- 989 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
GAZA GELEN, UÇUYOR...
Günümüzde insanî değerleri alaşağı eden iki unsur var:
Birincisi savaş,
İkincisi medya. Sazıyla, sözüyle, camıyla, mikrofonuyla; kalemiyle, kağıdıyla...
Savaşta galip olan karşısındaki düşman bildiğine her şeyi yapmak ister; mağlup, ya karşı koyar, ya da canı kıymetliyse düşmanının her istediğini yerine getirir. 2. Dünya Savaşı, Avrupa ülkelerinde yaşayan insanlardaki değer ölçülerini beş grama indirmiştir.
Cepheden yaralı dönen gazidir. Madalya takılır. Gazi, yarası iyileştiğinde ikinci bir madalya için cepheye gönüllü koşar. Vatan savunmasında bu hoş görülür de, ya işgalci güç isen?
Hele bir terör örgütüne paçayı kaptırdıysan, öyle bir gaza gelirsin ki, intihar gönüllüsü bile olabilirsin.
Bir ülkede düşman sadece işgalci güçler değildir.
Rejim, kendisinden olmayanları da istediği gibi kullanır. SSCB’nde olduğu gibi. Nitekim demir perde aralandığında rejimin ürünleri kendilerini dışa sergilemişlerdir.
Ne var ki dinin afyon olduğunu iddia eden komünistler, kendilerini uyutanın din değil, votka olduğunu anlayamadıklarından ve de uyanamadıklarından avratlarının Anadolu’da, Avrupa’da hamamda kir atar gibi don attıklarını bilmekte, torba dolusu para getirmesini beklemektedirler.
’Yaprak Dökümü’ dizisindeki ’Ferhunde’ karakteriyle beğeni toplayan Deniz Çakır, bu sezon ’Kako Si?’, ’40’ ve ’Ya Sonra’ isimli üç ayrı sinema filmiyle izleyicinin karşısına çıkıyor.
Beğeni topluyormuş.
Veriyorlar gazı.
Niçin? Daha cesur frikikler versin diye.
Ve artist kızımız uçuyor.
Terör örgütünün kullandığı çocuklar da bir araya toplandığında, onları yönlendiren kesin ve kesin şöyle konuşuyordur:
“- Sülo, molotofu hepinizden iyi atıyor. Korkusuz. Ta polis arabasının yanına kadar sokuluyor. Aferin Sülo!”
Ve Sülo, uçuyor.
Bu gazın etkisi, iddia ediyorum, biber gazından daha güçlü.
“- Mim Ali Bey! Mim Ali Beey; sizi çok seviyorum!” diye diye, Mim Ali Bey’i de iyi gaza getirdiler. Adam öyle kendinden geçti ki, ağzından çıkanın taa nerelere varabileceğini düşünemedi.
Ve Mim Ali Bey uçtu.
Birilerini kullanmak mı istiyorsun? Vereceksin gazı…
Yüksel ÖNAÇAN
YORUMLAR
Yağmur yağıyor bu sabahta..Islanan yollardan arabalar geçiyor bir bir.. Hava daha aydınlanmadı, düşüncelerim gibi sis ve karanlık çöreklenmiş...
Soğudu hava sonbaharın gelişiyle, kimi odun alamıyor,kiminin ekmeği yok yemeye,çocuklar mahzun mont alınmadı diye, okullar başladı velilerin yüzleri asık borçlandılar yine...
Bu hayat pahallılığında yaşamak zor emekliye...sabah açıklandı emekliyi düşünen bir başbakan, zam var emekliye, aman ne güzel! verilen zam az diye itiraz edene
başbakanın yanıtı net: et alabiliyormusunuz et? herşeye yine gelecek zam!
ekmek fiyatları zam görecek temel ihtiyaç olduğu için, sakın yemeyin zaten kilo yapıyor veremezsiniz...fırınlar pastahaneye dönmüş, yanından bile geçmeyin...
