MUTLU YAŞADIĞIMIZ GÜNLER EN BÜYÜK KAZANCIMIZ...
Şöyle sular gibi akıp giden geçen yıllara bir baktığımızda, sanki daha henüz dün gibi, o çocukluk, okul yaşantıları, o çılgın gençlik günlerimiz hep aklımıza gelir de
Vay be ne çabuk gelip geçmiş yıllar demekten kendimizi alamayız.. ve birde bakmışız ki o yıllar gelip geçivermiş, sevdiğimiz kişi ile evlenivermiş, belki de çoluk çocuk sahibi oluvermiş.. belki de birazda yaşlanmışızdır herhalde.
Geriye baktığımızda ise zamanın nasıl geçtiğini henüz anlayamadan, yaşamın zorlukları ve sorumluğu içine girivermişiz. Eminim ki çocuk iken bazı kavramların bize ters geldiği durumları çoluk çocuk olduktan sonra daha iyi anlamaya ve bizlere öğüt verenlere hak vermeye başlamışızdır. İşte bütün bunlar doğanın ve yaşamın kanunları olduğudur. Doğmak, büyümek, işi güç sahibi olup evlenip çocuklarımızla bir ömür boyu mutlu bir yaşam yaşayabilmektir. Bunun içinde yaşlılık geleceğimizi garanti altına alabilmek için yılmadan usanmadan yaşam mücadelesi vermektir. Bunun yanında birde sağlıklı bir yaşam için beslenme ve yaşam kurallarına uymak için elimizden geldiğince dikkat etmek olduğudur.
Her insanın ne kadar ömrü olduğu bilinmese de, o ömrü uzatıp kısaltmanın insanoğlunun kendi ellerinde olduğu, uzun yaşamının yaratanımızın bizlere öğütlediği o bilgilere riayet etmekle olabileceğini unutmamamız gerçeğidir.
Lafta kolay ama uygulamada çok zor olan ve ömür törpüleri olup, ömrümüzü hem kısaltan hem de zehreden bazı alışkanlıklardan, mesela aşırı alkol almamaya, yine vücudumuza bir o kadar zarar veren sigara kullanmamaya, ne bileyim daha da kötüsü uyuşturucu kullanmamaya, kumar oynamamaya, yaşamımızı strese sokucu olaylardan uzak kalmaya, düzenli ve düzeyli bir yaşam yaşamak için aşırı yemek yememek için büyük çabalar sarf etmeye elimizden geldiğince hem de bir ömür boyu dikkat etmemiz gerektiğidir…
İşte böylesine bir kurallar manzumesine dayalı bir yaşama ayak uydurarak yaşamak her baba yiğidin de harcı değildir. Ancak yaratanımızca bizlere verilen can ve ömrün harcanması bizlere bırakılmıştır, Her kesin kaderi biraz da kendi ellerindedir diye düşünüyorum…
Madem ki bu dünyaya geldik, o halde kendi yaşamımızdan kendimiz sorumluyuz demektir.
Aslında akıp giden şu yaşam çizgimizde, en büyük kazancımız ne kadar yaşadığımız değil , ne kadar MUTLU bir şekilde yaşadığımızdır ve Sevgi içinde yaşadığımız günlerinse en güzel günlerimizin olduğudur…
YORUMLAR
Sizin de değindiğiniz gibi "Ne kadar yaşadığımız değil, yaşarken ne kadar mutlu olduğumuz" önemlidir.
Söylediklerinize harfiyen katılıyorum. Bize verilen emanetleri (canımızı) elimizden geldiğince hoş tutmamız gerekmektedir. Gerçi ne kadar hoş tutuyoruz tartışılır :)
Bunun yanında tevekkül etmekte de fayda var diyorum.
Kaleminize sağlık. Sevgi ve saygıyla...