- 2086 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
SANTANA'NIN SİSLERİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Uzun zamandır benim Hafize ninem anlatıp duruyordu bana eski günleri, eski yayla şenliklerini, eskiye dair ne varsa. Ben de soruyordum ve öğrenmeye çalışıyordum.Oralarda yaşayan insanları merak ediyordum. Bizlere bıraktıkları kültür miraslarını koklamak istiyordum.
Sırtımda yol çantam, güneşin gözünde tırmanıyordum Arsin Yanbolu deresinden yukarılara, kuş sesleri içinde kelebekler de eşlik ediyordu bana. Dünyanın birçok yerinden gelen dostlarımla ortak bir kültürün içinde gözlerimizi çok mercekli kamera gibi çeviriyorduk. Biliyorduk ve daha bir iyi anlıyorduk antik kalıntılar sadece o ülkenin değil tüm dünya vatandaşlarına ait kültürel mirastılar.
Gideceğim yer Trabzon ve Gümüşhane il sınırları içinde yer alan eski Rum yerleşim merkezlerinden biri olan antik kent Santana Harabeleriydi. Yol dik yamaçların arasında ve bazen derelerin içinde kayboluyordu. Çok fazla bilinen bir yer değildi.Bozulmamıştı ve insanlar tarafından kirletilmemişti .Buna çok seviniyordum.
Santa harabelerine uzun tırmanıştan sonra yaklaşmıştım. Sarı kahve tonlarında kıvrımlı bir yol çıkmıştı önüme’ oh be dizlerim dinlenecek’ diyordum. Sırtımdaki çantayı yavaşça yere bırakıp yaslandım arkaya doğru ,etrafı seyretmeye başladım..
Tepelerden aşağılara beyaz sislerin aktığını görüyordum.Ürperiyordum ve korkuyordum aynı zamanda Devasal sisler beni ayaklarımdan yakalamış gibiydiler...
Resmin içindeki o tabloda bir çift irice siyah gözler beni alıp kayboluyordu.Boşluktan aşağılara doğru iniyorduk . Ben sislerin kollarındaydım sanki.Onlar şarkı söylüyorlardı .
Sisler söylüyordu şarkılarını tepelerden çatılara, yamaçlardaki çimen renklerine, küçük tepeciklere, kırmızı çatılı evlere, önündeki su arıklarına, koyu renkli çam ağaçlarına. Sisler söylüyordu şarkılarını.
Sisler uğulduyordu şarkılarıyla yıkılmış dam evlere, kaya diplerinde barakalara, yeşeren bahçelere, içimdeki sonsuz lacivert renk gibi akıyordu dağlardan yedi haneli Santana’nın üstüne ,yağmur topluyordu gözlerine .
Sisler kavga ediyordu güneşle alıp yutuyordu renklerini çeviriyordu beyaza, yol kenarlarına serilmiş ekinleri katıyordu önüne.Yamaçlarda sıralanmış ahşap evler yüzen evlere dönüşüyordu. Demiri işleyen insanlar güneşten ve fırtınadan çatlamış yüzleriyle kayboluyorlardı dumanın içinde ...
Elma, armut yaban mersini toplayan kadınlar şaşkınlıkla bakıyorlardı oldukları yerden sisin gözlerinde asılı olan kadının yüzüne .Aniden kayboluyorlardı ağaçların altından ve yeşil vadilerden.Şarkılarını bırakıyorlardı kırmızı kiremitli dam evlere ...
Sisler şarkılarını söylüyordu ve yağmur olup akıyordu şehirlerin üstlerine.
Tıpkı onların şarkıları gibi ağlıyordu. Cadde ışıklarına, caddelere vuran ışıklara, derinliğin ormanındaki sonbahar yapraklarına...
Ağlıyordu nehirlerin üstüne lacivert halkalar gibi, gökdelenlerden akan küçük çatı pencerelerine, geniş su kanallarından gidiyordu sonra sessizce ...
Sisler boşlukta dönüşüyordu yağmura
İçimdeki sonsuzluk gibi, uğulduyorduk beraberce
Şarkısını söylüyordu sisler
Sisler şarkı söylüyordu
Şarkıları gibi ağlıyorduk
’Aysu uyan geldik, Aysuuuu ‘ Derinlerden müzik sesi geliyordu kulağıma ve omuzlarımdan birileri beni uyandırmaya çalışıyordu .Yarı uyanık yarı baygın halimle ‘ne oluyoruz nedir bu gürültü’ diyordum.’ Uyan deli kız uyan az yolumuz kaldı akşam olmadan gidelim artık’.
Uyanmıştım .Ürpertiyle karşı yamaca baktım.Kocaman irice gözden sisler yumağı bana doğru geliyordu...
Aysu
YORUMLAR
Lacim fotoğraf ürküttü beni.
Sen demmesen yazında belki de görmeyecektim o kocaman siyah gözleri.
Sanki o gözlerde gözyaşı damlasına saklı şeyler var söylenmek istenen.
Tebrikler canım, güzel bir gezi yazısıydı
lacivertiğnedenlik
Yolculuk sirasinda yolculuk.
Eskilerden kalma birkac el degmemis dogayi okumak bu kalemden, taa oralara götürdü.
Hissettiren kalemine kuvvet.
Kutluyorum, sevgiler
lacivertiğnedenlik
Üff nanim üff şu kadınları elma,armut,yaban mersini toplatırken görüyorsun da,neden kestane toplatırken görmüyorsun.Hatta iyi baksan kestane ağaçlarının dipleri mantar doludur bilmez misin ye nani,bak şimdi nasıl da canım sıkıldı hava da nasıl güzeldir kimbilir oralarda...
Üff nani üff bir daha dikkat et lütfen...
SEVGİLERİMLE.
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
Güzel paylaşım mış.
Dün vakitsizlikten okuyamamıştım.
Kaliteli bir anlatım.
Kutlarım.
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
Sevgili Aysu'cuğum Karadeniz Bölgesini görmediğim için kendimi hep suçlarım. Anlatımın büyüledi inan. Neleri kaçırıyor insan kendi vatanında.. Aslında çok da zor değil.. İnşallah bir gün biz de gideriz oralara.. Ama anlattığına bakılırsa müthiş bir yer.. Çok güzeldi okumak.. Sevgilerimle..
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
Sisli bir gezide kaybolunca kim bulur..kim uyandırır okuyucuyu
Alışık olmayanı yayla havası çarpar..üstüne bir de sis yorganı
(ustaca verilmiş gerilimi hiç hesaba katmadım..)
tehlikeli bir yazı neme lazım.. :)
ama iyi geldi...
saygı ve selamlar
lacivertiğnedenlik
Sisler içinde Santana Harabeleri ve Aysu...
Karaadeniz Bölgesini hiç görmedim. Sadece anlatılanlar ve görsel yaayından takip ettiğim kadar bilgim var.
Bu yaz oraları görmek istiyorum...
Yüreğinize sağlık.Sevgilerimle...
lacivertiğnedenlik
Yazdıklarını okurken Kaçkar dağlarının eteklerindeki yayladaki çocukluk günlerim düştü aklıma...yaylanın olduğu tepenin aşağısı bulut doladı..deniz gibi.Ne zamangelir ne zaman giderdi anlayamazdık.
Sis'in yaylayı sardığı zamanlarda içimizi saran soğukluğunda oynardık..kaşlarımız..saçlarımız damlacıklarla doladı..
Okurken sisin soğukluğunu hissettim..
Sağolun..
Aynı coğrafyanın çocukları ..aynı sislerde ıslanırlar
Aynı oyunları oynarlar..
Saygı ve tebriklerimi kabul ediniz.