- 468 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ZAMANLARIN YAKIŞIKLISI
Ülkenin şartları içerisinde orta gelire sahip olan dört kişilik ailenin en küçüğü olan Remzi, mahallenin en yakışıksıydı.Türkiye’nin önden gelen üniversitesinden mezun olduğu için sanayide isim yapmış firmadan işe başlamıştı..Gerek yaşamış olduğu mahallede gerekse çalıştığı iş yerinde bayanlar arasında baya rağbet görüyordu.Kışın gecenin uzunluğundan faydalanan komşu kızları aileleriyle gece yarılarına kadar Remziyle hoş sohbet geçirmek için oturuyorlardı.İş yerinde güzelliğiyle nam salmış, güzelliğiyle iş yerindeki bekar erkeklerin yüreğini dağlayan Sevil Remziyi görünce yelkenlerini suya indiriyordu.Remziyle konuşurken eriyip gidiyordu.İş çıkışışında Remziyle birlikte dışarı çıkmak az da olsa göz göze gelebilmek için hep onu gözlüyordu.Kimseye bakmayan Remzi’de onu görünce yüreği bir kuşun yüreği gibi pıt pıt diye atıyordu. Onu görünce bütün dertlerini unutuyor yorgunluğunu düşünmüyordu.Günlerden bir gün işin yoğunluğundan biran sıyrılmak üzere mesai bitiminde yavaş yavaş yürümeye başladı.Kendisini arkadan Takip eden Sevilin farkına bile varmamıştı.Sevil biraz adımlarını sıklaştırarak Remzi’ye yetişti.Sevili gören Remzi bir anlık şaşkınlığını atarak merhaba sevil dedi.Yan yana konuşmadan yürümeye başladılar.Beş on dakika yürüdükten sonra bir kelime dahi etmeden elleri bir birine kenetleniverdi.İkisi de bir birine bakmadan el ele yürüyorlardı.Çevrelerindeki meraklı bakışlara aldırmadan, çiçeklerin kendilerini selamlamalarına bakmaksızın yürüyorlardı. O an yolun sonsuzluğa kadar uzandığını zannettiler.Sevil duygularını açmaktan biraz nazlanıyordu.Remzi artık duygularını saklamanın anlamsız olduğuna inandığı bir vakitte, duygularını Sevile açtı.Onu çok sevdiğini,hayatını birleştirmek istediğini, evinin sultanı, başının baş tacı olmasını istedi.Güzel bayanlara yakışan bir nazla biraz düşünmesi gerektiğini kendisine biraz zaman vermesini istedi.Halbuki Sevil kendini bırakıverse sevinçten hıçkırıkla göz yaşına boğulacaktı Gene de sevindiğini belli etmişti.Onun cevabını bekleyen mahallenin yakışıklısı Remzi sanki geçen her saniyede yıllarını yitirmişti.Cevabını nazlana nazlana veren Sevil farkına varmadan Remzinin boynuna sarılıverdi.Remzi bir an sevinçten kalbinin durduğunu zannetti. Selvinin alnına bir öpücük kondurduktan sonra ellinde tutup sokakta gördüğü herkese aşkını ilan ediyordu.Herkesi kıskandıracak şekilde düğün yapıp evlendiler.Zaman geçe dursun herkes onların mutluluklarına,sevgilerine ve aşklarına imreniyordu.Bir kız bir oğlan iki çocukları olmuştu. Mutluluğu içlerine sindire sindire yaşadıkları için geçen yirmi senenin farkına bile varmamışlardı.Liseyi bitiren oğulları çevrelerinde kötü bir izlenim bırakan arkadaşlar edinmişti. Remzi ne kadar oğlunu o çevreden uzaklaştırmaya çalışsa da oğluna söz geçiremez.Zaman zaman oğlu hakkında komşulardan şikayetler geliyordu.Oğluna ne kadar nasihat yapsa da bir şey değişmediğini gören Remzi, oğluna bir daha o arkadaşlarla gezdiğinde harçlığını vermeyeceği gibi akşamları da dışarıya çıkmayı yasaklayacağını söyledi.Remzi baktı oğlu akıllanmayacak bir gün odaya çekti bağırdı çağırdı bu arada bu fırçalara dayanmayan oğlu karşı çıktığı gibi kendisine karışamayacağını söyledi.Bu çıkışa dayanamayan Remzi bir Osmanlı tokat’ı patlatıverdi.Kıpkırmızı olan yanağını avuçlarının arasına alarak bir köşeye çekilen çocuk hüngür hüngür ağlayarak duvarların titremesine neden oldu.Yaptığına pişman bir şekilde ayrılan Remzi sessizce gitip yatağına uzanıverdi. Uyumayan çocuk şafak sökmeden yanına aldığı birkaç parça eşyayla evden ayrıldı.Sabah bunun farkına varan Remzi, oğlunun gittiğinin farkına vardığında ağlamak istedi göz yaşı akmadı.Biran bayılacağını zannetti.Duvara tutunarak kanepeye oturdu.Kendine geldikten sonra herkese oğlunun kaçtığını söyledi.Karakola gidip oğlunun evden kaçtığını ve çaresizlik içerisinde elinden bir şeyin gelmediğini ifade etti.Yetkililer ellerinden geleni yapacaklarını söylediler.Eve boynu bükük, mahzun bir şekilde döndü.Akşam karanlık çöktüğü halde oğlu hala gelmemişti.Biraz sert olan rüzgara rağmen bahçedeki sedirde oturarak oğlunu beklemeye başladı.Gece yarısına doğru kolundan tutup kendisini eve doğru götüren hanımının omzuna başını yaslayıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.Bu şekilde günler geçiyordu.Oğlundan bir haber alamayan Remzi, üzüntüsünde başında saç kalmamış, yüzündeki elmacık kemikleri göründüğü gibi omuzları çökmüş, beli kamburlaşmıştı.Herkesi imrendirecek bir yakışıklığa sahip olan Remzinin bu durumuna üzülen komşuları bu durumunun düşmanlarının başına gelmemesi için dua etmeye başlıyorlardı.Bu şekilde çöken Remzinin yanında yıllar önce sevdiği Selvisi vardı.BU YAZININ YORUMUNU SİZE BIRAKIYORUM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.