- 591 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Türk Milleti Adına 8 Kurşun!
TÜRK MİLLETİ ADINA 8 KURŞUN
Bildiğiniz gibi geçen gün “KOZMİK ODA”dan kaynaklanan gerilim ve yargı mensuplarına gönderilen 8 adet kurşun sonucunda arama tarihe; “8 kurşunluk arama” olarak geçse yeridir.
Çok manidar bir olayla karşı karşıya bulunmaktayız. Ülkenin savcısı-hâkimiyle yargısını kurşunlarla korkutmak istiyorlar. Yani “hukuka uyarsan, bu işe hukuki yaklaşırsan kurşun yolda” Gönderen(ler) kurşunları seçerken rast gele bir araç olarak değil, tesadüfen seçilen bir madde olarak hiç değil, düşünülmeden ve anlamsız belirlenen nesne olarak asla değil; sadece ve yalnızca ilgililere “bugüne değin yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” “yaparız bilirsiniz” ilkesini hatırlatmışlardır.
Doğrusu anlayışlarına diyecek yok!
Lütfetmişler de haber vermişler; ya daha önceleri yaptıkları gibi bir sabah ansızın kontak çevirirken “BOM” diye havaya uçuruverselerdi (Uğur MUMCU gibi), ya da kırmızı ışıkta kiralık katilleri yanaştırıp arabası içinde vursalardı (Abdi İPEKÇİ gibi)… listeyi uzatabiliriz. Demek istediğim daha önce ansızın gelivermişti kurşunlar namlunun ucundan çıkarak.
Bereket bu kez namlunun ucundan değil zarftan çıktı. Doğrusu ben çok korktum! Ödüm patladı, bereket yol arkadaşım damağımı başparmağıyla yukarı kaldırıverdi benden habersiz. Kaldırmasaydı ne olacaktıysa az daha öyle olacaktı, desem inanmayın. Savcılarda ne yürek varmış Allah’ım! Adamlar bana mısın demiyorlar.
Evet,
Hadise bu kadar ironi ile anlatılacak değil;
Bu kurşunların 8 adet seçilmesi ne kadar bilinçli ve takdire dayalı onu yollayanlar bilir ancak biraz düşününce–en azında kendimce- maksatlarının ne olduğunu da anlaşılır hale getirebiliyorum.
8 kurşun;
“Yargıya, hukuka, adalete, mülke, mülkün temeline, millete, devlete ve insanlığa sıkılmak için hazırdır” demek isteniyor. “Hiçbir şeyden geri durmayız”ın bir başka ifadesidir bu 8 kurşun.
Kimler ve niçin sorusu sorulursa konunun açıklığa kavuşması kolaylaşıyor.
Kimler(den) olduğunu bulmak zor değil. Zira birileri ülkemizin esenliğinden rahatsızlık duymaktadır. Bazı ülkelerin içinden geçtikleri süreç Türkiye’nin yükselen yıldız olmasından sıkıntı çektikleri bir gerçektir. Zira Dünya konjonktürü dediğimiz şey böyledir. Global hesaplardan dolayı bölgesel ve küresel güçler ülkelerin uluslararası prestijini, stratejik ve domgrafik yapısını esas alarak yeni(den) yapılanmaya giderler. İşte son yıllarda Türkiye kendi bölgesinin en etkili aktörü olmuştur. Arap-İsrail, Afganistan-Pakistan, Lübnan-Suriye ilişkileri başta olmak üzere pek çok sorunun çözümünde aranan ülkedir Türkiye.
“Bu durum en başta hangi ülkenin işine gelmez” sorusuna cevap bulmamız gerek. Bu ülke(ler) hangi ülke(ler) olabilir sorusu ortalama vatandaşa sorulursa cevabı rahatlıkla verebilirler;
1. İsrail
2. İsrail
3. İsrail
4. …
5. …
Star gazetesinin “rahat durmayan” yazarı Şamil TAYYAR 8 Ocak 2010 tarihli yazısında MOSSAD üzerinde duruyor. Çok çarpıcı tespitlerde bulunan Ş.TAYYAR referans gereği duymadan (isterse verebilir) can alıcı konularda MOSSAD’ın tetikteki parmağını yakalamıştır.
Gerçi bendeniz 19 Ekim tarihinden itibaren yazmıştım:
“…İşte can alıcı soru:
İsrail hangi operasyon(lar)da suçüstü yakalanmıştır?
