- 612 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gözlerinde Namlular Hücrelerine Döner
Dudaklarım kuruyunca gelgitlerinden, sığınırım yurdunun bakir ovacıklarına
Ayaklarımın çile yumakları bedenime dolanınca seni anlatan bir dize olurum.
Kimi paylarsın haylaz yüreğimi, kimi ozan yüreğinle azarlarsın sözcüklerimi
Gecelerin kapsül uçlarında sorgularsın içimde infilak eden nice sevdalarımı.
Sancısız kederlerimizin ara taksiminde çaresiz bir tufan bozgunudur inanılmamışlıklar. Kolay sorulardan zor yanıtlar, zor sorulardan kolay anlatımlardır belki de yaşam. Uçurtmaların insan ellerinden kurtulduğu çocuksu düşlerde, nedensiz bir ruh sorgusudur özlemin dillerden gözlere dökülüşü. El ele tutuşup uzaklara, kilometrelerin sona dayandığı yerlere varmak, oralardan gerilere dönmemeyi istemektir acılara ve sevinçlere tutunmak.
Yüreğimdeki cenin büyümekte sözcüklerinin sevişmeleriyle şimdi. Gözlerinin hiddeti ağırlayan çoban sofralarında bir rüzgar ağıtı geçmekte gül dudaklarından. Kelimelerim suskunlukları sevmiyor sen konuşunca. Senli hücrelerim yakamoz tutsaklığını yaşıyor, arzuların beni yargıladıkça.
Yıkılmaz bir set gibi dayamışım sevdana sevdamı. Dışarıda, ‘bugün ağlamak yok’ şarkısı. Mutluluğa giden mavi yelkenli demir atmış karanlık sularda, gece gibi. Gözlerinin ummanları uzak ülkelere paketlenen bir düş yumağı. Sevdan, aşkın ve taptığım yüreğin bir yazıt, kitabe çözünürlüğünde senin sularını adımlıyor sanki.
Karanlığa tutununca geceler, gözlerinde namlular hücrelerine döner. Tane tane, sayı sayı sokulursun içime ve kesersin içimin intihar eylemlerini. Direncim ilençlere durur, aylı gecelerimde onlarca kurt ulur ve bir çakal öksürüğü derinden duyulur. Kirli karanlıklarda üşürüm de sana demem, sana söyleyemem ve her sözcüğünün benimle hesaplaşmasından sonra yine sana dönerim. Neylersin, benim sevdam sana çaresiz, benim sevdam sana sorgusuz, kalmışım buralarda kimsesiz.
Dudaklarım kuruyunca gelgitlerinden, sığınırım yurdunun bakir ovacıklarına. Ayaklarımın çile yumakları bedenime dolanınca sırf seni anlatan bir dize olurum. Kimi paylarsın haylaz yüreğimi, kimi ozan yüreğinle azarlarsın sözcüklerimi ve sorgularsın içimde infilak eden nice sevdalarımı. Şevkatlerine sarıldığım, dudaklarının titremelerine bakıp bakıp ağladığım mum ışığı gecelerin kadeh çınlamalarında ben, seninleyken bile ağlarım.
Biliyorum, ‘değmez’ içimdekileri anlatmaya. Beni köşeye sıkıştırıp, yargılara durduğun, boynuma geçirdiğin yağlı ilmek saatlerinde bedenimdeki titremeleri düşünmeye vakti olmayan, dipten yukarılara bakan ve ışığa yol gösteren bir yunusun peşine takılırım ben. Geceler boyu çekinmeden kovaladığımız umut, yüreğimizdeki bulutlara değince yağmur bakışlarımız sorgulardı evrenimizi. Böylesi anlarda bilinen ve gerçekleşmesi dilenen dua gibi mavi bir yelkenli üzerinde sevişiyorduk sessiz.
Şımarık çocuk gönlümü sevginle saldım enginlere, yüzüyorum yüzükoyun. Çoğalmanın korkuyu yenen yaşam tuşlarında, ölüler de savaşır ve kazanır yeryüzü toprağını. Gürültülü bir ırmağa serpilen küllerim, ağlayan ve göremediğin yanlarım, yalanlara saklanan doğrularım seni anlatır şimdi. “Aşkın olduğu yerde ben varım” diyen bir şarkının öksüz saatlerinde aşkın çaldığı bu yürekle, ben yine de seninle çoğalırım.
Coşkun suların köyler, kentler ve ülkeler aşarak denizin mavi ve yeşil tonlarıyla buluştuğu yerde bir gökkuşağı çizerdik bembeyaz köpüklere biz seninle. Yaşantımızın fay hatlarında korkusuz buluşmalar durağında bulurduk birbirimizi. Suların yüzümüze çarpıp bedenimize indiği bu mutluluk saatlerinde de ellerimiz gizli rüyalar belerdi yüreğimize. Simsiyah gecelerde aynı şarkıları dinler, aynı öpücüklerle ayrılırdık birbirimize sevdiğimizi ilan ederek. Hızla dönen bir zaman labirentinde koklamaya kıyamadığımız güller büyürdü sessiz, yürek kuytularımızda. Öfkelerimiz olurdu birbirimizden habersiz kendimize. Hesaplaşmalarımızın ilmek boğumlarında bir sigara dumanıyla savrulur, tuttuğumuz dileklere yüreğimizi koyardık. Sabahın ilk ışıklarına kadar sokaklar bizi ağırlar, yorgun ve kırgın kent uykulara dalmadan aşkın kapısını bir kez daha yumruk yumruk hasretlerle çalardık.
Selahattin Yetgin