- 770 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Huzur kalpte mühürlenmiş
“Huzuru arıyorum kaç zamandır. Birilerinin elinden tutan, bana ise hep sırt çevi...ren o duygu çokluğunu arıyorum. Acaba beni huzura götürür müsünüz?”
…odamda iki yuvarlak yeşil kabak ve birde uzun turuncu kabak var. Hep kapı arkasında duruyorlar. İçeri kim girse önce sırtını görüyorlar ve ancak kapıdan çıkacakları zaman yüzlerini görme şansları oluyor hep. Tıpkı huzurun bana sırt çevirmesi gibi; biraz komik, eğlenceli bir hayat hikâyesinin en güzel dönemlerindeyim. Ama huzurlu değilim!
Başka bir şey huzurlu olmak, aşka benziyor biraz ve aşkın gidişi kadar ölüm durağında bekletiyor insanı. Bir demlik çay olsaydı da muhabbetlere aşina olsaydık dedirtiyor hep. İnsan en kötü zamanında hep en iyi zamanını hatırlıyor ama asla iyi zamanında kötü anları aklının ucundan bile geçmiyor. Bazen ne yaşıyorsak sanki hak ediyoruz gibi, biraz sabır ya da tevazu hep ikinci planda olunca, hayatta insana küçük dersler veriyor elbette… Biraz teneffüs ziline ihtiyacım var sanırım. Gülümsemeler hangi yüze yakışmaz ki.
“ben geldim yeniden” deyip de sarılmak istiyorum bu yazıyı okuyanlara, teker teker öyle sıkıca sarılıp hiç bırakmak istemiyorum. Dedim ya bir tutam huzur peşindeyim ve kimde olduğunu bilmiyorum. Bildiğim ise yazılarımı asla okumaktan vazgeçmeyenlerin sadakati… Onun için hiç sarılmazsam onlara sanki huzurun benden daha da uzaklaşacağını hissediyorum.
Şimdilik biraz daha iyiyim. Akşam ezanının senfonisi o mükemmel sözlerinin anlamı beni huzura götürecek en güzel ipucunu veriyor. Yine yardım o’ndan geliyor. Zaten o olmasaydı halimiz nice olurdu. Tebessümler çoğalıyor yüzümde, buldum galiba huzuru… Dışarı çıkıp buldum diye üç defa bağırsam deli derler mi acaba! Huzuru bulan deli, aslında fena bir lakap değil. Sevdim bak bunu!
Konuşurmuş gibi yazdığım için dostlarım bazen eleştiriyorlar. Bilmem belki de haklıdırlar. Yalan değil konuşuyorum ben harflerle, bir canlı gibi günümün en büyük zamanını hep onlara ayırıyorum. Ne bilim hiç evde olmama taklidi yapmıyorlar, ne zaman gitsem kapılarına hep ayaktalar ve sanki beni bekliyorlarmış gibi… Sahi biz âşık olabilir miyiz acaba birbirimize?
Ey huzur! Dayandım kapına, artık buldum seni istesen de bırakmam artık. Hadi evde yokum de, istemiyorum seni de, benden sana yar olmaz de, valla artık ne dersen de! O kapı kırılacak ve sen benim olacaksın…
Huzur kalpte mühürlenmiş, başka yerde aramayın! Eğer göremiyorsanız üstünü temizleyin güzel düşüncelerle... İşte o zaman sizden huzurlusu olmaz!
Tebessümle…
Emre onbey (biraz yaşarım, biraz yazarım…)
/#!/emre.onbey
YORUMLAR
En güzel huzuru bulmuşsunuz işte!
Aslında biz huzuru aramayı bilmiyor, huzursuzluğa adımlar atıyoruz hep ve sıkıştığımızı anladığımız anda da kendimizden önce karşımızdakileri suçluyoruz. Kimse alınmayınca da suç üstümüze kalıyor.
Huzurunuz mu kaçtı yine :))
Siz kendi kendinize konuşmaya devam edin. Bizler duyuyoruz.
Vallahi de çok iyi geldi bu yazı bana... hem de ne iyi geldi bir bilsen...
bende bir "o" yazısı yazmıştım ya, sonra da okuttum kendisine ...
e bayıldı tabii ki, ama bayılması bana yetmiyor artık :)...
ay tamam biliyorum bu konuda biraz doyumsuzum ama öyle ne yapayım...
kızdım, üzüldüm tabii haliyle...
derken, sen bu yazıyla geldin ve bunların hepsinin boş olduğunu gördüm...
işte biliyoruz aslında ama hep birilerinin gözümüze sokması gerekiyor ...:)
boşver, biz yazarken konuşalım, isteyen de konuşmadan yazsın...
boşver, gel de biz her zaman yazılarımızla birbirimize sarılalım...:)
sevgimle ablam, güzel yüreklim benim...