- 872 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Parçalanmışlık
İnsan bedeni bir bütün halinde iş görür. Beş duyu organı eller kollar tüm organlar bir koordineli şeklinde çalışır. Birindeki eksiklik tüm bedeni etkiler. Hastalıklar tedavi eldilirken hastalığın sonuçlarının görüldüğü organları tedavi etmek tam tedavi sağlamaz. İnsan asıl hastalığa kaynaklık eden sorunun üstesinden geldiğinde gerçekten tedaviye yapmış olur. Hastaneleri gözönüne alındığında, her bölüm kendi içinde farklı ihtisas kollarına ayrılmıştır. Bu bölümler toptan bir insan bedeninin sağlığını hedef almıştır. Ama bunu yaparken ne kadar komlike bir canlı oluduğu gözden karçırmamak gerekir. İnsan, yaşam çevresinden başlayarak bir hücereye kadar etkileri olan zincirleme bir yaşam çemberinde bulunmaktadır. Örneğin insanların içtikleri suyun kalitesi kemiklerinin, dişlerinin gelişimine etki etmektedir. Meyve ve sebzelerin üretiminde aşırı kimyasalların kullanılması, bunlarla beslenen insanların sağlıklarının bozulmasına sebep olmaktadır. Tüketmesi gerekenden daha az meyve tüketen kişilerin diş sağlığı bozulmaktadır. Diş sağlığının bozulması diğer organlarınıda etkilemekte toptan bir sağlık problemi oluşmaktadır.
Hastanelerde tutulan kayıtlarda hangi hastalıkların artma eğiliminde olduğu ve bunların sebeplerinin ne olduğu açıkça görülebilir. Tek tek hastalık sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik tedaviler insanların, genelde toplumun sağlıklı mutlu yaşamasına yeterli olmayacaktır. Asıl olan toptan hastalık sebepleri olan yaşam koşullarının düzelitilmesiyle sağlıklı bir topluma gidilir. Bu gün hastanelerde hangi hastalık için ne kadar bir harcama yapıldığı parasal olarak hesaplanabilir.Bunun çok daha azının harcanması ile hastalanmadan sağlığın korumanın yolları araştırılmalıdır. Koruyucu hekimlik bunun bir yoludur. Koruyucu hekimliği tek tek fertlere şunlardan kaçının şunları yapmayın demekle olmaz. İnsanları yedikler içtiklerinin sağlıklı olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılması ve bunlar titizlikle uygulanmalıdır. Buna toplum mühendisliği denecek belki. Ama hiç alakası yok bunlar bir devlet organizasyonunun yapması gereken işler. Devletin varlığının sebebi halkın geneli ilgilendiren işlerde düzenlemeler yapmaktır.
Hala anlamış değilim suların arıtılmasının ve şebeke suyunun içme suyu kadar kaliteli olması neden sağlanmıyor. Sonuçta o suyu insan bir şekilde banyoda temizlik esnasında ağzına alıyor. Pet şişelerde satılan sular ne kadar sağlıklı; ne kadar sağlıklı kalabiliyor. Suyun güneş ışığıyla temasında içerisinde mikroorganizmalarda artış olmuyor mu? Suyun dahi halkın kullanılması için ne şekilde sunulması gerektiği sağlık açısından çok önemli bir konudur. Suyun arıtılarak şişelendiği tesisler ne kadar kontrol edilebilir. Bunların şişelenip dağıltılmasında daha çok hastalık yapıcı unsur çoğalmaktadır. Halbuki şebeke suyunun arıtılarak kullanıma sunulması çok daha ucuz ve sağlıklıdır. Fakat bu öyle bir sektördür ki arkasında büyük paralar vardır. Halkın bundan dolayı kaybettiği sağlığı için harcadığı paralar onların kazandığından çok daha büyüktür. Fakat parçalanmışlık durumu burda kendini gösterir. Küçük menfaatler için büyük bir halkın sağlığı hiçe sayılır.
Eğitim çalışmalarında çok daha büyük bir parçalanmışlık vardır. Dersaneye, özel hocalara verilen paralar, gerçekte toplumun genelinin cebinden çıkmaktadır. Kişiler özel gayretleriyle (vergileriyle kurulan devlet okullarının yetersizliğinden dolayı)daha iyi eğitim almak adına artı farklı yollar aramaktadırlar. Bu yollara yönlendirilmektedirler. Bu durum modern dünyanın insanı sömürmesinin bir başka yoludur. Halk devlet okullarına vergileriyle para ayrıldığı halde özel okullar daha bir çoğalmaktadır. Güya onlar çok daha kaliteli eğitim vermektedirler. Eğitim de kaliteyi özel okullar seviyesine çıkarmak devlet okullarında hiç zor olmadığı halde bu yapılmamaktadır. Çünkü burda da gene büyük bir kazanç söz konusudur. Devlet okullarının kalitesi düşürülmeli ki özel okulların eğitimi daha bir iyi olduğu sanılsın. Devamlı kendi kendini tüketen ama ortaya bir şey üretmeyen bir anlayış.
