- 666 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalan-Ardahan Öyküleri-173
Soğuk zemheri at’ın iflahını sökmüştü.
Kaşkacı Hacı’nın tedbiri: Hikayeli dilbaz olur!
Önlemin yavanlığı, gülünç olur.
Gülünçlüğü Yalan’a niçin mesnet olur?
Bütün kısmın tekmili birden:
Kaşkacı atın sırtına battaniye serdi. At’a savuk değmesin.
At; sağrında kaşkanın iki koluna tutunuyordu.
At bedenen yoktu. Gagaçlamıştı.
" _ İşler nasıl gidiyor?
_ Tava sapı!"
Atın canı, ruhunun bakayasıydı...
At cidden yoktu. Boyutların herşesiyle soğuk silmişti onu; Kütükte, envanterde heçneyde koymamıştı. Kayıttan, kuyuttan paklamış kazımıştı.
Ama kaşka at’ı ruhen kaşkaya kurdela asılmış şekilli bağlamıştı.
Hamam deliğinden buhar çıkması; atın burnu buharı bacası bilirsine... buharı göğe tütüyor.
Fırıncı:" At donacak Hacı oğlum. Battaniyeyi at üstüne at’ın." demişti.
Kaşkacı kapıyı açamıyor. Buz bağlamıştı süve. Eşiğe sakız gibi yapışmış sarkıtları botun burnuyla vura vura kırdı... olmadı çitmeynen tepikledi kırdı... asıldı ve kapıyı açtı.
Buzhaneye girince; üşümeden ısınmasız olur insan! Kaşkacı iyi titredi, üşüme hissetti... bir koşu, bir çalım, bir açış, bir davranma: Battaniye arvat şalı kadardı. Hacı Bu kadar kalmış: Bir kulaç enliğinde, battaniyeyi at’a serdi. Atın sırtına yaydı.
Tanrıaşkınıza!..
Komediden öbürötürü! Battaniyesini sevsinler! Sibirya’da at’a bu mendil, bu didil, bu lecek napsın?
Öykünün çatışkısı: Eksi ellilerde; donmuş at’a... tedbirli battaniye serilmesi. Koca kısrak gülecek gevşekliği dahi kendinde bulamadı. Bedeni müsaade etseydi gülecekti. Bir tarafının donmuşluğuna umuretmeksizin hemi!
.............
... Soğuk kaç dereceydi: Ne elli, ne elli sekizi, ne yetmiş sekizi, ne doksan dokkuzu!...
Göz kapakları kapanmış. Kulağı havası uçmuş balon gibi fısalmıştı. Yanağına inmişti. Yaz’ın salladığı kuyruk buz çakkıldağından fersiz kaldı, kavak ağaçları daha canlıydı. Derman mı bulabilecek kısrak, kuyruğunu sağa sola kımıldatsın. Mayısta çocuklar kısrağı otlasın diye kazık’a çakardı; bilahare kuyruğunu havaya diker, oyun oynardılar. At’ın aklı ona bile gidemedi. Aklı da donmuştu.
Hacı kaşkayı vaktinde hapisaneye yetiştirecekti. Kasalara dizdiği ekmeği hap hop kaşkaya atıp... çu! Dereye, köprüye, hapisaneye giden düz kesintisiz yolda durrrr! Kızım diyecek Kısrak kazıklayacaktı.
Selamın aleyküm!.. üşümüş gardiyan asker parkesine sarılı adam Hacı mı, düblörü mü kontrol edecekti. Ahırı; geç diyecek. Nizamiyeden içeriye buyur edecek. El şakası yapacak. Gıdıklayacaktı. Hacı’nın tikleri vardı. Avludan sobalı nizamiye binasına, sobanın başında bir lokma ısınacak. Mahkumlar çoktan kasaları boşaltmış olur. Sayısını çentikli hesapla kağıda çızar. Birini Nöbetçiye bir tanesini Hacı’ya. Resmi evrakları imzalatmış olduktan sonra cümle kapısına doğru yürüdü. Eşikten tüm mahkumlara dramatik bir edayla: Allah kurtarsın der... dedi. Sol kolunu havaya dikmişti... dikti. Onu yine bir çalımla yerine aldı. Cüneyt Arkın gibi kırdırarak boynunu vücuduna gidelim dedirttirirdi... dedirtti! ... gitti!
Cüneyt Arkın’nın fanatik hayranıydı Kaşkacı Hacı. Cüneyt’e benzemek için, arasıra; pötibör büsküviler vardı. Onun köşesi dairevi şekildeydi. Cüneyt’in burun ucunda dairevi küçük bir ben gibi salınan et formu vardır. O büsküvi köşesini yerinden kopartıp ıslar burnu ucuna yapıştırırdı. " Cüneyte benzemişin ola!" Geridönütünü aldıkça beşbeş olurdu.
.................
Ardahan, saat: 14:33, İhaledeyiz.
Muamelatta Hacı resmen kaşkacı olarak görünmektedir. Birgün boyu Hacı ve Fırıncı kağıtlar elinde dolaştılar. Verem Savaş Dişpanserin’de rontgenini çekti radyalog. Doktor ekli belgeleri ve sihhatlidir raporunu bağladı verdi Hacı’ya.
Muamelenin bilumum tatbikini; ocakçıya, pasacıya, hamurkara, öbür işçilere düşün, ne uzun devam edegelmiş muamelat. Prosedür...
At’ın aklını donmuş yapan soğuğa battaniye tedbirli önlemin ne, den, yalan olur?
Tamamen yalan birşey. Battaniye inanmaz. At’ın kuyruğu kanmaz buna. Ayaz bile önüne düşürdüğü at’ı titretiyorken önlemi yalandan birşey bildi. Güldü.
Yahu yalan yalan da bu kadar yalan olur?
Parmağıyla gözaltı torbasını aşağı çekti. Gözünü portatdı:
_ Fişşşt! Ben de, hele bak inanacak göz var mı? dedi. Olayı seyreden bir meraklısı.
Kutuplar soğuğunda titreyen kaşka atına battaniye ile alınmış tedbirin " Yalandan ola yalandan..." tedbirliliğine insanlar cırıldı, cırıla, cırılaa!..
Hikayenin finali:
_ Hacının vesikalık fotoğrafını üç ayaklı fotoğraf makinesinde Sebahattin Balcı çekmişti. Fahrelli ailecek fotoğrafçılardı.
Hükümet konağının duvarında Aydın Zorlunun arzuhal yazıhanesine doğru işgaliye vergisi verirdiler belediye’ye... ilk fotoğrafçılardandır. Kendi alanları" İstanbul Hatırası" fotoğrafı çekmeydi. Solmazlar ise "Kemal Solmaz" onlarda stüdyo fotoğrafçılıkta ilkidiler.
... he Hacı vesikalığı çektirdi. İhaleye yetiştirdi. Fırıncı biraz geçikmesine kızmıştı!.. Bellim etmedi!
yalçıner yılmaz
24-03-2011
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.