Alo Orda Mısın (9)
Bugün büyük gündü. Nazan’ın babasıyla konuşacak şansını son kez deneyecekti. Sabah erkenden kalktı, her zaman yaptığı gibi okulun kapısına giderek Nazan’ı beklemeye başladı. Kısa bir süre sonra Nazan geldi.
Nazan çok heyecanlıydı. Murat’ın akşam eve geleceğinden babasına bahsetmemişti. Ne olacaksa o an olsun artık diye düşündü. Anne ve babasının Murat’a olan hislerinden ve evliliklerine bakış açılarından haberdar olduğu için içini korkuyla karışık heyecan kaplamıştı.
Murat’ı görünce çok sevindi. Hemen koşup boynuna sarıldı. Murat kendisini ne kadar sevdiğini sordu. “Canımdan çok seviyorum” cevabını alınca, “seni kaçırsam bizi kimsenin bulamayacağı yerlere benimle gelir misin?” diye sordu.
Nazan olayın ciddiyetini anlayamamıştı. Espri yaptığını düşünerek esprili bir şekilde cevap verdi.
“Şimdi kaçamam, okula yetişmem gerekiyor”
Murat onun saflığından o kadar etkilendi ki gülerek karşılık verdi. Nazan, “akşam geliyor musun?” diye sordu. “Evet” cevabını alınca Murat’ı öperek yanından ayrıldı. Sonra geri dönüp el sallayarak koşarak uzaklaştı.
Murat onun arkasından bir süre baktı. Kendisine inanamıyordu. Nazan nasıl olmuştu da böyle ansızın hayatına girivermiş ve en sevdiği oluvermişti. Gülümseyerek arabasına bindi ve işine gitti.
Akşam Nazan’lara gittiğinde neler olacaktı şimdiden kara kara düşünmeye başladı. Babası, “üniversite bitmeden olmaz” diyecekti büyük ihtimal.
Okulların kapanmasına çok kısa bir süre kalmıştı. Sınav da hemen bir gün sonraydı. “Vakit kaybetmeden plan yapmalıyım” diye düşündü. Ama önce Nazan’ın babasıyla son kez konuşmalıydı.
Aklına uzun süredir kullanmadıkları yazlık evleri geldi. Annesi bu evi hiç sevmemişti. Bu yüzden yıllardır kullanılmıyordu. “Yarın ilk işim bu eve gitmek olacak” diye düşündü. Önce evi elden geçirmesi gerekiyordu. İyi bir temizlik lazımdı. Evde eşyalar vardı ama uzun süredir kullanılmadıkları için ne durumda olduklarını bilmiyordu.
Bunu düşünerek işyerinde önce acil işlerini halletmeye başladı. Bir süre işlerine zaman ayıramayacaktı. Bu bir haftalık süreyi çok iyi değerlendirmesi gerekiyordu.
Evi görmeye gittiğinden kimsenin haberi olmamalıydı. Evdeki değişikliklerden de. Hatta bunu Nazan bile bilmemeliydi.
Yoğun geçen günün ardından akşam olmuştu. Eve gidip hazırlanması gerekiyordu. Aceleyle çıktı. Eve geldiğinde hatırladı ki, bu gece anne ve babası dışarıda olacaklardı ve eve geç geleceklerdi. Buna sevindi. Nazan’lara gideceğinden haberleri olmaması çok daha iyiydi.
Evden çıkmadan Nazan’ın babasını arayarak konuşmak istediğini ve müsaitse gelmek istediği söyledi. Nazan’ın babası şaşırmıştı. Önce cevap vermedi, Murat’ın, “orada mısınız?” sorusu üzerine, “evet evet, Nazan söylememişti de bir an an şaşırdım. Tabii gelebilirsin” cevabını verdi.
Murat teşekkür ederek gelmek üzere evden çıktığını biraz sonra görüşebileceklerini söyleyerek telefonu kapattı.
Murat Nazan’ın babasıyla telefonda görüştükten sonra Nazan’ı arayarak durumu bildirdi. Babasının Nazan’a sorması halinde eve geleceğinden haberi yokmuş gibi davranmasını istedi. Bu şekilde anlaştılar.
