Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Fuat Türker
Fuat Türker

İstek ve Tutkular

Yorum

İstek ve Tutkular

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

547

Okunma

İstek ve Tutkular

İstek ve Tutkular

Kur’an ahlakının yaşam için ne denli önemli olduğunun bilincinde olmayan insanlar, dinin ancak bazı konularda hayatlarına yön verebileceğini zannederler. Yalnızca zorluk zamanlarında, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya geldiklerinde, ciddi hastalık geçirdiklerinde, güç yetiremedikleri bir korku yaşadıklarında ya da ölümle karşılaştıklarında Allah’a sığınırlar.

Kendi belirledikleri sözde doğru ve yanlışlara göre yaşayan kimseler, hayatın en önemli konusu olan ahiret hakkında duyarsız ve umursamaz bir davranış sergilerler. Ancak bu seçim, onlara hem ahiretlerini kaybettirir hem de dünyada güzel bir yaşamdan yoksun bırakır. Yaşamın amacı aynı görüşte olan bu kişiler için birbirinden farklı değildir: Sınırlı dünya hayatını kendilerince olabilecek en iyi koşullarda yaşamak...

Söz konusu kişiler din ahlakından hayatları boyunca olabildiğince uzak durur, dini konularda konuşmamaya özen gösterirler. Hatta güzel ahlak göstermeyi, özverili davranmayı bir zayıflık ve saflık olarak görürler. Onlara göre, insan ne kadar özveride bulunursa bulunsun, karşılığında vicdansızlık bulur; dolayısıyla özveride bulunmak akılsızlıktır. Hiçbir çıkarı yokken bir başkasına iyilik yapmak ve yaptığı için karşılık talep etmemek iyi niyetli de olsa saflık değil de nedir?.. Bencillik bencillikle, kin kinle, düşmanlık düşmanlıkla, sevgisizlik sevgisizlikle, saygısızlık saygısızlıkla karşılık görmelidir; bu kişilere göre hayatın gerçek yüzü budur.

Vicdanları onaylamasa da birçok insan, çoğunluğun yaşam tarzına ayak uydurmaya kendisini zorunlu hisseder. "Madem bu toplum içinde yaşıyoruz, toplumun koyduğu kurallara ve belirlenmiş yaşam şekline uymak zorundayız " diye düşünürler. Toplumun bireylerini hoşnut etmek en önemli görevlerinden biridir.

Oysa çoğunluğun yöneldiği yaşam şekli -eğer Kur’an ahlakı dışında bir yaşamsa-, uydukları kural ve yaptırımlar insanları doğruya ulaştırmaz. Aksine Kuran’da, "Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminle yalan söylerler. (Enam Suresi, 116) ayetiyle çoğunluğa uymanın, insanı yoldan saptıran bir tehlike olduğu haber verilir.

Bu batıl ve şeytani sistemde yaşayan kişiler samimi müminlerin uyarılarını; " Bunca insan yanılıyor mu, bu zamana kadar bunu kimse fark edemedi de şimdi sen mi fark ediyorsun..." gibi tepkileriyle etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Böyle davranarak inanan insanları sindireceklerini zannederler. Ancak bu yöntem, batıl inanç sistemlerinde geçerlidir. Samimi müminler bu tarz tepkilerden Allah’ın izniyle etkilenmez, sabırla uyarmaya devam ederler. İslam ahlakını yaşamaktan insanları alıkoyan en önemli unsurlardan biri, akıl ve vicdanla değil, nefisle düşünmektir. Hak olana değil, batıla uymaları, hem kendilerine hem de etraflarına maddi manevi büyük sıkıntılar verir ...

Çünkü gerçekten nefis, -Rabbim’in kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir… (Yusuf Suresi, 53)

Kur’an ahlakı, insan yaratılışına en uygun olandır. İnsanı yaratan Allah, onun fıtratına en uygun yaşamı da Kur’an’da haber verir. Her insanın kendi mantık örgüsüne ve birikimine göre yaptığı değerlendirmeler sıkıntı getirir. Kur’an ahlakını yaşamayan insan bencildir; herşeyde kendi nefsinin isteklerini gözetir. Ancak nefsin tutkuları doymak bilmez, insanı azgınlaştırır. Yoksa insana ’her arzu edip dilekte bulunduğu’ şey mi var? (Necm Suresi, 24) ayetindeki gibi, istekleri bitmez, insanı bataklığa sürükleyecek kadar tutsak eder.

Nefsinin isteklerine ters bir durum geliştiğinde, bu kişilerde ani tepkiler oluşabilir. Bu durum insanı bencil, sevgisiz, kibirli, insaniyetsiz hale getirir. Söz konusu kimseler en çok kendilerini severler. Yakınlarına, arkadaşlarına, ailelerine olan sevgileri bile kesinlikle nefislerine uygun olmalıdır. Sevgilerinde Allah’ın hoşnutluğunu ve rahmetini gözetmez, dünyevi çıkar ve beklentilere göre hareket ederler.

Gerçek din ahlakını yaşamak, Allah’ın emrettiği ahlaka ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetine uymakla mümkündür. Allah, "...Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların heva (istek ve tutku)larına uyma..." (Maide Suresi, 48) ayetiyle müminlerin ölçüsünün ve rehberinin Kur’an ahlakı olduğunu bildirir. Bundan başka yol aramak, doğruya götürmez, kurtuluşa ulaştırmaz.

Çünkü; "... (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir ." (Kasas Suresi, 83)

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İstek ve tutkular Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İstek ve tutkular yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İstek ve Tutkular yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL