Guldane DAL: 'Susan kadınlar değil, konuşan kadınlar olmalıyız.' ...Söyleyişi
O gül’den daha güzel kokan bir Guldane. O Kadın’ın hakkını sonuna dek savunan bir korkusuz yürek... O aslında iyi bir anne, edebiyata hasta, olaylar karşısında duyarlı bir ruh...meselci
...................................................
meselci: Guldane Dal Kimdir, neden yurdundan uzak İsveç’te ikamet ediyor? Burnunda tütmüyor memleket hasreti?
Guldane Dal:
--- Ben şimdi nasıl anlatayım geçirdiğim onca yoğun seneleri meselci:))) Bir gün bir gurup feminist senaristlerimiz benim yaşantımdan bir kesit duyunca yaşamımı filim yapmayı söylemişlerdi... Bence girmeyelim şu yaşam hikayeme derim ben... Ama bak sana yine de kısaca anlatayım, söz ver aramızda kalsın :))) Şaka şaka bence yaşamı acısıyla tatlısıyla dolu dolu yaşayan bir kadın desem kısaca nasıl olur? Çok genel oldu biliyorum ama bu sorudan kaçmak için de başka bir cümle gelmedi aklıma:))) Ben yaşamımı hikayeleştirmeyi düşünüyorum, umarım bunu yaparım bir gün. Söz sana meselci, yazdığımda sana kesin vereceğim...
meselci: Kendinizi edebiyatla, şiirle ifade etme, duygularınızı sözcüklerle aktarma nasıl oluştu? Sizi etkileyen ne oldu ki, yürekten seslenen bir çağlayan kalbe, harbi konuşan bir devrimci ruha sahip oldunuz sevgili DAL? Hayatla olan kavganız niçin başladı?
Guldane Dal:
--- Hayatla olan mücadelem doğduğum günden beri devam etmekte sevgili meselci ve hala da bitmediği gibi gün geçtikçe de oldukça yoğunlaşmakta... Övgünüz için ayrıca teşekkürler ama gerçekten de zor edinilen bir ruh halidir devrimcilik devirmeden, yıkmadan, yok etmeden hep varederek. Ben haksızlıklara hak veren birisi olmadığım içindir ki benim hakkım hep birileri tarafından ’hakaltı’ (G.D) edilmiştir... Kendimi bir kaç satırla ifadelendirmem mümkün değil. Başlarsam eğer sayfalar dolusu yazmam gerekir ki o zaman okuyan arkadaşlar sayfanı terk edebilir:))
meselci: Şiir’le olan dostluğunuzun seviyesi ne mertebede? Şiirsiz yaşarım diyenlerden misiniz?
Guldane Dal:
--- Şiiri severim ve iyi de okurum ama şiir her şeydir diyenlerden değilim çünkü şiirin dışında da önemli ve gerekli bir çok şeyler olduğu düşüncesindeyim...
meselci: edebiyatdefteri.com sitesinin çizgisini nasıl buluyorsunuz, bu ailenin içerisinde yer almaktan hoşnut musunuz? Artıları ve eksikleri neler?
Guldane Dal:
--- Çizgi diyorsunuz, bana göre çizgi konulan her şey kısıtlıdır yani çizgisiz olmalıdır yani herkesi kucaklamalı ve sansürsüz, yasaksız olmalıdır... Tercih ettiğim varolan edebiyat sitelerinden biridir artılarıyla ve eksileriyle...
meselci: Sevgili Dal sizin kadınlarla ilgili bir çok yazınız var. Bizlerle kısaca kadınlarla ilgili düşüncelerinizi söyleyebilir misiniz? Neden kadınlar?
