- 2004 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Mevsimlik tarım işçisi Şahin Arlar röportajı
Mevsimlik tarım işçisi Şahin Arlar röportajı
Devlete sesleniyorum. Durumumuz ortada cahil yetişen çocuklarını makine gören insanlarız bize sahip çıksınlar. Hiç olmasa çocuklarımız kurtulsa(!)
Burada yaşadığınız sorunlara değinir misin?
Gördüğünüz gibi yaşadığımız yer çöplük insan nasıl yaşar. Biz yaşıyoruz ama. Çadırda yaşıyoruz. Günde on iki on üç saat çalışıyoruz… Aldığımız üç kuruş günlük. Su, elektrik, tuvalet yok. Çocuklarımız buraya dökülen çöplerden dolayı hastalanıyor. Doktor yok ilaç yok
Ne iş yapıyorsunuz?
Seraya gidiyoruz. Güneşin altında sabahtan akşama kadar üç kuruş için çalışıyoruz(!)
Ne kadar ücret alıyorsunuz?
Yirmi TL ama oda Allaha emanet elçiye bağlı. Çek veriyor üç aylık. Ay gelene kadar sıkıntı yaşıyoruz
Buraya kimin vasıtasıyla geliyorsunuz. Sizi kim getiriyor?
Elçiler var. Bizim köylerimizde tanıdıkların aracılığıyla. Kendimizin tanıdığı elçiler var. Onların aracılığıyla geliyoruz
Sizi buraya getiren elçi veya işveren patron size kalacak yer ev vs sağlamıyor mu?
Yok yok hiç bir şey karşılamıyorlar. Biz patronları tanımayız. Elçiyi çavuşu biliriz(!)
Tuvalet banyo ihtiyaçlarınızı nasıl karşılıyorsunuz?
Tuvalet Allaha emanet tarlaya gidiyoruz. İkide bir bekçi bizi kovalıyor. Tarlamıza ekinlerimize zarar vermeyin diyor
Koşullarınız nasıl olsun isterdiniz. Burada değil de başka yerde başka şekilde yaşasaydınız?
Herkesin istediği iyi bir hayat vardır. Bizde iyi güzel rahat bir hayat isterdik. Olsun yinede Allaha şükür(!)
Devletten beklentileriniz nelerdir?
Bize fazla çocuk yapın diyorlar. Bizde cahiliz zekâmız biraz geri yapıyoruz. Ama Avrupa birliği gibi devlet bize çocuk parası vermiyor. Birde bizde çocuk çok işe gönderiyoruz cam silsin peçete satsın diye. Okutamıyoruz cahil kalıyorlar. Bizde doğru dürüst meslekli olanda yok. Keşke yetkililer kendileri gelip de bu sorunları görse… Bizimle burada bir gece geçirseler belki anlarlar. Bizim neler çektiğimizi. Bakanlar, milletvekilleri milyarlık maaş alırken biz burada on üç saat çalışıp yirmi TL alıyoruz. Televizyonlardan konuşuyor başbakanımız. Her şey ucuz diye. Vallah her şey ateş pası
Peki, kaç tane çocuğunuz var?
On tane
Bu kadar çocuğu yaparken hiç düşünmediniz mi. Ben bu çocuklara gelecek sağlaya bilir miyim diye?
Düşündük tabi haliyle. Aslında bu çalışmakla ilgili, Eskiden atalarımız buralarda çalıştığında belirli bir birikintiyle geri dönüyordu. Ama şimdiki koşullarda mevsimlik tarım işçileri sıfır elde sıfır geri dönüyor. Yani biz geleceğimizi çocuklarımızın üstüne kurmuşuz… Atalarımızda aynısını yapmıştı. Onlar yani atalarımız çocukları bir iş makinesi gibi görüyordu ve kazanıyordu. Bizde çocuklarımızı birer iş makinesi olarak görüyoruz. O yüzden çok çocuk yapıyoruz(!)
Sizi buraya getiren kişiler sosyal güvence sağlıyor mu?
Hiç bir şey sağlamıyor
Eki su, elektrik ihtiyaçlarınız?
