CİNLER VE İNSANLAR
Başlıktan da anşlaşılacağıgibi bu yazımın konusu Cin’ler. Sizleri Kur’andan,İncil’den ,diğer kutsal kitaplardan ve dinsel yazıtlar ile efsanelerden bahsederek bir çoğunuzun bildiği,duyduğu hususları anlatarak sıkmayı düşünmediğimden , yaşanmış olayları anlatarak bildiklerimi ,duyduklarımı,bazen de gözrdüklerimi aktarmak istiyorum.
Bir kaç gün önce telefonumun ziliyle uyanıp saate baktığımda , alarmı yanlış saatte kurmuş olabileceğimi düşünmüş,telefona daha dikkatlice bakınca ekranda arkadaşlığımızın orta okul yıllarında filizlenip bu güne kadar boy attığı çok değerli bir dostumun ismini görünce derhal kalkıp telefonun yeşil düğmesine bastım.
O saaatte aradığına göre büyük bir sıkıntısı olduğunu tahmin ederek , derdinin boyutlarını düşünmemeye çalıştım.
Telefondaki ses titriyor ve neredeyse ağlayacak tonda geliyordu.
Telaşla " Abi taınıdığın iyi bir hoca var mı?" dedi. Ben de bu saatte ne yapacaksın hacı’yı hoca’yı?" diye sorunca başından,daha doğrusu eşiyle başlarından geçen olayı bir nefeste anlatıverdi.
Yoğun bir gün geçiren ve derin zihin yorgunluğuyla eve gelen arkadaşım.eşiyle ve iki kzıyla akşam yemeğini yedikten bir saat sonra kendini yatağa atmış ve başlamış uyumaya. Eşi de çocukları yatırmış ve yatağa girmiş.
yattıkları odada eski bir gece lambası varmış.
Geç saatlerde karısının hızlı hızlı dürtmesiyle uyanmış. Eşi konuşamıyor sadece eliyle yatağın ayak ucunu gösterip duruyormuş.arkadaşım başını kaldırıp bakınca yatağın ayak ucunda, bir buçuk metre boyunda yaşlı,biri sağ yanağında,diğeri sol kaşınınüzerinde iki sihay beni olan, uzun ve sarışın kıvırcık saçlarını iki yana salmış, dişleri aralıklı ve uzunca olan bir kadının durduğunu görmüş.
İlk önce ne olduğunu anlamamışlar ikisi de,kadına " Kimsin sen? Buraya nasıl girdin? Ne istiyorsun ?" demiş.
Korkudan da ayağa kalkamıyormuş. Kadın ağlamaklı bir sesle üzerlerindeki yorganı çekiştirip " Benim adııımmm, Nahusiyya,ben de sizle yatağa gireceğim,beni de alın yanınıza,ben aranızda yatacağım" deyince ,arkadaşım ayağa kalkıp kadını dışarıya atmak istemiş.
hamle yapınca her tarafının tutulduğunu,kaskatı kesildiğini hareket edemediğini hissedince ,korkusu daha fazla artmış.
Çocuklar aklına gelince ,kadının çocujklarına bir zarar verebileceği endişesiyle "Siz kimsiniz ama? "demiş.
Kadın bu defa sinirlenip " Hayırsıızzzz..hayırsızzsınnnn,ben de yatmak " demiş.
Arkadaşım bu sırada eşine bakmış.Eşinin dili tutulmuş ,korkudan kaskatı kesilmiş halde tavana bakıyormuş.
"Sen buraya nasıl geldin?" diye sorunca arkadaşım,kadın "Ben buradan hiç gitmezzzz,ben hep sizle kalırrr" demiş.
Aklına gelen duaları okuyan arkadaşım , olduğu yerde hareket etmeden yatağın ayaklık kısmında kırmızı gözlerinden çıkan ışıkları ve uzun tırnaklarıyla yorganı delik deşik eden kadından kurtulmak için ne yapabileceğini düşünürken ,kapının zili uzun uzun çalmaya başlamış.
Bunu duyan yaşlı kadın birden ortadan kaybolmuş.
Bir müddet sonra da arkadaşım ayaklarını,kollarını oynatmaya başlamış ve çocukların yattığı odaya koşmuş.