Guldane Dal:
--- Çünkü öncelikle ben bir kadınım. Bir şeyi ya da bir şeyleri anlayabilmek veya anlatabilmek için öncelikle o şeyin kendisini çok iyi tanımanız gerekir. Bundan dolayıdır ki ben kadından yani kendimden başlıyorum ama kadında takılı kalmıyorum tabiki, diğer sorunlar ya da konular da ilgimi çok çekiyor mesela felsefe, tarih, kültür gibi... İçerisinde yaşadığımız patriarkal sistemlerde ben kadının erkeğe göre daha fazla ezilip horlandığı düşüncesindeyim... Ataerkil toplum diyoruz yani bu demektir ki kadın hem işte, hem dışarda, hem de evde baskı altındadır ve ikinci sınıf muamelesi görmektedir ve de bundan dolayı şiddete maruz kalmaktadır... Nedir bu baskılar derseniz yazılarımı okumanızı öneririm yoksa şimdiye kadar yazdıklarımı buraya eklediğim gibi ayrıca bir de eklemeler yapmam gerebilir :)) Ama kısaca şunu söylemek istiyorum ki kadın kimsenin ne kölesi, kimse de ne kadının efendisidir ve ileride bu tür hastalıklı düşünceler tarihin çöp sepetinde yok olup gideceklerdir... Susan kadınlar değil konuşan kadınlar olmalıyız...
meselci: Biliyoruz ki, yurdunuzdan uzak bir yaşantıda, Avrupa’da yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Anadiliniz olan Kürtçe’yle aranız nasıl, kendinizi oralarda bir yabancı gibi hissediyor musunuz? Kürtçe’nizi ne ölçüde kucaklıyorsunuz edebiyatta ve normal hayatta?
Guldane Dal:
--- Ne acıdır ki anadilim olan Kürtçe’yi bilmiyorum. Yaşım ileri olmasına rağmen ’öğrenmenin yaşı yoktur’ diyenlerden de olduğum içindir ki hala umudumu kaybetmiş değilim ve her an bir kursa yazılabilirim... Bu dünyada herkes göçebe olduğu içindir ki kendimi pek de yabancı hissetmiyorum... Ben Kürtçe dilinin ve Edebiyatının üzerindeki yasakların bir an önce kaldırılması gerektiğini düşünüyorum... Bir dil bir insan diyenlerden olduğum için ben Kürtçe dilini kucaklıyor hatta bağrıma basıyorum tıpkı diğer diller gibi...
meselci: Sizce Kürt Sorunu nasıl çözülür, ve Kürt Açılımı hangi şartlar yerine getirilirse başarıya ulaşılır?Gündeme dair, sanatçı sesinizi öğrenebilir miyiz? Kardeşçe yaşamak gerçekten zor mu, bazı haklar verilerek, Türkiye’deki hakların tümü eşit hale getirilirse, bu imkan sağlanılırsa, Türkiye bölünülür mü? Derin ve zengin fikirlerinizi alabilir miyiz Sevgili DAL?
Guldane Dal:
--- Ortada bir sorun varsa ki vardır bana göre ve bunu çözmek için de bütün sorunu eğrisiyle doğrusuyla masaya yatırılmasıdır ve tarafların hepsinin de o masa etrafında olmasıdır çünkü birinden birisi eksik olunca sorun çözümlenemez... Ben düşüncelerinde sınır tanımayan bir kişi olarak asıl bölücülüğü insanların arasına sınır çekenlerde görüyorum...
meselci: Edebiyatçı olumsuzluklar(zulümler, ölümler) karşısında duyarlığını ne ölçüde göstermeli?
Guldane Dal:
--- İsyan etmeli, her zaman ve her yerde bunu dile getirebilmeli sonunda ölüm olacağını bilse de, örneğin Hallacı-Mansur ve Sabahattin Ali gibi...
meselci: Aşağıdaki kavramlar(yanında soru etiketi olanlar) sizde ne gibi anlamlara gelmekte-ler?
Guldane Dal:
Güvercin kanatları?
--- Uçmak.
Mardin?
