HERŞEY GÜZEL OLACAK...7. BÖLÜM
Sabah hazırlanıp hemen okulun yolunu tuttu.Yağmur çiseliyordu.
"Bunun arkası kar çok soğukkk." diye düşündü.
Mustafa nın köpeği de peşinden geliyordu. Onu içeri girene kadar bekleyip döndü..
Sınıflarda sıralar kırık döküktü. Kara tahta nın üzerinde Atatürk resmi asılı fakat hiç te benzemiyordu. Ortada eski bir soba kurulu ;pencerenin camları kırıktı.Tuvalette bir tane lavabo vardı o da ne yazık ki kullanılmaz haldeydi." Acilen birşeyler yapmalıydı ama nasıl ?"
Okulların açılmasına az bir zaman kalmıştı.Bir iki köylü çocuğunu getirip kayıt ettirdi.Dila hepsinle yakından ilgilendi.
Yolun başındaydı henüz; daha öğrenecek ,yapacak çok işi vardı çokkkk..Öyle dalmıştı ki pencerenin tıklamasıyla kendine geldi.
" Örtmenim... örtmenim Hatça Tize çaya çağıriiii .".
Elindeki işleri hemen toparlayıp dışarıya çıktı. Gözleri fıldır fıldır sarı saçlı çok tatlı bir çocuk vardı karşısında başını okşadı.
" Tamam gidelim. Hatice Teyze nerede oturuyor ?"
Parmağınla işaret ederek "Aha şuracıkta."
Elini oğlanın omuzuna koyup yürümeye başladılar.Geldiklerinde kapılarda bekliyorlardı onu.
"Hoş gelmişsiniz hoca haaanım."
" Hoş buldukkkk."
" Biyrunnn. içeri ."
Bir iki basamak çıkıp içeri girdiler.O da o kadar şirin döşenmişti ki. Tahta sedirlere kanaviçe işli yastıklar konulmuş yerde el işi kilimler yayılıydı; hemen dibinde ise mutfak vardı.
Komşuların çoğu oradaydı. Kimi çayı sobanın üstüne koyarken kimisi sofra hazırlamaktaydı .Evin genç kızı tepsinin içinde sıcak sıcak keteleri getirmekdeydi.
" Mis gibi kokuyor öyle acıkmışım ki... "
Hep beraber yer sofrasının etrafına çömeldiler. Neşeyle yemekler yenildi.
Daha sonra sesi güzel olanlar türküler söylerken ; yöresel oyunlar oynarken Dila da alkışlarla eşlik ediyordu.
Sıra sohbet faslına gelmiş; bu arada herkes eline işlerini almıştı. Hiç biri boş durmuyordu maaşallah. İğne oyaları , çetikler danteller yemeniler.... ( yazın da tarlayla uğraşmak , ürün kaldırmak ta cabası...)
Yanlarına gidip yaptıklarını merakla incelemeye başladı.
" Bu işleri banada gösterir misiniz ? nekadar güzel ; elllerinize sağlık."
" Hee tabeee gızım" dedi yaşlı olanı.
Evin kızı bulaşıklarıda yıkayıp gelmişti.Köşeye sessizce büzülüp oturdu.
" Dila yla bir ara göz göze geldiler.
" Ne tatlı kıznız var; kaç kaşında sorabilir miyim ?"
" Ondördüne yeni giriii hee ;gocaya virdik gecenlerde daa."
" Yaaaaaaaaa...! Ama ama daha çocuk bu."
Annesi gözleri dolu dolu .
" Ne diyem istediiiiler. Erimde veeedii."
Dila nın içi acımıştı.
" Peki neden? bu kadar erken neden ?"
" On dönnüm tarla başlıh bahası viirince he benim adam da gabul edivirdi."
" Yaniii ... offf ... yani sattı desenize."
Hepsi başını önüne eğmiş; susmuşlardı.
" Anne olarak itiraz etmedin mi?"
" Yoh.. Bana da sen sus avret deyi vuri."
" Neee...! birde dayak var desenize."
