- 972 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞLIKSIZ BİR YAZI
İnsanlar sosyal varlık olduğundan sürekli birbirleriyle iletişim kurma ihtiyacı hisseder. Bu iletişimle beraber bir de etkileşim söz konusudur.
Genel olarak insanlar arası etkileşimler; ya insanların terakkilerine yardımcı olur ya da etkileşim sonucu zıtlıklar, savaş ya da yozlaşma meydana gelir. Son zamanlarda, özellikle 19.yy başlarında, Avrupalılaşma ile gelen müthiş bir yozlaşma söz konusudur. Bu yozlaşma yalnızca Türkiye için değil, birçok millet için de böyledir.
Nitekim Rumen Tarihçi Nicolas Iorga’nın ileri sürdüğü bir tezde: ‘’Bizans’ın ölümü 19.yy.ın şafağında oldu. Roma biçimiyle bin yıl varlığını sürdürdükten sonra dört yüz yıl da Hıristiyan kimliği ile yaşadı’’ (Iorga: 1935.15).Yani Ioarga’ya göre Bizans’ın düşüşü 1453’te değil, fakat ulusçu hareketlerin etkisiyle 19.yy.ın başlarındadır. Yine 19.yy.ın başlarında Modern kültüre karşı geleneksel kültürü savunan ünlü filozof Frederic Le Play, Modernleşmenin tüm dünya düzeninin bozulmasına ve büyüsünün yok olmasına neden olacağını söylemiştir.
Avrupada’ki yeni kültürün doğuşu Rönesans ve Reform ile oluşmaya başlamıştır. Rönesansla birlikte gelen teknolojide bir çeşit kültür doğurmuştur. Fakat bu kültürün, geleneksel kültürü yıkarak değil de, geleneksel kültür ile kaynaşması gerekiyordu. Birbiriyle kaynaşamayan, modern kültür ile geleneksel kültür ‘’Postmodernizm’’ sürecini başlatmış oldu.
Kimliklerini ve kültürlerini benimseyemeyen, klasik ile modern arasında kalan nesillerin buhranıydı Posmodernizm.
Ne Farabi’nin Faziletli Şehri(El medinet’ ül Fâzıla) gibi olabildik ne de Platon’un Devlet kuramını sistematiğe oturtabildik. Biz daha çok Anthony Burgess’ın Otomatik Portal’ı gibi olduk, George Orwell’in 1984’üne benzedik.
Köleleştirilen ve ezilen insanlar isyan etmişlerdir tarih boyunca. Tarihte; ezilen, köleleştirilen ve sömürülen insanlar sonunda isyana gitmişlerdir. Kimi zaman bu isyanlar domino taşı gibi tüm milletleri etkilemiştir. Nitekim Fransız İhtilalı böyledir. Fransız ihtilalı; bugünkü Türkiye’nin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. İmparatorlukları bir bir yıkmış, yerine birçok devlet kurdurmuştur. Bugün de Kuzey Afrika ülkelerinden olan Tunus isyana başladı. Bu durum Mısır’ı da etkiledi ve Mısır’da da isyan çıktı. En sonunda Libya da bu isyana katıldı. Sistem tarafından köleleştirilen ve Devletin insan için çalışması gerekeceği yerde, insanın devlet için çalışması halkı isyana sürüklemiştir.
İşin en kötü tarafıysa aydınların insanları bu konu hakkında aydınlatmamasıydı. İnsanları ve devleti uyarıp, toplumu düzeltmeye çalışmamasıydı. Platon’a göre aydının görevi: insanları, gölgeler dünyasından idealar dünyasına yöneltmekti. Ama bu durum şimdiki aydınlar için söz konusu bile olamaz. Artık ne Godiva vardır halkın sesini dinleyen, ne de haksızlıklara karşı tavrını net bir şekilde koyan, haksızlık yapanları itham eden bir Zola
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.