--- ’ Kuşlarını salmıştır çatılar/ Ve hasatçı bir gökyüzü ki/ Eğilip üstüne düşecek kadar/ Taştan ağzıyla öpmüştür seni/ Kan revan içinde alnaçlar’ diyor sevgili fesih rumuzlu arkadaşım bir yazısında ve şöyle devam ediyor anlatmaya Mardin’i; ’ Mezopotamyacı belleği, uygarlıkların aynası, tanrıçaların müjdelenmiş inadı, herkesin biraz ötekileştiği ve bu ötekilerin farklılıklarını benimseyip bir çatı altında hoşgörü ile yaşadığı bir kenttir Merdin, kim bilir hala ayakta kalmış olmasının sebebide belki budur...
Gecenin sakin hali?
--- Düşünce...
martıların denize dalışları?
--- Açlık...
Sabah uyanırken ettiğiniz dua?
--- Ben dua etmem...
Gözlerinizi kırpmadan yaslandığınız dostunuz(yakınınız, sevdiğiniz vb.)?
--- Çok var ama yanımda değiller bir çoğu...
Çocukken unutamadığınız ama hatırlarken mutlu olduğunuz bir hatıranız?
--- Babamın doğum günümde bana hediye olarak badem şekeri getirmesi ki bunu öykülerim kısmında da anlatmıştım... Aslında çok var da bu sadece bir tanesi...
Silah sesi?
--- Zorunlu ölümün acı sesi...
Sevdiğiniz yemek türü ve neden?
--- Çok var mesela uvak köfte, Ali nazik, cartlak kebabı, çiğ köfte, yenidünya kebabı, pirpirim çorbası vs. vs. vs.
Vazgeçemediğiniz(taviz vermediğiniz) dört madde alsam?
a- Okumak.
b- Yazmak .
c- Yemek.
d- Yatmak, maddeler bence kısıtlı sevgili meselci:))
Ve edebiyatdefteri.com’da Yaralım rumuzla üyeliği bulunan Meral GÜL?
--- Çocukluktan kalma yamalı şiirleri olan, kelimeleri tüketiyorum derken çoğaltan, şiirleri sabıkalı ve yüreğinde haklı isyanları olan, içindeki çocuğu çok iyi tanıyan, giden vefasız sevgilinin ardından bile çorabı kaçmış sözleri ve dikişi sökülmüş şiirleri olan, uykusunda bile can çekişen şiirlere hayat veren, şiirleri hem enlemesine hem de uzunlamasına geniş ve anlamlı yazabilen ve okumaktan büyük keyif aldığım Munzur’un kızıdır YARALIM...
meselci: Yoğunluğunuza rağmen, dilinizle ve yüreğinizle okurlarınıza kendi pencerenizi açtığınız için onlar ve kendi adıma şükranlarımı sunuyorum elzem varlığınıza...
28.12.2009
.....................................BİTTİ.................................
YORUMLAR
ilk önce çok sevdiğim Canım Güldanem'i konu alan bu anlamlı ve güzel söyleşiyi kaçırdığım ve geciktiğim için her iki değerli arkadaşımdan da çok özür diliyorum...
ben Onu nasıl anlatırım şimdi...yüreğim şimdi kıpır kıpır oldu bir güvercin olup yanına uçasım ve o güzel yanaklarından doya doya öpesim geliyor şimdi Canım Güldanem'in...beni benden daha iyi gözlemlemiş ve anlatmış...öyle güzel dile getirmiş ki nasıl teşekkür etsem azdır...Onu çok seviyorum çünkü yüreği çok duyarlı tepeden tırnağa kadın haklarını savunan ve bana kadın olduğumu hatırlatan ve duyumsatan bir yürek...Onu çok seviyorum çünkü bana "Meral'im, bitanem, canım benim" deyip candan seslenerek bağrına basan bir anne şevkatiyle yüreğimi okşayan ve onun sesinde annemle hasret giderdiğim ve sanki annemle konuştuğumu sandığım içten bir yürek...Onu çok seviyorum çünkü hep yanımda olan ne olursa olsun beni yalnız bırakmayan sayfamı renklendiren ve birbirinden güzel ve donanımlı bilgileriyle sayfama hep ışık tutan bir yürek...Onu çok seviyorum çünkü kendisi de bir kadın bir ana...Onu çok seviyorum çünkü hayata kafa tutup başkaldıran korkusuzca insan haklarını haykıran, sansürsüz ve özgürce kaleme alan harika bir ses, bir yazar, bir şair...yüreği dolu dolu yüreği d/okunaklı çoğu zaman ağlamaklı ama ne olursa olsun hep duygulu ve duyarlı...
