- 1350 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Vefatının 38. Yılında Aşık Velsel'i Anmak
Abdülkadir GÜLER
Âşık Veysel Şatıroğlu, orta Anadolu’nun halk ozanlarımızın harman olduğu yerden geliyor. Vefatının 38. yılında bir kez daha rahmetle analım düşüncesiyle yazıyorum. Âşık Veysel, Sivas, Şarkışla’nın Sivrilan köyünde dünyaya gözlerini açtı.( 1894).Babası Karaca Ahmet, Annesi Gülizar Hanımdır. Ama ne yazık ki dünyayı rahat göremedi. Annesi onu harman yerinde çalışırken sancısı gelmiş ve oracıkta doğurmuştu. Daha yedi yaşında iken bir hastalıktan dolayı bir gözünü kaybetmişti. Aradan birkaç ay geçince yine annesi inek sağarken bir kaza sonucu ikinci gözünü de kaybetmişti. Daha küçük yaşlarda iken Veysel’in dünyası kararmıştı. İşte bu günlerde sazını eline ilk derslerini Molla Hüseyin ve daha sonra baba dostu olan Çımşıhlı Ali Ağa’dan almıştı. Babası üzülmesin, yalnız kalmasın, oyalansın diye ona bir saz almıştı. Ama olmasına karşın yetenekliydi. 1933 yıllarında Pir Sultan Abdal’dan, Âşık Kerem, Karacaoğlan, Yunus Emre, Emrah gibi hak ozanlarının ( usta malı ) deyişleriyle çalıp söyledi ve ustalardan ders alarak sazıyla arkadaş oldu. Çünkü karanlık bir dünyada yaşıyordu.
1920’lerde annesi ve babasını peş peşe yitiren küçük Veysel, büsbütün yalnız kalmıştı. Daha sonra ağabeyini de kaybetmiş ve koca ailenin bütün geçim yükü onun omuzlarında kalmıştı. Âşık Veysel zor günler yaşadı… Âşık Veysel artık usta malından ziyade kendi deyişleriyle çalmaya başladı. Eline aldığı sazı için şunları vurguluyordu:
Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikâr etme
Lal olsun dillerin söyleme yâda
Garip bülbül gibi ah ü zar etme
Gizli dertlerimi sana anlattım
Çalıştım sessimi sesine kattım
Bebe gibi kollarımda yaylattım
Hayali hatır et beni unutma.
29 Ekim 1933 yılında Ankara’ya geldi. Cumhuriyetin onun yıl törenlerine katıldı. Özellikle Atatürk’ü görmek istiyordu. Atatürk ve cumhuriyetle ilgili şiirler okudu ve şiirler yazdı. O yıllarda Sivas’ta Milli Eğitim Müdürü olan Ahmet Kutsi Tecer Âşık Veysel ilgilendi. Yine o yıllarda ilk olarak Sivas’ta halk ozanları Şiir şöleni düzenledi .( 1933 ) Bu şölende Âşık Veysel dikkatlerini üzerine çekti. Ünlü bir halk ozanı olmayı düşlüyordu. Veysel’in yetişmesinde dönemin Sivas Milli Eğitim Müdürü rahmetli Ahmet Kutsi Tecer’in hizmetlerini ve ilgisini yadsınamayız. Birde Âşık Veysel’i bugünlere getiren Ahmet Kutsi Tecer’dir.
1943 – 1944 yıllarda Arifiye, Hasan oğlan, Çifteler Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitülerinde Halk Türküleri konusunda öğretmenlikte yaptı. 1965 yılında TBMM tarafından Âşık Veysel’in Türk diline yaptığı hizmetlerinden dolayı kendisine bir yasayla maaş bağlandı. Kısmen de olsa bu maaşla âşık Veysel biraz rahatladı.
Âşık Veysel sazı ve türküleriyle yurt çapında tanındı. Şiirleri bestelendi. Bütün şiirleri Ümit yaşar Oğuzcan tarafından “ DOSTLAR BENİ HATIRLASIN “ adıyla bir kitapta toplayıp, Türkiye İş Bankası Yayınları arasında çıktı. ( 1970, 1973, 4,5. ve 6 baskıları bile yapıldı. ( 1982,1983 ve 1984 ). Hayatı boyunca zor şartlarda yaşayan Âşık Veysel uzun ince bir yolda gidiyordu. Kimi zaman Sivrilan köyünde yalnız kaldığı anlarda sazını eline alıp şöyle dile geliyordu:
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Aslında Âşık Veysel “ Kara Toprak “ şiiriyle ünlendi. Bu şiiri şarkılara ve türkülere geçti. Plaklara alındı. Radyo ve televizyonlarımızda yer aldı. Âşık Veysel’in Türkiye radyolarında en çok okuduğu şiiri ve türküsü bu “Kara Toprak “ şiiri oldu:
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır.
Ünlü halk ozanımız Âşık Veysel 21 Mart 1973 yılında aramızdan ayrıldı. Ölümünden sonra köyü ne yol, su elektrik getirildi. Evi baştanbaşa onarıldı, hatta müze haline getirildi. Sivas’ta ve İstanbul’da Âşık Veysel’in Heykeli yapıldı.