Özel Okullar, hastaneler olsun bunları gelir kaynakları sonuçta gene bu halktır. Bu halktan gelen paralarla bu işler dönmektedir. Zengin kesim kendini ayrıcalıklar icat etmekte hep ben daha bir özelim demektedir. O zenginliğin asıl kaynağı alt tababakalardan elde ettiği kar olduğunu unutmaktadır. Eğer herkes kazancı oranında vergi verse ne özel okullar kalır ne özel dersaneler. Devletin imkanları artacağından onları rahatlıkla karşılayabilecektir. En azından aldığı gelire göre vergiyle imkanları kısıtlı olup, daha iyi bir yaşam olanakları oluşturamayan kesimlere yeni imkanlar sağlayacaktır. Onlarında potansiyelerini kullanmalarına olanak sağlanacaktır. Vergideki adaletsizlik eğitimde, sağlıktaki olumsuzluklarla kendini göstermektedir. Bu parçalanmışlık insanların alabilecekleri sağlık,eğitim gibi hizmetleri alamamalarına sebep olmaktadır.
İnsan bedeni gibi insanların oluşturdukları topluluklar kendi içlerinde bir beden gibi uyum içerisinde olmak zorundadır. Bedenin herhangi bir yerindeki rahatsızlık tüm diğer organların çalışmasını bozar. Bu yüzden hastalığın bir an önce tedavi edilmesi gerekir. Aksi hallde tüm sağlam çalışan organların çalışması bozulur. Aynı toprak üzerinde yaşayan insanların organize bir şekilde kendi menfaatlerini korumaları beklenir. Ama bunu yaparken hangi kriter ön planda tutalacaktır. Baskın olan belirli bir milletin istekleri mi yoksa herkesin ortak üzerinde birleştiği insani değerler mi. Elbette ikincisi. Yoksa ırkçı bir söyleme doğru gidilir ki bu da bir parçalamayı getirir. Bundan da her zaman olduğu gibi puslu havayı seven kurtlar karlı çıkar.
Dünya üzerinde yaşayan insan türü kendi içinde bir topluluktur. Bu topluluğu gene bir bedene benzetirsek bu bedenin herhangi bir yerinde olan rahatsızlık tüm bedeni etkiler. İnsanlar çocuk, anne, baba, anneanne, babaanne gibi yaş gruplarına göre ayrılırlar. Her insanın kendi içinde sahip olması gereken bir ihtiyaç listesi vardır. Bu o insanın büyük küçük olmasına, cinsiyetine bağlı değildir. Bu sağlandığında toptan mutlu bir insan türünden söz edilir. İnsanları kendi türü içerisinde farklı kategorilere bölmek ve onlara temel ihtiyaçlarını ayrı ayrı verileceğini söylemek tam bir sömürü düzeninin yalanıdır. İnsanlar kendi özdeki birliklerinden bölüp, onların birlik gücünü parçalamak haksızlık ve adaletsizlik ortamının oluşmasında en büyük etkendir. Babalar günü, anneler günü, kadınlar günü gibi günlerin icatları bunun göstergesidir. Bu şekilde parçalamak onların hak adalet arayışını zayıflatmanın en iyi yoludur. Sevgiler, saygılar sevinçler üzüntüler belirli bir gün yoğun yaşanıp hatırlandıktan sonra hızla o akan mücadale nehrine atılmak, işte modern insanın çıkmazı.
Çok uzun bir parçalanmışlık vermeye çalıştım. Bu dünya yaşayan bir organizmadır.Toprak, su, hava ve bunların arasındaki her şey, bütün canlı ve canlısızlar birbirini tamanlar. Bunlara ayrı ayrı ele almak onları anlamamızı kolaylaştırır. Ama bunları birbirinden bağımsız varlıklarımış gibi düşünmek bu mavi gezegeni anlamadığımızı gösterir. İnsanda bir bütündür, onu ancak toptan çevresi ile beraber ele alırsak anlayabilir, yaşanabilir bir insanlık topluluğu oluşturabiliriz.
(Kasım 2009)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.