Tam bu sırada Nazan’ın annesi odaya girerek, babasının Nazan’ı görmek istediğini söylemesi üzerine Nazan hemen konuyu anladı. Babasının yanına gittiğinde babası Murat’ın biraz sonra eve geleceğinden haberi olup olmadığını sorduğunda Nazan, “hayır haberim yoktu” cevabını vedi. Babası çok şaşırdı. Bir terslik olduğunu düşünerek, “yine ne işler çeviriyorlar bunlar” diye söylendi..
“Ev kıyafetleriyle karşılayamam şimdi ben bunu” diyerek karısından kıyafet çıkarmasını istedi. Söyleye söylene üzerini değiştirirken Murat’ın şimdi durduk yerde neden eve gelmek istediğine bir anlam veremiyordu.
Kıyafetini değiştirip salona geldi. Kısa bir süre sonra kapı çaldı Murat elinde çiçeklerle geldi. Birlikte salona geçtiler.Hal hatır sorulduktan sonra sonra Murat konuyu uzatmaya gerek olmadığını düşünüp derdini anlatmaya başladı
“Efendim biz okullar kapanır kapanmaz evlenmek istiyoruz. Üniversiteyi beklemek istemiyoruz. Nazan evliyken de okulunu okuyabilir. Biz birbirimizi çok seviyoruz, evlenmemize izin verin”
Nazan’ın babası şaşırmıştı bir o kadardı hiddetlendi. “Biz bunları konuşmuştuk, bu konuları halletmiştik ailenle birlikte. Şimdi neyin nesidir de tekrar gündeme geliyor!” diye çıkıştı.
Murat’ın vazgeçmeye hiç niyeti yoktu. “Konuyu siz kendi aranızda hallettiniz. Ailem de sizinle aynı fikirde ama ben ve Nazan sizinle aynı fikirde değiliz. Biz birbirimizi deliler gibi seviyoruz, izin verin evlenelim” diye yalvarırcasına söyledi.
Nazan’ın babası, “buraya bu konuşmaları yapmaya geldiğinden ailenin haberi var mı?” diye sordu
Murat ailesinin haberi olmadığını bunun tamamen kendi fikri olduğunu ailesinin böyle bir durumdan haberleri olsaydı buna asla izin vermeyeceklerini söylemesi üzerine Nazan’ın babası bu defa çok kararlı bir şekilde, konunun burada açılmamak üzere kapanması gerektiğini, Murat’ın zor durumda kalmaması için ailesini de durumdan haberdar etmeyeceğini ama artık şartları zorlamaması gerektiğini ifade etti.
Murat üzülmüştü ama bunun böyle olacağını da biliyordu. “Peki sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim.” diyerek izin istedi ve kalktı.
Nazan’da çok üzülmüştü. Murat geliyor diye nasıl da sevinmişti ama sevinci yarım kaldı. Murat’ı kapıya kadar geçirirken Nazan’ın yüzündeki mutsuzluğu gören Murat Nazan’ın yanağına bir buse kondurarak, “üzülme, bundan böyle herşey farklı olacak. Herşeyi halledeceğim, sen sakın üzülme, güven bana” diyerek evden ayrıldı.
Nazan bunun anlamını çözemedi ama Murat’a güveniyordu. İşte yine içini sevinç kaplamıştı. Bu defa anne babasının yanına korkmadan çekinmeden giderek, “ben odama gidiyorum” dedi ve emin adımlarla yanlarından ayrılarak odasına çıktı.
Murat yolda kesin kararını verdi. Nazan’ı üniversite sınavına girdikten sonra kaçıracak, uzun süre ortaya çıkmayacaktı. Kimseye muhtaç olmadan istedikleri kadar gizlenecek imkanı vardı.
Ailesinin kullanmadığı yazlık bu iş için idealdi. Kimse oraya bakmayı akıl etmezdi. Herkes onları uzaklarda ararken onlar güven içinde olacaklardı. Eve gider gitmez yattı sabah da erkenden kalkarak işe gitmek yerine yazlığın yolunu tuttu.