1974 Temmuzunda Âşık Veysel’in yakın arkadaşlarından ve yine ünlü bir Halk ozanı olan Âşık Talibi Coşkun’la bir araya gelmiş ve Ankara / İç cebeci’de bir restoranda birlikte yemek yedikten sonra yaptığımız bir söyleşi sırasında Âşık Veysel için aynen şöyle diyordu:
Önemi bağlamında buraya alıyorum:
Âşık Veysel Ünlü bir halk ozanı idi, O’nu da çok takdir ediyorum. Gözleri ama olmasına rağmen kendini bütün Türkiye ve hatta yurtdışına sazı ve sözleriyle tanıttı, başarılı oldu, Zor günler de yaşadı. Ancak ölümünden sonra derisi çok pahalıya mal oldu. Beni görüyorsunuz benim halimi, Ankara’da ben de zor günler yaşıyorum “diyordu. Âşık Talibi Coşkun’un elinde kırık, dökük bir defter vardı. Sararmış sarı yaprakları arasında 100’e yakın şiirleri vardı. Bunları yayınlamak için Ankara’ya gelmişlerdi. Basmak için devletten yardım bekliyordu. O ezikliğini hiç bir zaman unutmuyorum.
Hatta kendisine çok güvendiğim veihnandığım sözde bir gazeteci arkadaştan rica etmiştim ikimizin fotoğrafını çekiver diye: O da deklanşöre birkaç kez basmıştı. Fakat ne yazık bu fotoğraf bir türlü elime ulaşmadı. Demekti oda yalan çıkmıştı. Beni köylü onu da cahil bir şey anlamaz diye sanmıştı. Bununla ilgili bir yazım ölümünden sonra Sivas Folkloru Dergisi’nde yayımlandı. ( Sivas Folkloru Dergisi, Say:43, Ağustos 1976 s.22 ) Âşık Talibi Coşkun’u rahmetle anıyorum. ( Âşık Talibi Coşkun. D: 1904, Ö:12 Mart 1976 ) Fakat kendisinin 1898 yılında doğduğunu ifade ediyor )
Âşık Veysel birlik ve beraberlikten yana idi. Çığırtkan, bölücü, yıkıcı, günlük siyasi ve ucuz politik eylemlerden çok uzaktı, isyankâr değildi. Bundan dolayı Âşık Veysel çok sevildi ve sayıldı. Şiirleriyle, deşişleriyle halkın gönlünde taht kurdu. Uzun ömürlü şiirlere imza attı.
“ Kara Toprak, İnce Uzun Bir Yoldayım, Dostlar Beni Hatırlasın, Atatürk, Atatürk’e Ağıt, Beserek Dağı, Ağlayalım Atatürk’e, Yeni Mektup Aldım Gül Yüzlü Yârdan, Güzelliğin On Para Etmez, Sazıma ve Gelmez Yola Gidiyorum “ gibi deyişleriyle ünlendi. Bunların çoğu bestelendi. 1970 ve 1980 arası yıllarda öğrenci kavgaları sırasında şöyle sesleniyordu Âşık Veysel:
Bu nasıl kavgalar, çirkin dövüşler?
Hepiniz buyurdun evlatlarıyız,
Yolumuza engel olur mu işler,
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız.
Hedef alıp dövüştüğün kardaşın
Seni yaralıyor attığın taşın
Toplumla zararlı yersiz savaşın
Hepimiz buyurdun evlatlarıyız….
Âşık Veysel vefat etmeden önce “ Dostlar Beni Hatırlasın “ şu ünlü ve manidar değişiyle adeta elveda ediyorum” diyordu. Biz de ünlü halk ozanımız sevilen ozan Âşık Veysel’i vefatının 38. yılında rahmetle ve saygıyla anıyor ve sözlerimi onun şu ünlü değişiyle bağlamak istiyorum. Mekânı cennet olsun diyorum.
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram olur
Dostlar beni hatırlasın
Can kafeste durmaz uçar
Dünya bir han konan göçer
Ay dolanı, yıllar geçer
Dostlar beni hatırlasın
Ne gelseydim ne gelirdim
Günden güne artı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın
Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş kim gelecek
Murat yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın
Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın. ( 1 )
1- Âşık Veysel Yaşamı. Sanatı ve şiirleri,
Hazırlayan: Battal Pehlivan,
Deniz Kitapları Yayınevi. İstanbul.1984.
YORUMLAR
Hiç deniz görmeyen bir insanın denizi görenden daha güzel anlatmasından büyük yetenek var mıdır? Aşık Veysel tartışmasız en büyük halk ozanlarımızdan hala...Kendisine rahmet diliyorum. Umarım bizim evlatlarımız da onu en az bizim kadar sever...
Sizi bu çalışmanızdan dolayı kutluyorum. Ben sizler gibi vefalı yazarlara "edebiyat erleri" diyorum. Karşılık beklemekten uzak ve sadece edebiyat için yazan insanlar...Değerlerimizi vefa ile ananlar... Var olun.
10 puan.
IRIZA
Hala....