Işığımı Arıyorum-4
(Suruç “Okuma Kampanyası” Şiir Şöleni’nin Ardından…)
20 Aralık 2009
Programı sunan arkadaşın adımı anons etmesinin ardından ayağa kalkıp kürsüye doğru yürürken dizlerim titremiş; kürsüye kadar yetişemeyecekmişim, oracıkta yere yığılacakmışım gibi hissetmiştim kendimi. Oysa ilk de değildi şiir okumak için kürsüde yer alacak olmam ki, birçok şiir etkinliğinde sahnede yer almış, kürsüde şiir okumuştum; ama…
Aması var işte!
Şölenden sonraki günler şiir okuduğum sırada çekilen kamera görüntülerini ne zaman izlesem hem kendi halime gülüyor hem de böylesi bir heyecan ile kürsüye çıkan birinin konuşması anca bu kadar olurdu diyorum. Ve dili ancak yazıda çözülebilen biri olarak da “iyi ki okumanın önemi üzerinde konuşmamışım; eğer konuşmuş olsaydım ne iki lafı bir araya getirebilecek ne de içimdeki ukdenin sesini duyurabilecektim” diyorum. Sözde; “Öncelikle herkese hoş geldiniz diyorum” demişim... Yani, ta ki kamera görüntüsünü izleyene dek o an böylesi bir cümleyle söze başladığımı sanıyordum. Meğerse “Öncelikle herkese hoş geldim” demişim. Tabi, hoş gelmek ve yüreğimin hoş olmasının eseriydi bu sözler. Gaf olsa bile…
Üstadım Bahaettin Karakoç (Nüfus cüzdanında adının “Bahattin” olarak kayda geçmesi gerekirken, nüfus memurunun yanlış yazması sonucu adı “Bahaettin” olarak kayda geçmiştir) kürsüde yerini alırken söze ilçenin sorunlarıyla başladı. Suruç ilçesi ve köylerinin ilk sorununun su, ikinci sorununun ise sınır kapısının açılması olduğunu dile getirdikten sonra da; “Bu halk tümüyle bu memleketin insanıdır ve bu halk birbirini sever. Birbirinin gırtlağına yapışsa da, birbirine namlu da çevirse er geç susmalıdır! Er geç susmalıdır…”diyerek sözlerine son verdi. Bu anlamlı ve mesaj niteliğindeki konuşmanın ardından şiir okumaya başlayan üstadımı seyrettikçe içimden “Harikasın üstadım, harikasın!” diye geçirdim; çünkü 80 yaşındaki bu şairin yüzüne ve sesine yansıyan memleket aşkı; şiir aşkıydı. Bu aşkı seyredip, hissettikçe de ona karşı hayranlığım kat be kat artıyordu.
Yunus Düğün Salonu’nda gerçekleşen şölende kapanış konuşması yapmak üzere en son kürsüye davet edilen Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan oldu. Vali Bey, “Bu güzel etkinlikten, duygulu şiirlerden sonra söz alma cesaretinde bulundum” dedikten sonra; “Bahattin abi beni tanımadı. Ama ben kendisini 25 yıl önce tanımış ve elini öpmüştüm. O sıralar kendisi Maraş’ta dergi çıkarıyordu ve bana küçük vazifeler vermiş, o vazifeleri yerine getirme fırsatım olmuştu. Kendisini halen takip etmekteyim ve kendisini burada görmekten mutlu oldum” diyerek sözlerine devam etti. (Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Vali Bey’in edebiyata yabancı olmadığını, şiire ilgisi olduğunu ve hatta üstat’tan küçük vazifeler alarak da edebiyata emeği geçmiş olduğunu öğrenmiş bulunuyorduk)
