- 1014 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANLIĞIN DİNMEYEN ÖZLEMİ BARIŞ
Daha ne istiyorsunuz? Dünyanın dört bir yanında her şeyimizi pazarlıyorsunuz. Evlerimiz, iş yerlerimiz, her yerlerimiz sizin ürettiklerinizle dolu.
Buzdolaplarımız ve içindekiler televizyonlarımız ve ekrandakiler, çamaşır makinelerimiz ve onun içine koyduklarımız hep sizin mallarınız.
Bilgisayarlarımız ve bin bir çeşit yan ürünleri, yollarımız, vapurlarımız, uçaklarımız, trenlerimiz, otobüslerimiz, matbaalarımız, makinelerimiz, vitrinlerimiz, tabelalarımız, hatta ayakkabılarımız, gömleklerimiz, kalemlerimiz, içeceklerimiz, her şeyimiz sizin markanızla geleceğe taşınıyor. Daha ne istiyorsunuz? Yetmiyor mu dünyanın dört bir yanındaki Pazar egemenliğiniz? Bu doymak bilmezlik niye? ‘’Bu savaşlar niye?’’
‘’Barışın karşıt ne?’’ sorusunu ‘’Küs!..’’ diye yanıtlayan çocuk dünyasında küsler barışır;barış küslüklerin bitmesidir çünkü. Küslük, kötü bir şey değildir, barışırsın biter. Çocuklar için, öfkenin, karşı çıkmanın, tavır koymanın, cezalandırmanın bir çeşididir. Bir süre sonra biter küsmek, barışılır ve biter. Barışın böyle olduğu bir dünya öyle uzak ki… Tıpkı çocukluğumuz gibi… Büyür çocuklar ve barışın karşıtının ‘’küs’’ değil, ‘’savaş’’ olduğunu öğrenirler burkularak. Tarihi öğrenirler, insanların yurt edinmek, yerleşmek, halk ve ekin alanlarını genişletmek için savaşmaya başladıklarını; başka insanları köleleştirmek, onların emeklerini kullanmak, varlıklarını yağmalayıp talan etmek; doğal kaynaklarına el koymak, sömürgeleştirerek her şeylerini çalmak; güçlenenlerin kendi egemenlik alanlarını genişletmek için savaştıklarını; tarihin savaşlar geçidi ve savaşın, insanlık için bir zorunluluk olmaktan çıkarılmasının tek yolunun sömürünün son bulması olduğunu öğrenirler.Öğrenirler, ama ‘’Bunları bize okulda niçin öğretmiyorlar?’’ diye sorarlar. Anlatırız onlara, yanıtlamaya çalışırız sorularını; korkarak, coşarak, hüzünlenerek öğrenirler; ‘’Savaş barbarlıktır.’’
Başka neler mi öğrenirler? Savaşın, yer yüzünün tümüne egemen olmak isteyen emperyalizm in sömürü sisteminin doğal bir sonucu olduğunu; çünkü sömüren ve sömürülenler için savaş gerçeğinden başka çıkar yolun olmadığını; sömürülenlerin aynasında savaşa başvurmaktan başka tek seçeneğin olduğunu görürler; Boyun eğmek. Sömürülenlerin aynasında ise, saldırganlığın ve savaşların körüklenmesi görülür. Jean Jaures, ‘’Her ulusta sayılı insanlardan oluşan bir topluluk üretim ve değişim araçlarını elinde tuttukça, onlara kendi yasalarını zorla kabul ettirecektir. Bu topluluk, yığınların gösterebileceği tepkilerden korunmak için ordulara dayanacaktır. Karşıtlıklardan yaralanacak, özgürlükleri kısacaktır. Bunlar sürdükçe, ekonomik, toplumsal siyasal çatışmalar oldukça savaşlarda olacaktır.’’ diyor.
Emperyalizmin, kendisini yıkacak olan çelişkiyle burun buruna gelmesidir, barış. İnsan olduğunun bilincine varanların, insana karşı olan bir dünya sistemine isyan etmesidir. Barışın temel sorun haline gelmesi; insanın kendisini, yaşamı, geleceğini, çocuklarını, var oluşunu, onurunu koruma savaşımının insanlığı kucakladığının göstergesidir. Barış savaşımı insanlığın emperyalizme karşı savaşımıdır. Barışın, insan olmanın yaşamın temel sorun haline gelmesi, insanlığın artık emperyalist baskı ve sömürüden kurtulması zorunluluğudur. Barış, hangi dilden, dinden, ırktan, ulustan, cinsen, meslekten, yaştan olursa olsun, dünyada yaşayan – sömürücü, işkenceci, insanlardan nefret eden bir azınlık dışında – bütün insanlar için ortak ve kaçınılmaz bir sorundur. Sorunun bu boyutlara ulaşması, sömürüye karşı savaşımların, zulüm ve sömürü güçlerine karşı zaferidir. Einstein, ‘’ Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler.’’ diyor.
Barışın uzak olmayacağı umuduyla bakışlarımızı çevirdiğimiz dünyada, dökülen kanlar, ırkçı ve dinci bağnazlığı güçlendiriyor, her ölümle yayılan öfke ve kin tohumları, insanlık kültürü üzerindeki kara bulutları yoğunlaştırıyor. Yaşama kültürünün vahşileştirilmesi, yaşam coşkusunun yok edilmesini; kültürün kana bulanması, insanların yaşama yabancılaştırılmasını getiriyor. Kan bulaşığı barışı kirletiyor, değerleri tüketiyor; değerleri ellerinden alınan insanların umudu öfkeye, öfkesi umarsızlığa dönüşüyor, bunlarsa bağnazlığın gıdası oluyor. Kimsenin insanlara bağnazlığı layık görmeye hakkı yok oysa. Paylarını arttırmak isteyen ve dünyayı ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel bir çöküntünün içine taşıyanlar bu baskı ve zorbalık sisteminin sürgit olması için uğraşıyorlar.
Özgürlüğün, aydınlığın, emeğin, insanın savunulmasının; demokrasinin, kardeşliğin gerçekleşmesini sağlamak, topraklarımızın kültür zenginliğini gelecek yüzyıllara taşıyabilmemizin tek yoludur; yürünmesi zorda olsa. Pablo Neruda, ‘’ Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız’’ diyor.
Dünyada barışın sesinden başka sesin duyulmaması için, savaşa karşı çıkmalı, çünkü savaş insanlığın yok edicisidir. Çocuklar öğrenmeli barışı ve her insan gibi barış savaşçısı olmalı. Mustafa Kemal, ‘’Dünya insanları, kapitalizmin açgözlülüğü ve hırsından arınmış olarak yetiştirilmelidir.’’ diyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.