İZMİR SUİKASTI_2
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulunca Halk Fırkası endişelerini fiiliyata dökmüş, saldırıya geçmişti. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası "Asıl Cumhuriyetçi biziz, İnkılâpçı biziz diyerek fırkalarının ismini işaret edince Kütahya Halk Fırkası milletvekili Recep Peker’in teklifiyle partinin adının başına "Cumhuriyet" kelimesi getirildi.
1924 yılında Milli Mücadele kahramanları kazım Kara Bekir Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Cafer Tayyar Paşa, Hüseyin Rauf Orbay’ın aralarında bulunduğu milletvekilleri tarafından kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın tüzüğündeki iki madde dikkatleri çekiyor ve saldırıların ana hedefini oluşturuyordu.
TCF’nnın tüzüğü 6.madde ; "Fırka efkâr ve itikadatı diniyeye hürmetkârdır" derken 4o.madde yabancı sermayenin memleketin hayrı, kalkınmasına, harap olan durumun iyileştirilmesi maksadıyla ülkeye davet edilmesiyle alakalıydı.
Birinde Laiklik elden giderken diğerinde kapitülasyonlar geri geliyordu CHP ye göre.
Atatürk TCF nin kurulmasını çok olumlu karşiılamış, hatta teşvik etmişti. Kendisini ziyaret eden Dr.Adnan Adıvar ve Ali Fuat Cebesoy’a "memleketimizde partiler ve parlamento hayatının başlamasından memnuniyet duymaktayım. Yekdiğerini murakabe edecek fırkaların mevcudiyetini hâkimiyeti milliye ve bilhassa Cumhuriyeti idareye malik bir memleket için tabii görmekteyim demiştir.
Büyük taarruzda Kocaeli gurup Kumandanı Halit Paşa TBMM’de CHP’li mebusların saldırısına uğradığında tarih 2 Şubat 1925 ’dir. Ve TCF kurulalı sadece üç ay olmuştur ve yirmi sekiz mebusu bulunmaktadır.
TBMM’de TCF Ardahan mebusu Halit Paşa saldırıya uğruyor ve sırtından vurularak vefat ediyor.
TCF’nin kapatılması için her türlü yolu deneyenlerin eline 13 Şubat 1925 tarihinde muhteşem bir bahane geçiyor. Doğu’da isyan başlamıştır.Şeyh Sait ayaklanıyor.TCF’nin Genel Başkanı Kazım Karabekir Paşa meclisteki konuşmasında ayaklanmanın vatana ihanet olduğunu, dini alet ederek milli mevcudiyeti tehlikeye sokanlara lanet ederek,aslında partisine karşı hazırlanan tezgahın farkında olduğunu da belirtiyor.Bu arada İsmet Paşa Atatürk’ün emriyle başbakanlıktan azledilmiş,yerine Fethi Okyar başbakan olmuştur..
Dersim İsyanı hakkında Başvekil Fethi Okyarın parti meclisinde yaptığı konuşmada İsyanın mesulünün Recep Peker ( İsmet Paşanın Savunma Bakanı) olduğunu, alınan tedbirlerin yeterli olduğunu, Şiddet hareketleriyle elini kana bulamayacağını ifade ediyor. Yapılan seçim neticesinde CHP nin yeni başvekili İsmet Paşa, Milli Müdafaa Vekili de Recep Peker oluyor. Ve ilk icraatı gerçekleştiriyor yeni hükümet "Takriri Sükûn Kanunu" . Bu kanuna göre hükümetin istemediği haberleri yapanlara İstiklal Mahkemesi yolu açılıyor. Mecliste çok hararetli tartışmalar yaşanıyor. İstiklal mahkemelerinin, İstiklal Harbi zamanına ait olduğu, Şeyh Sait’e karşı İstiklal Harbi yapılmadığı, bir isyan olduğu ve iki ayda bastırıldığı ifade edilse de iki yıl müddetle yürürlüğe konulan Takriri Sükûn Kanunu İstanbul’da neşredilen 18 gazeteden 12 sini kapatıyor. TCF şubeleri baskına uğruyor. Baskın olarak ifade edene gazeteler kapatılıyor fakat yapılan baskınlar neticesinde partinin yanlış bir faaliyeti tesbit edilemiyor. Bunun üzerine TCF ni kapatmak isteyenler, iki adamını partiye üye kaydedip, bir kahvehanede polislerin olduğu anda iktidara gelirlerse Saltanatı geri getireceklerini, hilafet arzuladıklarını bağıra çağıra söyleyerek, polis tarafından zabıt tutulmasını sağlıyorlar.
İnanır mısınız bir kahvehanede iki vatandaşın söylediği, iddia ettiği, tertip ettiği bu orta oyun ile TCF’nin 3 Haziran 1925 kapatılmasına karar verilir.
Yalakalar her devirde aynı hususiyetleri göstermektedir. 12 Eylül’de,27 Mayıs’ta,28 Şubat’ta aynı kafa, aynı davranışları gösterir.
Bakınız Hür Fikir Gazetesi başmuharriri Kılıçzade Hakkı bey’in İsmet paşa’ya söylediklerine:
“Eseriniz olan Takriri Sükûn Kanunu bir mucizedir ki, Mesih İbn-i Meryem’in maruf ekmek ve balıklarından ziyade halkı doyurmuştur. Bu mucizevi kanun sayesindedir ki,Türk vatanı bugüne kadar görmediği asayişe nail olmuştur.Dört sene daha uzatılmasını rica edeceğim Paşam”….
Ali Fuat Cebesoy hatıratında der ki “Birinci TBMM’de ne kadar tanınmış muhalif varsa hepsi birer bahane bulunarak İstiklal Mahkemelerine getirilmiş ve bunların ekserisi birer surette cezalandırılmışlardı. İstiklal Mahkemelerinin en mühim icraatı Muhalefeti ve Matbuatı susturmak ve ortadan kaldırmak olmuştur.
Ve neticede susturulmak istenen muhalifleri yok etmek için düzenlenen İzmir Suikastı bu olaylardan sonra cereyan etmiştir.
YORUMLAR
Dikta hevesi ve ergenomik yapı :)) buradan gelmekte demek.
Onu istemeyiz, bunu istemeyiz. Yapmazsınız, çatamazsınız. Attırmayız,kurdurmayız, sattırmayız.
Çalışmayız ve çalıştırmayız.Asarız, keseriz.
Sonrada;
Demokrasi, özgürlük, laiklik ve devrimler.
Devrimi sırf devirmek olarak bilenlere devrimin yenilik anlayışını da kavratmak gerekecek.
İki gündür kaliteli bir akademik araştırma yazısı okuyorum.
Az bilinen bir olayı irdelemişsiniz.
Güzel ve ilginçti.
Teşekkürler.
Selamlar.
erolabi
haklısınız..her vakıa kendine has zaman ve mekanın şartlarıyla değerlendirilmeli..
saygılarımı sunarım..