Küçük şirin bir yazlıktı. İçeri girdiğinde gözü korktu. Etraf toz içindeydi. Hiçbir şeye el değilmiyordu. Hemen bir temizlik şirketini arayarak acil gelmelerini istedi. Şirket yetkilisi, birden fazla eleman gönderebileceğini, işlerin hepsini bir günde bitirebileceklerini ama fiyat konusunda anlaşıp anlaşamayacaklarını sorduğunda Murat, “bugün işler bitsin ücreti neyse öderim” diyerek şirketle anlaştı. Şirketten biraz sonra geleceklerdi.
Ev işini halletmişti, biraz sonra şirketten gelip ne var ne yok temizlenecekti. Bahçede de yabani otlar çiçekler vardı. Onları da halletmeliyim diye düşünürken çim biçme makinasının sesini duydu. Yan tarafta villaların görevlisi bahçeyi temizliyordu. Hemen onun yanına giderek kendi bahçesini temizleyip temizleyemeyeceğini sordu. Görevli işi bittikten sonra gelebileceğini söylediğinde Murat görevliyle anlaşarak geri döndü.
Beklenildiği üzere şirketten elemanlar geldi. Murat onlara yazlığı gezdirdi. Mutfak eşyalarından balkonlara varıncaya kadar herşeyin tertemiz olmasını istediğini söyledi. “Yarın geldiğimde burada yaşayabilmeliyim” dediğinde yarın olamayacağını koltukların ve küçük halıların kuruması gerektiğini söylediler.
Çok sistemli çalışıyorlardı. Ayak altında kaldığını düşünerek bahçeye çıktı O arada çimleri biçmek için görüştüğü görevli geldi. Çok kısa bir süre içinde bahçe tertemiz oldu. “Çiçek alsam diker misiniz, Hatta zamanınız varsa çiçekleri birlikte gitsek alıp gelsek?” diye bir teklifte bulundu. Görevli işinin bittiğini ve birlikte gidebileceklerini, çiçekleri ekebileceğini söyledi.
Birlikte hiç vakit kaybetmeden çiçekçiye giderek bahçe için uygun çiçekler aldılar. Geri döndüklerinde çiçekleri özenle diktiler. Görevli, “sizi daha önce hiç görmedin yeni misiniz?” diye sordu. Murat, “evet yeniyim” cevabını verdi. Görevli, “ne zaman kalmaya geleceksiniz?” diye sordu. Murat bir hafta sonra yerleşmeyi düşündüğünü bu süre içinde yazlığa hergün uğrayabileceğini söyledi.
Murat bir günde ne çok işi halletmişti. Ev hala temizleniyordu ve acıkmıştı. Arabasına binerek karnını doyurabileceği biryer arayışı içine girdi. Bir süre sonra istediği yeri bulmuştu. İşleri yoluna koymanın verdiği rahatlıkla güzelce yemeğini yedi. Yazlıkta çalışanlar için de yiyecekleri paket yaptırıp içecekleri de alıp yazlığa geri döndü.
Gözlerine inanamadı. İşlerin henüz tam olarak bitmemesine rağmen, yazlık bambaşka bir hal almıştı. Çalışanlara ara verip yemeklerini yemelerini söyledi. Yemek faslından sonra işe kaldıkları yerden devam ettiler. Akşama kadar çalıştılar ve işleri de bitirdiler. Emeklerinin karşılığını alarak oradan ayrıldılar.
Murat hergün gelip evi havalandırmalıydı eve yeni şeyler de almalıydı. Evden ayrılırken son bir kez eve baktı. Ev tahminden bile güzel olmuştu.
Acaba Nazan evini sevecek miydi…
İstemeyerek de olsa küçük şirin evinden ayrıldı.
Murat’ın aklı küçük şirin evinde kalmıştı. Nazan’la orada yaşamak rüya gibi olmalıydı. Artık duygularını düşüncelerini kontrol edemiyordu.
Nazan’ın evinde ise bambaşka bir hava esiyordu. Babası Murat’ın gelip evlilik işine tekrar gündeme getirmesine anlam verememişti. Karısıyla bunun muhasebesini yapmaya başladılar. Her fikri ortaya sundular ama Murat’ın gerçek fikrini akıllarının ucundan dahi geçirmediler.
Nazan’ın da Murat’ın kararından haberi yoktu. Murat özellikle konuyla ilgili kararını Nazan’a söylemedi. Dikkatinin dağılmasını istemiyordu. Nazan sınava kadar hiçbir şey bilmemeliydi.
