- 1337 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GAVUR İMAM
Köy kahvesi dolu. Gençler, ihtiyar ve ağzı iyi laf yapan dedelerin etrafını sarmışlar, merakla anlatılanları dinliyor.
- Bakın çocuklar, Dombaylı’mızda okumuş, aydın görüşlü insanların yetişmesini bizim Gavur İmam sağlamıştır!
- Dede, hem İmam hem Gavur nasıl oluyor bu iş?
- Evladım, siz lâkaba değil, öze bakın öze! Hadi anlat Osman Çavuş da öğrensin gençler şu işin aslını!
- Tamam sağdıç, anlatayım!
Dombaylı Köyü’nde, Memişoğullarından Hacı Hatip Mustafa ile Cennet Hanımın bir oğulları olur (R.1301/M.1885) ve adını Ahmet koyarlar. Ahmet, okul çağına gelince önce Poyraz Medresesi ve ardından da İstanbul Medresesi’nde eğitim görür. Babasından habersiz İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolur, durumu babasına da bir mektup yazarak bildirir. Hatip Mustafa, oğlunun verdiği habere sevineceği yerde çok üzülmüş ve eşine koşmuş bu acı haberi vermiş.
- Hanım, Hanım! Bizim oğlan gavur oldu, gavur!
- Ne diyorsun sen Hacı? Müslüman çocuğu gavur olur mu?
- Olur, olur! Bak mektubunda Darül’l-Fünûn filan diyor!
Cennet Hanım şaşırır, ne diyeceğini bilemez. Bu haber dilden dile bütün köyde yayılır ve Ahmet Efendi’nin lâkabı “Gavur İmam” olarak söylenmeye başlar.
Hukuk Fakültesi ikinci sınıftayken, İttihat ve Terakkî Cemiyeti 2.Abdülhamid Han’ı devirmek için 31 Mart Vakası (31 Mart-3 Nisan 1909) meydana getirince; okulu bırakarak Dombaylı’ya geri dönen Ahmet Efendi, babasının öldüğü haberini alınca okuluna devam edemedi. Medreselerden ve Hukuk Fakültesi’nden aldığı bilgilerle, köyünde ücretsiz imamlık ve öğretmenlik yapmaya başladı.
Ahmet Efendi, geceleri etrafına toplanan halka ünlü romanlardan, dinî ve fennî bilgiler veren kitapları okuyor ve böylece köylülerin görüş ufkunu geliştirmeye çalıyordu. Okuduğu kitaplar arsında; Sefiller, Beyaz Zambaklar Memleketi, Dr.Jivago, Kamus-u Türkî, Kamus-u A’lam, Çalıkuşu, Ateşten Gömlek başta geliyordu.
Babası Hatip Mustafa’nın yaptırdığı Dombaylı Köyü Camiinde, önce babası, sonra abisi Osman da İmam-Hatiplik yapmıştı. Ahmet Efendi de ölünceye kadar bu görevi sürdürmüştür. Cumhuriyet kurulmadan önce; Ayşe ve Cennet adında iki kadınla evlenmiş, bunlardan 22 çocuğu olmuş, on iki tanesi halen yaşamaktadır.
Hoca Ahmet Efendi, ileri görüşlü biriydi. Eskiden elle çalıştırılarak film oynatan makinası ile seyyar sinemacılar köy köy gezerler, halka sinema gösterileri yaparlardı. Bir gün Dombaylı’ya da seyyar sinemacı gelmiş, sinema oynatılacak uygun bir yer buluna-mayınca, Köy Camisi’ne perde gererek halka sinema filmi gösterilmesine bile izin vermiştir. Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, v.b. filmler 1936-1937 yılları arasında köyde gösterilmiştir. Bu durum da onun Gavur İmam lâkabını pekiştirmiştir. 1947 yılında ölünceye kadar, köylülerin okuması, aydınlanması ve ekonomik yönden güçlenmeleri için çabalarını sürdürerek örnek insan olmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında Adala’ya gelen Mustafa Kemâl Paşa ile görüşme fırsatı bulan Ahmet Efendi, Atatürk’ün de takdirini kazanmıştır. Bir süre sonra, Atatürk’e bir mektup yazarak; çocuklarını okutabilmek için yardım ister.
- Paşam, benim köyümde veya yakın yerde henüz okul yok, olsa da okutacak imkânım yok. Kızlarımı ve oğullarımı okutmak, vatana ve millete faydalı insanlar olarak yetiştirmek istiyorum. Bana yardımını esirgemeyeceğinizi umuyor, selam ve hürmetlerimi arz ediyorum!
Atatürk de mektubu okur, Ahmet Efendi’yi hatırlar. Hemen zamanın Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Beye emir verir, Manisa Millî Eğitim Müdürlüğü’ne emir ulaşır ve Dombaylı’ya durumu yerinde görmek üzere Müfettiş Fadıl Bey gönderilir.
Ahmet Efendi, okutmak istediği dört çocuğu Masum, Güzin, Asım ve Zehra’yı Müfettişin huzuruna çıkarır. Müfettiş Fadıl Bey’in verdiği olumlu rapor üzerine; kızları Güzin ile Zehra Edirne’deki Necati Bey İlkokulu’na, oğulları Gündüz ve Asım da Gazi İlkokulu’na parasız yatılı olarak kaydedildiler.
Gavur İmam’ın oğullarından Asım (Özkan) İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Bölümünü bitirdi ve Profesör olarak uzun yıllar çalıştı, emekli oldu ve İstanbul’a yerleşti. Diğer oğlu Aydın (Özkan), Köy Emstitüsü’nü bitirdi jendi köyü Dombaylı’ya öğretmen oldu. Aydın, özellikle meyvecilik konusunda köylülere örnek olmuş, bugün Adala ve Dombaylı’da yaygın olarak Şeftali, v.b. meyvecilik yapılıyorsa, bu Aydın Hoca’nın sayesinde olmuştur.
- Yahu bu rahmetlik Müslümanın hasıymış be, hası!
- Sağol Osman Dede, ağzına ve gönlüne sağlık
Kaynak: Ali Aksakal.Salihli Hikâyeleri-Salihli: Sanayi ve Ticaret Odası,2008.96 s.