AZKER MİLLETİZ VESSELAM
Allah’a şükür kadınlar bu konuda biz erkekleri geçemiyor. Biz başladık mı askerlik anılarımızı anlatmaya ,kadınlar ister istemez susuyor.
Allah muhafaza ya bir de onların askerlik anıları olsaydı...
Hayali bile çetin.
Herhalde sabahtan akşama kadar askerlik anıları dinler yatmadan bir seans daha tekrar eder rüyamızda da askerlik anılarıyla boğuşur, sabah hazır olda kalkardık.
Kim sebep olduysa yeri mekanı cennet olsun kadınları askere almamayı.
Bir düşünün tam yanaşık düzen eğitimine başlıyorsunuz bölüğün yarısı hala tuvalette.
"Sola dööyyn" emri veriliyor ama Halime abla solunu bulamıyor.
Ve yeni komutlar ekleniyor "Tüfekkk bele!" ve "
"Tüfenngg çatılacakkk..Çat!" diyor komutan fakat İnci onbaşı saç tokası ile uğraşıyor.
Tüfek bakımında G-3’ü çitileyen Meryem hanım ile Kayserili Saadet hanım’ı "en temiz asker bizim asker" sloganıyla karşılıyor arkadaşları.
"Yürüyüş kararı sayılacak...Say!" .
"Her türk asker doğar" demiyor bölük.
"Kürtaja hayıııır" diye inliyor eğitim sahası.
"Nazlı,Saliha,Elif, Birgül ve Esra bugün eğitime katılamayacak komtanım..zira şey olmuşturlar arz ederim" .
Başımıza neler gelirdi bir düşünün ?
Ya kamuflaj nasıl olurdu?
Ruj renkleri ?
İç çamaşırlarda tek renk ???
Hepimiz yanardık maazallah.
"Komutanım Şükrü ben yerden sürünürken şeyime bakıyooo" diye şikayetler olmaz mıydı?
"Yakın döğüşte bana sarkıyo Antepli yaaa"
"Gece üç-beş nöbetinde buluşalım mı?"
Yok daha neler !
Olmaz haliyle, ben sadece hayal ediyorum.
Fazla abartmadan kısa ve prostatik yani kesik kesik hayaller bunlar.
Bir koyversem muhayyilemin sınırlarını, rezil olur,yüzünüze bakamam bir daha.
Valla hem utanır hem düşünürüm de....olmaz.
Bu bizim ordumuzun kahrını çeken astsubaylar iyice perişan olurdu her halde.
Bütün malzemeler, silahlar,en gizli sırlar ve yerler üzerlerine zimmetlendiği halde devletin bellerine beylik silahı layık görmediği, çoluk çocuğunu aylarca göremeden vazife yapan,gerektiğinde canını feda etmekten asla imtina etmeyen astsubaylar asıl cefayı onlar çekerdi eminim.
Zaten onlar cefa çekmeyecek de ..kim çekecek?
Onlarda bu kadar vefa olunca...
Bu kadar vatan sevdası...
Bu kadar sorumluluk ve yük omuzlarında...
Ondan sevilmezler aslında...
Bir Astsubay ile tanışmıştım Kayseri orduevinde. Adını anımsayamadım. Yüzü gözümün önünde.
Ben Yedeksubaydım o zamanlar. Kayseri Orduevinde Antakya’dan gelecek olan eşimi ve oğlumu bekliyordum.
Orduevinin yemek salonu ikiye bölünmüştü ahşap ızgara paravanlarla.
Bir tarafta subaylar ve aileleri diğer taraf astsubaylar ve aileleri yemek yiyebiliyorlardı.
Cudi dağında, Kato’da, Kuzey Irak’ta biraz daha eskiye gidersek Kıbrıs Beşparmak dağlarında mermi yerken yan yana duran silah arkadaşları burada ailleriyle birlikte kesin ve acımasız bir hat ile ayrılıyorlardı.
Ben anlamam bu işlerden.
Kafam basmaz.
Üstün insan veya kutsal ırk nasılolur? Nedir?
Anlamam.Anlayamadım yıllardır.
Ben de orduevinde astsubayların oturduğu kısımda oturudum.
Yemeğimi orda yerdim,çayımı kahvemi orada içerdim.
Orada tanıştım çok değerli askerler ile...
Biraz dik bakışlara muhatap olsam da ilk önce paravanın diğer tarafından...
Omuzumdaki pirinç dama rütbeyi görünce rahatladığını hissederdim sivi bakışların.
