BULUTSU DOKUNUŞLAR / öykü
Cadde tıklım tıklım. Ben de hızlı yürümeyi bıraktım zaten. Gideceğim yere beş dakika erken gitmek, büyük bir kazanç mı sanki! Nereye yetişmeye çalışıyoruz? Geçen gün kim demişti; tabutumuza hızla koşuyoruz, diye?
Hava berrak ve güneşli...Kış güneşi, en samimi saatlerinde…Yanımdan, kulağında telefon,genç bir kız geçiyor. Bağıra çağıra konuşuyor;
--Dileme, özür dileme, yeter, bıktım artık özürlerinden! Beni arama demiştim sana…
Öfkesi daha da artarak uzaklaştı. Öylece baktım arkasından. Aklım bankadaki işimde. Bir an önce halletmeliyim.
Bankaya girdim. Numara aldım. Sırama daha var. Boş bir yer bulup oturdum. arkamdaki koltuklarda iki kadın konuşuyor. Yüzlerini göremiyorum. Ama ensemde solukları var…Biri hızlı hızlı konuşuyor ve hiç nokta koymuyor. Öteki, hım, diyerek onaylıyor sadece…En çok, konuşurken nokta koymayan kadının yüzünü değil de, hım, diyen kadınınkini merak ediyorum. Ama dönüp de bakamıyorum.
Nihayet, konuşurken nokta koymayan kadının bir cümle başını yakalıyorum:
--Benim bir oğlum, iki kızım var. Oğlan lisede, canavar, maşallah…Kızların biri orta’da; büyüğü liseyi bitirdi, sınava hazırlanıyor. İkisi de yardımcı bana evde. Oğlan yakıp yıkar ortalığı. Kızlar öyle mi! Kızlar ezik...Sesleri çıkmaz. İtaat ederler. Babalarına bir kelime itirazlı söz söylemezler. E, yarın evlendiklerinde, koca kısmısı çekmez öyle çok laf eden kadını. Doğurmak kolay, önemli olan yetiştirmek…Çok şükür Allah’ıma, ikisi de ailemize bir söz getirmedi…yoksa…
Bu arada, sadece hım, diyen kadının, uygun yerlerde, yine hım, dediğini, böylece onay verdiğini söylemeye gerek yok. Çok akıcı ve hızlı cümlelerin arasında, böylesine ritimli, hım, demek büyük bir başarı bence…
Önce, konuşurken nokta koymayan kadının sırası geliyor. Kalkarken, yaşanan karışıklıktan faydalanıp arkama dönüyorum. Hım, diyen kadınla göz göze geliyorum. Bir çift yorgun, mavi, miyop göz…Bana şunları diyor sanki: ne yapayım kardeş, hım, demek çok zor olmasa da, insan gene de dinlerken yoruluyor.
O sırada, yaşlı mı yaşlı bir çift giriyor içeriye. Adamın kasketi, kadının pardösüsünün altından görünen çiçekli yarım şalvarı tam bir taşra motifi resmediyor. Adam, zor yürüyor. Bir elinde baston var, diğer elinden de karısı tutuyor. Hemen onlara yer verildi. Zar zor gidip oturdular. Kadınla adam aynı yaşta olmalarına rağmen, adamcağız çökmüş. Kadınsa, dibek taşı gibi yusyuvarlacık, fakat esnek. Yılların işi gücü onu dinç tutmuş olmalı. Bir süre onları inceliyorum. Adam ha bire konuşup çevresindekilere laf yetiştiriyor. Kadın suskun, itaatkar…
Sıram geldi. Benden bir önce, hım, diyen kadın var…Onu bekliyorum. İşi bitince, dönüp bana;
--Kusura bakmayın, dedi ve gitti.
Aklıma takıldı biraz. Bu özür ne içindi? Arkamda, konuşurken nokta koymayan kadını, hım, diyerek onayladığı için mi, yoksa sırası benden önce olduğu için mi?
İçerde, bir saatten çok kalmışım. Dışarısı biraz değişmiş. Kış güneşi, gerilemiş azıcık. Serinlik artmış. Bu sefer hızlanıyorum. Cadde de eski kalabalığını yitirmiş gibi.
Metro durağına geldim. Alt geçitin girişinde, bir kadın dilenci oturmuş. Hiç bakmadan geçiyordum ki, yerde yatan iki kümeyi fark ettim. Tanrım, iki bebek! Kundak bebekleri, hem de ikizler…anneleri gibi esmer tenliler..yumuk gözler, masum dudaklar…
Ama hava soğuk, ama onlar bebek, ama yerde yatıyorlar…Bunları içimden söyledim tabii. Neden? Bu lanet, neden, sorusuna takılmayacağım. Bu kez hayır, diyorum…Dünyada, adalet var mı, yok mu, diye sorgulamayacağım…
Çantamdaki bütün bozuk paraları veriyorum kadına…Birer damlacık, iki esmer surata bir kez daha bakıyorum: Sizi seviyorum…
Metro durağındaki kalabalığa karışıyorum ben de…O sonsuz akışa…
YORUMLAR
Biliyor musunuz her doğum gününde, her yeni yılda " neden bu kadar çok mutlu oluyoruz" diye hep sormuşumdur. Çünkü bir yaş daha yaşlanıp,ölüme bir adım daha gitmekten neden bu kadar çok mutluluk duymaktan insan nasıl mutlu olabilir acba.
Evet tabutumuza koşar adım gidiyoruz ama bunun farkına, ne yazık ki çok geç varıyoruz.
Hikaye baştan sona çok güzel ama ben özellikle bu kelimenize takılı kaldım.
Güzel bir öykü idi. Sevgiler yüreğinize