- 768 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
CİDDİYET
Atalarımız; dilin kemiği yok sözüyle ne güzel ifade etmişler. Herkes Lafını tartıp biçerek istediği gibi söyleyebilir ancak söylediğimiz lafların bir gün bize geri döneceği idrakiyle hareket etmek doğru olandır kanaatindeyim.
Seçimden önce siyasiler bol keseden, bahşiş dağıtırcasına vaatlerini sıraladılar. Verdikleri sözlerin çok değil, referandum sonrasında karşılarına çıkması vaatçilerin beklemediği bir hal olsa gerek. Bir defa laf çıktı mı geri dönüşü olmuyor. Bu laflardan ilham alan ehli yazarçizer takımı boş durmadı ve köşelerini boş bırakmadan doldurmaya çalıştılar. Yazacakları, konuşacakları malzeme çıktığı içinde vaatçilere müteşekkirdirler.
Liderseniz verdiğiniz sözler önem arz eder. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı. Boş bulundum, öylesine söyledim ağzımdan kaçtı gibi mazeretlerin arkasına sığınamazsınız. Ağzınızdan çıktımı bir kere, o artık sizin değil duyanındır, topluma mal olmuştur. Ya dilimize sahip olacağız ya da yapamayacağımız işler hakkında vaat bahşişçiliği yapmayacağız. Laf bumerang misal döner dolaşır sahibine ulaşır. Çıktığı şekliyle değil tortularını da alıp gelerek ulaşır.
Vaat bahşişçiliği sadece siyasi liderler tarafından verilmez. Toplumun değişik katmanlarından insanlarında öyle ya da böyle içinde bulunduğu bir hastalıklı haldir. Yapamayacağımız şeyler hakkında söz vermek ikiyüzlülüğün adı değilde nedir? Siz değerli okuyucuların anlayışına bırakıyorum. Baba veya anne çocuğuna yerine getiremeyeceği vaatleri neden verir? Öğretmen, öğrencilerine yerine getiremeyeceği vaatleri neden verir? Amir memuruna yerine getiremeyeceği vaatleri neden verir? Hülasa; toplum olarak neden yerine getiremeyeceğimiz vaatleri vermekten imtina etmeyiz? Acaba bilerek veya bilmeyerek ikiyüzlü bir yapı ürettiğimizin farkında mıyız? Bu ikiyüzlü yapının oluşmasına hepimiz tuğla taşıdık, taşıyoruz. Bir süre sonra yaptığımız ikiyüzlü yapıyı seyredip mutlu oluruz. Yanlış veya doğru davranışlar tekrarlanarak kişilik haline gelir. Kişilik haline gelen davranışlarımız bize yapışır ve zamanla o davranışları savunur hale geliriz. Maalesef şu andaki hali pür melalimiz budur.
Vaat bahşişçiliğinde; kişileri isteklendirme anlayışı olabilir. Fakat yerine getirilemeyen her vaat, vaat verene ağır bir fatura olarak geri döner. Beklenti oluşturmak beklenilen şey ne ise hâsıl olmadığı vakit beklenti içine gireni ümitsizliğe ve karamsarlığa iter. Böylece bekleyenin gözünde de vaatçi biter, yalancı konumuna düşer. Vaatçi Güvenini kaybeder, inanılmaz olur. Adı yalancı baba, yalancı öğretmen, yalancı amir ve de yalancı lider kalır. Laf ağızdan çıkmadan senin, çıktıktan sonra sen onun esiri olursun anlayışına müdrik olmalıyız.
Esiri olmayacağımız vaatleri verme temennisi ile vesselam…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.