun tekini aramaya çalışması da Sinderalla’nın eşsiz güzelliğindendir. Çünkü o bir kaç saatlik baloda Sinderalla’nın ne kadar iyi kalpli, masum ,bozulmamış, kusursuz bir kişiliğe sahip olduğunu ,prensin anlaması güçtür kanaatimce.
Peki ya Sinderalla kadar masalsı bir güzelliğe sahip olamayanlar ne yapmalı?
Yine de her yürek sahibinin kendini Sinderalla veya yakışıklı prens yerine koyabilme özgürlüğünün olabilmesine seviniyorum. Hatta kimi zamanlarda bunun bir ihtiyaç bile olabileceğini düşünüyorum. Belki de ruhu şad olsun masal sahibinin de asıl istediği buydu. Kim bilir?
Bir şekilde çoğumuz kıyısından da olsa bulaşıyoruz sanırım Sinderallanın öyküsüne. Aramızda kalsın pabucuna göz kulak olup kaybetmeme becerisini gösterenleri de bir nebze şanslı buluyorum.
Farkındaysanız işimiz zor. Artık kimse Sinderalla, Pamuk prenses, Kırmızı başlıklı kız gibi masallar yazma cesaretine sahip olamıyor.
Eğer yazsalardı, sanırım Sinderalla’yı , kırmızı başlıklı kızı ve pamuk prensesi muhtemelen zor günler bekliyor olacaktı bence. Sebebi de kanımca artık günümüzdeki ilişkilerde eskisi kadar masalsı bir tat olmayışına inanmam.
Bir de masalların son noktasından sonra olabilecekleri trajikomik bir yaklaşımla düşünürüm hep. Ya prens bir gün Sinderella’ya "artık seni sevmiyorum evine dön" derse. Sarayın kendilerine ait yatak odalarında gürültülü bir kavga kopsa ve Sinderalla gözyaşlarıyla sarayı terk etse durumu ne olacak?
Muhtemelen tekrar üvey annesinin yanında gidemeyecek. En azından gördüğü cefalardan sonra gitmek istemeyecek. Dua edelim ki prens ona bir miktar nafaka bağlamış olsun. Bir yandan da kendisi adına azılmış olan masalın satış hakkından alacağı miktarı da hesap edelim. Kendisine adını sonradan öğrendiği bir kasabada bir ev tutacak ve kaderine ağlayacak.
Acaba bir şansı daha olabilir mi bir kaç saatlik baloda pabucunun tekini arayacak olan prensi bulabilmesi için?
Tabi bu acıklı hikayeyi çocuklar kesinlikle bilmemeli. Sinderalla’da bunun farkında olduğundan kimliğini değiştirir ve yaşamının sonun kadar anılarıyla ve yalnız yaşar.
Pamuk prenses ve Kırmızı başlıklı kız çok sevinmesin aynı dokunaklı kader onları da bekleyebilir.
Sonuç olarak güzel olan bir durum varsa o da tüm bu senaryolara rağmen masalların hala tazeliğini koruması. Başta da söylediğim gibi masallara ve tazeliğinin korunmasına ihtiyacımız var. Ve kendimizi masal kahramanlarının yerine koymaya da tabii.
YORUMLAR
Ne hoş bir yazı,tebrikler.Aynı sizin düşündüğünüz gibi düşünmüşümdür ara ara.Biz sadece bir kompozisyonun giriş bölümünü görüyoruz.Gerisi gelişme ve de son..her hikayede farklı gelişmeler ve de sonlar.Hayat diyorlar buna da ..Hoştu gerçekten:)
Oktay Coşar
Sanırım ya acelecilikten ya toplum baskılarından ya da yanılgılardan ve daha saymadığım bir sürü nedenlerden yanlış numaralı pabuçların sahipleri birleştirmiştir yaşamlarını. Hal böyle olunca da ya bol gelir yada incitecek kadar sıkar pabuçlar ayakları belki de yürekleri.
Yazının özetiydi sanki seçtiğim bölüm; ah o dar gelen ayakkabılar yok mu, öyle bir sıkar ki ayaklarımızı. Ne çıkarabiliriz, ne de yürüyebiliriz. ayağımıza göre ayakkabı bulmak için de illa Sinderalla mı olmamız gerekyor.
Tebrikler.........saygımla
Ben de düşünmüşümdür bunu, Sinderella "ben kayınvalideyle aynı sarayda oturmam" derse, ya da kayınvalidesi "bu gelin bize layık değil" derse, bir sebepten görümceyle arası bozulsa vs vs.
vel hasıl neden gerçek hayatta "ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar.."diye birşey olmadığını hala sorup duruyorum.
Elinize sağlık çok tatlı bir yazı olmuş.
Oktay Coşar
Harikaydı. Özellikle bitiriş... Ben hala sonda asılı kaldım, bir çerçeve gibi cümlerleri kondurdum duvarıma. Usta işi paylaşımı yürekten tebrik ediyorum.