Yaptığı ve/veya yapmayı planladığı hangi eylemleri deşifre olmuştur?
MİT veya hükümet bu konuda hangi bilgilere ulaşmıştır?
Gelin merak etmeyin bakalım nasıl merak etmezsiniz...
Doğrusu bunu öğrenmek bana büyük bir mutluluk verir. Ama bunların hiç olmaması daha büyük bir mutluluk verir elbet.
Sanırım MOSSAD bundan böyle Türkiye’de bir eyleme hazırlanırken daha dikkatli davranacaktır. Zira artık operasyonel anlayışı bu ülkede sökmez.
Bu böyle biline,
Bilmem anlatabildim mi?” demiştik, (www.yazarport.com, 19 Ekim 2009, ANADOLU KARTALI TATBİKATI VE İSRAİL)
Bir başka yazımızda:
“… İstanbul, Adana, Diyarbakır ve daha pek çok il ve ilçede ateş, silah, bomba, işyerlerine saldırılar… ve nihayet bir gencin ölümü. Buna en çok kim üzülür-sevinir ayrı bir konu. Ama bu kimin işine yaramıştır derseniz; DTP’nin mi? Hayır, Devletin mi? Hayır,
Kimin peki?
Devletin kimin işlerini zora soktuğunu biliyorsanız cevabı da bulmuş olursunuz.
Neler oluyor diyorsanız unutmayınız ki iyi şeyler olmuyor.
Statükocu, Ergenekoncu, Jitemci, korucu ve de MOSSAD dışında kim:
“Çok iyi şeyler oluyor” diyebilir? Türkiye’yi “KAFES”e almak isteyenler var ve bu gidişat onların işine o kadar yarıyor ki sormayın…” (www.bilgiagi.net, www.yazarportal.com, 07 Aralık, 2009 KAN İÇİCİLERE DUR DE)
Ayrıca bir başka yazımızda da konuya farklı bir perspektiften bakmaya çalışmıştık:
“…her yolu “kutsal görev” addeden güçler böyle nifak tohumlarını da kullanarak amaçlarına ulaşmak isterler. Bu kadar aşağılık durumda olan güçler amuda kalkıp -varsa kutsallarına bin defa yemin etseler de inandırıcı olmamalıdırlar, olamadılar… Ve onlar da bu “kutsal görevi” icra ederken karşılığını alırlar elbet.
Bu bedel bazen kirli çamaşırlarından saçan kokunun ertelenmesi, bazen kefenin cebine koyacakları paraları ve bazen de makam mevkiler olur…
Anladınız aziz dostlar,
MOSSAD adındaki çirkeflikten söz ediyorum.
Elbette ki kader ile karar birlikteliği sonuç getirir.
Gerisi angarya.” (www.yazarofisi.com, 27 Aralık 2009, SUİKAST PROVASI BİR MESAJ MI?)
İşte böyle dostlar;
Ayrıca PKK’nin en yetkilileri de “KOZMİK ARAMAYA” karşı çıkmışlar. Gel de neden acaba diye endişelenme…
Ülke birilerince karıştırılmak isteniyor ve yerli-yabancı işbirlikçilerine talimatla iş yaptırılıyor. MOSSAD tarihinin en büyük hatalarının kurbanı oldu ve kurulduğu günden bu güne kadar hiç bu kadar aciz duruma düşmemişti.
Öyle ki eskiden 1 koyup 10 alırken şimdi koyamadan veriyor. Hem de neler neler…
Bunları nerden mi biliyorum?
Çok zekiyimdir...
YORUMLAR
Ahmet AY 21
Siz bize, ülkenin Genel batı emperyalizmi olan Abd ve Ab rotasından çıkışının mı, kurtuluşa sebep vereceğini öneriyorsunuz? Bakıyorum: Yazınızda böyle bir şey yok !
Peki İsrail'i, İsrail olarak anlayabildiğimiz küresel veya finans sermeye ki; onu bu güzel ülkeden kovabilirsek mi kuruluşa ereriz diyorsunuz? O da pek görülmüyor, ne görünüyor peki ? İnsanların yeterince karışık olan kafasını bir kaç beylik, anti İsrail ve ya da anti semitizme varan cümlelerle daha da katıştırmak !
