- 1233 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
AZ PİLAV ÜSTÜNE FASULYE
Bu tanımlamayı sanırım en iyi mütevazı bir bütçe ile okumuş yada okumaya çalışan öğrenciler anlayabilir. Bende bu tanımlamayı çok sık kullananlardan biriyim. Çünkü 7 yıl yatılı ilk öğretmen Okulu öğrenciliği, 4 sene fakülte, 6 sene lisans üstü dönem öğrenciliğim süresince hep lokantalarda tartışmasız ana mönümdü bunlar. Tıpkı şimdi siz öğrencilerimin en sık menüsü olduğu gibi. Tabi ki çorbalardan oluşan olağan üstü değişik lezzetleri buna dahil edebiliriz.
Evet yaklaşık 17 yıl bu menüyü isterken, değişmez bir hayalin sıcak tebessümü düşerdi yüzüme. Evet o hayal - bir gün tam pilav ve ayrıca kocaman bir tabak fasulye- ile ilgiliydi. Bu hayal klasik olarak "ülke ekonomisi"; neoklasik olarak "sosyal dengeler"; realist olarak "paranın gücü"; sürrealist olarak "yaşamın itici devinimi"; romantik olarak "yokluk dehanın anasıdır"; natüralist olarak "yaşam bir savaştır"; modern olarak "bir gün olur", post-modern olarak "hemen şimdi", uzlaşımcı olarak "olabilir efendim, yazı var güzü var"; kaderci olarak "Polyanna’nın fasulyesi bile yoktu"; kuşkucu felsefeci olarak "fasulye ve pilav görecelidir"; Kant’çı olarak "efendim algılanmayan şeyler yok demektir"; kötümser varoluşçu olarak "herkes bir gün yok olacak"; iyimser varoluşçu olarak "Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve az porsiyon yiyebiliyorsunuz"; hümanist olarak "bunları bulamayanlar da var" şeklinde açıklanabilir belki ama en gerçeği benim ve benim gibi koşullardaki öğrenciler için tatlı bir yarını ve kaybedilmeyecek taptaze umutları temsil etmektedir.
Elbette o günlerde de rahatlıkla bu porsiyonları normalleşmiş bir menüyü kolayca isteyebilirdim ama cebimdeki paranın yetiştirilme gibi bir sorunu olmasaydı. Ya da normal menüyü isteme sonrası cebimden çıkacak paranın o zavallı öğrenci kalbimdeki ezikliğini hissetmeyecek olsaydım. Yani hep tatlı bir hayaldi normal menü. Hayır salt bir hayal de değildi, bir umut tu. Bir motivasyon materyaliydi. Bir gün hiç yüreğim burkulmadan, cebimdeki parayı hesaplamadan tam porsiyon pilav ve fasulye yiyebilme düzeyi. Gerçi bazı öğrenci arkadaşlarım benim temel menümün tost ve çorba çeşitleri ile değiştiğini söylüyorlar ama yakın menü ve hayaller olduklarını düşünüyorum.
Evet bu günün fasulyeli az pilavı, geleceğinizde başarı, sağlık ve mutlulukla doldurulmuş büyük porsiyonlara dönüşmesi beklentisi elbet hep süreğen bir dilektir. Şimdi buraya kadar yazdıklarımı okuyan sevgili okurum artık, bu yaş ve düzeyde hayallerime erişmiş olduğumu düşünebilir. Hayır ulaştığım söylenemez, yada ulaşıp kaybettiğim daha doğrudur. Çünkü kolesterol, mide spazmları, dengeli beslenme vb. nin içinde kayboldu gitti benim çok pilav ve fasulye hayallerim. Ama sizlere benim bu kaybolmuş hayallerimi bir hikaye olarak bırakıyorum, sizin örtüşen hayallerinizi kamçılasın diye...
YORUMLAR
sevgili hocam güzel bi yazı olmuş felsefi çıkarımlar da güzel ama bi savaş yok bu yazıda yani kuru fasülye ve pilav yemek istemiyorum die bi isyan yok ve kuru fasülye ve pilav yerine birbucuk acılı adana hayali yok ve bu hayali gerçekleştirebilmek için harcanan bi çaba yok
liseyi yatılı okudum kurufasülye pilav ana menüsüydü cay ocağında askıcılık yaptım cafede çalıştım pazarda kabzımallık yaptım kuru fasülye ve pilav yemedim okulda 1.5 ünv okudum 6 yıl okul yemekhanesinde iki günde bir çıkardı
ben yine yemedim
annemin yhaptığı pilavdan başkasını hiç biyerde yemedim kuru fasülyeyi de aç kaldıım zaman ölmemek için yedim
ünv.de de çalıştım radyoculuk yaptım gezi organizasyonu parti organizasyonu vs.
görüyorum ki siz kaderci olmussnuz ve kuru fasülye ve pilavı kaderinizle özeşleştirmişsiniz şimdi de yas almış yürümüş gecmişinize ve savaşmamışlığnıza isya nederk birbucuk adana hayali de kursanız kolestrol asırı kilo tansyon vb hayallerle avunmaktasınız
savaşsaydınız keşke kaderinizle
saygılar
pastoral_senfoni tarafından 9/24/2007 3:49:48 PM zamanında düzenlenmiştir.