Hakimlerde toplu istifalar var, nedenini sordunuzmu hiç kendinize? Kimsenin kimseyi taktığı bile yok...herkes aklından razı,fakirin fukaranın çaresi yok perişan,
söyleyin var mı bu ülkede mutlu olmanın çaresi?
eğitimin olması gereken erdemli evrensel hedefine ulaşamadığının acı sinyalleri...insanlığın vahim durumları...
kişisel çıkarları değil insanlığın çıkarlarını düşünen bu yola baş koyan değerlerle düzellecektir bu yüzkarası hüzün tabloları...kutladım hayata kattığınız erdemli eşsiz güzellikleri değerli yazar...
iyi ki varsınız...insanlığa yararlı çalışmalarınızda başarılar dilerim...
sevgim saygımla hep..selamlar..
Yükselenyıldız
"-Kapı gibi kocam var. .........................................., ............................................, ............................................ , ....., evde olmadığım zamanlar bile evimizin temizliğini yapıyorum, üç çeşit yemek yapıyorum."
İlginize teşekkürler arkadaşım.
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
etkili yorumla onurlandırma nezaketinize teşekkürler değerli yazar dost ...(mahcubiyetten yanaklarım pembe..:)
sevgim saygımla hep...
Rahatsız etmiyorsa nedir ki SÖZ?… Hatırlatmıyorsa gerçekleri, sarsmıyorsa derinden ne anlam ifade eder ki…
Suçüstü yakalamıyorsa bizi… Utandırmıyorsa günahlı yüzlerimizi, SÖZ neden sarf edilir ki?!
Aşka, öfkeye ve değerlerimize kapı aralamıyorsa nedir ki SÖZ?!
Ulaştığı insanı cehaletten , esaretten, kin ve nefretten alıkoymuyorsa nedir ki SÖZ?!
Dışarıya bakın ne görüyorsunuz?
Oyun oynamayı unutmuş kavga eden çocuklar… Birbirine yabancı sözde komşular…
Hınçla klakson, korna çalan adamlar… Siyasetin gölgesinde kurban edilen ülkeler…
Saygılar selamlar...
Yükselenyıldız
SÖz, ağızdan çıktı mı, ses getirmeli ki söz olabilsin.
Teşekkürler.
Her ne kadar “gaz vermek” terimi mekanik bir terim olsa da, dilimize tekerleğin icadıyla beraber girmiştir.
Bu konuda yaptığım araştırmada ünlü Türkolog, düşünür, araştırmacı, yazar GUDBETTİN BÜTANGAZ’ın “Yürrrü Koçum Kim Tutar Seni” isimli eserinde meraklısı için çarpıcı bilgiler bulunmaktadır. İşte bir kaçı;
- Bu güne kadar yapılan arkeolojik kazılarda tekerlekle ile ilgili ilk bulgular MÖ 3000–3500 lü yıllarda Sümerler tarafından bulunduğunu gösteriyordu. Sümer bayanlarının tekerlek dedikleri halkalarla hulo-hop oynarken gösteren duvar resimleri araştırmacıları böyle düşünmeye sevk ediyordu. Oysa o tarihlerde Türkler bırak tekerleği, gazla çalışan adına Anadol dedikleri ilkel bir taşıt yapmışlardı bile
- Bu yüzden tekerleğin ilk olarak Orta Asya da Türkler tarafından icat edildiği, fakat o yıllarda Türkler arasında “tekerlek” kelime manası ile ayıpçıl bir mana ifade ettiği için bir sır gibi saklandığı iddia edilir. Günümüzde Orta Asya steplerinin doğalgaz yatakları bakımından zengin rezervlere sahip olması da bu tezi doğrulamaktadır.
- Hatta ve hatta Türkler gaz işini o kadar ilerletir ki sadece otomotiv sektörü ile kalmayıp siyaset, savaş, ticaret, spor vs her alanda olmak kaydı ile “gazı” kelimenin tam manası hayatlarının içine sokarlar
-Heyhat, gazı ve tekerleği bulan Türkler maalesef “fren” denilen düzeneği icat etmeyi akıl edemedikleri için başları bitten, kıçları dertten kurtulmaz.(mış)
Hocam Allah eksik etmesin gazdan yana sıkıntımız yok da, asırlar geçti hala freni icat edemedik, ona yanarım
Saygılar, selamlar
Yükselenyıldız
Sağol; gülümsedim sabahın köründe.
