- 838 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hayali zevklerin ardından
O gün, o kadının evinden çıkarken, ona bir şeyler hatırlatan, kokuları belirginleştiren, milyonlarca parçadan oluşan fotoğrafları birleştiren, ruhuna; “kokuları takip edip de anılara dalmasını emreden” muhteşem bir hava vardı.., Gözleri yürüdüğü yolda kilitlenmişti. Dışarıdan bakan biri içini bilse, o an’daki onu anlasa, “beyni geçmişte olan ama bedeni de hiç hata yapmadan yürüyen ve farkında olmayarak arabalara dikkat edip, döneceği köşeleri olağanca hesaplayan ve bunu üzerine çok yakıştıran; şimdi ki zamana kurulu bir robotun keşfini yaptığına ve bu robotla Nobel’e aday olabileceğine inanabilirdi.
Hızlı hızlı yürürken şimdi ki bir zaman da (sizin tam bunu okuduğunuz an’da), içlerinde bir yerlerde de yavaş yürüdüğü bir gündeydi. Yanındakinin elini tutmuş; “elma ağacına aşılanan ayva fidanı ile çift meyve vermeye programlanan ve buna da ‘Adem ile Havva’ ismini verdikleri ağacın bulunduğu, aynı zamanda da orta doğuyu anımsattığını düşündüğü, o sokaktan” geçmekteydi.
En yakın şimdi ki zamanından sesler gelmeye başladı, gene bir rüya görmüş de uyanamamış hissine kapıldı. Hava da bir şeyleri hatırlatan bir koku, tatlı bir nisan serinliği vardı. O şimdi ki zamanın sesinin, en son ki kadının sesi olduğunu yeni anlamış ve “ben gezmeyi çok seviyorum, her zaman gezmeyi istemişimdir demesini duymuştu. O anı hatırlamaya çalıştı; orada ki kadının, kendisini kandırmasını ve onun; hayatının berbatlığını bir tercih olarak seçtiğini düşündüğünü ama gene de ona acıdığını ve “hayatında onun kadar yalnız bir insan görmediğini” düşündüğünü, zorla da olsa anımsadı, “-sen gezmeyi değil, kendini unutmayı istiyorsun..”
Bu gece kafasını kurcalayan bir şeyler vardı, hava güzeldi ama aynı zamanda da tuhaf ve ağrı vericiydi. Anlayamadı. Tekrar kadını aklına getirip üzüldü. Eve gidince bu kadını yazmalıyım dedi kendi kendine.
Son zamanlar da yaşadığı her şeyi yazdığı için; “yaşadığı her şeyi yazmaya çalışan bu yüzdende yaşıyor gibi değil de yazıyormuş gibi hisseden, eee haliyle yazdıklarını yaşayan ve bu ince çizgide yolunu bulamayıp; yemeğin ortasında, uykunun hırsızlar için en uygun bölümünde, en kızgın sevişmelerin zevkinde ve buna benzer tüm anlarda sanki hiç vakti yokmuş da, yazma eylemini hemen gerçekleştireceği son anlarını yaşıyormuş gibi bir tavra bürünen ve genellikle ay’a dokunmayla ilgili cümleler kurduğu için, yazdığı yaşadıklarıyla, kabul görmüş gerçeklikten uzaklaştığı için deli kabul edilen” o adam gibi olmaktan korkuyordu.
Zamanın, hızlılıkla doğru orantılı gittiğini 30 yaşında anlamış her hangi bir adamın şaşkın ifadesi gibi olan yüzüyle; “elma ayva karışımı ağaçların kokusunda, nisanın tatlı serinliğinde hiçbir şey hatırlamadan” evine giden yokuşu inerken, aynı anda gayri meşru ya düşmüş bir kadın, uzayın derinliklerinde sonsuza kadar yankılanacak sesleri fısıldıyordu kendi kendine; “hayatımda onun kadar yalnız bir insan görmedim”
YORUMLAR
yazınızı okudum lakınnn ısmı bu kadar barız yazmanız dan haz almadım..saygılar...
@ŞK_M£L£Ğİ
Ülviye Yaldızlıı
Hiç yakışık alıyormu??