AZ PİLAV ÜSTÜNE FASULYE
Banada okul yılarında 3-4 arkdsın cebimizdeki parayı birleştirp çay ve yanında her daim dörde beşe bölünmüş simit tadını hatırlatı o simitin tadı hep bir başkaydı o vakit karnımızı doyuran şimdiyse yüreğimizi doyuran birer anı olarak kaldı ...
SEVGİYLE KALIN GEÇMİŞE GÖTÜRDÜNÜZ
TEBRİKLER...
"AZ PİLAV ÜSTÜNE FASULYE" makalenizi okuyunca, ilk olarak; Bilecik Ertuğrul Gazi Lisesi'ndeki öğrencilik yıllarım geldi aklıma.
Okulumuzun yemekhanesindeki yediğimiz Kuru Fasulye, Pilav ve bol sulu Hoşaf... Pirinçler ucuz yollusundan olurdu çoğu zaman. İçinde karalıklar olurdu ama temiz. Çok uzun boylu bir arkadaş vardı bizim sınıftan, Saniye. Beklerdim; Saniye otursun, ardından aynı masaya otururdum. Çabuk midesi bulanan cinsten... "Aaa!.. Pilavda yine kurt var, kız. Bööğğgh. Ne yapalım, mecbur yiyeceğim. Pişmiş nasıl olsa" dediğim anda, kızcağız yemezdi, pilavını. Bir de bekletirdim onu. "Dur, senin pilavı da yiyeyim. Beraber kalkarız. Sana poğaça ve çay alırım" diyerek.
Okulun Basketbol takımındayım ki; paydos zilinden sonra bizim antremanlar başlıyor. Açlık başa bela, başım ağrırdı ki; hala aynı. Hatta; elim ayağım bile titrer, açlıktan, yüzüm sararır, fenalıklar geçiririm. Fonksiyonlarım tuhaflaşır. (O zamanlar kimselere söylememiştim, kalp ilaçları aldığımı. Hele de okul faaliyetlerinden geri kalmamak için... 'Doğuştan Mitral Kapakçığım ters' diyemezdim, takıma almazdı, koçumuz Nihat Bey) Koçumuz 'Ne bu halin' dediğinde: "Açım, efendim" derdim, yalandan. Oturur bir iki bisküvi yer, çaktırmadan hapımı yutar, başlardım koşturmaya. Keyif alırdım, o güzelim deli çağlarımda (Özlediğim çağı, yaşattırdığınız için çok teşekkür ederim).
Bu arada bir itirafta daha bulunayım efendim: Bendeniz, ders çalışmaktan ziyade okulumuzun faaliyetlerine hayrandım. Şiirine, edebiyatına, resim çalışmalarına, felsefeye, maçlarımıza, tiyatroya, kütüphanesine, vs.
Kuru fasulye ve pilava da hayran... Bu yüzden olan Saniye'ye olurdu, bu yemek çıktığında. Yemekhane çıkışında ne isterse alırdım kantinden, vicdanım el vermezdi... Hala yanar içim. Kimsenin midesini bulandırmamaya bakarım.
İyi ki de yemişim. Şimdilerimde doya doya yiyemiyorum, yasaklardan.
Yarın sabah erkenden ve yine; Adana Başkent Hastahanesi'ne gideceğiz, aç bilaç. Şimdiden sıkıntısı bastı.
Şimdilik bu kadar. Allahaısmarladık.
Yazınız mı? Efendim, Güzel ne kelime "MÜKEMMEL" diyorum, ÖZlemce...
SAYGILARIMLA...
NOT: 10 puandan fazlası yoktu. Özür dilerim.
Gülizar Özlem SARAÇOĞLU tarafından 9/20/2007 9:36:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Az Pilav Üstü Fasulye, hatta az pilav üstü kuru. Beyazıtta Üniversitenin arkasında el arabasında pilav üstü satan esnaf böyle sesleniyorlar. Lokantaya oturupta pilav üstü kuru yemeyi hiç sevmem. Eksik kalan bir şeyler var gibi gelir bana.
Ben el arabasında satılanlardan alır ayak üstü hatta bir başta soğar ister öyle yerim. Tadını böyle çıkartırım.
Bir çocuğum olduğunda da az pilav az kurunun ayak üzeri yenilmesinin lezzetini anlatacağım. Her şeyin azı güzeldir.
Son paragrafa gelecek olursam. İyi ki az pilav az fasulye yemişsiniz. Bakın hala tadı damağınızda. Tatmışsınız, hasretini çekmemişsiniz.
Her zaman ulaşmayı düşündüğümüz hayallerimiz olmalı. Yatağımıza yattığımız vakit düşünecek, elimizi uzatabileceğimiz bir şeyler bulunmalı.
Siz hiç bütün hayallerini gerçekleştirebilmiş canlı tanıdınız mı?
Ben tanımadım.
Halen koşuyorum bir şeylerin peşinde.
Hayallerim, isteklerim tükenmez ki.
Yaşamın bütün güzelliği burada saklı.
KEYİF ALARAK OKUDUĞUM ÇOK GÜZEL BİR YAZIYDI. KALEMİNİZE SAĞLIK.
KUTLUYORUM / SAYGILARIMLA