" Ama şunu bilmenizi isterim ki bu kadar küçük bir çocuğu evlendirmeye kalkmak yasalara göre büyük suç ."
Hepsi birden
" Bilmizzz kiii..." dediler.
Gözlerine gölge gibi oturmuştu bu nazlı yavrucak.Sustuuu Dila şimdilik susuyorum dedi içinden
Pembe ağlayan bebeğini kucağına alıp emzirmeye başladı. Hatİce hanım tepsiye meyva doldurmuş ikram etmekteydi..
Bir komşu
" Pembe de guma geldi dedi.
" Kuma mı ?"
Biraz ilerideki orta yaşlı kadın söze girdi
" He benim gumam oliii."
Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi.
" Öyle miiiii; peki neden ?"
" Benum uşah olmiiiidi. Hepisi gıss."
"Kız oluversin ne var ki...?"
"Soyimizi gim sürdirivircek ?"
" Şimdi evlenen kadın soyismini isterse değiştirmiyor.Yani soy adınız sürer kız çocukta olsa."
" Ben bilmiiiimmmmm."
" Resmi nikahın var mı ?
" Yoh imam nigahi gıydıydı erim.Gumam nigahlı.
Öyle üzülmüştüki...Ne diyebilirdi bu insanlara ?
"Sahi kaç çocuğunuz var?"
" Beş dene hepisi gıss." Üçünü everdim.
" Kaç yaşında evlendirdin ki? Daha çok gençsin de."
" İkisini on beş var idi gırıp sarıvirdim. onların kuççüğünüde ondördünde ."
" Peki diğer iki kızın ?"
" Evdeee."
" Okula gitmiyorlar mı?"
" Yoh"
"Bari onları okutun neolur."
"Benim sözim geçmiiiki; erim yollamiiii."
" Tamam üzülmeyin eşlerinizle bu konuyu konuşacağım."
Hep duyardı da inanmak istemezdi. Ama şimdi gözlerinle görmüş; kulaklarınla işitmişti.
" Gumam dada iki dene uşah var. Gul gibiii geçini gidiiizz."
Dila hepsine tek tek sevgiye bakarak
" Okuma yazma biliyor musunuz .?
Hatiçe
" Ben çat pat heceliiiim " dedi.
"...................???
Öbürleri başlarını sessizce işlerine doğru eğmişti. Hava kararmıştı.
" Herşey için teşekkür ederim"
" Ne demeh hoca haaannım."
" Hoşçakalın; hepinizle tekrar görüşmek istiyorum " diyerek ayrıldı.
Eve gelince Kapısının önünde odun kömür dolu iki kova konulmuştu. Sağolsun Mustafa Bey " dedi.
İçeri girince hemen sobasını yakmaya başladı. Kendi kendine annem beni böyle görse kızım bayağı hamarat olmuş der valla ."
Yarın zorlu bir maraton başlıyordu. Veee haftaya da okullar açılacaktı.
O akşam Mehmet Öğretmeninle fikir alışverişverişinde bulundu.Ailesi arkadaşları derken..Şimdi geceyle başbaşa kalmıştı. Bir türlü uyku tutmuyordu.Düşünceleri hala küçücük yaşta evlendirilen bu masum çocuklardaydı.Ezilen dayak yiyen asil Anadolu kadınlarındaydı. Eğitim şarttı.Bilgilendirme lazımdı. Yardımcı öğretmen arkadaş ise hala gelememişti.
Nazlı kızın çaresiz gözleri hala karşısındaydı sanki. Sözler mısralara dökülüverdi birden. Gözyaşlarına engel olmadı.
NEDEN...? NEDEN...?NEDEN...?
