- 1091 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT BİR OYUNCAK
Geçenlerde bir çocuk mağazası önünden geçiyordum. Gözüm rengarenk oyuncaklara kaydı. Hepsi birbirinden güzel, çocukların dünyalarını süsleyen masalsı bu dünyayı gezme ihtiyacı duydum. Belki biraz da çok geçmişte kalan çocukluğumu da bir ziyaret etmek istedim.
Oyuncaklar; çocuğun ruh ve beden sağlığı için çok önemli diyor uzmanlar. Mutlaka yaşına göre seçilmeli, seçici olmalı vs. Dolaşırken masal dünyası kahramanlarına ait oyuncaklar, bebekler neredeyse çocuk olasım geldi.
Birden şunu düşündüm: Oyuncaklar geçmişle gelecek arasında bir bağ sanki. Sanki bizim halihazırda kullandığımız eşyaların küçüğü onlarda, onlarınki de bizde. Paylaşıyoruz aslında … Küçükler büyüklere özeniyor biz küçüklere niye mi? Bizler büyüyünce o masum dünyanın ne kadar güzel olduğunu geç fark ediyoruz. Menfaatin olmadığı, dedikodunun yer almadığı, masumane yıllar….
Bebeklik dönemine ait oyuncakların olduğu platformda önce bebeklerin dişleri çıkarken kullanılan rengarenk dişliklere gözüm çarptı. Ne kadar ilginçtir ki bu dişlikler yaşlanınca adını takma dişe dönüştürüyor. Şekli farklı ama çıkan diş için değil bu sefer eksilen dişler için kullanılıyor.
Sonra çıngıraklar: o kulağa çok güzel tını bırakan harika bir oyuncak olan bebeklerin dikkatini çeken. Biz büyüklerde de böyle güzel sesleri ya cep telefonlarımıza ayarlıyoruz ya da kapımıza. Çünkü hep kulağımız istediğimiz birinden gelecek telefon sesinde ya da sevdiğimiz birinin çat kapı gelip güzel bir melodiyle çalacağı kapı sesinde.
Bebek arabası süslerini gördüm. Hangimizin arabasında yok ki bir aksesuar, maşallah, ayıcık, kedicik, köpekcik maskot vs. gibi.
Çeşit çeşit bebekler gördüm. Eski yıllarda pazarlarda naylon bebekler vardı. Bazı yurtdışında yakını olan çocukların saçlı güzel bebekleri olurdu ya da dışarıdan gelme orijinal oyuncaklar. Çocukken kız çocuklarının oynadığı bebekler, evlenince kucaklarında sevdikleri bebeklere dönüşüyor.
En çokta yapbozlar çekti ilgimi: Çocukken ruh ve beden sağlığımızı geliştiren. ileriki dönemde ise ne ruh ne de beden sağlığı bırakan yapbozlar. Niye mi? Birşeyleri yaptık birileri geldi bozdu. Ya da sevdiklerimizi kaybettik hep bir yapbozun bir parçası boş kaldı. Yerini kimse alamadı. Ya da hep bir parça bekledik bir gün gelecek diye...
En en anlamlı bulduğum ise hacıyatmaz oyuncaklar oldu. Sert vuruyorsun ama o hiç düşmüyor. Çocuk vuruyor o dimdik geri kalkıyor. Çocuk mutlu gülüyor. Bize de öyle olmadı mı gözden düşürmeye çalışanlar, gereksiz uğraşanlar, bazen irili ufaklı iftiralar atanlar ama hiç yıkamadılar hacı yatmaz gibi hep dimdik durduk. Zaten hayat bu değil mi yıkılmamak üzerine kurulu çünkü hep derler düşene bir tekme daha vururlar diye. Onun için yıkılmamak lazım.
Gözümün görmek istemediği oyuncak olarak tek silahları gördüm. Oldum olası sevmem silahı çünkü ölümü çağrıştırıyor. Televizyonlardaki polisiye dizilerdeki karakterler örnek alınarak imrenilen silahların çocukların eline hiç yakışmadığını düşünüyorum. Aslında kimsenin eline yakışmıyor. Barıştan yana bizler için…
Hayatınızın çocuklar aleminin çeşit çeşit oyuncakları kadar rengarenk geçmesi ve içinizdeki çocuğun ölmemesi dileğiyle…
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Oyuncak marketlere girdiğimde özenmiyorum değilim şimdiki çocuklara.Kendi çocukluğumda uzaktan kumandalı araba büyük bir olaydı.Ve o dönem çokomel paketlerini biriktirip,mektupla yollayıp akülü araba çekilişine katıldığımı bilirim.Güzeldi çok güzel çocukluk.Hacıyatmaz'a gelince;çocukluğumda olmayan bir oyuncaktı.Şimdi ise hacıyatmaz benim ta kendim.Asla düşmemeye çalışıyorum hayatta.Kaleminize sağlık.Saygılarımla.