Çocuklar yataklarından kalkmış ,odalarının bir köşesinde birbirine sarılı ve korkudan titrer halde sessizce bakıyorlarmış.
Biraz daha dikkatlice bakınca büyük kzının elinde telsiz telefonu görmüş.
Büyük kızı sesleri işitince annesinin odasına doğru süzülüp kapıyı aralamış,yatak ucunda yaşlı kadını görünce hızla ve sessizce salona gidip telefonu almış ve bir üst kattaki arkadaşının evini aramış.Durumu anlatmış, önce iananmamışlar. Fakat daha sonra yatağa alınmadığı için kızan yaşlı kadının yükselen sesini duyunca koşup zile basmışlar.
Kapıyı açınca karşılarında komşularını beti benzi açmış gören üst kattakiler "Polisi arayalım mı?" teklifini " Polisin yapacağı bir şey yok ki,hepimizi deli yerine koyarlar" diyerek reddetmiş.
Bir kaç gece korku ve dualarla ve uyur gibi yapıp eşi de arkadaşım da tedirgin bir vaziyette yatmışlar.
İlk üç dört gün hiç bir şey olmamış.
Sonraki günler uykusuzluğa dayanamayan arkadaşım ve eşi artık geçti diyerek rahata vermişler.
Fakat bir gece üzerlerinden yorganın yavaşça çelikdiğini hissedince yataktan fırlamışlar.
Ancak görünürlerde ne yaşlı kadın ne de başka bir varlık yokmuş.Bize öyle gelmiştir diye yatıp uyumuşlar. Bir saat olmadan odanın içerisinde küçük bir kedinin miyavladığını duyup kalkmışlar. Yatağın altında siyah bir kedi yatıyormuş.
Onları görünce " ben yatacaakkk ordaaaaa" diye yalvarmaya başlayınca arkadaşım beni aradı ve kedi sesini telefonda dinletti.
Telefonun bir ucunda bazen miyavlayan bazen de insan gibi "bennnn deeee yatacakkkk..aranızzzzdaaaaaa" diye tıslayarak yalvaran bir varlığın soğuk ve korkunç sesi vardı.
Bu tür olayları çok insan yaşamasına rağmen neden bilinmediği konusunu yalan olabilem olasılığını da hesaba katarak araştırdığımda, karşıma çok insancıl bir duygu olan "korku" ve " deli yerine koyulma" endişesi ile olayları anlatmaktan kaçınan bir sürü insan çıktı.
Hem de bu insanlar köylerde veya mezarlılara yakın yerlerde yaşayan cahil veya bilgisiz insanlar değil.Çoğunlukla bu tür varlıklara inanmayan, bir çoğu da eğitimli ve akademisyen olan insanlar.
Bir üniversitede öğretim görevlisi olan yakınım yaz tatili için köye gelmişti yıllar önce.
Geç saatlere kadar köydeki akrabalarının evinde sohbet ettikten sonra "burada kal" ve " seni evine kadar götürelim" tekliflerini reddedip, karanlık bir gecede el fenerinin bir yumruğu geçmeyecek miktarda nokta ışığıyla patika yollaradan eve giderken aniden bir ses işitmiş.
Rüzgarın ağaçların yapraklarını yalayıp dağlara doğru uzandığı saatlerde yolun kenarındaki mısır tarlasının içerisinde küçücük bir kedi yavrusunun miyavladığını duyunca dayanamamış,inmiş tarlaya ve kediciği kucağına alıp eve götürmüş.
Önüne biraz süt,altına da bir karton koyup odasına gitmiş.
Sabah kalkar kalkmaz küçük kediyi koyduğu evin altındaki eski odaya koşmuş.
Kapıyı açınca kediyi koyduğu köşede, yerde eski bir tabutun uzandığını görünce şaşırmış.
Ne olduğunu anlayamamış ,tabutun oraya nasıl gelmiş olabileceğini düşünürken, tabut tahtalarının altından sarı ve pis sular akmaya başlamış. Pis sularda çıkan iğrenç koku önce evi sonra bütün mahalleyi sarınca olayı komşularına anlatmış.