Çocuk denecek yaşta nazlı tormurcuk daha
Çaresiz boyun büker mal gibi satar baba
Başlık parası veren yaşlıca adam oysa
İmam nikahı derken kuma olacak kuma
..............................................................Kınalanmış elleri dilim varmıyor dilim
..............................................................Nasıl kıydılar sana içim yanıyor içim
Çok isterken okumak hayalleri yıkıldı
Baharı müjdelerken kardelenler ağladı
Ürperdi korktu birden anasına sarıldı
Bilemezdi garibim kaderleri aynıydı
........................................................Kırmızı kurdeleyi bağlamışlar beline
....................................................... Son bir çığlık dilinde sonsuz isyan içinde
Gönül heybesine doldurdu hep kederini
Yükü çok ağır geldi çökertti bedenini
Oracıkta bıraktı enginlere kendini
Kanatlanıp uçarken duyan var mı sesini ?
....................................................Neden ? neden ? neden ? bu töreler bitsin artık
.....................................................Yarınları solmasın gonca güllere yazık
NEŞE KIZILYAR
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Evet ne korkunc gerceklere yer vermissin bu bölümde.
Ama bugün bile ayni kafada insanlar var kumasini savunanlar bile var gercekten.
Hadi desek ki eskiden böyle yapiyorlardi onu bile diyemiyoruz.
Hangi cagdayiz ama bazilari hala bildigini okumakta israrli.
Yüregine emegine saglik sevgili Güldeste
Sonsz sevgimle
GÜLDESTE
Tam yorum yazıyordum düştüm:))
Eklediğin şiirle durumu ifade edişin daha bir güzel olmuş.
Duyarlı bir gönülden beklediğim güzellikte bir seri devam ediyor.
Gönülden tebrikler, sevgilerimle
GÜLDESTE
''....O akşam Mehmet Öğretmeninle fikir alışverişverişinde bulundu.Ailesi arkadaşları derken..Şimdi geceyle başbaşa kalmıştı. Bir türlü uyku tutmuyordu.Düşünceleri hala küçücük yaşta evlendirilen bu masum çocuklardaydı.Ezilen dayak yiyen asil Anadolu kadınlarındaydı. Eğtim şarttı.Bilgilendirme lazımdı. Yardımcı öğretmen arkadaş ise hala gelememişti.
Nazlı kızın çaresiz gözleri hala karşısındaydı sanki. Sözler mısralara dökülüverdi birden. Gözyaşlarına engel olmadı.''
Yazınızı dikkatlice okudum.Bu defa finalde her şeyi özetlemişsiniz.Bir de şair kalbinizden şiirle süslemişsiniz.Başlık parasına dikkat çekmeniz, çocuk yaşta bir mal misali bedel biçilmeye işaretiniz takdire şayandı...
Yazınızı en kalbi duygularla kutluyorum.Gönül dolusu selam ve sevgilerimle...
GÜLDESTE
GÜLDESTE
çok hoş gidiyor........hani boy atan her geçen gün güzelleşen...bronz tenli deli bakışlı delikanlılar....suna boylu gelinlik kızlar gibi....çok ama çok güzel.....tebrikler
GÜLDESTE
Hangi birine yanmalıyız?
küçücük yaşta başlık parası uğruna evlendireln kız çocuklarımıza mı
yoksa soy devamı diye kuma almaya mı?
okula bile gönderilmeyen minicik çocuklara mı?
yüreğimizi deşen konulara parmak basan bir yazı
ilgi ile devamını bekliyorum
kutlarım arkadaşımı
sevgilerimle
GÜLDESTE
Canımsın, ne güzel anlatmışsın. Bir çok köyümüzde hâlâ 14 ünde, 15 inde evlendirilen kız çocuklarımız var. Dışarıda top oynayacak yaşta maalesef kucaklarına bebelerini alıyorlar. Ve sen de bunu çok güzel itina ile işlemişsin bu bölümünde bitanem.
Bakalım Dila daha nelerle karşılaşacak? Yüreğine sağlık bitanem.
Sesini duydum, iyileşmişsin çok sevindim minik kuşum. Annen de bir an evvel iyileşir inşallah. Sevgilerimle...
Öykünün sonundaki şiir de çok anlamlı, tam yerinde kullanmışsın canım.
Sevgi Salman tarafından 2/20/2011 3:03:21 PM zamanında düzenlenmiştir.