MUŞAMBALARA SARDIM SANA DAİR HER ŞEYİ
Dört mevsimi bir anda yaşatan sevdiğimin bizim buraların havası gibi kapanıp açmasına alışamadım, neyleyeyim. Bir anda kabarıp köpüklenen seller gibisin yaylalarımda. Eteklerime dökülünce Menderesler gibi sessiz sakin akarsın.
Bir anda dört mevsimi yaşadım ben senin gözlerinde. Sen gülünce güneşler açar ağustosum olursun sımsıcak. Bazen somurtur, hüzünlenirsin; kar boran olur her taraf. Zemheri misafir olur yamaçlarıma, çiğ taneleri dokunur yanaklarıma. Bazen de gözlerinden inci taneleri dökersin taptaze şebnemlere. İlkbaharım olursun, çiçek çiçek açarsın ufuklarımda. Kimi zaman gürler, öfkelenirsin; kaşların çatılır bir yay gibi nazarımda. Sonbahar yeli gibi saçlarını savurursun poyrazlarıma. Bir yaprak gibi savrulur umutlarım fırtınanda. Yüreğim kanar, nefesim durur, ağlamaktan alamam kendimi ve bir kor damlası süzülür yanaklarımdan aşağı yüreğimi dağlamak için.
Karadeniz’in hırçın sularında bir o yana bir bu yana sallanan kayıklar gibiyim kıyında. Rüzgarın nereye eserse oraya giderim. Dalgaların nereye sürüklerse sürüklesin fark etmez. Senden gelen her şey başım üstüne yeter ki yad ellerde koyma, hırçın okyanuslarda yapayalnız bırakma beni…
Muşambalara sardım sana dair her şeyi. Geçmişimin labirentlerinde dolaşıp yalnızlığın piramitlerinde mumyalanmış ruhumu kurtardım bin yıllık uykudan. Lanetlenmiş nemrutlar gibi yüksek kuleler diktirdim semanın burçlarına. Gönül kraliçesini arattım köşe bucak her yerde. Ölümsüzlük iksiri içtim seni her an yaşamak için. Hiç bitmesin istedim senli günlerim. Kul oldum kapında, bir bende gibi boyun büktüm. Her hareketini emir bildim; gözlerin celladım oldu, kirpiğin hançerim.
Yıllardır süren sürgünümün biteceği ümidiyle beldene sefer eyledim. Sana doğru her adımda ardımda bahar bıraktım. En güzel begonyalar boy gösterdi suladığın yamaçlarımda. Işığının ulaştığı topraklarımda yeşerdi muştularım.
Unutmak için kolay yolu seçip ayyaş olurmuş insanlar, ben zaten sarhoş olmuşum gözlerinin kadehinde. Hiç bir bade unutturamaz bendeki seni seneler geçse de üzerinden... İsterim ki kurtulayım hasretinin hapsinden… Bırak da özgür kalayım kahpe felek yardan haber alayım...
Son kez sesleniyorum sessiz çığlıklarımla kör sağır kuytularına. Bak rahmetin yağmurları dökülüyor yükseklerden avuçlarıma. Son duamdı bu sana dair Rabbime yaptığım. Artık sesimi duymasan da olur sis dağının yamaçlarında. Yokluğun ruhumu boğum boğum sarmalarken ıslanacak rahmetin yağmurlarında saçlarım. Bir türlü kollarına bırakamadığım bedenimi bırakıyorum artık kara toprağın bağrına boylu boyunca.
Belki son kez çekiyorum toprak kokusunu içime.
Belki son geçişimdi diyarından bu akşam.
Belki de son nefesimdi bu…