- 1884 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SEVGİ EĞİTİMİ-5
Bir insanın mutlu olup olmadığını hem ruhsal hem de bedensel belirtilerden anlayabiliriz. Mutluluk gibi mutsuzluk da gerek bedensel gerekse ruhsal tepkilerle kendini açığa vurur.
Mutluluğun ruhsal belirtileri: Neşe, sevinç, esenlik duygusu, iç huzuru, kişinin kendisiyle, yaşadığı çevreyle, iş ve aile hayatıyla uyum içinde olması, olumlu düşünce, yaşama sevinci, iyimserlik, iyilik hissi…
Mutluluğun bedensel belirtileri: Canlı, zinde ve enerjik olabilme, hastalıklara ve ters giden olaylara rağmen yakınmama…
Mutsuzluğun ruhsal belirtileri: Gergin, sinirli, karamsar olma, sürekli halinden yakınma, başkalarını eleştirme, suçlama, neşesizlik, durgunluk, hiçbir şeyle yetinmeme, doyumsuzluk, suçluluk, eksiklik duygusu…
Mutsuzluğun bedensel belirtileri: Gerginlik, halsizlik, geçici ağrılar, yorgunluk, psikosomatik hastalıklar, unutkanlık, uykusuzluk, ağız kururluğu, üşüme, titreme, diş gıcırdatma, gürültü, sese duyarlılık, çarpıntı, nefes darlığı hissi…(Tarhan, 2006, s.17).
İnsanoğlu sevme yeteneğini sevile sevile kazanır. Sevmeden önce sevilmeyi öğrenir. Sevilme duygusunu yeterince tatmamış bir insanın, başkalarını sevebilmesi de oldukça zor olmaktadır.
Bundan dolayı başta anne baba olmak üzere bütün büyüklerin ve eğitimcilerin küçüklerle olan münasebetlerinde gözetmeleri gereken temel esas, onlara gösterilecek sevgi ve şefkattir.
Büyüklerde takdir edilme ihtiyacı ne ise, çocuklarda da sevilme ve şefkat görme ihtiyacının aynı şey olduğu söylenebilir. Sevgi, çocuğun duygusal hayatının gelişmesi için gıdadan daha önemli bir faktördür.
Çocuğun ileriki yaşlarda birtakım ruhi bozukluklar göstermesi, ailesinden yeteri kadar sevgi ve ilgi görememesi, kötü muamelelere maruz kalması ile izah edilebilir( Tütüncü, s.270).
Sevgi konusunda başka bir gerçek daha vardır. O da sevilme gereksiniminin yaşam boyu sürdüğüdür. Sevgi, açlık ve susuzluk gibi sürekli doyurulmak isteyen bir duygudur.
Yaşamda sevgi boşluğunu dolduracak, onun yerine geçebilecek başka bir şey gösterilemez. Doğaldır ki, her çağda sevilme gereksinimi bir değildir. İlk yaştan başlayarak, anadan alınan sevgi gelişerek ve çevreye yayılarak zenginleşir; ama sevilme gereksinimi azalmadan, yalnız biçim değiştirerek sürüp gider( Yörükoğlu, 1979).
Nasıl tüm ağaçların güneşe, suya veya çevreden edinecekleri besinlere gereksinimleri varsa, tüm insanlar da kendi çevrelerinden edinecekleri güvenliğe, sevgiye ve statüye gereksinim duyarlar.
Bu nedenle eksikliğe güdülenmiş olan kişi çevresine karşı daha korkak olur, ne de olsa her an başarısız olup hayal kırıklığına uğrayabilecektir. Bu tip kaygılı bir bağımlılığın düşmanlığı da beslediğini biliyoruz. İnsanlık, insanın içine döküldüğü bir kalıp değildir. Çevrenin en büyük rolü, potansiyelini gerçekleştirmede kişiye yardımcı olmak ve onu bu yolda özgür bırakmaktır(Maslov, 2001).
Doğruluğa dayanan sevgi; seven kişiden kendini tümüyle ifade etmesini, seslendiği kişinin yüreğinin de her tür güvensizlikten uzak bir şekilde bunu paylaşmasını bekler(Nalbantoğlu, 2004).
YORUMLAR
sevgi eitimi serinizi zevkle okudum arkadaşım.
bazen örneğin bir parkta olurum ve orada çocuğun bir hışımla bir zevkle lambaya taş attığını
veya bir kedinin kuyruğundan tutup onu taciz ettiğini falan gördüğümde adeta kal gelir bana.
ve düşünürüm acaba bu çocuk nasıl bir ortamda yetişiyorda böylesine vahşi etkinlikler zevk veriyor ona diye.
ve büyüdüğünü düşünürüm o çocuğun...sonuç malum üçüncü sayfa haberleri.
çok kişilik geliştirici kitap okudum bunların içinde en sevdiğim BEŞ SEVGİ DİLİ dir.
bir kişi benim de bir kalemim var diyorsa mutlaka yazdıkları ilr bazı mesajlar vererek topluma yaralı olabilmeli
diye düşünen biri olarak emek vererek yazdığınız paylaşımınız için teşekkür ediyorum.
selam ile.
Entellektüel-41
gerçekten çok güzel yazılan gerçekleri anlatan ve yazınız içinde evet bak bende böyleyim yada şöyle yaparsam böyle olurmu acaba dedirten ders verici nitelikte çok güzel yazılarınız varmış ben edebiyat defterine gireli 2 ay kadar oldu
neden geç kalmışım edebiyat defterine diyordum ama şu an dahada üzüldüm ve dedimki ben nasıl bu güzellikde olan yazıları okumamışım diye.Tebrik ederim çok güzel şiirlerinizin yanında harika yazılarınızıda okumakdan zevk alıyorum ve mutlu oluyorum.Saygı ve sevgilerimle
Entellektüel-41
Tümüyle katılıyorum ve bu anlamlı harika yazıyı paylaştığığınız için teşekkürlerimi yolluyorum.
Sevgi emek ister, büyütülerek verilen sevgi çoğalır çoğalır ve yayılarak çevreyi kaplar öyle kaplar ki asla geri dönmmez , aynı bir güneş gibi ısıtır yayılır yeter ki sönnesin..
Sevgisiz emeksiz büyütülen kişilere baktığımızda ne kadar uğraşılırsa işe yaramaz çünkü o sevgiyi almayı bilemez , öğrenmemiştir,gözleri donuktur bakmayı ve görmeyi bilemez.
Sevgi doğuştan verilir adım adım .
Bebek gözlerini açar ve ilk sevgiyi gülümsemeyi eğer doğru verilirse o kadar mutlu bir insan olur ki ;güçlü , sağlığı yerinde etrafına neşe saçan, iyimserlik ve enerjisini dağıtan , sevilen sevendir..
Bu konu tartışılması ve uzun uzun yazılması gereken bana göre çağımızın en önemli konularından biri ve sizin yazdıklarınız tüm yazıların günün yazısı olmalı , keşke tüm edebiyat defteri üyeleri okusa..
Ben tam 2 kez okudum ve çok mutlu oldum bu güzel anlamlı yazıyı okumaktan dolayı..
sevgilerimle
ve biraz önce kara kalem çalışmalarınızı gördüm çok çok güzel
elinize sağlık, tebrikler..
bennim de yağlı boya çalışmalarım var..daha çok peyzaj çalışıyorum...
canandemirel tarafından 11/21/2010 4:40:11 PM zamanında düzenlenmiştir.