- 1118 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GURBET KUŞU(SILA-SIZ)???
-Kiminle konuşuyor bu kadın?
-Ah şu çiçekleri...
İkindi güneşi sızıyor penceremizden.Bir çay koyuyorum.Sever bu vakitlerde çay içmeyi annem.Oturuyor elinde dantel...
Dantel ören derin bir kadın o.Yumuşak gülüşünün ardında yaptırım gücü kuvvetli olan bir anne... Dantel ören derin bir kadın o.Kimse bilmiyor gözlerine saklanan hüznü.Ondan ve o anlattığında da benden başka...o anılarının bir bütünü.Her sohbetimiz nasıl da onun geçmişine varıyordu aslında.
***
Bugün gibi günlerden bir gün... En az bugün kadar sıcak bir temmuz günü... Zamanın getirdiği her şeyi götürürsek, taş duvarlı toprak tavanlı, karanfil saksılı eve dönebiliriz.
***
1969 baharı,baharların en güzeli,Sultan hanım doğdu.Annem olacağı önceden kestirilmiş kadın,güzel bir bebek olarak kondu Akile Hanım’ın kucağına ve başladı sonsuzluktan kesilen fani yolculuğun bileti.İki göz evin içinde, anne ve babasıyla yaşayan evin en büyüğü Çolakların İsmail’in büyük oğlu Mehmet Bey’in ilk evladı:Sultan.Gözleri kara,saçları kıvır sevimli bir kız çocuğu...
Zaman çabuk geçer,büyür Sultan,yamalı kıyafetlerin içinde. Çubuklardan yapılmış yün bebekleriyle oynar.Annesinin kuzusudur o.Saçları örgülüdür hep saçlarıyla oynar.Dünyaya ondan sonra gelen kardeşi Sunay ve en küçükleri Suatla da...
***
1973 kışı ne zor kıştı.Geçim zor.İki göz evde iki aile.Sıkıntı çok,para yok.Mehmet Bey’den başka çalışan da yok.İsmail Bey kahveden çıkmaz,eşi sultan-ki bizim kahramanımza(anneme)adını vermiş-yaylaya gider gelir,boz ineğiyle uğraşır,sessiz sakin,çalışkandır.
1973 senesi...İş bulma sıkıntısı yaşayan Anadolu gençleri ,ekmek davası uğruna vatanlarını terk edip gurbete çıkıyorlardı.
"Bir yiğit gurbete düşse gör başına neler gelir"
Türküler boşuna yakılmamış elbet.Neler gelir kim bilir neler gelir...
Yuva kurmak için para biriktirmek için gidenler,eşini çocuğunu arkada bırakıp gidenler...Umudu gavur memleketinde aramıştı işte pek çoğu.Mehmet Bey gibi.
Konsolsoluğa başvuruları kabul edildi,vizeler evraklar derken,ailesini de bırakıp gitti yaban ellere Mehmet Bey.Gidiyordu ama tez zamanda aldıracaktı ailesini oraya,ancak önce düzeni kurmalıydı,anlamalıydı.Bu süreçte de sabretmeliydi Akile Hanım,eşini sabırla beklemeliydi,çocuklarına sahip çıkıp beklemeydi.
Sular döküldü,su gibi gidip gelinesin diye.Dualar edildi,sağ salim varılasın diye.
Bir seneye yakın zaman geçti.Çocukları büyüyordu Akile’nin dizlerinde.Düşe kalka,dike dike söküklerini, büyüyorlardı işte.
Okula pek bi hevesliydi Sultan.Komşusunun oğlu Yaşar daha yeni yazılmıştı bire.O da heves etmişti onu okula giderken görünce.O da gitmek istedi okula,annesi "Olmaz" dedi.Ağladı çok ağladı Sultan.Dayanamadı Akile ,akrabaları olan Şükrü Öğretmenle konuştu.Öylesine gidip gelsin bakalım dendi.Havalara uçtu Sultan.Okula gidecekti çünkü.
Annesi ertesi gün saçlarını iki örük yaptı,tertemiz giydirdi.Üşütmesin diye,şalvar da giydiridi eteğin altına.Sonra sıkıca tembihledi :
"Bak gızım, okuluna gidince ögretmenine selamımı söle, ne zaman girip çıkacaaınızı öğren ben de ona göre hazırleyem seni"dedi yolladı.Sultan hevesle gitti okula.Kimse takmadı pek onu ilk başlarda,öylesine geldi diye.Yaşıtı değildi zaten öğrencilerin hiçbiri.
Sultan,söz aldı öğretmen derse girince, annesinin dediklerini söyledi öğretmenine.Sınıfta herkes güldü.Utandı,çok utandı Sultan.Ayıp bişey mi demişti ki gülmüşlerdiÖğretmen tebessüm edip sınıfı susturdu."Aleykümselam" dedi önce,"Annene ona teşekkür etiiğimi söyle,en doğrusunu düşünmüş. Giriş saatimiz yedi buçuk,çıkışımız üç.Böyle söyle annene,aferim sana da"dedi.Utanması geçti Sultan’ın.Akşamüzeri olup bitenleri ballandıra ballandıra annesine anlattı.