Kısaca desem ki seni çok çooook seviyorum Canım Güldanem
bilirim ki sesimi geç duyurmuş olsam bile beni yine duyar ve yine bağrına basarsın bitanem...iyi ki varsın...iyi ki burdasın ve iyi ki bütün bu güzellikleri bizlerle paylaşıyorsun...teşekkürler canımın içi...teşekkürler gülüm...
Sevgili meselci sana da çok teşekkür ediyorum Canımdan çok sevdiğim bir dostumu bir Can Şairi bize bir adım daha yaklaştırıp bu güzel sesiyle bizi buluşturduğun ve bu anlamlı söyleşiye beni de katıp onurlandırdığınız için her ikinize ne kadar teşekkür etsem azdır...
mahcup ve biraz da yüzüm kızarmış bir şekilde çokça sevgi ve saygılarımı bırakarak ayrılıyorum beni mutlu eden ve çocuklar gibi şenlendiren bu söyleşiden...
Yaralım tarafından 1/6/2010 6:47:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
tam anlamıyla harika bir söyleşi...
bir de Guldane DAL'a yapılmiş olması başlı başına bir ayrıcalık katmiş bu söyleşiye
soruların zekice ,kısa neşeli olşu,bir o kadarda cevapların olgun,anlamlı, içten ve derin oluşu zevkle okunacak bir söyleşi çıkarmiş ortaya
tebrikler
saygılar
Böyle bir söyleşiyi bize sunduğu için Meselci dostuma teşekkürler ederim.sayın Dal,her zaman ki gibi açıkça yüreklice ve de çok iyi tanıdığı kendini ve görüşlerini anlatırken ayrıcada özet özet bilgilerinide sunmuş bizlere.
Haklar ve özgürlikler savaşçısı sayın Dalı iyi okuyup öyle değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Sayın Dal. düşüncelerini anlatırken bilgililiğin verdiği özenle kimseyi suçlamadan , horlamadan yazıyor... Sevgili Dal, önce yaşamda ki tüm varlıklara duyduğunuz saygı ezilene sömürülen tüm dünya insalarına dair duyduğunuz kaygılarınıza bunları da bizlele paylaşmanız nedeniyle Devrimci yüreğinize sonsuz sevgilerimle.
Sevgili gül seni tanımak benim için çok büyük şans.
Yazılarını ve şiirlerini okurken şunu düşünüyorum hep: her şey, insan için , insanlığın kurtuluşu için, edebiyat eğer bu evrensel sona hizmet etmiyorsa bir kıymeti yok.
Sen yazılarında, uyumayın ey, insan kardeşler diyerek , gözümüze gözümüze sokuyorsun gerçekleri…
Sitenin en protest şairi, hep yaz ve ben okuyayım. Varlığın, görüşemesek de beni sevince boğuyor…
Çok çok sevgiler sana can arkadaşım…
Bu röportajı hazırlayan meselci kardeşime de çok teşekkürler…
Ben sizle arkadaş olmadım ki küs olayım Engin Tatlıtürk...
Ayrıca ben sizi tanımıyorum da...
Ben ne bildiğimi biliyorum da sizin neyi ne kadar bildiğinizi bilmiyorum ama yorumunuzdan bir çok şeyi bilmediğinizi biliyorum...
Ayrıca burada maç falan da yapmıyoruz ki tarafım ya da tarafınız olsun...
Biraz saygınızı giyinip de gelseniz iyi olur bence...
Konulara gelince gayet açık ve net, dikkatli okursanız sanırım daha iyi anlarsınız...