Oysa moralim çok bozuktu.
Maalesef işyerlerinde de çok kullanılır gaz verme yöntemi.. Falanca ile bizi muhatap etme, sen hanımefendisin veya beyefendisin, anında bitirirsin şimdi diğerine verirsek hatalı yapar, başımızı ağrıtır. Hem de ilk başta posta koyup refüze eder vs. vs.
Güzel bir paylaşımdı. Teşekkürler. Saygı ve selamlarımla..
Aysel AKSÜMER tarafından 10/15/2010 5:43:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yükselenyıldız
Haklısın arkadaşım.
Saygı öncelikli sevgler.
Çocuklarda ya da insanlarda en etkili sözcük yaptıkları işin karşılağında "aferin" övgüsü almalarıdır.
Paylaşım güzel, teşekkürler.
Yükselenyıldız
"-Deliye boylatırlar çayı.
Saygı öncelikli sevgiler.
O gazı verenler bilmiyorlar mı ki, gün gelecek verdikleri o gazın getirdikleriyle hem kendileri hem nesilleri zehirlenecek?
Kısa olmasına rağmen toplumsal bir çok sorunu içine almıştı yazınız.
Tebrik ve teşekkürler sizin için.
Yükselenyıldız
Artık durulması gerekir.
Değerli yazar...
Fikrimizin yorgun hallerden uyanıp sabahın bu soğuk ve tembelliğin bu tatlı saatlerinde tıkır tıkır çalışmasına vesile oluyorsunuz..
Karl Marx'ın "Din afyondur" derken söylemek istediğinin anlaşılamadığını düşünüyorum.
Yazının genelinde size hak veriyorum...Yüzüne kamera tutulunca değerlerini salıp istenildiği gibi bir maymun olma eğilimi bu toplumun büyük bir kesiminde "uyanıklık" veya " beceriklilik" hatta "şans" ve"talih yüzüne güldü" olarak algılanıyor.
Sahte ve iki yüzlü değerlerin yüceltildiği bir zamanda , insani değerlere ve erdemlere sarılmak ...ve yetişen gençleri zehrin tatlı ve pembe hallerinden uzak tutmak için çoook fırınların önünde beklemeliyiz...
Benim yaşadığım yerde umumiyetle "mahafazaka" denilen topluluk var..
Ve burada yine "mahafazakar" insanlar tarafından "Cafe" denilen fakat "cafe diye okuduğunuz zaman bu mütedeyyin insanlar tarafında " mübarek kafe-kafe diye okunur yaa..Allahım yaa" sitemleriyle karşılaştığımız mekanlar açılıyor.
Ve burada o mahafazar insanların umumiyetle kız çocukları..Nargile çekiyorlar...Hem de yılların tiryakilerine taş çıkartırcasına..
Özgürlük adına...
Birey olma adına...
İsyan adına...
İslam adına...
Her ne sebeple olursa olsun...
Kendini göstermenin ve dikkat çekmenin ruhsal bir hastalığa dönüştüğü toplumumuzda bu haller maaalesef her zeminde oluyor...
Ben o "mahafazakar" beylere-hanımlara " maden kapitalizm bizim gençlerimizi zehirlemek için kara örümcek ağları açıyor..biz de beyaz örümcek ağlarıyla müdahale edelim"...Nasıl dediler..
Bizler açalım bu Cafe yazılıp kafe okunan yerleri....Kötü alışkanlıklarda uzak tutalım...tiyatro..müzik....eğitimi verelim" ..
Meğer bu mekanı açan sakallı mahafazakar abi de o maksatla açmış ama....paranın gözüne...
Yazınız kısa olmuş...söyleyecek çoook şeyiniz olduğu belli içinizin sesinden anladığım kadarıyla..
saygı ile.
Yükselenyıldız
Düşüncelerinize katılıyorum.