Ahmet bey, ben keyfi askeri rejimlere ve yapılan ihtilallere sonuna kadar karşıyım ! Askeri vesayete de sonuna kadar karşıyım ama sizlere baktığım zaman veya satır aralarındaki asıl amacınızı okuduğum zaman, tek şey görüyorum. Akp ne antiemperyaldir, ne de anti kapital, Fetullah Gülen Hocaefendi ve oluşumu da öyle... Ben, Abd ve Ab'ne karşı olduklarını gösteren bir tepki ve cümlelerini dahi görmedim, şimdiye kadar çünkü !
Ben, Nato paşalarına karşı olduğumca, OECD veya IMF reçetelerine de karşıyım, bunların bu ülkede uygulanmasına sebep olmuş işbirlikçilerinde tümüne karşıyım.
İsrail mi peki?
Beni güldürmeyin, Çok komik şeyler yazmaya da devam etmeyin...
Mesela Tekel direnişi hakkında da bir satır yazın... Ülkenin gerçek gündemi budur ! Ha, bu arada eski emperyal yardımcı "Ergenecon'u" tesviye eden yeni işbirlikçi, derin cemaatçi, neo liberal, gerici karşı devrimi de görün... Siz, o açıdan bakmayı bilen birisiniz, çünkü soldan hidayete ermiş bir değişmiş/dönüşmüş arkadaşsınız...
Temeline sınıfsal, tepesine ulusal çelişkiyi ve en önemlisi merkezine "bilakaydüşart istiklal-i tam" olmak ilkesini dikkate almadan başlattığınız yazmak eylemi tepkinizi anlamakta da ben şahsen güçlük çekiyorum.
Saygılar.
Göktürkmen tarafından 1/11/2010 7:39:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet AY 21
Ben herkes ve her kesim için özgürlük, eşitlik, adalet ve onurlu yaşam derdindeyim.
Soldan değişim yaşamadım, hiç solcu olmadım, sağcı da...
Tekel işçileri için aşağıdaki sitelerde yazdım dostum:
www.bilgiagi.net, www.yazarofisi.net
Göktürkmen
Okumak eylemi ile tüme vardırılmış, düşün emeği yazmak eyleminize bu ölüçülerle ve önemseyerek katkılar yapıyoruz. Size, emek veripte okumak önemsemeyle yazdığımız tüm dostlarımızın yazılarına...
Aslolan çözüme odaklı ve birbirine yeni katan, yeniden katkılayan bilgilerle ve bireyden toplumsala giden bilinç hiyerarşi seviyesini yükseltmek amacı ile yazmak ve dizgelemektir... Aydın, entelektüel, münevverane yazmak amaç ve kastımız budur, bilinmesi dileğiyle...
Verdiğiniz uzantı(link)yı okuyacağım. Değerli Ahmet Ay 21 bey...
Esenlikler dilerim....
toplama bir yazı...kavram karmaşası var....şimdi haberalin tutuklanmasını nasıl yorumlayacagız. bu bilim adamı kandilden dönen pkk cılardan dahamı tehlikeli...onlar servest haberal tutuklu......tabiki bu ülkede devlet adına görev yaptıgını sanıp çeteleşmiş guruplar olabilir. tabiki bunlar hukuk içinde tasviye edilmeli..ama hukuk içinde......amerikada istibarat ve diger birimler ne işler yapıyor..acaba onların kozmik odası yokmu.....diyedcegim dialektigi tam algılamak lazım.bir şey yüzde yüz dogru degildir. yanlışta degildir....
Ahmet AY 21
Ama ilke olarak suç ıspatlanmayaıncaya dek herkes masumdur. Ama bazıları zanlı; Sayın HABERAL gibi...
Haticcay
Bizim bilmediğimiz, Prof. dan suçlu olmaz diye kesin bir kural mı var.
Merak etmeyin kesin deliller ortada olmasa dava zaten düşer kurtulur
Hem ne tutuklanması? Anjio olanlar bir günde taburcu olurken maşallah Muhterem Haberall 6 ayda hastahaneden cıkamadı...
Ergeneconi sanıkları aleyhine deliller ortaya çıkınca hemen hastalanıyorlar. Ve taburcuda olamıyorlar.
Hadi bundan yırttı diyelim.
Mehmet Haberal'ın Başkent Üniversitesi'ne verilen kredilerde 27 milyon dolarlık usulsüzlük tespit edilmesinle ilgili durumlar ne olacak?
Dikkatle okunulması gereken bir yazı.
Her göz göremez, her bayin algılayamaz.
Tesbitleriniz çok doğru bir mantık üzerina kurulmuş. Yazıyı çok beğendim.
Kutlarım.
Selamlar.