- 589 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnançları Terörize Etmek 09
9-]Açı yapan kolların taradığı alan, toplumsal ve sosyal alanların yoğunlaşma ve birbiri ile kesişme, birbiri ile iç içe (kamu) ve birbirinden yoğunlaşan durumla ayrı bulunma alanıdırlar. Bu hal bir hücre içinde hücre çekirdeğinden ayrı oluşla bir mitokondri; bir kloroplastların vs. organ ellerin ayrı bir zar ve ayrı bir çekirdeklerinin bulunması gibi bağımlı, bağımsız varoluşlarına, çok benzerdir.
Toplum sal ve sosyal yapı, orijine doğru gidildikçe ve orijinde; her ikisi de birbirine dönüşen bir anlama olmakla, muğlakça (belirsiz ve fluca) oluşlarıyla belirleme kaydedilir. Ve orijinden uzaklaştıkça, günümüze beri geldikçe; her iki alan belirgince konumlanan bir sosyal ve toplumsa olan; ayrı bir ikili, girişme iliş kinliktirler.
Açıya dek örneğimiz, açı çıkış noktasının aynı yer olup, ışınların da giderek birbirinden ayrılan dal olmasıyla; sosyal ve toplumsal alanın aynı noktadan hareketle ayrıştığını belirtmek amacı ile verildi. Sosyal ve toplumsal yapının geçmişte aynı nokta deviniş hareketi ile ve aynı noktadan çıkan iki ışın açının dallanma ve çatallanma yaptığı yerdi. İşte ortak olan flu olan halksak toplumsak ilişkin sürecin bir ve aynı olduğu yeri ve bir zamanlar ikili, iç içe ilişkin dönemleri belirlemek için, açı örneği verildi.
Açı örneği, başlangıçta, toplumsal ve sosyal yapının aynı ilkelerle devindiği çıkış noktasını göstermesi bağlamında ve bu aynı ikili olan ama birli yekpare algının, zamanla; nasıl gidecekten nasıl bir birinden ayrılır olduğuna, flu tanımının anlaşılması için, açı ışınları yolu bağlamı içinde, verilmiş bir örnekti.
Değilse açı örneği toplumsal ve sosyal işleyişi iyi anlatır bir uygun örnek değildir. Açı orijini, açının dışına taşarken, ilkteki toplum öncesi flu sosyal toplumun, giderekten ayrışacak olan ortaklaşma noktası, ikiye yarılarak iki çekimli organize otoritesinin biri; yani öznelce inançları halk içinde ve nesnelce olan yasamaları da, toplumun içindedirler. Çekim eşici olan bağ ilişki ya çeker, ya çek imlenir. Etki eşme, bu ikili görünümle çeken olamıyorsa, indirgenerek çekilen bir aitlik olur.
Kendisinden başkasını insan olarak görmeyip, kendisinden başkasını yabancı bir tehdit olarak gören toplum öncesinin flulaşmış sosyal birlikleri, toplu savunmacı idi. İttifakı girişmenin çeken yaklaştırıcı olacaktan adımını da ancak birbirinin yakınına dek olan temastı eşiğine adım atmayı, tapınak denecek yerlerde buluşmanın girişmesi ile atmışlardı. Bu buluşmalar sosyal birlik üstü kutsal buluşmalardı
Tapınak (kutsal buluşma yeri) iki izafi sınır bölgede idi, bu yer, birbirine göre her birinin kapı eşiği olmakla, ortakça bir onama ve bir onaylama kutsallık bağ çekim algısı idi. Tapınaklar bir ibadet alanı olacakla, ortaya çıkmayıp; böylesine bir sosyal toplumsal işlevle gerçek eşmişti. Her bir sosyal birliğin kutsal ruh inançtı buluşma ibadet yerlerinin bir mana yaptırım gücü vardı. İşte bu algı şimdi, iki veya daha fazla; ittifak eşiğinde olan sosyal birliklerin ortaklaşa olan kutsal buluşma yeri (tapınak) idi. Her bir sosyal birliğe ait kutsal ata totem mana gücü, bu yere ( tapınağa) konuşlanışla göç etmişti.
Tapınaktaki her bir farklı aitti birliğe ilişkin ilk yaklaşımcı belirme, bir hediye sunumdu. Habil ve Kabil ve Dumuzi ile Enkimdumlar söylence ve yazılı kaynaklarından biliyor ve anlıyoruz ki ittifakı birlikler çiftçi ve çoban toplum gruplarının bir araya gelişle tasnif edilişi idi. İki grubu birbirine yaklaştırıcı belirtiler de her bir grubun kendi üretimine ilişkin, sunu hediyelerdi. Bir grup, kendi hediyesini; daha sonra tapınak olarak inşa olacak olan bu onaylama kutsal algı yerine; belli bir günde bırakıp gidiyordu. Diğer grup da, belli bir gün ve zamanda; bu sunuyu alıyor ve kendi sunusunu diğerleri için bırakıyordu.
Çoban grubun sunusu yağ, süt, bal, yün, et vs. olurken; çiftçi grubun sunusu (kurbanı) buğday, arpa, fasulye, nohut, marul vs. oluyordu. Bu tapınaktı yer sunu algısı; ittifakın merkeziydi. Giderekten yapılaşma bu merkezden çevreye doğru, her bir ittifak grubu için ayrı yönlerle belirlenen ittifakı yerleşmelerini başlatmıştı. İttifak yönetimin de merkezi olacakla meşrulaşmıştı. Ve yine giderekten tapınaklar totemleri sergilemenin ve ritüellerin ayinlerin ortaklaşa sembolik yapıldığı yer olmakla iyice işlevlik kazanan, kutsal onaydı çekimli, makam ve mercii olmuştu.
Daha sonra söz gelimi yönetim (nesnellik) saraya kayacaktı. İbadeti ayinler idaresi tapınakta kalacaktı. Tapınak sunuların bir kısmı, ayni vergi olarak saraya, bir kısmı da tapınak işlerinin görülmesi için yüküm sel bir vergi ödemeye dönüşecekti. Tek olan tapınak yönetimi, şimdi bir ruhani yönetimle bir kısmen nesnelce yönetimle (egemen eşmeye) ayrılmıştı. Süreç zorunlu bir tekil noktadan çıkmış, zorunlu bir alan ayrışması ile kendi zaman zemin devinme alan düzlemleri içinde yapılaşıp, kurum aşmıştılar.
İşte sizin ’toplumcu düşünce’ diye tabir edişinizin meşruiyet kaynağı, yine bu tarihi sürecin ayrışan zorunlu yapısıdır. Bu yapı, ta ki 1789 yılına değin çeşitli yerlerde, çeşitli biçimde oluşacaktan, insan öznesine anlaşılır açık seçik bir konu olmuştur.
Sadece bunun ikili belirmelerin meşrulaşışı halk dimağı için, tıpkı bir Nuh tufanı gibi, tıpkı İsmail’in kurban edilişte, azadı gibi kuvvetli bir toplumsal dönüşümün, dini; sosyal yapıya dek, inanıcı sembolce bir temsili toplumsal hareketle, aşılması gerekiyordu. Artık 18. yüz yılda, sembollerle toplumsal dönüşümleri sembolize çevrimle menin yerine, buna devrim deniyordu. Bu sembol devrim de 1789 Fransız devrimidir. Tüm Dünya’da, 1789 hareketi, gelişmiş toplumlar anlayışının da, bir miladı, bir ayrışan egemence olan ikili otoritenin (laikliğin), meşruiyet kaynağının, anlayıştı sembolizmidir.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.