ben hiç ısınmadım
ankara... yıllar sonra geldigim cocuklugumun gectıgı o gri kent .her kösesınde kendime ayrı bir anlam cıkardıgım büyük köy. bozkırın ortasındakı varoşlardan şehre hücüm eden insanların arasında tıklım tıklım belediye otobüsünün içinde ne kadar mutlu oldugumu yıllar sonra anladım.gidememiştim yıllarca dogdugum semte cesaret edememiştim, anılarımın cocukluk yıllarımın izlerinin silinmiş olmısı ile yüz yüze gelmekten korktum cünki ben bir gecekondu cocuguydum ve ankaranın gecekondularıda dayanamadı sehirlesmeye daha fazla ve bir bir yıkılıp yerlerine binalar dikilmeye başlandı.bir yandan cocukluk yıllarının vermiş oldugu özlemle oralara gidip gezmek bir yandanda yaşıyacagım hayal kırklıgı arasında gidip geldim senelerce ve bir bayram sabahı güzel bir bayram sabahı tutamadım ayaklarım geri geri gitsede.eskisi gibi olmalıydı hersey eskisi gibi gitmeliydim dogdugum mahalleye ve nıhayet belediye otobusu belirmişti durakta bindim... duraklarada dura kalka ilerliyorduk ,otobusteki insanları tek tek inceledım acaba tanıdıgım birine rastlarmıyım diye cıkaramamıstım kımseyı okudugum okulun önünden gecerken bahcesınde oynıyan cocukları görmek içimi kıpırdatmıştı evet benimde ayak izlerim vardı buralarda bende top oynamıştım yıllarca aynı dersliklere girmiştim ama otobüs ilerledikce korkularımda ne kadar haklı oldugum ortaya cıkıyordu bir bina bir bina bir bina daha yavaş yavaş hiç bir yeri tanımamaya başlamıştım nihayetinde inecegim duraga gelmiştim hemen büyüdügüm evi görmek istedim yıllarımın gectıgı mahalede kayboluyordum yavas yavas evimi bir saatlik bir arama sonunda bulmustum daha dogrusu evimin oldugu yeri cünki kocaman bir bina daha cıkmıştı önüme ellerimle diktıgım benim ile birlikte büyüyen agaclarımda yoktu yerinde etraflarda kimseyi tanıyamıyordum gülsüm teyzenın gür kahkahasını işitemiyorudum oysaki ben her sabah o kahkahayla uyanmaktan nefret edıyordum.behcenın içindeki kanepe telinden yaptıgım pota gelmiştı aklıma yıllarca yasar abi kızmıstı bana orada oynuyor gürültu yapıyorum diye sevmezdim yasar abiyi ama şimdi yaşar abiyi görmeyi cok isterdim hiç bir arkadaşım yoktu kim bilir neredeydiler simdi neler yapıyrlardı geclık yıllarımda arkadaslarla sarap içtigimiz tepeye cıkıp tepeden baktım tum mahalleye ayak izlerimin oldugu tüm yerler silinmis bina olmustu hepsı ben bu mahallenin dışında hiç ısınmamıstım hep üsüdüm .annemlerle sonbaharın gelişi ile soba kurma telaşı is pas kir içinde cekilecek iş degildi ama ben soba olmadan ısınamadım yıllarca dedemin yapmış oldugu kestanenin kokosu geldi burnuma ,sobaydı belkide bizi bu kadar yakınlastıran sobanın etrafına sokulup bir yandan ısınmaya calışırken bir yandan yapılan sohbetlerdı bizi ayakta tutan biz aynı odada otururduk yıllarca soba ne kadar ilkel bir ısınma yöntemi olarak görünsede yıllarca onun sayesinde aynı salonda yaptık derslerizide sohbetlerimizide onun ısıttıgı su ile yıkadı annemiz yıllarca bizi evet çok zahmetli yakmasıda temizlemeside ama bize sagladıgı sosyaligi yıllar sonra anlıyabilmiştik ben çocuklarımı sobalı evde büyütmek isterim hep o sobanın basında hep beraber bir yandan ısınmaya calısırken bir yandan sohbet ederek büyütmek üstündeki suyun kaynama sesi arasında ufak bir mindere oturup sevmek isterim kızımı ,soba dolduruken is olan karımın yüzünü okşıyarak silmek isterim belkide sobaydı bizi yıllarca ayakta tutan sobaydı bizim birbirize olan sevgımızı baglılıgımızı saglıyan