Sayın dal; yıldızımız barışmadı gitti.
Çün kü; birbirimizi iyi tanıyoruz.
Ve kim neyi ne denli derinlemesine biliyor, ikimiz de biliyoruz.
Senin bana anlatabileceğin tek değer ( Örtülü propaganda nasıl yapılır) olur.
Hamdolsun bayağı da destekçin var.
Lakin güneş balçıkla sıvanmaz.
Doğrular sırıtır.
Eğer samimi yazıma hakaret vari cevap vermeseniz tek kelime yazmazdım.
Sen allamesin de ben kalın kafalı mıyım?
Sen boşa mabal okuduğunu bildiğin için böyle yazıyırsun tahminimce.
Meselci kardeşime olan saygıdan ötürü daha yorum yapmayacağım.
Böyle sorun yapacağınızı bilsem bu yazıya da yorum yapmazdım.
Kuran üzerine yemin ederim ki; ırkçı değilim. Milliyetçi olarak bile görmeyenler var.
Ama irkçılığı hep kınadım ve kerşı fikir beyan ettiğim için sözlü yada yazılı saldırılara maruz kaldım.
İnanın ya da inanmayın, tek fikrim var o da İslam kardeşliğidir.
Saygılar.
ÖNCELİKLE ŞU meseleci (meselci) :) kardeşime teşekkürümle yorumuma başlamak isterim...
Ne iyi etmişsin de böyle sohbetler yapmışsın ama bil ki senin sıran geldiğinde bunu kimseye kaptırmam :))
Sonra Güldane Dal Hanımefendiye sadece şunu isterim lütfen sesiniz şimdi çıksın.Eğer şimdi çıkmaz ise bilin ki ileride SES TELLERİNİZ YIRTILABİLİR :)
SEVGİYLE KALINIZ.
..............................
sevgili davidoff meseleci değilim, kızdırma beni:))
hımm,
bana sıra gelmez sanırım, neden mi
koca okyanus dolusu dostlar dururken, ben kimim ki?
mutlu oldum, seni burada görmek.
sevgilerimle.
ÖNCELİKLE ŞU meseleci (meselci) :) kardeşime teşekkürümle yorumuma başlamak isterim...
Ne iyi etmişsin de böyle sohbetler yapmışsın ama bil ki senin sıran geldiğinde bunu kimseye kaptırmam :))
Sonra Güldane Dal Hanımefendiye sadece şunu isterim lütfen sesiniz şimdi çıksın.Eğer şimdi çıkmaz ise bilin ki ileride SES TELLERİNİZ YIRTILABİLİR :)
SEVGİYLE KALINIZ.
Güzel bir röportajdı lakin bazı konuları biraz daha açabilirdiniz.
Bazı yerlerde de amaçsız boş sorular var. Belki zenginlik olsun diyedir, olabilir.
Kürt açılımına önerdiği çözümü açıklarken tatmin edici cevap vermemiş Sayın Dal.
Mesela taraflar derken kimle, kaç taraf var ve bu yapılmıyor mu? gibi sorular akıla gelsede cevapsız kalıyor.
Genel olarak güzeldi.
Paylaşımdan dolayı kutlarım.
sevgili GüldaneYi kaleminden tanımak güzeldi...
bir kez daha yüreğinin sadeliğine ve sıcaklığına inandığım sevgili Güldane arfkadaşıma kocsmsn sevgiler bırakırken senin bu güzel çizgini de yeniden kutluyorum sevgili Selim...
teşekkürler...okurken yaşatmak gibiydi..
mutlu seneler...
Röportajınızı beğenerek ve içtenlikle söylemlerinizle adeta yaşayarak okudum. Güldanenein bütün fikirlerine katılıyor ve saygı duyuyorum. Her şiirinde ve her yazısında! yani okuyabildiklerimde... Zaten hep ezilenin ve haksızlıkların yanında olduğunu görüyor ve anlıyorum. bunun için Devriciliğinin ne kadar olup olmadığını ölçecek durumda değilim. Öyle bir ölçüde varmı bilmiyorum. Kendisini insanca duyarlılığı ve dürüstçe paylaşımı için çok teşekkür ederim. Edebiyat defteri ailesi içerisinde tanışmışlığımız dolayısıylada Edebiyat defteri ailesine de teşekkür ederim.