Komşular o civarda cinciliği ve muskacılığı ile ünlü Pırpır hocaya haber vermişler. Hoca gelmiş,tabutu görünce başlamış bazı dualar okuyup üflemeye. Ve "bunu kim buraya taşıdıysa,gece yarısından sonra eski haline gelince getirdiği gibi,aldığı yere götürecek" demiş. Bizim Profesör ağabey " Ben buldum Hocam" deyince ,Hoca " Ne olarak gördün küçük köpek yavrusu mu,buzağı mı ,kedi yavrusu mu?" diye sorunca " kedi yavrusuydu,acıkmış...." demiş ve başını önüne düşürmüştü.
Bir köye gezmeye gittiğim zaman karşılaştığım tuhaf hareketler yapan adamın kim olduğunu sorduğumda,yanımda oturan yaşlı teyze " O adam bir cin karısının esiridir, o cin ’den çocukları var" deyince elimde olmadan güldüm.Kadın " Gece olduğunda artadan kaybolur,yaklaşık on beş seneedir bu halde,benim de kocam olur" dedi ve ağlamaya başladı. Anlatılanlara inanmak zor geldi doğrusunu isterseniz bana. Zira kanlı canlı sağlıklı orta yaşlı bir adamın,dişi de olsa bir Cin ile nasıl evlendiğini, nasıl çocuk yapabildiğini düşündüm yıllarca.
O gece o köydeki akrabalarımın evinde kaldım.gece yarısından sonra köyün karşısındaki kayalardan " Heyseleeee eve bakmaaa" diye haykıran tiz bir sesin tahta evlerin camlarını titrettiğine şahit oldum.
sabahleyin "gece bir ses duydum" dediğimde akrabalarımın yüzündeki korku ve telaşlı bir şekilde sorumun üzerine laf getirmelerine önce bir anlam verememiştim. Sonra Pırpır Hoca’dan "andıkça yaklaşırlar oğul" sözünü duyunca ,köylülerin bu olayı kabullendiklerni ve daha vahim olaylar olmaması için kattiyen olayı ve isimleri ikretmediklerini anladım.
Bu gibi binlerce olay cereyan ederken biz hiç bir şeyden habersiz ve rahatça yaşıyoruz cin’lerle beraber.
Başınızı şişirdim ,farkındayım.hepinizden özür dileyerek aklımı karıştıran ve bizzat benim ve köy ahalisinin çocukların evlerden uzaklaşmaması,başlarına bir kaza,her türlü kötü olay gelmemesi için yüreklerine korku salmak maksadıyla uydurdukları hikayelerden müteşekkil bu öyküyü okuyp bana kızmazsınız umarım.
sevgi ve saygı ile.
YORUMLAR
erolabi
eski yazılarını okudum..Bir kaç tane kaçırmışım..Hem de çok müthiş yazılarmış.
Çok beğendim.
Teşekkürlerimi ve takdirlerimi sunarım
sela ve sevgi ile.
Erol Abi, eskiden insanlar sık sık cinleri görür ve korkarlarmış. Ne desem bilmiyorum ama sanırım şimdi cinler insanlardan korkmaya başladı ve iç içe kardeş kardeş yaşar olduk. Senin anlayacağın kimse kimseyi korkutmuyor artık.
Biraz korksakda okuduk ama. saygımla...
erolabi
Tıpkı yaptıkları her günahı şeytana yükledikelri gigi.
eminim şeytan da çok şaşıracak " Şeytana uydum " diyenlerin günahlarını görünce ve "Allah belamı versin ki hiç haberim yoktu " diyecek.
Şimdi korkumuz iki ayaklı ve devamli göçrebildiğimiz İhale-siyaset Cinlerinden sebep bence.
Allah bütün insanları bu cinlerden korusun.
Allah cinleri de bu cinlerden korusun.
Selam ve saygılarımla..
korkuttun bizi erol abi...görünmüyeni bırak görünenden kork gardaş.....hemde tepemizdeler......yine ezdin geçtin...yapma böyle seni bedrinin cinlerine şikayet ederim....bilesin saygılar
erolabi
Cinler senden korksun abi...
Sevgi ve saygılarımla..