- 498 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İçimiz Yanıyor
Bu gün 21 Ekim 2007. Güne yine kara bir haberle başladık. Hakkari’de 12 şehit daha verdiğimizi geçmekteydi haber ajansları. Yürekler bir kez daha dağlandı. Bir kez daha ana yüreklerine ateş düştü. Bir kez daha yavuklular karalar bağladı ve bir kez daha öksüz kalan yavruların çığlıkları kulaklarımızda çınladı.
Bir yanda ABD bir yanda AB
Bir yanda Türkiye’m kan ağlamakta
Neler oluyordu(!)?
Oysa yüzde kırk yedilik halk oyu ile iktidar olanlar, seçim öncesi refahtan, büyümeden, mutluluktan bahsetmekteydiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dış itibarının arttığından dem vurmaktaydılar.
Bir yanda ABD bir yanda AB
Bir yanda Türkiye’m kan ağlamakta
Bir yandan fukaralaştırılan insanlarımıza malum belediyelerce torba torba kömür ve poşetlerle yiyecek taşınmakta bir yanda çıban başı Barzani ile toka yarışı sürmekteydi. Yapmayın, etmeyin uyarılarına rağmen. Diğer yandan ise teröristleri düz ovaya siyaset yapmaya davet etmekteydiler bir takım siyasetçiler.
Onlar şimdi meclisteler(!)...
AB bastırmaktaydı. REFORMDA HIZLANIN diyerek.
Reform neydi (!) onlara göre?
Reform; terörist başı da dahil olmak üzere kapsamlı bir aftı. Bir taşla birkaç kuş vurma kabilinden Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı her türlü hakarete serbesti getirmekti reform.
Muhalefet, halkın kendisi üzerinde antipati duyguları yeşertmesine aldırış etmeden direndi cesaretle.
Hükümet hukuku çiğnedi Müslüman bir cumhurbaşkanı(!) seçeceğim diyerek.
Muhalefet direndi, mazlumu oynaması pahasına hükümetin.
Halk uyumaktaydı hala, uyutulmaktaydı bilinçli, planlı...
Torba torba kömür, birkaç poşet pirinç akıyordu önceden belirlenen evlere.
ABD işbirlikçisi basın, magazine hız vermekteydi eş zamanlı olarak. Yine eş zamanlı olarak misyonerlerce desteklenen, beslenen ve Müslüman maskesiyle İslami basın adı ve görüntüsüyle halkımıza tarikatların zehirlerini zerk etmekteydiler. Din pompalamaktaydılar ha bire. Mezhep farklılıklarını belirginleştirme çabalarına hız vermekteydiler. Tarikatların güdümündeki bazı eğitim kurumları, dersaneler vs. beyinleri vatan hainliği ile donatmakta yobaz bireyler yetiştirmekteydiler.
Bir yanda ABD bir yanda AB
Bir yanda Türkiye’m kan ağlamakta
Hükümet Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığı ile mağrur bir şekilde miting alanlarında Müslüman kardeşlerine seslenmekteydi. ‘’Demokrasi bir araçtır, gideceğiniz yere kadar gider sonra bırakırsınız’’veya ‘’hem Müslüman hem laik olunmaz’’ diyerek.
Halkımızın kafası iyice karışmaktaydı. Bir yanda magazinel yaşam örnekleri diğer yanda Müslüman TV kanalları, Akit, Vakit gibi Müslüman (!) mütareke basını.
Millet, magazin çirkefini görüp taasuba sarılmaktaydı hızla. Hukuk, yasa rafa kalkmış kimse kaile almamaktaydı. Küfrün yasası diye anılmaktaydı tarikatlarca. Şeriat özlemi sarmaktaydı uyuşturulmuş kafaları.
Ulusçuluk tu kaka gösterilmekte, ülkenin stratejik kurumları bir bir yabancılara satılmaktaydı.
Türkiye’ye para akacaktı. Oysa Türkiye cumhuriyet tarihi boyunca edindiği dış borcunu ikiye katlamıştı son beş yılda. Refah, istikrar diye haykırmaktaydı BOP’un işbirlikçileri.
Bir yanda ABD bir yanda AB
Bir yanda Türkiye’m kan ağlamakta
Asker bastırmakta, Kuzey Irakta PKK yuvalandı diyerek. Barzani küstahlık etmekte Diyarbakır’ı etki alanında ilan etmekteydi. Ulusalcılar Irak’a nota verilmeli diye feryat etmekte hükümet işi müzisyenlere havele etmekteydi, ‘’ne notası vereceğiz, müzik notası mı?’’ diyerek.
Amerika dışta oyalamakta içte oyalatmakta idi. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş. Şehit haberleri ile köşeye sıkışmaktaydı hükümet. Birileri tezkere çıkarmadan meclis çıkarmalı diyerek bir tezkere çıkarıldı. Hedefsiz, politikasız bir tezkeremiz olmuştu. Gözümüz aydın(!)...
Bir yanda ABD bir yanda AB
Bir yanda Türkiye’m kan ağlamakta