Ve bu güzel röportaja emek veren Meselci arkadaşımıza da teşkkür ederim.
Her iki yüre ğe de sevgiler, saygılar sunarım.
"gerçekten de zor edinilen bir ruh halidir devrimcilik devirmeden, yıkmadan, yok etmeden hep varederek. "
"adın kimsenin ne kölesi, kimse de ne kadının efendisidir ve ileride bu tür hastalıklı düşünceler tarihin çöp sepetinde yok olup gideceklerdir... Susan kadınlar değil konuşan kadınlar olmalıyız..."
Kadının dili önce ailesinde, sonra çevresinde, daha sonra evliendiği ilk gece kesliliyor ve bir daha konuşma engelli olarak yaşamına devam ediyor. Konuşmayı başaranlar ya toplum dışına itiliyor ya da " deli" damgası yiyor. Konuşmayıp da içine atanlar ise kendi sırları ile hayata veda ediyor, arkasında yüzlerce ağlayan kız bırakarak. Çünkü çocuklar ailesinden gördüğünü yaşamına uyguluyor sevgili Gükdan hanım.
Sizi kendi kaleminizden tanımak güzeldi. Hayatta, konuşan ve hakkına sahip çıkabilen kadınların çığ gibi büyümesi dileği ile. Sevgiler yüreğinize.
Teşekkür ederim sevgili Meselci bu özel paylaşımlarınız için.
Bu arada eklemiş olduğun foto İsveç'in önemli sayılabilecek ve benim de severek dinlediğim bir sanatçı olan Mikael Wiehe'nin konserinden... Dinlemenizi tavisye ederim... Bir gün onun hakkında yazı da yazmayı düşünüyorum eğer bestelerinden bir tanesini çevirebilirsem Türkçeye...
Sevgiler...
Röportajınızı çok anlamlı ve içten vermiş olduğunuz doğrular ve gerçekleri yansııttığını gördüm.
Yaşamsal süreçte toplumların yücelmesi ve mutlu olmaları için bir ütüpya sosyalizmi andırır bir düzende olmaları gerekir.
Devrimci olmak kolay değil,ben o pencereden geçtim.Entelektüel bilimsel evrensel diyalektiğe inan biri olarak,emperyalizme,sınıfsal ayrımcılığa,ezilmeye karşı direniş, hakkın olan yerde hak,adeletin olan yerde adalet olması gerekir.
Tüm bu verilerin yanında fertlerin mutlak sürette eğitimden geçmeleri gerekir.
Bir fert kendini savunmalı,araştırma yapmalı,sorgulamalı çağdaşlığı çok iyi bilmesi gerekir.
Bu nedenle 68,78 gençliğe önderlik yapanların çoğu zoru görüp avrupaya kaçtılar,arkalarında zindanda çörümesine sebep olanları ile karanlık perdelerde meçhule giden bir gemi gibi ne oldular,nasıl öldürdüler günahsız insanların enkazını bıraktılar.Tanıdığım bir çok insanlar zoru görüp kaçtılar.
İşte tam bu felaket topluma mal edildi.Bir çok suçsuzlar suçlu görerek mahküm ettiler.
Bunu özsel bir düşünceden ve gerçekleri görmüş biri olarak yazmak gereğini gördüm.
Büyük ulus şairin dediği gib"Ben gitmesem,sen ölmezsen,o vurulmazsa karanlıktan aydınlığa nasıl çıkılır"düşüncesi ne yazik ki, erkliğine hala özlemle kavuşmadı.
Sevgi ve saygılarımla...
toprak46 tarafından 12/28/2009 12:40:11 PM zamanında düzenlenmiştir.