Maddenin manaya galebe çaldığı toplumumuzda ben o sakal bırakıp, hayır toplayıp da 'cukka' edenleri de çok iyi görüyorum
Partizan, liderinin peşinden gidiyor yurdumda. Liderinin ağzından çıkan her söz onun için akbul görür; gerekeni yapar.
Ne var ki bu partisi için canını verecek partizanlar, o partinin kapısında il-ilçe başkanı rıza göstermedikçe değil üye olmak, giremez.
Parti liderlerinin, aydın geçinenlerin ağzından düşmüyor:
"-Atatürkçüyüm!"
İyi de kardeşim, sen önce egemenliği millete ver ya da verdirmek için uğraş ki ben senin Atatürk'ün zihniyet inkılabına saygılı olduğunu göreyim.
Köylü bu milletin efendisiymiş. Yapmayın Beyler.
Günümüz yurdum siyasetçileri neyse de, geçim ve yakınlarını geçindirme derdinde, şu meydanlara dökülüp de isyan adı altında baştakilere aslında yalvaranlara n'oluyor?
Kardeşim;
Önce şu egemenliğini bir kazan. onun için sokaklara, meydanlara dökül. Sen, egemenliği meclisin bu durumunun devamından yana olanlara bırakır da parti liderinin hükümet olması, filanca kurum çalışanlarının ücret ya da maaşlarına zam alabilmesi için çalışırsan bu düzeni beyler daha çook sürdürür. Ve bu düzen görüldüğü gibi babadan oğula sürer gider.
Yazımın kısa oluşuna gelince değerli arkadaşım;
Bu bir günlük gazetede köşe yazısı. Ve tüm yazılarıma bakarsanız kısadır.
Toplumumuz, fuhuş, tecavüz, magazin, kap-kaç, hırsızlık ce cinsellik yazılarına ayırdıkları zamandan kırpıp da bu kadarını bile okuyup, kafasında soru işaretleri belirirse, ne mutlu bana.
İlginiz için teşekkür ediyor, saygı öncelikli sevgiler gönderiyorum.
Yükselenyıldız
Bir seyi aklima getirdi bu yaziniz.Paylasasim geldi burada.
Bir gün (bu yaz) balkonda oturuyorduk kizkardesimle, baktim ki bir sürü kus ucuyor.
Dedim bu kadar cok kus nerden gelmis böyle bukadar.O sirada kizkardesim dedi keske ben de ucabilsem.
Ben de dedim ki kus iste ve de özgür ama nereye ucacagini bilmiyor nerden bilsin nereye ucacagini cünkü beyni yok.
ben öyle deyince okadar cok gülmeye basladik ki hic yoktan anlatamam.
Sonra bu olaydan esinlenip söyle yazmistim
kus ucuyor
sinirsiz
ucabilir
cünkü beyni yok
calistir
yor biraz
düsün
senin bir beynin var
akli sayesinde
hayvandan üstündür insanlar
akil mantik ve denge
diye birsey var....
diyorum ki,
gel kus beyinli olma
sakin ha hafif olma
ve cok havalanma
aniden
cakilirsin
yerin cekim gücü cok.......
Güzel bir yaziydi.
Bazen evet insanlarin hatalari oluyor düsünmeden sözün nereye gidecegini bir bosluk aninda konusuyor.
Ve bir de yine baska bir acidan bakinca kandirilmaya müsait bir cok gelismemis beyin var bunlari da iste
cekebilirsin istedigin yere istedigin sekli almalari az bir ugras ile mümkündür.
Cok yönlü bir yazi cok acilardan yorumlanir. Yüreginize saglik.
Sonsuz saygimla
Yükselenyıldız
Yoruma cukgadak oturmuş.
Teşekkürler değerli arkadaşım.
Eğer zarfın içi boşsa; Gazla doldurmak kolaydır. Teşekkürler Yüksel Bey...Saygılar
Yükselenyıldız
Yoksa bu kadar piyona sahip olamaz politikacılar.
Yükselenyıldız
Yoksa bu kadar piyona sahip olamaz politikacılar.