- 1375 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MOR KANATLI KELEBEĞİN RÜYASI
___________________‘’Acaba kelebekler geceleri ne rüya görürler?’’
_________________________________________________*Mustafa Mestûr
Soradursun, *İranlı yazar Mustafa Mestur, ben rüya tabircisi elini Yusufî dokunuşlardan alan gizil sembollerin tasvircisi, ermiş denilen pir-i fâni sakallarımdaki akların yüzü hürmetine başladım tasvire…
_Hayır ola! Dedim ve ardından ekledim daha ilk kelimesini duyunca:’’ Sakın, kimseye anlatma’’ diye!
Günlük bir doğum ortasına düşen, mor tozların kanatlarını renklendirdiği bu kelebek ilk ve tek gecesinde bir rüyanın ortasında bulmuş kendini.
Rüyasında;
Nazı, kanatlarında yüklü salınırken bir dağ yamacında, uçuş hızının kontrolünü kaybederek oradan oraya savrulmuş ve katran ağacı gölgesine gizli bir çiçek görmüş, bu çiçeğin gördüğü diğer çiçeklerin hiç birine benzemediğini o vakit anlamış…
Daha; kelebek saatine göre doğalı birkaç saat olmuş ya da olmamış…
Merakla mor salınışını yaparak bu çiçeği incelemeye başlamış kelebek.
_Tuhaf! Her salınışında adını bile bilmediği bu çiçek çiy damlasına benzer damlacıklar salgılıyormuş…
İşte bu salgı kelebeğin ona yaklaşmasına engel oluyormuş…
Kanat tozlarına değecek bu sıvı madde her ne ise, kelebeğin o dakika hayatını sonlandırabilecek bir kıvamda imiş… Nerden bilsin, onun (çiçeğin, gözyaşı olduğunu, anlamamış tabii…)
Bunun ayırdında olan mor kanatlı kelebek etrafında haleler çizdiği bu çiçeğin hikâyesini merak etmiş.
Bilse bilse koca katran bilir demiş.
Sormaya karar vermiş katrana.
_ Ya koca katran, bahtı kara birisi olarak senin bu işlere aklın erer.
_ Bu, gölgene sığınan ve sana iltica eden çiçeğin adı ne? Nedir derdi?
_ Ben ki, envai çeşit çiçeğe mor dokunuşlar bıraktım. Onların ıtırlarına sözlerimle eşlik ettim. Ritim tuttum. Birlikte resimlerin donuk yüzlerinde çerçevelendim.
_ Ama bu bambaşka? Böylesini ne gördüm ne de işittim.
_ Ne olur anlat bana, lütfen!
Demiş koca katrana
Koca katran of’u öyle bir çekmiş ki, üzerine tüneyen gök karga uçuvermiş birden
_ Bak! Demiş mor kanatlı kelebek…
_ Sen, nasıl ulaştın buraya bilmem.
_ Burası hüzün dağı ve burada sürgün ruhlar yaşar.
_ Ben, bu hüzün dağın doğma büyüme yerlisiyim lâkin bu çiçek buraya sürgün geldi…
_ Hatta bu çiçekte değil… İşte sana sırrı…
_ O bir ben-i âdemdir!
Bunu duyan mor kanatlı kelebek… Şaşkınca sorularını peşisıra sıralamaya başlamış.
_Nasıl yani?
_Bu çiçek nasıl insan olabilir?
_ Neden sürgün edilmiş?
_Bu dağa neden hüzün dağı diyorlar?
_Peki, ben buraya nasıl geldim?
Rüyanın tabircisi ermiş katran ağacı –kulak kesilmiş- dinlemeye devam ederken, aksakalından bir telin yere düşmesi onu derin düşüncelere salmış.
_Ne çok siyahlardı… Sonrasında beyaza kesti ve şimdi en ufak bir şeyde yere düşümleri an meselesi…
Bu arada gözlerine siyah pelerinli bir bakış saplanmış ermişin.
_Dur! Daha değil demiş…
Siyah bir huzme fısıldamış ermişe
_Hele rüyâyı tâbir et bakalım…
Başını, mor kanatlı kelebeğe çevirmiş ermiş;
_Ve anlat demiş anlat !
