- 901 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
KÜSKÜN BEGONVİL (13)
O sabah her zamankinden farklı bir sabahtı Zeynep için. Kararını vermişti. Fakat gene de
içinde tarifi imkansız bir acı, bir hüzün, kocaman bir huzursuzluk çöreklenip oturmuştu.
Kulaklarını sağır edercesine iki ses sürekli beynini tırmalıyordu:
-Zeynep ha şimdi ha sonra . Allah vermiş işte . Kıyma bebeğine. Doğur. Kısmetiyle gelir
bebek. Sen bu kadar vicdansız olamazsın, yapma bunu sakın!
-Aman canım. Daha gençsiniz, ilerde gene olur. İstemiyorsan zorla doğurtacak değiller ya.
Sonuçta bu senin hayatın. Ne zaman hazır olursan o zaman doğurursun ikinciyi, git aldır.
Kurtul!
………..&……..
Celal beyin muayenehanesine girdiklerinde ikisi de gergin ve huzursuzdu. Celal Bey odaya
giren genç çifte hoş geldiniz dedi tek tek tokalaştı:
-Nasılsınız bakalım çocuklar? Arda nasıl?
Kemal yanıt verdi:
-Teşekkürler Celal Bey. Arda da iyi büyüdü artık. Biz şey için gelmiştik.
-Evet?
-Zeynep hamile.
-Öyle mi? Kutluyorum. İçeri geçelim hemen bir ultrason muayenesi ile bakalım miniğimiz ne
durumda.
-Şey Celal Bey…. biz bebeği istemiyoruz.
Burada Zeynep girdi araya:
-Celal bey biliyorsunuz Arda’yı çok zor büyüttük. Sağlık sorunları vardı. Hala devam eden
bir tedavimiz var. Bir sürü borcumuz var. Yeni bir bebek yeni masraflar demek. Yeni
sorumluluklar demek. Biz henüz buna kendimizi hazır hissetmiyoruz ve aldırmak istiyoruz.
Celal Bey oturduğu koltukta şöyle bir kıpırdandı. Sırtını iyice dikleştirdi. Bir baba edası ile:
-Bak kızım karar sizin tabi ama ben bir doktor olarak gece yatağıma yattığımda o gün
yaşadıklarımın muhasebesini yapar ve içim rahat uyurum her zaman. Kürtaj bence
katillikten başka bir şey değil. Ben bunu yapmıyorum. Ha ille de aldıracağım diyorsan
başka doktor arkadaşlar yardım edebilir sana. Yok, ben fikrimi değiştirdim doğurmaya
karar verdim dersen de gel, buradayım. Borç harç diyorsun piyangodan para mı çıkması
lazım ikinci bebek için? Bebek kısmetiyle gelir. O kadar çok bebek isteyen ve sahip
olamayan hastalarım var ki. Büyük Allah’ım isteyene vermez istemeyene yağdırır böyle.
Benim diyeceğim budur.
İyice kafese sıkıştığını hissediyordu Zeynep. Hak vermeli miydi Celal beye? Çocuk sahibi
olmak için milyonlar harcayan, gitmedik klinik, doktor bırakmayan insanlar duymuştu:
- Off Allah’ım neden onlara değil de bana verdin ki? BENİM ZATEN BİR BEBEĞİM VAR.
……………..&……………
Kararından dönmeyecekti Zeynep. Bugün bu işi halledecekti.
Celal Bey’in muayenehanesinden çıktıktan sonra:
-Kemal, Halil Bey’ e gidelim. O bu işi halleder. Geçenlerde bir arkadaş söylüyordu.
Hastasına çok fazla soru sormazmış.
- İkna olmadın yani. Mutlaka aldırmak istiyorsun öyle mi?
-Ben kararımı öğrendiğim an vermiştim zaten Kemal. Bugün bitsin bu iş.
Hava sıcaktı, bunaltıyordu insanı. Zeynep hem içinin sıkıntısından, hem havanın
yakıcılığından ter içinde kalmıştı. Kemal’ e söylemese de içindeki o iki ses hala çığlık çığlık
tırmalıyordu kulaklarını. Derin bir nefes aldı, Kemal’in elini tuttu :
-Hadi gidelim bitsin artık.
Gitmeden önce telefon edip randevuyu almışlardı. İçeri girdiklerinde ismini söyledi ve hiç
beklemeden küçük operasyonun yapılacağı odaya aldı hemşire onu. Ardından beyaz
önlüğü, burnunun üstüne gözlüğü ile Doktor Halil Bey girdi içeriye:
-Bu konuda kesin kararlısınız değil mi?
- Evet. Yalnız bir ricam var uyutun beni.
Doktor profesyoneldi. O işini yapıyordu. Kazandığı paraya bakardı. Vicdan muhasebesi
yapmazdı.
Gayet soğuk bir sesle:
-Hemşire hanım hastayı operasyona hazırlayın.
Zeynep titreyerek soyundu. O yüksek muayene masasına yattı. Masanın kolları üzerine,
bacaklarını yerleştirdi. Bundan nefret ediyordu. Bacaklarını titremesine mani olamadı.
