YALAN DOLAN ÜZERİNE
İnsanların yaşamında önemli yer tutan konuların başında YALAN gelmektedir. Yaşamı olumlu ya da olumsuz etkileyen bu konu üzerinde sosyolog, psikolog ve halk bilimciler yıllardır araştırma yapmaktadır.
Yalan, nerede, ne zaman, ne için ve kim için kim tarafından söylenir? söylenmeli mi söylenmemeli mi? İnsana yakışır mı yakışmaz mı?
Yalancının mumu ne zamana kadar yanar? Aşağı mahallede bir yalan söylemiş yukarı mahallede kendisi de inanmış olan insan yalansız, hilesiz, hurdasız kalamazmış.
Yalan söylemek doğasında var belki insanın. Ya da hayatın olmazsa olmazlarından. Belkide hayatın tuzu biberi. Yalan olmasa belki de doğruluğun değeri olmazdı. Siyah beyaz gibi bu zıtlık iki kutuplu , iki görüşlü Ekvator kuşağının coğrafi olarak iki yarım küreli bir dünyanın doğal gerçeği olarak da yorumlanabilir belki.
Gülün dikensiz olmadığı gibi insan da yalansız olmazmış.
’Köpeğe dalanmak istemiyorsan çalıya dolan’ halk sözünde olduğu gibi ’Yalanları duymak istemiyorsan kulağını kapat’ sözünde de derin bir anlam yüklü.
Dedikodu ve yalan dolan bireyin ve giderek toplumun yaşamında esas olmuştur.
Oğulcuk köyü’ nün bilgesi Hacı Yusuf amca yıllar önce şöyle derdi:
’İnsanoğlunun yalansız günü geçmez, yalan söylemese dili şişer, çatlar....’
Aman insan çatlamasında yalan söylesin ama kendi hayatını başkalarının hayatını da karartmasın.
Savaşlarda ülkenin ve ulusun kaderi için yalan söylenilebileceğine dair kutsal kitaplarda kayıt olduğu ifade edilir.
Bunun dışında söylenen yalanların insanı ve toplumu kördüğüm edebileceği ve çözülmez bağlara bağlayabileceği söylenir nutuklarda.
Yalan söylemek insana yakışmayan bir durumdur. Kişilik bozukluğunu , ruh ve akıl dengesizliğini ifade eder ve insana olan güveni, inanırlığı , sevgi ve saygıyı azaltır.
Yalan söyleyen insanın yüzü kızarırmış. Hiç yüzü kızarmadan bu işi meslek edinenlere ne demeli bilmem. O kadar çok ki bu tipler. Dik duran doğru konuşan dobra insanlar da az değil yeryüzünde. Saygın, etkin, güvenilir, açık sözlü insanlar yeryüzünün gülleri ise yalancıları da dikenleri mi acaba?
İşte ağızlarını sıkça yıkayan ve yalan söylerken yüzleri kızaran insanlar üzerinde ABD Michigan Üniversitesi’ nde bir grup psikoloğun yaptığı araştırma geçtiğimiz gün ortaya çıktı. Bu araştırmaya göre:
’ Yalan söyleyen insanlar ağızlarını sık yıkarken e-posta yollarıyla yalan yazanlar da ellerini sık sık yıkama gereksinimi duyuyorlarmış’
Araştırmada katılımcılara sözlü ya da yazılı olarak bir mesaj iletildikten sonra, satın almaları için bir dizi ürün teklif edilmiş. Yalan söyleyenler ağız yıkama suyunu , yalan dolu bir haberi e-posta yoluyla yollayanlar ise el temizliği ürünlerini seçmiş.
Yalanın insana verdiği psikolojik durumu bu yolla ortaya çıkaran araştırmacılar katılımcılarla yüzyüze görüşme yöntemi seçselerdi bu durumu yüz kızarmalarından daha iyi belirleyeceklerdi. Bu alanda bir çok yöntem kullanılabilirdi, nabız atışlarını ölçmek ya da gözlerine bakmak, başlangıç ve sonuç tansiyonlarına bakmak gibi.
Bu konuda halkımız arasında bir araştırma yapılsa , ABD bilim adamlarına buluş ve görüşleriyle taş çıkartacak halk bilgileri ortaya çıkacaktır.
Bu konuyu 2008 yılında Sorgun Postası Gazetemize yazdığım ’ AVCILAR ATICILAR’ başlıklı yazımda işlemiştim. Belki ilgilenenlere ışık tutar.
En büyük yalanları söyleyerek avcı kahvelerinde ve av alanlarında yarışan avcılar yada siyasi kürsülerde ve meydanlarda nutuk atan siyasetçiler araştırılsa ilginç sonuçlara varılacağından eminim.
Yıllar önce çıkan mizah dergisi AKBABA da bir karikatür görmüştüm:
Siyasetçinin konuşacağı kürsü etrafında yoksulluk ve sefalet için yerlerde OFFF OFFF çekerek inleyen insanlara, kürsüye çıkan siyasi konuşmacı ’Sayın OFLULAR’ diye seslenmekteydi...
Bir alıntıda göre : bir müteahhit arkadaşlarına yalan söyleyerek; ’ Cehennem de büyük bir ihale var’ demiş ve bütün arkadaşları oraya koşmuşlar, kendisi yalnız kalmış, bir süre beklemiş beklemiş gelen yok, ben de bir bakayım belki doğru olur diyerek o da cehenneme koşmuş’
Hep birlikte yalansız dolansız bir dünya için yeni bir dünya ve yeni bir insan yaratmak belki mümkün olabilir...Belkide böyle bir dünya tuzsuz -bibersiz bir yemeğe benzer. Yalan dolan dünyanın tuzu biberi mi acaba! çok düşünmek gerekir....
YAHYA AKSOY
YORUMLAR
Yalan soyleyen insan ,ilkonce kendisini kandirir.. Nereye kadar gider ki yalanla yapilan isler... Ama ne yazik ki gunumuzde soyle bakiyorsunuz da yalan soylemeyen insan hemen hemen yok gibi.. Dogru durust onurlu olan insanlar zaten gorunmuyorlar ortada.. Kaybolmuslar ne yazik ki... Aynen yazdiginiz gibi yalansiz dolansiz, riyasiz, kandirmacasiz bir dunya ne kadar guzel olurdu.. Saygilar kaleminize... Ayrica tesekkurler " Kalbe Dair " Isimli yazima yazmis oldugunuz degerli yorumunuz icin...
ipekyolu
hep birlikte aynı Avustraya'daki gibi insanca yaşanan bir dünya oluşacağına inanmaktayım.
Katkılarınıza sonsuz selamlar ve teşekkürler,başarılar sizlere de.
İpek Yolu
Beyaz yalan, siyah yalan, gri yalan.... Tüm renklerde uzatılabilir yalanın çeşitleri de yine tek bir noktaya değer ucu; o da yalan olduğu gerçeği...
Sanırım dilimizin kemiği olmadığı sürece ve işimize böylesi daha kolay geldiği sürece daha çok yalanlar duyacağız/ söyleyeceğiz.
ipekyolu
DÜŞÜNMEKTEYİM.
YAZAN-OKUYAN DÜŞÜNEN VE ÜRETEN TOPLUM İÇİN HEP BİRLİKTE.
ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.
sizinde dediğiniz gibi belkide yalan olmasaydı insan hayatında doğrunun kıymeti bilinmeyecekti. Yaradan her şeyi bir terazi misali yapmış sanki, iyi ve kötü, acı ve tatlı, doğru ve yanlış lar.....gibi.
eğer bunlar olmasaydı biz tek düzen bir yaşam içinde yürüyecektik bu da hep baklava yemeye benzer. arada acı, tatlı, ekşi, yemek gerekirki, en güzel tadı bulalım.
insan doğası gereği küçük de olsa yalanlar söylemiştir yaşamı boyunca, bazen anı kurtarmak, bazen kırmamak, kırılmamak için söyleniyor günlük yaşamda...
ama büyük yalanlar, onlar insan yaşamında sizinde dediğiniz gibi ruhsal dengesini yitirdiği gibi, ahlaki değerlerini de tümden kaaybetmiş insanlarca söylenen ve toplumun huzuruna gölge düşüren adeta bir kara çalı gibi varolan insanlardır. bunlar yalanı artık sıradan birşeymişcesine algılayıp içinde fesatlık tohumlarıyla birlikte, dengesizce ve pervasızca , dilinin kemiğini tutmadan , lafının nereye gideceğini bilmeden, ağzından çıkanı süzmeden söyleyen toplumun içine baykuş misali tüneyen tehlikeli ve zararlı insanlardır.
yazınızda bahsettiğini,z araştırmada çok bilgilendiriciydi açıkçası. gerek siyasette , gerekse çevremizde bizim hayatımızı dikene çevirenlere allah doğruluğu, erdemliği, güzel ahlakı nasip etsin temennileri içerisine girerken bu harika yazınızı , bu harika emeğinizi, bu harika düşüncelerinizi kutlayarak sayfanızdan ayrılıyorum....
gerçekten çok güzeldi.
ipekyolu
Yorumunuzu okuyunca şöyle düşündüm:
Gök yüzünü, ışıkları ile yıldızlar,
yer yüzünü, renkleriyle ve kokularıyla çiçekler,
Hayatı-yaşamı, zengin duygu ,düşünce ve bakış açıları ile şairler,
güzelleştirerek cazip hale getirmektedirler.
Erdem dolu bir dünya olması dileklerimle...
İpek Yolu