CUMHURİYETİN RESMİ
Bugün kalkmakta zorlandığım bir okul günü. Dışarısı soğuk ve rüzgarlı canım okula gitmeyi hiç istemiyor. Anneminde zoruyla kalkıyorum yataktan. Üstümü değiştirip zorla yaptığım kahvaltının da huzursuzluğuyla çıkıyorum evden. Yere düşmüş yaprakların üzerinde geri geri giden ayaklarımla okula gitmeyi sürdürürken okulda güzel şeyler olabileceği aklıma bile gelmiyor. Okula varıyorum. Boş bir sıranın üstüne kapanıyorum. Hocalar gelip geçiyor. Kimse umurumda değil. Birinci, ikici derken son ders gelip çatıyor. Eve gitmek için katlanmam gereken son ders diye teselli ediyorum kendimi. Sonra öğreniyorum ki dersimiz resim. En sevdiğim derslerden biri olduğu için katlanma fikrini çıkarıyorum aklımdan. Dikkatle dinliyorum öğretmenimi birçok resim yarışmasından söz ediyor. Neler çizebileceğimi düşünürken öğretmen bir tanesinin zorunlu olduğunu söylüyor. Konu “Cumhuriyet”. Baktığım yüzlerden anlaşılıyor ki hepsi aynının bir benzerini çizecek. Bense farklı olsun istiyorum. Tabi en kolayından akla hemen şiir okuyan, şarkı söyleyen çocuklar geliyor. Ama herkes bunu çizecek biliyorum. Ayrıca cumhuriyetin bundan ibaret olduğuna da inanmıyorum. Düşüncelere dalıyorum… Şöyle bir düşününce; cumhuriyet bundan mı ibaret? Hangi şartlar altında ilan edildi? Hepsi kafamdaki soru işaretlerinden sadece birkaçı. Cevaplar arıyorum. Altı yüz yıldır aynı topraklarda yaşamını sürdüren bir devlet çok kısa bir sürede yönetim şeklini değiştirebilir mi? Hem de başka devletlerle savaş içindeyken… Hayır, değiştiremez! Peki nasıl değişti? Elbette bir kahraman var. Hem de destanlara layık; ama tek başına başarmadı, başaramazdı. Büyük bir halka bir düşünceyi aşılamak kolay değil elbet. Ya bir karış toprak uğruna canını vermek, her şeyden vazgeçmek kolay mı? Hala ayakta duran bir devlet isek bu onların başarısı. Kolay değil her şeyden vazgeçmek; canından, sevdiğinden, ailesinden… Yada başta biri varken, insanlar düşüncelerini özgürce ifade edemezken; çıkıp da insanlara fikrini korkusuzca söylemek ve bu düşünceyi kabul ettirmek kolay mı? Peki böyle kazanılmış bir zaferi nasıl olur da bir şiir okuyan çocukla ifade edebilirim? Daha doğrusu bu ifade şekli doğru mu? Hayır, cumhuriyeti anlatmaya yetmez. Ben farklı bir şeyler yapmalıyım. Yada cumhuriyetin bundan ibaret olmadığını anlatan bir resim yapabilirim mesela. Beni düşüncelerimden uyandıran sıra arkadaşım oluyor. “Haydi zil çalmak üzere, toplan artık.” Yerimden kalkıp hazırlanıyorum. Eve giderken çizeceğim resim hakkında birçok düşünce içindeyim. Bu esnada eve gelip zile bastığımdan bile habersizim. Annemin “Kim o?” sesiyle irkiliyorum. Usulca “Ben!” dedikten sonra annem kapıyı açıyor. Daha o sormadan bir solukta anlatıyorum günümü. Annem heyecanlı olduğumun farkında şaşkın şaşkın bana bakıyor. Aldırmadan odama çıkıyorum. Birkaç taslaktan sonra çizeceğim resme karar verip üzerinde çalışmalara başlıyorum. Ertesi gün dünün aksine uçarcasına gidiyorum okula, tek istediğim özenerek yaptığım bu resmi sorunsuz bir şekilde öğretmenime ulaştırmak. Öğretmenim okula geldiği gibi gösteriyorum resmimi. Resimden başını kaldırıp, o sıcak bakışlarıyla gülümsüyor bana. Bir an beğenmedi mi diye düşünecek oluyorum ki; “Çok güzel olmuş gerçekten, farklı bir düşünce senin gibi bir öğrenciye de bu yakışır.” deyiveriyor öğretmenim. İçimi bir sevinç kaplıyor. Gerçekten mutluyum. Öğretmenimin bana söylediği yere resmimi götürmek için okula giriyorum. Birkaç dakika sonra küçük sınıflardan bir çocuğun bana çarpıp resmimi yırtacağımı bilsem eminim ki o kapıdan içeri adım atmazdım. Resmimin yırtılması çok üzüyor beni. Öğretmenimse beni teselli etme çabasında, tekrar çizebileceğimi söylüyor. Kendimi toplayınca düşünüyorum da resmi gerçekten tekrar çizebilirim. Zaten önemli olan resmin bana kazandırdıkları. Bu resim sayesinde kendime geliyorum cumhuriyet aşkıyla yanıp tutuşan bir genç olarak okula nasıl isteksiz gittiğimi düşündükçe çıldırıyorum. Zaten o günden sonra ne olursa olsun okula giderken hiç sıkılmıyorum da. Ben okuyan, Türk kültürü için çalışan, geçmişinin ve geleceğinin farkında bir Türk genciyim. Okuyorum çünkü okudukça öğreniyorum benliğimi, atalarımı öğrenip onlardan ders alıyorum. Yapılan hataları tekrarlamamak için okuyorum. “Türk gencine de bu yakışır.” der hep öğretmenim. Sana layık olacağım cumhuriyet, sana erişmek için okuyorum, okuyoruz biz okuyan bir ülkeyiz, okuyan ve ders alan Türk gençleri…
GÖKNUR DANIŞIK