- 793 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SÖZ OLA BERİ GELE
Kâinattaki giz denizinde yüzebilmek için giz’in gizlerini okuyabilmek, sezebilmek gerekir. Kâinattaki en büyük giz denizlerinden birisi de insandır. Eğer insanı anlamak, ondaki gizleri çözebilmek ve insan denizinde yüzebilmek istiyorsanız işe kendinizdeki gizleri keşif ve çözmekle, kendi giz denizinizde yüzmekle başlamalısınız.
* * *
İnanıyorum ki insanlık tarihinin en çetin kuşatması, hevâ ve heves tarafından irâdenin kuşatılmasıdır. Suskunluğun en onulmazı da, vicdanların susması…
* * *
Yüreği ve vicdânı arasında sıkışıp kalmış olanlara acıyın ve dua edin, zira onlar onulmaz bir derde yakalarını kaptırmış çaresizlerdir.
* * *
Öyle sancılar vardır ki çaresi yine başka bir sancı, öyle zehirler vardır ki panzehiri yine başka bir zehirdir. Özlem ve hasretlerin, zehirden daha acı, sancısından kurtulabilmenin çaresinin, sabrın baldıran zehri dolu badesini içmek olduğu gibi.
* * *
Özgürlük kaynağından sulanan ruhlar, zulüm tüm şirretliğiyle kudurganlaştığında bile korkunun çürütücü, aşağılayıcı kucağına iltifat etmezler…
* * *
Kin, satılmışlık ve önyargı sağduyu ile birlikte adaleti de imha eder.
* * *
“Ben insanım” demekle değil insanca duyarlılıkla insan olunur.
* * *
İnsan olarak doğmak bizim marifetimiz değil, asıl marifet insani erdemleri çürütmeden yaşayabilmektir.
* * *
Beşerî âşklar kınanası, utanılası kirler değildir, bilakis onlar Vedûd olan Mevlâ’nın gönüllere nakşettiği çok özel ihsânıdır. Onunla yorgun yürekler bile kanatlanır. Ancak bu aşıklar aşkın kaynağına (ilâhi aşka) kafa tutmamalı, onunla savaşmamalı. Güneş sisteminde meftûn birer pervâne olan uydular gibi onun yörüngesinde yerini almalı, oradan uzaklaşmamalıdır.
* * *
İnsan fıtratına nakşedilen beşerî aşkı inkâr veya gözardı etmek neredeyse aşkı yaratan Vedûd’u ve yüreği tasvir eden Musavvir’i inkar gibidir.
* * *
Sevmek ve sevilmek kimi zaman yüreğin damağında mayhoş, acımsı tatlar bırakıyor olsalar da hayatın en nâdîde meyveleridir. Öyle inanıyorum ki; bu meyveleri henüz tadamamış olanlar, “ben yaşıyorum” dememelidir.
* * *
Ey aşk yolcusu, önce sabrı doku ilmik ilmik hücrelerine ve özlem ateşi başkaldırdığı zaman irâdene, bunu bir zırh olarak giy yüreğine. Sabrın ateşten gömleğini giyinmek zordur bilirim ama, onu giyinmekle isyanların nefeslendirdiği azap ateşinin can yakan koynundan âzâd olabiliriz ancak.
* * *
Konuşmak sâdece dille gerçekleşmez, aslında sözün sükût ettiği, etmek zorunda ve kifayetsiz kaldığı zamanlarda gözlerin konuşması, gözlerin birbirlerini görmekten mahrum olduğu durumlarda da yüreklerin konuşması (aynileşmesi) insana haz veren, tariften vareste ve doyumsuz sohbetler gerçekleştirir.