Koca katran başlamış söze…
Mor kanatlı kelebek dalgın ve mahzun dinlemede,
_ Bu, ben_i âdem önceki yaşamında insanlara her an gözyaşı döktürürmüş…
_ Her dokunduğu insanoğlu ona gülmeyi öğretmek istemiş ama, nâfile
_Bahane üretip, mutsuzluk adına ne varsa heybesine dolduruyormuş…
_ Sanki, dünya’da ne kadar olumsuzluk varsa onu buluyormuş…
_Sözler söyler…Yazıtlara imza atarmış…
_Gülen sözleri ve yazıtları olmamış…
_Okumalarında bile nerede hüzün var ise, onu bulur olmuş…
_Hüzün demlenirken tan saatlerine kadar…
_Ruhuna düşen siyah noktalar büyümeye başlamış…
_Kallavi bir söz söylemek istemiş hüzün damlarına doğru…
_Gün olmuş bir söz söylemiş hüzünü salmaya çalışmış başından,ama gitmemiş hüzün…
_Daha çok hüzün, her dem hüzün sarmış başını…
_Türkülerinde hüzünlü olanlarını seçer olmuş…
Mor kanatlı kelebek hayretle dinlerken koca katranı,
Kanatlarına düşen ilk siyahi noktanın hüzün damlası olduğunu fark etmemiş bile…
Biraz takatsizlik hissetmiş kelebek saatine göre ama aldırmamış…
Hüzün dağın konukluğunda ve sürgünde…
Toparlanmaya çalışmış, mor kanatlı kelebek nazenin bir salınışla…
Yeniden dinlemeye başlamış koca katranı…
_Sonra demiş koca katran sonra…
_ Bu ben_i âdem bir söz söylemiş orta yere…
_Evrende akis bulmuş, ve geri dönmüş yüreğine…
_Şafağın kör noktasında bir intizar düşmüş bu yüreğe…
_ Uzun saçlı bir ahhın dilinden düşmüş hemde…
_Allah seni hüzün dağından gözünden yaş eksilmeyen bir çiçeğe çevirsin emmi ! demiş…
_ İşte bu ahh! ile sürgündedir bu çiçek…
_ Benim hüznüm karasından en koyu ya, işte ben yol arkadaşı yaptım gölgemde…
Diyerek, mor kanatlı kelebeğe anlatır çiçeğin hikâyesini…
_Çiçeğin adı mı ?
_Gelin çiçeği…
_Aslında, tezat değil mi ?
_Bir gelinin elinde hüzün dağından devşirilmiş çiçeğin ne işi var?
_O aslında, kavuşamayanların yerine bir gelinin eline tutuşturulan çiçekten başkası değil…
Ya mor kanatlı kelebek der; koca kantran…
Bu arada,
Mor kanatlı kelebeğin kanadına düşen siyahi leke, kaplar her yanı…
***
Uyudum, uyandım arasında görülen rüyasını ermişe anlatan, mor kanatlı kelebek…
Tabirini bekler ermişten…
Ermiş derin bir iç çeker… Arada saçlarına dokunur geriye doğru…
Avuçlarına bir kürem saç teli doluşur…
Artık mesajı almıştır ermiş..
Ve bu onun son tabiri olacaktır şüphesiz…
Yorum:
-Hayat hüzünlenecek kadar uzun değildir.-
yahya incik/şanlıurfa/2009
12.07.2009 saat:16:02
YORUMLAR
Aslında masalı özgün buldum. Çok güzel söylemler var içinde. Daha özenle yazılsaymış mükemmel bir eser olabilecekti bence.
Birincisi kim ne demiş birbirine karıştı. Bir kişiye arda arda diyalog çizgileri yaparak okuyucuyu şaşırttınız. Katran konuşuyor sonra bir diyalog çizgisi daha, kelebek sanıyorsunuz, hayır katran konuşmaya devam ediyor.
Sonra ermiş de var, o da karışık bir yerde...Şahsen dağınık buldum. Gerçekten çok güzel bir şey başarılabilecekken hem de...Nesir bölümünde masal yok dencek kadar az. Bu çalışmanız güzel bir örnek olabilirdi.
Ayrıca çalışmanızda bilinçaltı bir reenkarnasyon düşüncesi vardı. Elbette bu sizin tasarrufunuzdur. Ama bu tarz düşünceler insan bilinçaltına bu şekillerde sokuluyor.
Yine de söylemeden geçemeyeceğim, sonuna kadar ilgiyle okudum. Sonunu merak ettim. Ve final gerçekten müthişti. Cümleleriniz etkileyiciydi.
İşallah bu tarzda yazmaya devam edersiniz.
Saygılar.