Murat eve geldiğinde çok keyifliydi. Anne ve babası Murat’ın düşüncesini, yaptıklarını bilseler inanamazlardı. Birlikte oturup güzel bir akşam yemeği yediler. Murat yemekten sonra bir süre anne ve babasıyla oturarak sohbet etti. Sonrasında izin isteyerek odasına çıktı.
Odasına çıkar çıkmaz ilk işi Nazan’ı aramak oldu. Sabah onu görmeye okula gelmediği için Nazan sitem etti. Murat önce gülerek durumu kurtarmaya çalıştı ama Nazan’ı kırmaktan korktuğu için işlerinin yoğun söyledi.
Nazan çok üzüldü. Murat ona üzülmesine gerek olmadığını işlerini yoluna koyduğunu söyleyerek gönlünü aldı. Nazan, “yarın sabah okula gelecek misin?” diye sordu. Evet cevabını alınca çok sevindi. Murat, “ hadi şimdi ders zamanı seni meşgul etmeyeyim de derslerine çalış” diyerek telefonu kapattı.
Nazan, “kesinlikle üniversiteyi kazanmalıyım bunu Murat için yapmalıyım” diyerek hummalı bir çalışma içine girdi. Babasıyla Murat’ın dünkü konuşmasından birşey anlamamıştı. Yine de Murat’ın kendisi için çaba sarfettiğini görmek hoşuna gitmişti.
Murat yatağa uzandı. Nazan’la geçireceği güzel günlerin hayalini kurmaya başladı. Yine de içinde bir belirsizlik vardı korkuyordu. Nazan’ın kaçma fikrinden hoşlanmayacağı ihtimalini de gözardı edemezdi.
Murat kaçırma işi gerçekleştiğinde ailelerin tepkisini göze almıştı. Olay açığa çıktığında büyük fırtınalar kopacaktı. Herşeye hazırlıklı olmalıydı. Nazan’ın kendisine olan aşkından en ufak bir şüphesi yoktu. Tüm bunları düşünürken günün yorgunluğu ağır bastı ve Murat uykuya daldı.
Nazan’da aynı anda Murat’ı düşünüyordu. “gizlediği birşeyler var. Benden sıkılmış olabilir mi, neden okula gelmiyor?” soruları beynini kemirmeye başladı. Bu olamazdı, Murat Nazan’dan sıkılmış olamazdı. Sıkılsa evine kadar gelip babasıyla ikinci defa evlilik işini gündeme getirmeye kalkmazdı. Üstelik babasının kendisinden hiç hoşlanmadığını bile bile.
Annesi birgün ona, “birbirinizin sevgisinden eminseniz sorun yok” demişti.
Murat’ın sevgisinden emindi ona güveniyordu.
Sabah olduğunda Murat hazırlanıp evden çıktı. Nazan’ı görmek için okulun yolunu tuttu. Bugün her zamankinden daha mutluydu. Nazan’la yaşayabileceği bir evi vardı artık. Evinde geçireceği güzel günleri düşünürken okula geldiğini fark etti.
Nazan Murat’ın geleceğini bildiği için erkenden okula gelmişti. Murat’ın geldiğini görünce içi içine sığmadı. Nazan’ın, “korktum bugün de gelmezsin diye“ sözü üzerine Murat, “nasıl gelmem gözümde tütüyorsun. Hem biliyor musun bugün her zamankinden daha farklı her zamankinden daha güzelsin.
Keşke bir evimiz olsaydı sadece ikimize ait. Seni alıp oraya kaçırsaydım birlikte yaşasaydık ne harika olurdu. Öyle çok isterdim ki seninle aynı evde yaşamayı, sabah olduğunda birlikte uyanmayı” sözü üzerine Nazan, “bunu ben de çok isterdim. Seninle yaşamak benim için de harika olurdu” dedi.
Bunun üzerine Murat, “ailenden, olacaklardan korkmaz mıydın?” diye sordu. “Sen yanımda olduktan sonra hiçbir şeyden korkmam” cevabını aldığında kendini dünyanın en mutlu ve en şanslı erkeği hissetti. Artık kafasındaki bütün sorulardan kurtulmuştu.