Bir gün yemekte bir astsubay arkadaş ile tanıştım.Hayran oldum askerlik anlayışına,memleketin mesellerine bakışına,gayretine ve heyecanına.
"Benim yanımda askerime bir şey olmaz,ben ölmeden" diyordu.
"Onlar bize analarının babalarının ,eşlerinin ve evlatlarının emaneti" derken samimiyeti gözlerinden okunuyordu.
Askerlik şubesine ilk günüm hayal kırıklığı ve karamsarlığı anlatamam.
Müthiş bir tipi ile başlamıştı ilk günüm.
Şube astsubayı aslen Konya’lı İzmir’de doğup büyümüş Kıdemli Başçavuş İbrahim Gürcüoğlu’ydu.
Beyefendi olduğu kadar akıllı ve ölçülü bir insandı.
Biz Yedeksubay okullarında asttsubayların bizden düşük rütbeli ve bizim emrimizde olduklarını unutmama telkini ile önyargılarımıza bir yenisini ekleyerek gittik görev yerlerimize.
Ben ilk gün Astsubay İbrahim Başçavuş ile konuşmaya karar verdim.
O’na " Siz benim ağabeyimsiniz,ben size bu sebeple "İbrahim ağabey" diyeceğim.Siz ister "Erol" deyin,ister "Asteğmen" bu size kalmış. Benim için de farketmez bunu bilin.Benim tek arzum bu ilçeden gittiğimizde arkamızdan "Bu şubede bir zamanlar bir Erol Asteğmen ile İbrahim Astsubay vardı,ikisi de dürüst ve adaletli insanlardı,Allah razı olsun anlardan" dedirtmek"
İbrahim Astsubay ağabey ayağa kalktı,ben de şaşkınlıkla kalktım.
"Kardeşim Hoşgeldin tekrar" diyerek bana sarıldı.
Ben de ona sarıldım.
Hala bir ağabey kardeş gibi devam eder o günlerde başlayan arkadaşlığımız.
Bana askerliği her ne kadar Askerlik Şubesinde de olsa, öğreten İbrahim Ağabeyimdir.
Kızmam gereken zamanları ve davranışları, söylemem gerkenleri ,söylememem gerekenleri ondan öğrendim.
Beraber çok büyük hizmetler yaptık.
Yaptıklarımızı duyup inanmayanlar oldu.
Gördükten sonra tebrik edenler,nasıl yaptınız diye soranlar oldu.
Ben "İbrahim Astsubay yaptı" dedim. İbrahim ağabey "Erol asteğmen" dedi.
Aslında İbrahim Astsubat Başçavuş olmasaydı asla olamayacak işlerdi her biri.
Bir hevesle ve Daire başkanımız Albayın teklif ve telkinleriyle tezkere bırakmayı düşündüğüm zaman bana "senin mizacın uygun değil, burada ailelerimiz bile ast-üst ilişkisi içerisindeler kardeşim" diyerek beni vazgeçiren değerli İbrahim Başçavuşumu saygı ile anıyorum.
Bana bir anısını anlatmıştı akşam sohbetlerimizin birinde..
İzmir Nato’da vazife yaparken saat on dedin mi herkes kahve içmeye koşarmış. O saat kahve saatiymiş. İngilizlerin beş çay’ı gibi Amerikalıların da on kahve saati varmış.
Kantinde Amerikalılar ve Türkler ayrı sıra yaparlarmış.
Zira bizimkiler Amerkalı Coni’lerin kahvelerini içemez,kendileri neskafe veya Türk kahvesi içerlermiş.
Bizimkiler sıraya rütbe sırasına göre girerlermiş.
Bir üst rütbeli gelince "Dikkayyyt!" çekerler ,komutan açılan neferlerin arasından geçip kahvesini alır ve gidermiş.
Ya da kahveyi almaya gelen asker "Komutana" der ve ön sıraya geçip kahvesini alırmış.
Amerikalılar ise sıraya riayet eder,rütbe derecesine göre değil, kim erken gelirse o kahvesini önce alırmış.
Türk askerinin sırada sık sık "Dikkayyt" naralarıyla sağa sola zıpladığını gören Coni’ler "Dikayyt" diye bağırıp bizimkilerin selam durup geri çekilmesini gülerek seyredermiş.
Buradan bir daha başta İbrahim Gürcüoğlu olmak üzere Millete ,Devlete bağlılıkla ve fedakarca hizmet eden,hala devlet tarafından beylik tabancası layık görülmeyen, fakat ordumuzun en teknolojik,en ileri ve milyonlarca dolar tutarındaki füzeleri,tankları,helikopterleri , yerüstü ve yeraltı savunma sistemleri, hücumbotları,ve bilmediğimiz daha ne mühimmatı varsa üzerlerine zimmet edilen bütün astsubay ağabeylerimize selam ve saygılarımızı sunuyorum.
