- 1344 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
''GÖRÜLEMEDİ'' !
“görüldü” kimi özlediğimiz
neyi sevdiğimiz, istediğimiz “görüldü”
öfkeliysek hangi dağlara vurup
kederliysek hangi suları izlediğimiz
“görüldü”
selamımız ve dikenlerimiz.. (Gülten Akın)
Bugün okuduğum bir haber nedense bana şairimizin bu şiirini anımsattı birden.. Ne güzel tarif etmiş ’’görüldü’’ kelimesinin içeriğini sevgili Gülten Akın...
Haberde ’’Dünyanın en pahalı gazetesi Kürtçe bir gazete: Azadiya Welat. Piyasada 50 kuruş, cezaevinde 1080 lira 50 kuruş. Bindirimli fiyat, cezaevinde iletişim hakkını kullanmak isteyenlere özel...’’ diye yazıyordu... Ve devam ediyor, ’’ Basit bir matematik sorusu: Piyasada 50 kuruşa satılan bir gazetenin cezaevi kapısından içeri girince fiyatının 2 bin 160 kat değer kazanması için nasıl bir formül kullanırsınız? Bu soruya verilebilecek doğru cevap olmadığını düşünüyorsanız yanıldınız. Çünkü Van F tipi Cezaevi yönetiminin bu soruya iki aşamalı bir formül bulduğu ortaya çıktı: 12x90=1080, 1080/0.50=2160.’’ (Radikal)...
Gerçekten de çok ’’ilginç’’ bir ülkede yaşıyoruz... Ben bu haberi okuduğumda hemen Türkiye’de hükümlülere ve tutuklulara tanınan haklar konusunda kısa bir araştırma yaptım ve gerçekten de ilginç bazı verilere ulaştım. Aslında Türkiye’de olan bazı kurallar hiç de küçümsenecek ve aşağılanacak gibi değil; hatta yer yer bana göre Avrupa’da olan kurallardan bile ’’demokratik’’ ama, bir tek sorunla o da UYGULAMADA !
İsterseniz biraz açalım bu yürürlükteki kuralları. Genel olarak, 22 maddeden oluşuyor ekleri saymazsak eğer. Ben uzun olacağını düşünüp sadece konuyla alakalı 10. ve 19. maddelerini eklemek istiyorum:
10- Günlük gazetelerden istifade etme hakları vardır.
19- Yüce Türk Mahkemelerinin toplatılmasına veya yasaklanmasına karar verilmemiş adına gelen kitap ve diğer basılı eserlerden yararlanma hakkı vardır.
Şu durumda Van F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan İskender Kahraman’ın istemiş olduğu gazete Azadiya Welat (Özgür Ülke) gazetesini okumak istemesi kanuna aykırı bir olay değildir...
Cezaevi yönetimi illa görmek istiyorsa gazetede nelerin yazdığını bence bu sorunun Cezaevi yöneticileri tarafından çözülmesi gerekmekte; yani neyse o çeviri için gerekli masraflar bu yönetim tarafından karşılanmalı ya da böyle bir şey için para talep edilmemeli... Çünkü, benim bildiğim kadarı ile yine bu maddelerin içerisinde 21. maddede şöyle diyor; ’’Kurumumuzun kontrol merkezinden yayınlanan yabancı dil eğitimi, eğitici ve öğretici film ve yayınları izleme hakkı vardır.’’ O zaman demek ki; tutuklu kendi dilinde olan gazeteyi de gayet rahat okuyabilir, eğer yasaklı değilse... Zaten; görünen bir gazetenin neyini görmek isterler ben de anlamış değilim doğrusu...
Bir zamanlar, ’’görülmüştür’’ ibaresi vurulmasına rağmen; mahkum yakınlarının mektuplarını mahkumlara göstermediklerini hatırladım birden...
Umarım, daha fazla hatırlamayız böylesi olumsuzlukları...
Bir insan nerede ve nasıl olursa olsun bazı haklarının olduğu unutulmamalı...
İnsanı ürettiklerinden önce insan olarak görmek gerek...
Gülten Akın’ın da dediği gibi;
’’itip beni
balıma dadanan bu çağı sevmedim’’
Güldane Dal (20100213)
YORUMLAR
Kuruluşu baskıya dayalı,toplumu verilen şeylerle yetinen ve minnet duyan bir proje doğrultusunda biçimlendiren bu devlet,siyasi tutuklu ve hükümlüleri açık düşman ilan ederek,imha etmeyi 'yasal bir savunma' refleksine dayandırmaktadır.Sansar hanları,mamakları ve Kürt kimliğini imha labaratuvarına dönüştürülen Diyarbakır cezaevi ile tarihte bunu defalarca göstermiştir.Bu anlayış asla değişmemiştir.Mahkümları siyasal kimliklerinden soyutlayarak teslim olmaya dönük yaptırımlar sürüp gidiyor.Gazete ve dergilere yönelik böylesine yaklaşımlar bu anlayışın ürünüdür.Bu sistem değişmediği sürecede devam eder.Selam ve sevgiler.Duyarlılığın için teşekürler.
Gün geçmiyor ki azadiye welat,günlük ve tüm sol sosyalist muhalif dergi, gazete hatta karikatür yayınları kapatılmasın
yine de onca baskılara rağmen bu gazeteler yayınlarını sürdürebiliyorlar,bu pervasız,faşizan saldırı kimi zaman sizin
anlattığınız gibi fiyatını değiştibilecekkadar trajıkomik kimi zaman da faili meçhul(belli) cinayet oluyor.
Elbette bu baskılar, bu trajıkomik şarlatanlıklar hemen her alanda mevcut.Tekel işçilerinin
onurlu ve kararlı direnişlerine ne demişti bir devlet yetkilisi 'bu işin içine PKK liler karıştı' tepkilerden sonra
basının karşısına geçip el pençe özür dilemişti.(Ahlaksızlığın sınır tanımazlığı bu olsa gerek)...Sevgilerimle.
Sevgili yazar,
Yasalarla tanınan hakların ,o yasaları uygulamaları için tutulan ve maaşlı görevlilerin kendilerini küçülterek böyle uygulamaları yapmaları bu ülkein bir vatandaşı olarak beni bayağı üzdü. Kraldan fazla kralcı bu türlü kifayetsiz kişiliklerin devlet kademelerinde görevlendirilmesiyse ayrı bir hata. Belki de hata değil özelliklede böyleleri görevlendiriliyor olabilirle de.Şimdi o görevliye sorsak ; mesela Afrikada bir ülkede bir suç işlese ve de uzunca kalacağı ceza evinde böyle bir muameleye maruz kalsa ne der acaba? Her ne nedenle olursa olsun Devletin gözetimine alunmış birine ,böylesi riyakarlıkların yapılması insanlık dışı.
Böyle insanlık dışı bir uygulamayı gözler önüne sermeniz, sizin yüreğinizin ışığı altında böylesi uygulamaları yapan ve destekleyenleri karanlıklara fener tutarak yakalamanız nedeyiyle yürekten kutlarım.
Sevgilerimle...
Prof.Dr. bir vatandaşın dediği gibi Yalanlar üzerinde kurulmuş bir devletin yasaları da sadece sayfalar arasında kalmaktadır. Zaten bu devletin her şeyi çelişkilerle doludur.
Selam ve sevgilerimle...
hasandal62 tarafından 2/13/2010 7:13:59 PM zamanında düzenlenmiştir.