Nazan bir anlık da olsa öyle bir evin hayalini kurmadan edemedi. Sevdiği erkekle aynı evde yaşamak çok güzel olmalıydı. Murat’ın yanağına kocaman bir öpücük kondurarak, “evimizin hayali bile çok güzeldi” dedi.
Murat muzip bir ifadeyle gülümseyerek, “o halde bundan sonra evimizi konuşuruz bizde. Sonra da seni kaçırıp evimize hapsederim” dedi. Nazan’ın da içini anlamsız garip bir mutluluk kapladı.
Bu arada zil çaldı. Nazan, “okul çıkışı burada olacak mısın?” diye sordu. Murat gülerek, “hayır aşkım ben pembe panjurlu evimize gidip onu senin seveceğim biryer haline getirmeye çalışacağım” dediğinde Nazan kızarak, “aşkım alay etmesene yaaaaa” diyerek onu susturdu.
Bunun üzerine Murat, “peki peki sustum. Hadi sen şimdi okula” diyerek Nazan’ı okula gönderdi ve tıpkı Nazan’a söylediği gibi pembe panjurlu evinin yolunu tuttu.
Keyfine diyecek yoktu. Olanlara inanamıyordu. Bugün için Nazan’la böyle bir konuşma yapmayı önceden planlamamıştı. Herşey bir anda beklenmedik şekilde kendiliğinden gelişti. Şakayla da olsa Nazan’a birlikte oturmayı teklif etmiş Nazan’da kabul etmişti. Olanlara inanamıyordu. Bundan daha büyük bir mutluluk olabilir miydi?
Bu mutluluk sarhoşluğu içinde ıslık çalarak şarkılar eşliğinde küçük şirin evine geldi. Ev şimdi daha bir başka göründü gözüne. Nazan kendi gelmese de sevgisi, aşkı şu an evin her yerini kaplamıştı. Ev onun sevgisiyle boş bir ev olmaktan çıkıp hanımını bekleyen bir ev haline dönüşmüştü.
Murat koltukların ve halıların kuruması için camları açıp, mutfağa geçti.
Mutfak masanın başında hayallere dalan Murat zilin çalmasıyla kendine geldi. Camları açık gören villa görevlisi kontrol amaçlı geldiğini söylediğinde Murat bir hafta sonra yerleşeceğini bu süre içinde hergün geleceğini söyleyerek ilgisine teşekkür ederek görevliyi gönderdi.
YORUMLAR
Hanımefendi ; Murat gerçek bir koca adayı iken, kız kaçırma gibi bir maceraya sürüklendi,yadırgadım.Bunu da Nazan'ın ailesiyle görüşüp benden günah gittiye getiriyor,Nazan'ın da okul hayaını sekteye uğratmıyor.Benim kızım yok ama, bulsan Murat gibi damadı kızın bohçasını pencereden ben uzatırdım. :)) dermişim.
O değil de,ezan okundu sabah olmuş
Du bakalım n'olmuş
Tebrikler hanımefendi iyi gidiyor.Saygılarımla...
Esma KAHRAMAN
Esma KAHRAMAN
aştılar kendilerini neredeyse.hadi hayırlısı.mahalle baskısından haberleri yok galiba daha.yoksa basınca dayanıklı mı üretilmişler))
Esma KAHRAMAN
Esma KAHRAMAN
Bir bakıyorsun herşey darmadağın oluyor bir bakıyorsun güllük gülistan. Beklenmedik bir final bekliyorum. Ama en beklemediğim şeyi düşünüyorum sonra susturuyorum kendimi. Hadi bakalım. İzlemeye devam.
Akıcı, sürükleyici. Bu hikayenin içine bir sherlock holmes benzeri bir karakter gerek artık. Olayları alttan alta çomaklayıp entrikaya boğan cinsten ama. Bu gülen resim muzipce bir cinayet romanına doğru götürür mü okuru bilemem ama beklerim doğrusu. Tebrikler Esma hanım ve saygılar...
Esma KAHRAMAN
Gelecek bölümü cok merak ettim bu bölümden sonra.
Keyifli okumak yazdiklarini.
Yüregine saglik
Sevgilerimle