Ortada bir eksik varsa o da devletin hanesine yazılmıştır.
Fazlalıklar ise orduyu pazularında taşıyan o değerli insanların.
YORUMLAR
Sayın Bekir Güçlüer Bey,
Öncelikle belirtmeliyim ki askerliğim rahat ve askerliğe dair bir çok şey öğrenemeden tükendi...
Fakat bir çok mevzuda da bilgilendim.
Kanaat oluşacak kadar hem de...
Yazımın hayal ürünü olduğunu varsayarsanız başarılı demektir sizin kriterlerinize göre..
Zira "bir hayal ürünü olarak " değerlendirdiğniz yazdıklarımı,"kurmaca hikayeler ya da daha iyi bildiğiniz konularda" yazarsam başarıya ulaşacağını söyleyerek değerlendirmenizden bunu anladım.
Ayrıca ben yaşadıklarımın bir çoğunu bu sayfaya aktarmadım.
Yazmaya icbar olduğum bir çok hadiseyi de uzun olmasın diye buraya eklemedim.
Asatsubay evladı olan Sinop'lu değerli arkadaşım Sedat Bey'in " Subay çocukları bizimle arkadaşlık etmezdi,hor görürlerdi" dediğini...
Doğum günü veya herhangi bir gün tertip eden üstlerin astların hanımlarına pasta börek yaptırdığını ve toplantılarında eşlerin de ast üst münasebeti içerisinde olduklarını...
Ayrıca yazdıklarım yaşadıklarımdır..
Hayal ürünü değil,bizzat yaşadığım ve hafızamda kazılı olan hakikatlerdir.
Hakikatleri gizlemek bir tank'ı kamufle etmeye benzemez...
Hakikat bir gün güneş gibi parıldar...
Saygılarımla...
[Etkili yorum olarak seç] Etkili yorum nedir?
bekir güçlüer
Değerlendirmenizi dikkatle okudum.
Ben on üç yaşımda iken askeri üniformayı giydim.
Bu gün atmış bir yaşındayım. Yani tam kırksekiz senedir Türk ordusunun en kidemsiz erinden, en kıdemli generaline kadar ne kadar büyük fedakarlıklarla görev yaptıklarını, görevlerini yaparken hiç bir menfaat beklemediklerini iyi bilenlerden biriyim.
Türk Silahlı kuvvetleri, maziden gelen disiplin anlayışıyla bugün, Dünya'daki saygın yerini almış dosta güven veren, düşmana korku salan bir kurum olma özelliğindedir. Düşmanların bu korkusu bugün, TSK üzerinde oynanan oyunlar ve TSK'yı ekkisiz kılma girişimleri olarak tezahür etmektedir.Düşmanların bu oyunlarında muaffak olacaklarını hiç düşünmüyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan herkes bilirki, yarın bir savaş durumunda birbirlerinin kollarında ŞEHİT olacaklardır. Bu sebeple mensuplar arasındaki kardeşlik duyguları, bir sivilin anlıyamayacağı kadar kuvvetli ve ulvidir. Bu kuvvetli bağlar eşlerimiz arasında da mevcuttur. Subay ve Astsubay arkadaşlarımız eşleri çoçoklarını bir birlerinin elinde doğururlar.Kocaları Şehit olduğunda ailelerinden önce yanlarında arkadaşlarının eşlerini bulurlar.
Her kurumda olabilecek eksiklikler ya da çok az da olsa olumsuz örneklerin bütüne yayılması yanlış bir değerlendirmedir.Astsubaylarımızın hak arayışlarını kuvvetle ve canı gönülden desteklemekteyim. Ancak bu durum hiçbir zaman görevin ihmal edilmesine yansımamıştır, bundan sonrada yansimayacaktır.Türk oddusu ne İngilteredeki gibi Kraliçenin ordusudur, ne eski irandaki gibi Şahın ordusudur ne de şimdiki İrandaki gibi mollaların ordusudur. Türk Ordusu TÜTK MİLLETİNİN ORDUSU'dur ve DAİMA ONUN EMRİNDEDİR. Subaylarla Astsubaylar arasında husumet varmış gibi gösterilmesi vicdanların kabulünün dışındadır ve bölücü bir propoganda olarak değerlendirmekteyim
Bugün TSK bünyesinde görev yapan bayan subay ve astsubaylar vardır.
