sU..BiZi nEdEn kaNdırDIn..?

• 28 Ekim 2007 Pazar 01:06:09

’su, beni görebiliyor musun güzelim..?’
’daha saymam bitmedi ki, aptal..!’
’28’
’29’
’30..’
’önüm, arkam, sağım, solum sobe..’
’gördüm seni, kaydırağın arkasındasın..’
’yanıldın su, bak burdayım..’

ben hep çömleği patlatan; sen, öğretmeni getirip tahtayı sildirmen yetmiyormuş gibi, üstüne bir de nokta koyduran..kabul..saklambacı en iyi sen oynardın; fakat yerden yükseğin yıldızı bendim, tartışılmaz..

bana ’su’ dediğin ilk gençlik yıllarımızda, henüz suyun tükenebilir bir kaynak olduğunu bilmiyorduk..sen bana ’su’ derdin; ben sana ’derin’ yağmur altında kenetlenirdik birbirimize..sonsuz akacağımızı sanırdık; gözlerin kadar ’derin’, adım kadar ebedi olacağımıza kanardık..
gün geldi..!
çömlek patlatamayacak kadar büyüdük, büyük oyunları oynuyorduk..

’ben senden büyüğüm akıllım, büyük oyunu oynicam ben..’
12 yaşımın son demlerini yaşadığım günlerde, o akşamüstü eve dönerken, büyük oyunu nasıl oynanır diye düşünüp durmuştum..
zamanı tutamadık; içimizden aktı, geçti..
büyük oyunu oynayacak kıvamdayız bugün ikimiz de..çocuk yüreğim büyük oyununun bu kadar zalim olabileceğini düşünmemişti hiç..

şahımı tehdit ettin..hamleler sınırlı bende..neden hep benden daha iyi oynadın ki satrancı..öyle ya, sen apartman çocuğuydun, ben dibime kadar ahşaba boyanmıştım..sen satrancı yedin, ben tavlayla yoğruldum..sizin hindi yediğiniz yılbaşı gecelerini biz, mısır patlağıyla geçiştiriyorduk..büyüdük ya..artık ona da popcorn der olduk..
büyümek ne menem birşeymiş..!

’istanbulun suyu bitiyormuş su..!’ gözlerin nemlendi; anlamadım..baktım derin derin..
’su, sonumuz geldi güzelim..’
artık sokaklarda top koşturamayacak kadar büyüğüz..
(büyümek, ’gitmek’ demek mi..? derin gözlerinde saklı sorumun cevabı, sen benden önce büyüyorsun..!)

aslında zaman herkese adil davranıyor; fakat kullanıcılar olarak biz, farklı kısımlarını deniyoruz üstümüze..

’ouvv..bu da pek yakıştı üzerinize..’
(tezgahtarlara hep aynı dersi mi veriyorlar..aynı replikler; olağan..!)

farklı kesimlerini giymişiz üzerimize..farkında değilsin bir yanın çıplak..!üşürsün..sen alışık değilsin ayaza..
’sahi derin, sen hiç titredin mi..?’
’titriyorum su, git diyemicem, anla ve birşeyler doku üzerime..’
(son nemlenişi derin gözlerinin..)
’buyur yüreğimi yamayabilirsin, idare eder bir süre..
(büyümek, ’boyun eğmek’ demek mi..)

cesurdum dönerken arkamı..seslenmez dedim..hani son nemlenişi olacaktı ya gözlerinin, bunu nakşetmemi istedin ( )..bir yerime..
’su’ dedin..döndüm..
baktım derin derin..sonra..
’yüreğim sende, bakışlarını taşıyacak kadar boş hacim yok benliğimde..’
şimdi daha sert adımlar..
(büyümek, ’eksilmek’ demek mi?)

’su, bu havada o atkıyı niye doladın güzelim boynuna..?’
’bu benim yazarlık atkım tahtakafa..!’
(sen hep güzelim dein, ben her cümlemi başka sonlandırdım sana..çabuk tükenmesin sözcükler, sertliklerle zenginleşelim..çocukluk..:))

ressamların ağzında pipo olurdu, yazarların boynunda saten boyun bağı..haki, ekoseli atkıyla yetinmeyi bilmiştim..sanki onu dolayınca boynuma, ben daha bir ’su’ olurdum, sen daha bir ’derin’..sanki, ördüğümüz bu çift sarmallı aşk dnasını sanata dökerdik..
(büyümek, ’düş gücünü kaybetmek’ demekmiş..)

sen dünyalar yakışıklısı prens olurdun; ben peri kız, pamuk prenses..öperdin; hayata dönerdim..dudaklarının gevrek tadını tadamayacak kadar küçüktüm, küçüktük..

suyun tükenebilir kaynak olduğunu söylediğin gün iskelede, zehirli elmayı ısırmış gibi oldum..bedenim kıyamda kaldı, ruhum yerdeydi; görmedin..görseydin, uyandırmak ister miydin, bilinmez..
derin:2 su:0..yüreğim derinde, ruhum iskelede kaldı..
(büyümek, ’rutin kaybedişler’ demekmiş..

omurgam ve üstüne sarılı derimle ayrılınca yanından, bir daha hiç büyümeyeceğiz sanıyordum..sen benim derinimdin, daha derini olamaz biliyordum..

2 gündür büyüyorum ben derin..zaman üstüme pek bir oturdu..dudaklarım kulaklarıma doğru seyreylemeye başladı..tebessüm ediyorsun, diyorlar..

büyümek, ’unutmayı öğrenmek’ demekmiş derin..hiç birşey tükenmez değilmiş meğer..derinlikler de tükenirmiş..
pek de fena birşey sayılmaz, büyümek..
sahi derin, sen ne alemdesin..?
büyüdün mü benden sonra..?
büyüdüysen, gel hade, yaşlı oyunu oynayalım..!