Hiç bir şey yok. Suda yoktu bir ay önce. Yeni geldi okuldan çektik. Su olayını şimdilik idare ediyoruz
Yetkililere bu bölgeye bakan belediyeye gitmediniz mi sorunlarınızı anlatmadınız mı?
Gittik anlattık su konusunda yardımcı oldular… Başka ne yapsın belediye suyun parasını ödeyemesek keserler yani. Herkes geçim derdine düşmüş
Çadır kurduğunuz alana çöp döküyorlar. Kimler döküyor bu çöpleri?
Civar köydeki insanlar… Sanayidekiler he birde belediyenin işçileri moloz döküyor. Çocuklar gidip çöpleri karıştırıyor teneke şişe falan toplamak için. Arkasından hurdacı geliyor eşeliyor. Çocuklar hastalanıyor. Gözleri mikrop kapan oldu(!)
Kadınların sorununa değinir misin birazda?
Burada kadınların sonu bitmez ki kardeşim… Bütün işler kadınların yükünde. Sabahın beşinde altısın işe gidiyor… Akşam altıda geri geliyor. Gelir gelmez yemekti çamaşırdı çocuklardı. Saat ona kadar ayakta. Sonra yatıyor aynı çile sabah devam ediyor. Taa akşama kadar(!)
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Bizi buraya getiren, toprak ağaları bize bakmak zorunda bu böyle gitmez… Bize sahip çıksınlar. Sırtımızdan dünyanın parasını kazanıyorlar. Çocukları yılan sokuyor… Kirli sularda oynadıkları için çocukların çoğunun gözünde akıntı mikrop geliyor. Hiç biri okula gidemiyor. Devlete sesleniyorum. Durumumuz ortada cahil yetişen çocuklarını makine gören insanlarız bize sahip çıksınlar. Hiç olmasa çocuklarımız kurtulsa(!)
Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Biz teşekkür ederiz. Sorunlarımızı dinlediğiniz bizim sesimiz olmaya çalıştığınız için(!)
Mevsimlik tarım işçisi: Şahin Arlar
Röportaj: Ali Osman Abalı
YORUMLAR
Şahin Arlar.
Halk.(!)
Eğitim yok.
Yüzyıl önce, dededen aldığı kültür neyse,neye inanmışsa o.
Korunmamış,kollanmamış,yönlendirilmemiş,durdurulmuş,öyle istenmiş.
Milyonlarca insanımız gibi.
Halk...
Babası köylü,
Anası cahil,
Babası işçi,
Babası yarı-tok...
...olup okuyan/tutunan/kazanan insanların küçücük(!) bir farkı olmuş:
"kıyısından/zorlukla" da olsa bir fırsat yakalamış olmaları.
Ne yapsın Şahin Arlar?
ve 10 çocuğu...
***
"Herkesin istediği iyi bir hayat vardır. Bizde iyi güzel rahat bir hayat isterdik. Olsun yinede Allaha şükür(!)"
***
diyor,yine de...
Selam,saygı.
Ah şu cehalet!!! Yazıyı içim burkularak okumaya başlamıştım. Ta ki... 10 çocuğa kadar... Röportaj yaptığınız resimde ki bey ise, daha çok genç ve on çocuktan, devletin fazla çocuk yapın denmesinden bahsediyor... Hangi devirdeyiz? ÇOCUK YAPMA KONUSUNDA CAHİLLİK Mİ KALDI ARTIK !
Size bir soru? Bir devlet memurunun on çocuğu olsa nasıl geçinir? Her ay devletten az buçuk maaş alan insanın bile harcı değilken on çocuğa bakmak, işsiz olanın bu kadar mı aklı yok...
Artık günümüzde ebeler doğuda en ücra köşelere bile gidip, herşeyi anlatıyorlar ve sen hâlâ on çocuk yapıyorsun. Devletten çocuk parası istiyorsun... Ne alâ !!! Bir de devlet çocuk parası verse, çocuk sayısı yirmiye çıkacak herhalde...
Oniki insanı doyurmak başka 4-5 insanı doyurmak başka.
Başlarken içim burkuldu ama, sonlara doğru sinirlenerek okudum...
Sevgi ve saygı ile