Bunlara yazınızda belirttiğiniz gözle kimse bakmaz. Böyle bakmak aslında Türk Kadınına hakarettir. Hiç bir kadınımız böyle bir fantazinin kaynağı olmayı hak etmemektedir. Bu ülkenin savunmasında kadın ve erkekler yan yana omuz omuza savaşmışlar, bundan sonra da savaşacaklardır. Bu haslet TÜRK KADINLARIMIZIN asil kanlarında mevcuttur.
Saygılarımı sunarım.
kral emreder tez bulun getirin mecnunuda leylayıda...muhafızlar ikisinide yaka paça tutup getirirler..büyük bir kalabalığın önünde kral mecnuna: bunun içinmi sen çöllere düştün... pekte güzel değilmiş kara kuru sıska biri değermiydi....hayatı terketmen
mecnun leylaya bakar krala dönerek haklısınız kralım dışı çok çirkin.... birde siz onun içini bilseydiniz böyle konuşmazdınız der....... işte BEDROS.....o mukaddes ocağın içini bilenlerdeniz....biz yaşadığımız bu mütevazı hayatı hakedenlerdeniz.....biz her sevgiden daha büyük bir şevkle bu aziz vatanı sevenlerdeniz....bu mektubu okuyunca kirpikleri nemlenenlerdeniz....bu müstesna mektup günün yazısı olmaya çok yakışmış......demekki seçki kurulu bu işi hepimizden iyi biliyor....sağolsunlar varolsunlar....
Erolabi....Yazına Tacettinin yazdığından daha ağır bir yorum yazacaktım ama Taco uygun bulmadı....Bu senin yazdıklarını gördüğün gerçekleri emir verenler ne zaman gördüler ki....
Sen başkasın.....Sen yiğitsin... Bizimle ilgili bir yazı yazdın diye değil.... her zaman cansın....
Öptüm gözlerinden... Allah ömür verirse ... Seni görecek ve anlından öpeceğim....
erolabi
Ben bu yazıyı yazdım aceleyle...
Sizin yazınızı okuyunca "kalp kalbe karşıdır " dedim ve o zaman sayfaya attım.
Bana cesaret veren sizin yazınız oldu...
Sadece içimde var olan kanaatleri yazdım...
Astsubayların askerlerce sevilmediğini, dayak konusunda en çok astsubayların suçlandığını bilirim.
En çok askerle uğraşan onlar oldukları için böyle bir kanaat oluştuğunu askerde öğrendim.
Bazı aksi ve iyi yetişmemiş adamlar da vardı içlerinde tabii ki...
Fakat ben bizzat bu insanlara sorarak ve gözlemleyerek bir çok şey öğrendim...
Saygı ve sevgilerimle..
Sayın erolabi,
Yazınız ın başlığı ilginç geldiği için açtım ve okudum.
Yedek subay olarak yaptığınız askerlik hizmetiniz belliki rahat geçmiş
ve askerliği ne yazık ki öğrenemeden terhis olmuşsunuz.
Zaten, bir sene gibi bir zaman diliminde daha fazlada öğrenmeniz mümkün değildir.
Yazınızı bir hayal ürünü olarak değerlendirirsek başarılıdır diyebiliriz,
ancak gerçeklerle ilgisi olmadığı da gayet açıktır.
Bence; kurmaca hikayeler ya da daha iyi bildiğiniz konularda yazarsanız,
daha başarılı yazılar okuma şansını yakalarız diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
Erol Bey ; güzel bir konu, hafiften de mizah katarak güzel işlenmiş, hoş bir yazı olmuş.
Fakat şöyle bir girersem yazıya ; bayanlar hafiften saldırabilirler diyorum.
Bir de soru geliyor aklıma : Kadınlar, acaba ; ''Kürtaja hayır!'' diye mi slogan atarlardı, yoksa '' Kürtaja özgürlük!'' mü derlerdi ?
erolabi
Hayır derlerdi eminim...
Yok bence bizim bayanlarımız da düşünüyorlar bu konuyu...
Fakat asıl sorun bizde...
Düşün bir kadının karşısında esas duruşta..."emret komtanım!" diye haykırıyorsun...
Zoooor...
Selam ve saygı ile...
erolabi, yazın da birçok kişilere atıfta bulunmuşsun. Güldürürken düşündürmeyi gayet iyi başarmışsın. Şu ayrı gayri olaylara ben de bir anlam veremiyorum. İlk önce en iyi yerde askerini oturtacaksın ki, Türküye Cumhuriyeti Askeri olduğunu ve onun onuruyla gururnu taşımalı asker. Asla ikinci sınıflara bölmeyeceksin. Gerekirse hep birlikte oturtma düzeni ayarlayacaksın.
