- 822 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BAY/BAŞKANIN FOTOĞRAFI!
Gam gasavet çekme divâne gönül
Her zaman bu dünya başa dar olmaz
Yıkılıp düşene gülme sakın sen
Yiğit düşüp kalkmayınca bell’olmaz
Altına batırsan iy’olmaz kötü
Aslı ham demirden, gevherden olmaz
Karac’oğlan melil mahzun oturur
Ağlamaktan kendi yaşın bitirir
Herkes ataşını burdan götürür
O dünyada ataş olmaz nâr olmaz
Yolda giderken ayağı takılıp düşene, onun, o perişan haline-görünüşüne-insanlardan iki tepki gelir. Ya gülerler ya da "vah vah"lar la olayı daha da dramatik hale getiriler.
"İnsanlar için" fotoğrafta ne varsa yorum odur da! Nedense "düşenin" ne hissettiğine, hangi psikoloji içinde olduğuna, acılarının düşerken mi, düştükten sonramı(!) daha büyük olacağına, almamız gereken derlere, kimse kafa yormak istemez.
işte o anlarda empati kurmak aklınıza gelir mi! Karşıdakinin yerine kendinizi koyup,"ne hissetmiştir" diye düşünür müsünüz, bilmem?
( Empati... ‘Bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır.)
Galiba en insanca en asil duygu bu!
Hepimiz için geçerli.... insanız işte! Bazen, düz yolda giderken bile kaza yapar... hatta şaşırır da asfalt yoldan patikaya bile saparız.
"Kendi ayıbıyla uğraşana ne mutlu. Başkasının ayıbını söyleyen, o ayıbı kendisinden uzak görmesin. Mesnevi II /3064"
Yaşamın her anında, "özellikle doğru düşünmek, doğru kararlar almak adına" -empati kurmalı-başkasının yerine kendimizi koyabilmeliyiz. Bu bize, yanlışı, ayıbı, acıyı öğretir. Aynı zamanda, bizi, daha tecrübeli, daha hoşgörülü, daha barışçı, daha sabırlı, daha saygın vicdan sahibi insan yapar. Böylece eyleme değil yüreğe bakmayı becerebilir... nerede, nasıl ve ne isteyeceğimizi iyi biliriz.
"Tanrıdan gururumu yok etmesini istedim.
Tanrı, “Hayır. Gurur benim yok edebileceğim bir şey değil, senin bırakabileceğin bir şeydir.” dedi.
Tanrıdan bana sabır vermesini istedim.
Tanrı, “Hayır. Sabır büyük acılar çekilerek öğrenilebilecek bir şeydir. Sabır verilmez, hak edilir.” dedi.
Tanrıdan beni çektiğim acılardan kurtarmasını istedim.
Tanrı, “Hayır. Çektiğin acılar günlük kaygılarının önemsizliğini anlamanı, onlardan uzaklaşmanı ve bana daha çok yaklaşmanı sağlar.” dedi.
Tanrıdan ruhumu olgunlaştırmasını istedim.
Tanrı, “Hayır. Kendi kendine olgunlaşmalısın, ama meyvelerini alman için yardım edeceğimden emin olabilirsin.” dedi.
Tanrıdan, tanrıya duyduğum sevgiyi, başkalarına da duyabilmeyi istedim.
Tanrı şöyle dedi: “Ohhh! Nihayet doğru bir şey istedin. “Ruhu olgunlaşmamış bir kul tanrıya hep “ver bana…” ile biten dualar eder, olgunlaşmış bir ruh ise ”vermemi sağla…” diye bitirir dualarını…"(Steve Goodier “Bir Dakika Hayatınızı Değiştirebilir” adlı kitaptan alıntıdır. )
Empati bizi daha nerelere götürür bilinmez ama şunu gördük ki, toplumun önünde olmanın çok büyük bir sorumluluğu var. Söz kadar hal ve hareketlerde önemli. "Gerçek lider; kendisini yandaşlarına karşı sorumlu görür. Diğeri, yandaşlarını kendisine karşı sorumlu görür. Gerçek lider, kendisini davaya feda eder. Diğeri, davayı kendisine feda eder."miş(!)