Daha sonra üstadımın ve yöre halkının merakla beklediği iki husus (su ve sınır kapısı) hakkında konuşmasını sürdüren Vali Bey, “Şanlıurfa bereketli bir ova; nihayet en geç iki yıl içerisinde suya kavuşmuş olacak. Bu yıl inşallah tünel açılışı yapılacak (Vali Bey’in bu konuşmasının ardından GAP kapsamında inşa edilen “Yukarı Harran Ovası Sulaması Ana Kanalı” açılışı 27 Aralık 2009 tarihinde gerçekleşmiştir) ve Suruç Ovası’na da iki yıl içerisinde aşağı yukarı % 90 oranında su verilmiş olacaktır” dedi. Sınır ötesi akraba ziyaretlerinin serbest olması için açılması istenilen Mürşitpınar Sınır Kapısı içinse; “Akçakale Sınır Kapısı’ndan sonra Mürşitpınar Sınır Kapısı için de çalışmalar başlayacaktır” derken, Suriye toprakları içerisinde kalan Süleyman Şah Hazretlerinin türbesinden de söz ederek “Süleyman Şah Hazretleri orda ve onunla da sık sık buluşmak, bu değerlere sahip çıkmak zorundayız. Bunu hem Şanlıurfa Valisi olarak hem de bir Türk vatandaşı olarak söylüyorum” sözleriyle de merak edilen iki husus hakkındaki soruları cevaplamış oldu. “Işığımı Arıyorum, Okuyorum” kampanyası ve okumanın önemi üzerine yaptığı konuşmasını ise Yunus Emre’nin bir dörtlüğüyle bitirdi;
“İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır”
Daha sonra sözü şairlere getiren Vali Bey,“En büyük Türk Şairi Fuzûli’nin hem yaşadığı hem bilindiği yerdir Şanlıurfa. Belki birçok şehrimizde anılmıyor, yaşamıyor ama şehrimizde hâlâ yaşıyor Fuzûli. Ve hikmet şiirlerinin Üstadı Nâbi’nin doğduğu yerdir Şanlıurfa. Dolayısıyla yeni Nâbi’lerin, şairlerin Şanlıurfa’dan yetişeceğini ümit ediyorum” dedikten sonra sözlerine; “Burada Şeyh-ül Şuara Bahattin Abinin bulunmasından büyük mutluluk duyuyor, iftihar ediyorum…” cümleleriyle devam eder etmez gerek şölenden memnun kalmanın mutluluğu gerekse Vali Bey’in Dolunay Sanat ve Edebiyat Dergisi’nin okuyucusu olması ve bu dergiye dair küçük vazifeler alması ayrıca da kendisine gösterdiği sevgi ve saygının mutluluğu ile “Ben de iftihar ediyorum; çünkü ilk defa buralarda bir dolunaycı çıktı karşıma” diyen Şeyh-ül Şuara’nın sesi bir anda salonu kaplamış ve herkes dönüp bu heyecanlı sesin sahibinin kim olduğuna bakmıştı. Üstadın sözünü kesmemek için konuşmasına ara veren ve üstada gülümseyerek, sevgiyle bakan Vali Bey, daha sonra ”Burada hemşerilerimiz olan şairlerimizin bulunmasından, onları ağırlamaktan da mutluluk duyuyoruz. Yeni etkinliklerde buluşmak dileğiyle, kampanyaya destek veren herkese teşekkür ediyorum” diyerek sözlerine son verdi.
Şölen sonunda Suruç Kaymakamlığı’nca hazırlanan “Kitap Okuma Kampanyası Çerçevesinde Düzenlenen Şiir Dinletisi Anısına” yazılı ve Kaymakam Mehmet Sinan Yıldız imzalı plâketlerimizi Vali Nuri Okutan’ın elinden almakla da bu anlamlı ve anılarımızda hep yaşayacak olan şiir şöleni sona ermiş bulunuyordu.
Ve sona eren ama anılarımızda hep yaşayacak olan bu şölende Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, Suruç Kaymakamı Mehmet Sinan Yıldız, Suruç Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akçakoca, Suruç İlçe Emniyet Müdürü Yılmaz Yener, daire müdürleri ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra Suruç halkının da böylesi anlamlı bir gecede bizleri yalnız bırakmayarak yanımızda olduklarını görmek, içtenliklerini hissetmek bizleri fazlasıyla mutlu edip, onurlandırmıştı.
“Işığımı Arıyorum” yazı dizisinin 4. bölümüne son vermeden önce bizleri mutlu edip, onurlandıran herkese teşekkür ediyor ve sözlerimi hikmet-irfan şiirlerinin şairi Nâbi’nin dizeleriyle bitiriyorum.
Yıkanlar hâtır-ı nâşâdımı Yârabbi şâd olsun.
Benim çün nâmurâd olsun diyenler bermurâd olsun.
Saadet Ün-10.01.2010/ANI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.