Günler böyle geçiyordu.Bir gidiyor bir gitmiyordu Sultan ama anlıyordu dersleri.Öğretmenlerin dikkatinden kaçmıyordu bu.
Güz bahara erdi,zaman geçiverdi. Çağırdı nihayet Sultan’ın babası Fransa’dan.Hasret canına tak etmişti Mehmet Bey’in.Yuvası burnunda tütüyordu.Düzenini kurmuştu az çok.Ailesini bekliyordu fakat gidemedi hepsi.Sultan ve Sunay kaldı.O kadar çok ağladılar ki köylünün diline düştüler.
Millet:"Etmeyin eylemeyin,buncağızları da götürsünler.İkisini birden öksüz gibi nasıl bıraktılar,yahu bu Akile’de hiç mi akıl yok"diye Akile’ye kesitiler faturayı.Çaresizliğe değil....Doğru cahildi Akile biraz aklı ermezdi onun öyle her şeye.Eşi ne derse o olurdu.Hem millet nereden bilecekti,sıkıntı çoktu eşi olmadan,kaynana evinde gelin başına kalmak zordu.Çocuklar sonra hemen gidiverirdi,alıveriridiler hemen yanlarına.Olmadı .İstanbul’dan döndü on beş gün sonra.Anne yüreği de dayanmamıştı böyle ayrılığa. Zaten evraklar da eksikti"Evrakalr tamam oldu ama bu kez Akile:"Evlatalrım olmadan gitmem!".
Hepsini çağırttı Mehmet Bey bu kez,konsolosluğa başvurup.Vize çıktı.
Ailecek Fransaya gittiler o kasım ayında,1975 senesinde.
***
El memleket...Herkes yabancı.İklimi,insanları,dili,anlayışı farklı...Akile Hanım okuma yazma bilmezdi.Fakat cahil aklıyla dinlediği her şeyi ,öğrendiğini ezberinde tutardı.Dili çabuk öğrendi.Komşusu olan Arap kadının da bunda etkisi oldu tabi.Çocuklar için zor oldu ilk başlarda.Fakat zamanla bir oyun halini aldı onlar için,bu dil öğrenme işi.Sultan birinci sınıf,Sunay ana sınıfına gitiler,Suat da evde annesiyleydi.Her akşam sorardı babaları:"Bugün ne öğrendiniz?"
Her gün öğrendikleri kelimeleri söylediler.Aferimler-ini aldılar,mutluydular.Her gün zafer kaznamaktı çünkü bu.
***
Ne güzel geçiyordu günler. Her gün yeni bir şeyle geliyordu babası.Eli hep doluydu.Elbiseler almıştı bir keresinde sonra bir de ağlayan ve gülen bebek...bu köydeyken oyandıklarına hiç benzemiyordu Sultan’ın. O,çok sevmişti bu bebeği,kardeşiyle onu oynuyorlardı hep.
Bir gün ellerinde muz torbaları,bazen bir kasa kola...Ertesi gün ilginç bir oyuncak...Her gün elinde bir sürprizle kapıdan girmesine alışmaya başlamışlardı.
Kapıda karşıladılar hep onu.
Ve bir gün kocaman bir bisikletle geldi İşçi Mehmet Bey.Üçü birden ababsının boynuna sarıldı.En en mutlu yılllarıydı bu Sultan’ın.
Hiç unutmayacaktı Sultan:Babalarının ehliyet aldığı haftasonuydu.Eski model bir araba almıştı Mehmet Bey.O haftasonu da hemen kutlayacaktı bunu ailesiyle." Hadi hazırlanın pikniğe gidiyoruz" dedi.Royan şehriniın en güzel parklarına götürdü,dondurma yedirdi çocuklarına.Arabası da güzeldi.Dolaştılar epey o gün.Ne mutluydu Mehmet bey ve çocukları ve eşi...
***
....
Biraz Sultan olacağım biraz anlatıcı...şimdilik özet mahiyetinde ilerliyor yazım.bu ilk öyküm,merak ediyorum sadece devam etmeli miyim?
YORUMLAR
nuryağmur
nuryağmur
:)) Yazılara elbette rağbet gösteriliyor fakat insanların kaleminizi tanıması için biraz zaman vermelisiniz.
Yazıya gelince içerik klasik hayat hikayesi ve onu süsleyip okunur kılacak yazardır. Her yazı sıradandır ve onu değerli kılan bizzat yazanın kendisidir.
Uzun öykü yazmak cesaret ister, bunun için öncelikle kutluyorum sizi.
Ama....
Bence ilk denemelerinizse kısa yazılarla başlamalı ve kendinizi geliştirmelisiniz. Bu yazınızda bir çok eksiğiniz ve imlâ hatalarınız var. En çok göze çarpanlar ise noktadan sonra, satır başlarında ve özel isimlerin başında küçük harflerle başlamanız. Klavye hatalarınızda var fakat bu zaman zaman bizlerinde başına gelebilecek ayrıntılar.
Çok daha iyi yazılarınızı okumak temennisiyle...