Aşk tesadüfleri sever mi ?
Arkadaşlarımla önceki gün Aşk tesadüfleri severi izlemeye gittim. Konu olarak gerçekten izlemeye değer bir film.
Film başladı ve gözümün önünden hayatımızı şekillendiren bütün tesadüfler geçmeye başladı İçimde nedensiz bir acı vardı. Ne zaman dramatik bir film izlesem bunlar hep başıma gelirdi.
Kısacası film içinde bu kadarı da olmaz diye düşünseniz de, olur ya, film işte deyip bırakıyor insan kendini... Hele bir de benim gibi tesadüfleri seven biriyseniz...
Aşkın acılısını seviyoruz biz. Sevenler acı çeksin, kavuşamasınlar istiyoruz. Dizilerde öyle, filmlerde öyle… Peki siz filminizde aşkın hangi halini algılıyorsunuz?
Aşkın her hali var bu filmde. Çocuksu, yetişkin, mutlu ve acılı halleri… Aslında hayat gibi. Özellikle son dönemlerde yaşadığımız onca acının üzerine böyle bir film izlemek kolay değildi benim için. Filimde ben iki sonuç çıkardım. . Öncelikle, ‘mutsuzluk insanın mutluluğun değerini bilmesi halidir’ gibi bir bakış açım var. İnsanlar genelde mutluyken neden mutlu olduklarını ve onun kendilerine yetip yetmediğini çok sorgulamazlar. Bazen değerini bile bilemezler. Sadece yaşamaya bakarlar. Ama mutsuz olduğunda insan kendini sorgular, “Neden mutlu olamıyorum, ne oluyor da bunlar benim başıma geliyor” diye. Bu sorgulama süreci de insanı bazen kendinden geçirir ama kendine de getirir.
Diğer neden de şu; filimin içindeki her mutsuz olay, insanların sahip olduğu şeylerin, sevdiklerinin değerini de anlamalarına yönelik küçük hatırlatmalar şeklinde yer alıyor. Ben hayat gibi düşünüyorum filmi de. Zaten bir insanın o masala inanmasının en önemli sebebi de kendi hayatından bir parça bulması, onu sahici görmesi. Hayat kadar gülünen, hayat kadar ağlanan şeyler sahicidir.
Kısacası bir çerçeveyi çizmek ve onun dışına çıkmak önemli değildir, önemli olan o çerçeveye hangi fotoğrafı yerleştirmek istediğinizdir. Bazen yanlış çerçevelere doğru fotoğrafları koyarız ve bize çok eğreti gelir. Bazen de bunun tam tersi olur..
BEDİA BARAK