DÜS VE GERCEK
Yeri ve göğün birbirine en cok yaklastıgı yerden yazıyorum.Yasadıgım topraklarda birgün elimde bir kitap dolusu yasanmıslıkla,uzun bir halayın basında mendil sallamayı dilerdim.Birgün küçük bir kızın cocukluk düslerinin elinde tutarak tek bahtı beyaz bir gelinlik olmasın diye,topraktan aldıgımı tekrar topraga verdim.Bagındaki tek renkli sey yazması olmasın diye bimem hangi köyün sehir bilmez insanına...(Ki onlar sehresadece ölüm yaklastıgında gelmislerdir.)umut olmak isterdim.Birgün babamın nufusundan cıkıp ’nufusu’ alın teri olan bir mendilci cocuk daha sokagın insafına kalmasın diye,ona kapımı acmak isterdim. onun elindeki kirin topraktan geldigini hatırlatırdım.Haberlerde ’son dakika’ gelişmesinde not düşülen hayttan cıkıp dogu ve batının sadece cografya kitaplarında kalabilmesini dilerdim.Aslında doguda yasamak ama;Kalplerin dogusunda kalmadan yasamak işterdim kardeşligin ta Adem’den basladıgını hatırlatmamız gerekiyor belleksiz Firavunlara! Hepimiz bir tesbih tanesiyiz,bir koparsak dagılırız. Onun için hayalllerim babamdan kalanlarla benden eksilenlerin toplamıdır. Hiçbirsözlükte yasagın anlamının olmadıgı bir düs kuruyorum, hiçbir kahramana ihtiyac duymadan herkesin kendi hayatının öznesi oldugu bir hayat istiyorum.Aydın’da inciri dalında yiyip Van’da davetsiz bir yer sofrasında kırk yılık tanısıklıkla oturmanın cesaretiyle bir otlu peynir tadında bir kardeslik diliyorum. Aynı göğün altında her rengin degerine selam durup insan olmanın en büyük armagan oldugu bildigim düslere yatmak istiyorum. Birkez ve bütün zamanlar için.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.