- 1572 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Her Şey O'nu Tesbih Eder
Evrende tüm bitkiler ve hayvanlar, Allah’ın yeryüzünde kendilerine uygun gördüğü ve yerleştirdiği şekilde yaşam sürerler. Deniz dibindeki tek hücreli bir canlı da, göklerde süzülen bir martı da, karların arasında boynu bükük bir kardelen çiçeği de Rabb’ine teslim olur, O’na itaat ederek yaşar. Allah’ın kendileri için belirlediği biçimde yaşam sürmeleri, O’nun kurduğu düzeni bozmamaları, yerleştirdiği sistemleri asla değiştirmemeleri, tüm canlıların Allah’ı tesbih ettiklerinin işaretidir.
Diğer yandan gökler, yer, uçsuz bucaksız okyanuslar, binlerce metre yükseklikteki dağlar ve gökyüzünde sürüklenen pamuk görünümünde ancak tonlarca ağırlıktaki bulutlar, gökyüzünde görsel bir şölen gibi izlediğimiz çakan şimşekler ve insanı hazırlıksız yakaladığında ürküten gökgürültüsü de Allah’ı tesbih eder, yüceltir. Tüm bunlar O’nun sonsuz ilminin ve eşsiz kudretinin birer kanıtıdır. Ancak iman etmeyenler bu tesbihleri kavrayamazlar:
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O’nu tesbih eder; O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. (İsra Suresi, 44)
İnanan insanlar, günlük yaşamlarının her aşamasında Allah’ı anmalı, O’nunla kesintisiz bağlantı ve dua halinde olmalı, verilen sayısız nimete karşı şükretmeli, bilerek ya da bilmeyerek yaptıkları hataları nedeniyle bağışlanma dilemeli ve Allah’ın adını yüceltmelidirler. İnsanı, ‘Allah’la dost’ kılacak ve Allah’a yakınlaşmasını sağlayacak önemli ibadetlerden biri Allah’ı anmaktır. İnsan, yaşadığı her an, Allah’ın nimetini ve rahmetini hatırlayıp O’na yöneldikçe, sürekli ibadet durumunda olduğundan Allah’a daha da yakınlaşır.
Bindiği gemide kura kendisine isabet edip denize atılan, sonra da dev bir balık tarafından yutulan Hz. Yunus’un kıssası bu konuda güzel bir örnektir.
Eğer (Allah’ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı, Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı. Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık. Ve üzerine, sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik. Onu yüzbin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik. Saffat Suresi, 143..147)
Ayetlerde de bildirildiği üzere Hz. Yunus "Allah’ı tesbih edenlerden" olduğu için kurtarılmış ve ardından ödüllendirilmiştir. Çok açıktır ki tıpkı Hz.Yunus gibi Allah’ı çokça zikreden samimi kullar Allah’ın dilemesiyle- kurtarılırlar.
Kur’an kıssalarında anlatılan bu ve benzeri örnekler, insanın önemli dersler çıkarmasına vesile olur. Samimi insan, Allah’a sığınıp tevekkül ettiğinde, O’nu tesbih edip, yücelttiğinde zorluklar kolaylaşır. Allah’ın, kulunu yalnızca sınamak, sadakatini ve inancını sağlamlaştırmak, kararlılığı kalbine yerleştirmesini sağlamak için yarattığı zorlukların sonucu inanan kişi için hep hayırdır.
Kur’an’da, “Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et. (Tur Suresi, 48) buyrulur. Tesbih etmek çok önemlidir; sağlıkta hastalıkta, aldığımız her nefeste O’nun büyüklüğünü anmak... Allah eksikliklerden münezzehtir; çekinmez, unutmaz, yorulmaz, ölmez. Bu özellikleriyle kusursuz gücünü vurgulayarak hamd ederiz Allah’ı.
Kur’an’da, "Övgü (hamd), çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah’adır." Ve O’nu tekbir edebildikçe tekbir et. (İsra Suresi, 111) buyurur Allah. Sayılamayacak kadar fazla nimeti ve üzerimizdeki rahmeti nedeniyle, O’nu çokça tekbir etmeliyiz.
Nasıl etmeyelim?.. Koca bir alemde, uçsuz bucaksız uzayda büyük bir hızla yol alırız. Yalnızca dünya değil yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı oldukları sistemlerle birlikte hareket halindedirler. Bazen 200-300 milyar yıldıza sahip galaksiler birbirlerinin içinden geçerler. Dünya saatte 1.670 km hızla kendi ekseni çevresinde döner. Bu karmaşık ve hızlı sistemde hiçbir kaza yaşanmaz, yaşam güven içinde sürer. Çünkü Yüce Allah’ın yarattığı kusursuz düzen ve denge nedeniyle evrende hiçbir "çelişki ve uygunsuzluk" yoktur.
İnsan birçok eksiklik ve kusurları olan bir varlıktır; yaratılmıştır ve yaratılmışlara has acizliklere sahiptir. Eksiklikten ve kusurdan münezzeh olan tek varlık yalnızca Allah’tır. İnsanın Allah karşısındaki acizliklerinin en önemlilerinden biri de unutmasıdır.
Asla unutmayalım; Allah’ın Yüceliğinin ve büyüklüğünün bilincinde O’nu tesbih edelim. Bize cömertce bahşettiği nimetler için her an O’na şükredelim. Çünkü tüm bu güzellikler karşılığında bizden istenen yalnızca şükredici, hamd edici birer kul olmaktır.
"…Eğer siz ve yeryüzündekilerin tümü inkar edecek olsanız bile şüphesiz Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmüştür." (İbrahim Suresi, 8)