Gelelim ilk konuya; kadınlar askerlik yapsalardı inanın erkekler kadar yaygara etmezlerdi. Her işte olduğu gibi alasını yaparlardı. Ben dedemdem bile hâlâ askerlik anısını dinliyorsam, var babamla kocamı sen düşün:)))
Tebrik eder saygılar sunarım efendim...
erolabi
Nifak olur diye..
İnsanların ev ziyaretlerinde bile ne derece aşağılandığına şahit oldum...
Misafirin de rütbelisi rütbesizi olduğunu öğrendim...
Evine davet ettikleri emrindeki astsubayın eşine hizmetçi gibi davranan komutan eşleri gördüm...
Aslında ben de bir çok yerde kadınların daha başarılı lacağına inanıyorum...
Sadece Yemekhane...Çamaşırhanede değil...
Saygı ve selam..
Gülümseten fakat çok atıflarda bulunan bir yazı.Ben nerde takıldım biliyormusun.Ayrı yerlerde oturmalarda...ben hastahanede ilk çalışmaya başladığımda doktorlarla hemşirelerin ayrı yerde yemek yediklerini gördüm.İnadına doktorların tarafında yemek yemeğe başladım.Şikayetçi olanda vardı hiç umursamadan afiyet olsun diyende.personel uyarmaktan bıkmıştı.Sonra uyarılar kesildi.Serviste personellerle aram hep iyi olmuştu , neden uyarmadıklarını sormalarını istedim.Ne dediler biliyormusun "abla psikiatride çalıştığını öğrenmişler".
Bizim memlekette ne olmak gerekiyormuş öğrenmiş oldum.Selam ve sevgilerimle.
erolabi
Bu kurumlarla alakalı bir olay değil..
İnsan kalitesiyle alakalı...
Eğitimle de değil..
Doğru eğitimle alakalı...
Çalıştığım kurumda da bu nahoş ve aptalca ayrım olmuştu...
Ben de bu kurala uymadım...
Uyarı aldım ,sözlüsünden...
Ben de sizi uyarıyorum dedim...
Afedersin sığırlığın daniskası bu olaylar...
Bence tabii ki.
Saygı ve selam.
Astsubay…
Elbiseleri aynı emeği göz ardı edilen...
Bu mukaddes ocağın adı bile bilinmeyen emekçileri...
Eşleri çilekeş, görüp yaşayamazlardan...
Sıkıntıları diz boyu
Yetkiyle egoların buluştuğu emirül ümeranın her daim artan kaprisleri...
Ve tanrıyı oynama rolleri...
Sürekli veren bu vatanın fakir çocukları...
Zorla birleşen beraberlik yetki yok sorumluluk diz boyu…
Stres yağmurlarıyla ıslanırken bir şemsiye açmaya bile vakitleri olmayan gerçeğin ta kendileri...
Büyük bir holdingin yüzde yetmiş payının sahibi.
Yönetimine bir temsilcisi bile alınamayacak kadar küçük görüleni…
Suskunluğu, sabrı asaletindendi…
Görevde önde özlük haklarında en geride
Bitmeyen yolun müdavimleri.
Ne kadar başarılı olursa olsun her daim
Kolundaydı rütbeleri...
elime geçersen seni bir güzel pataklayacağım çocuk bilesin......
Toynak
olan sessiz ve adsız kahramnalrı astsubaylar...
haklısınız tacettin abi...s
erolabi
Vallahi büyüklerimin dayağı canımı hiç acıtmadı bugüne kadar...
Sözleri kadar en azından,haberin olsun.
Ben derim ki "Beni vuran eğer ölmezsem çiçeğini,limon kolonyasını alıp hastaneye ziyaretime gelecek,gelmezse o zaman vurdu beni demektir...Ha ! Ölürsem...o öbür tarafa kaldı artık"..
Selam ve saygı ile...
haklısınız bayanlar askere alınıyor olsaydı kızılca kıyamet kopardı kesinlikle
yazıyı gülümseyerek okudum ama içinden kendimce paylarda çıkardım
bu millet
son günlerin moda deyimiyle kaputların tozonu alacağım diye yaygara koparanları
postal yalayıcıları diye orduyu hakir göstermeye çalışanları layık olduğu omuza oturtacağına inanıyorum
teşekkürler anılarınızın geçtiği bu güzel yazı için..sevgiler saygılar