- 1754 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇANAKKALE’NİN KADIN KAHRAMANLARINDAN SAFİYE HÜSEYİN…
M.NİHAT MALKOÇ
Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir Çanakkale… Bu zor savaş, imanın teknolojiye karşı kesin zaferidir. Bu savaş zaferle neticelenmeseydi belki de Kurtuluş Savaşı olmazdı. Kurtuluş Savaşı olmasaydı bugünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulamazdı. Onun içindir ki bu zafer, milletimizin ölüm kalım mücadelesinde bir anlamda milat sayılır.
Türk tarihinin şeref sayfalarından biridir Çanakkale… Bugünkü nesil bu zaferle ve bu zaferi kazanan ecdadıyla gurur duymaktadır. Bu savaş nice manevi sırlarla doludur. Zaman geçtikçe bu sırlara vakıf olmaktayız. Bu çetin savaşta yüce Rabbimizin Müslüman-Türk ordusuna yardımı barizdir. Tarih boyunca İslam sancağını gönderde tutmak için gece gündüz mücadele eden alperen ruhlu bir milleti yüce Allah elbette yalnız ve yardımsız bırakmazdı; bırakmamıştır da… En zor zamanlarda bir manevî el, askerlerimizin imdadına koşmuştur.
Çanakkale Savaşı’nın bilinmeyen bir başka yüzü de bu savaşa kadınlarımızın büyük katkısıdır. Tarihte Çanakkale, nedense hep erkeklerin gözüyle ve yiğitlikleriyle yansıtılmıştır. Oysa bu emsalsiz zafer sadece erkeklerin marifetiyle gerçekleşmemiştir. Her şeyden evvel bu savaşa giden askerlerin geride bıraktıkları kadınlar vardır. Bunların kimi annedir ki çocuğunu Çanakkale ateşine göndermiştir; kimi eştir, canının bir parçası olan kocasını cepheye uğurlamıştır. Geride kalanların kimi de kız evladıdır; babasını yeterince tanıyamadan, sevip koklayamadan kaybetmiştir. Bunlar acılı anneler, acılı hanımlar ve acılı kız çocuklarıdır.
Çanakkale’de kadınlarımız cephede erkeklerinin yanında bulunup onlara destek olmuşlardır. Mangal yürekli asil Türk kadını sadece Çanakkale’de değil, her yerde daima erkeğinin yanında olmuştur. Bu durum Çanakkale için de geçerlidir. Kadınlarımızın savaşlarda erkeklere verdikleri destek hususunda, gözünü kırpmadan yaralı askerleri tedavi etmek için Çanakkale cephesine koşan Safiye Hüseyin’den özellikle bahsetmek gerekir. Osmanlı’nın İngiltere Deniz Ataşesi Ahmet Paşa’nın son derece iyi bir eğitim almış kızıdır Safiye Hüseyin… O, Çanakkale’de kendini savaş denen ateşin içine atmaktan çekinmemiştir. İlk Türk hemşiresi olarak kabul edilen Safiye Hüseyin, askerlerimizin yaralarını sarmış, onları Allah’ın izniyle iyileştirmiştir. O, Çanakkale’ye gitmek için ilgililere adeta yalvarmış ve dil dökmüştür. Onun hemşirelik ve ebelik mesleğine büyük katkıları olan ve ‘ebelerin ebesi’ olarak anılan Besim Ömer Paşa’ya söylediği şu sözler bugünkü nesiller için ibretliktir:
“Besim Ömer Paşam, yiğitlerimizin yarasını sarmak gibi bir ulvi görevi yerine getirme saadetini tecrübe etmeme izin veriniz. İyileştirdiğim her yara benim için küçük bir madalya olacak... Bu hizmete koşarken hiçbir ödül beklemediğimi açık ve kesin bir dille ifade etmek isterim. Görevimiz efendim... Görevden de hangi şartlar altında olursa olsun kaçmam. Kaçamam. Canlarını sakınmayan bunca yiğidin yarasını sarmak için gitmekten ben neden imtina edeyim? Yolumuzda denizaltılar olsa bile, ne fark eder? Ne gam ki Besim Ömer Paşam?... Şunu iyi biliniz Paşam, içime doğmaktadır ki, Rabbim bizi bu görevimizin aciliyetinden, öneminden dolayı inşallah koruyacak ve esirgeyecektir. Gözetecektir. Oraya sağ salim gideceğiz ve yaralılarımızı alıp İstanbul’a yine sağ salim döneceğiz...”
Ülkemizde hemşireliğin 1854-56 yıllarında, Kırım Savaşı sırasında, Florance Nightingale ile başladığı kabul edilmektedir. Aslen İtalyan olan Nightingale, modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Fakat onun bir misyoner olduğu da iddia edilmektedir. Öte yandan bizden biri, içimizden biri olan, Çanakkale Savaşları’nda Müslim, gayri Müslim ayrımı yapmadan askerlerin yaralarını sararak büyük yararlılıklar gösteren, ilk Türk hemşiresi olarak kabul edilen Safiye Hüseyin’i de unutmamak lazımdır. O, yaralı askerlerimizi iyileştirmek için insanüstü çaba harcamıştır. Fakat Florance Nightingale’in adı büyük hastanelere verildiği halde, Safiye Hüseyin’in adı bir sağlık ocağına bile verilmemiş, ismi unutulmuştur. Gençlerimiz böyle kahraman bir Türk kadınını bilmiyor. Bu bizlere yakışmayan, vefanın yokluğuna delil olan bir aymazlıktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.