-Zeynep Hanım hafifçe aşağıya doğru kayın biraz daha lütfen. Tamam, şunu da üzerinize
örtelim. Oldu…
Hemşire kolundan bir iğne yaptı Zeynep’e. Gözkapakları ağırlaştı, ağırlaştı ve yavaşça
kapandı. Uykuya dalarken yükseliyor muydu, yoksa düşüyor muydu anlayamadı.
Uyumuştu Zeynep.
………&…….
-Zeynep Hanım, Zeynep Hanım!
Hemşirenin sesiyle kendine gelmeye başladı Zeynep:
-Geçmiş olsun. Bitti. Hemen kalkmayın. Biraz dinlenin.
Uykuya dalarken yükseldi mi düştü mü anlamamıştı ya Zeynep, hemşirenin sesiyle yavaş
yavaş kendine gelirken, öyle bir düştü ki yeryüzüne, bir kum çuvalı gibi, PATTT!
Yattığı jinekoloji masası yaylıydı sanki, biraz yükseldi, tekrar düştü sert bir şekilde. PAT! PAT!
Geçirdiği operasyon yüzünden değil de sanki bu düşüşün etkisi ile travma geçirmekteydi.
Zeynep yattığı yerden tavana dikti gözlerini. İçinden taşan sele dur diyemedi. Her iki göz
pınarından iri damlalar aktı şakaklarından aşağıya, buz gibi, beyaz örtünün üzerine. Akıp
geçtiği yerlerde derin izler bırakarak.
İçinde doldurulması mümkün olmayan bir boşluk açılmıştı. Bebekle birlikte tüm iç
organlarını da almıştı sanki doktor. Kurtulmuştu işte. Bu gözyaşları nedendi ki? O değil
miydi istemeyen, hazır olmadığını söyleyen? Pişmanlık duymaya hakkı var mıydı şimdi? Her
gözyaşı boğazında kocaman bir düğüm oluyor ne yutabiliyor, ne çığlık atabiliyordu…
Gözlerinden akmasa o yaşlar emindi boğulurdu. Nefes alamaz tıkanırdı. Beynini tırmalayan
o iki ses susmuştu. Ama şimdi başka bir ses duyuyordu:
-Anne, annecim!
Bütün bedeninin buza kestiğini hissetti. O an ne Arda’yı ne Kemal’i ne de kendini
düşünmüyordu. Ona anne demesine fırsat vermediği, elinden yaşama hakkını aldığı,
yüzünü hiç göremeyeceği, katlettiği bebeğini düşünüyordu sadece.
-Allah’ım ne yaptım ben böyle?
Neden sevinmiyordu? Neden mutlu değildi? Annesini, Kemal’i, Celal Bey’i, neden
dinlememişti ki? Neden biraz daha düşünmek için kendine ve bebeğine zaman vermemişti
ki?
Aklında binlerce soru fink atıyor, her biri çengellerini Zeynep’in kalbine kalbine
batırıyordu, kanatırcasına.
Neden? Neden?
Çırpınması boşunaydı. Artık iş işten geçmişti. Doğmayan bebeğinin katiliydi o. Katil katil!
-Senin katilinim! Affet bebeğim!
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
OFF aklım iyice dağıldı çok kötü oldum.
Rabbim her şeyin hayırlısını nasip etsin hiç olmayanlara versin.İNŞALLAH.
Kutlarım arkadaşım harika bir anlatımdı
Sevgimle her vakit
Hicran Aydın Akçakaya
destek ve beğenilerin için..
Celal Bey gibi doktorların var olduğunu bilmek ne güzel. Hâlâ varlar mı acaba?
Yazınızın başından sonuna kadar Zeynep'in yanındaydım. Ben de bağırdım durdum aldırma diye; ama beni de duymadı.
Hicran Hanım, hikaye etkileyici, yazınız akıcı kutlarım. sevgilerimle...
Hicran Aydın Akçakaya
celal bey de aynen anlattığım gibi bir doktor...
yaşıyorsa kulakları çınlasın... hakkın rahmetine kavuştuysa cennet mekanı olsun...
küçük oğlumun doğumunda hakkı ve emeği çoktur..
tşk ederm canım destek ve beğenilerin içn. sevgilerimle...
Bir anne için maddi manevi çok büyük kayıptır, kürtaj.Bunu ruh tahlili yaparak çok güzel anlatmışsınız, tebrikler.
Vicdan azabı yakasını bırakacak mı? İlerleyen bölümlerde göreceğiz, sevgilerimle...
Hicran Aydın Akçakaya
Müthiş bir duygu yoğunluğu yaşadım. Çok zor bir konuyu tüm acılarını yaşatarak anlatmışsın bu büyük bir başarı.. Tebrik ediyorum. Bakalım ne olacak meraklandım şimdi.. Diğer bölümde görüşmek üzere emeğine ve kalemine sağlık diyorum. Sevgilerimle...
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
umarım zman ilaç olur... bakalım...
destek ve beğenilerin için çok sağol sevgilerimle canım...