- 1276 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BAHAR KOKULU BİR KADIN 5(doğmamış bir çocuk olduğunu söylemiştim ekleme bir bölüm)
J E N İ F E R
Dün gece uyuyup kaldığım kanepenin üzerinde her yanım tutulmuş gibi uyandım bütün gece üzerimde battaniye veya yorgan olmadan öylece kıvrılıp kalmışım sabaha karşı soba söndüğünden üşümüş ve kendimi iyi hissetmiyordum Günlerden cumartesiydi ve saat neredeyse öğle üzeri olmuştu.
Ayda bir kez hafta tatilim iki gündü ve bu tatil gününü böyle planlamamıştım erkenden uyanıp kasabanın kenarından geçen Slonya nehrinde balık tutacaktım ama uyuya kalmıştım işte üstelik her yerim de ağrıyordu. Bel kemiğimdeki acı dayanılmaz bir hal aldığında ,bir süre önce doktor Ripnes ten aldığım ilaçların bulunduğu ecza dolabına yöneldim ve ağrı kesici ilacı buldum aynı anda avucuma boca ettiğim ilaçlardan iki tanesini diğer elime alıp kalanı yeniden ilaç şişesine doldurdum hapları ağzıma attığımda zaten tatsız olan ağzımda acı ve yakıcı bir his oluştu hemen sürahide dünden kalan bir bardak kadar suyu ağzıma boca ettim bu ağrıdan ancak bu şekilde kurtulurum diye düşündüm.Bir zaman sonra uzandığım kanepede gözlerimi açtığımda ter içinde kaldığımı fark ettim boynumdan sırtıma doğru sırılsıklam olduğumu anladı şakaklarım çatlıyormuş gibi atmaktaydı.Vücudumu belli belirsiz bir ateş dalgası yalamaktaydı.İçeride terimi sildikten sonra üzerime kuru bir şeyler giyindim on beş yirmi dakika ya geçmiş yada geçmemiştiki biraz rahatlamış ve ağrılarım azalmıştı.
Sandalyemi pencerenin tam karşısında bir noktaya yerleştirdim sehpayı da ayaklarımın altına gelecek şekilde yerleştirdikten sonra şöyle bir gerildim böylelikle rahatlamayı umuyordum bir saat kadar sonrada aldığım ağrı kesiciler işe yaramış ağrılarım neredeyse tamamen geçmişti neyse ki ucuz atlattım diye düşündüm usulca oturduğu yerden kalktım ve sobanın üzerinden aldığım çaydanlığı yan tarafındaki masanın üzerindeki tepsiye koydum.
Çayımı yudumlarken pencereden karşı dağların karla kaplı zirvelerini bıkmamacasına seyretmeye başladım.Kara kış can çekişir gibiydi ama nasıl olsa gidecek ve bahar kokuları dağlara vadilere sinecekti.Bu düşünce beni daha da rahatlattı ve yüzümü bir tebessüm dalgası yaladı geçti.Mutlu olabilmek için umut etmek ve buna inanmak insana iyi geliyordu bende öyle yaptım Evde iken bir türlü geçmek bilmeyen saatlere şaşırıyorum zaman durmuş gibi oluyor.Derken gözüme yaz aylarından bu yana bakımsız duran evimin bahçesinin viraneliğini takıldı günlerin paslı bir çarkın dişlileri gibi bir biri ardından hızla dönerken kendimi yalnızlıklarına nasıl mahkum ettiğimi düşündüm.Az önceki umudum bir anlık neşem hüzünlerle köşe kapmaca oynarmış gibi yer değiştirdi yeniden canım sıkıldı.
Ağaçların zavallı kupkuru dalları içimi acıttı.Boyası yer yer dökülmüş bahçe duvarının soğuk ve bakımsız yalnızlığı bana benziyordu içimi yeni ve daha güçlü bir sıkıntı dalgası yaladı geçti.Bütün hislerimin bu neredeyse unutulmuş kasabanın yapayalnız köşesinde anlamını yitirmeye başladığının farkına vardım.Ah Karen neredesin dedim ardından derin bir soluk aldım.Kararımı verdim Karen artık gelmeliydi yada ben ona gitmeliyim dedim kendi kendime.kendi kendime konuşmak bir alışkanlık olmuştu.
Aynı anda kapının zili birkaç kez arka arkaya çaldı kapıya yöneldim <<günaydın Bayım>> gelen adını sonradan öğrendiğim komşu evin evlenmemiş kızı Jenifer di bu kız evde olduğumu nereden biliyor diye düşünürken işe gidiş geliş saatlerinde onun pencereden ban baktığını hatırladım.
Jenifer in <<bu poğaçaları ve kekleri sizin için annem gönderdi>> diye kibar bir tonlamayla söyledikleri düşüncelerimden sıyrılmama neden oldu.<<Aslında bunları ben yaptım ama annem bunu size söylemememi istedi olsun bence bilseniz daha iyi olur>> dedi.Hiç durmadan konuşuyordu .
Ben bir yandan Gözlerimi kızın son derece zarif ellerinden ayırmaksızın << teşekkür ederim neden zahmet ettiniz>> dedim poğaça ve keklerin bulunduğu tabağı kızın elinden alıp diğer yandan kapıyı kapatacaktım ama o arsız bir şekilde kırıtarak.
<<İçeri davet etmek yokmu bayım?>> diye sordu ve Cevabımı beklemeden pişkinlikle içeri daldı. Ardından aman <<Allahım >>diye bir çığlık attı.
Genç kadının sorgusuz sualsiz içeri dalmasına ardından da attığı çığlığa anlam veremedim şaşırıp kalmıştım böyle bir şey başıma ilk defa geliyordu ne yapacağımı bilemedim buda ne demek oluyor anlamında soru soran gözlerle kıza baktım.ama şaşkınlığım onu daha da cüretkar hale getirmekten başka bir işe yaramadı.Kontrolümü kaybetmiştim üstünlük onun elindeydi ne yapmak istediğini anlamak için bir süre daha tepki vermedim.
<<Bu eve acilen bir kadın eli değmeli bayım bu ne dağınıklık ayrıca itiraz da istemiyorum>> dedi ve sözünü bitirmeden etrafı temizlemek üzere hamle yaptı.
Salondaki masanın üzerinde ne var ne yoksa topladı ve masa örtüsünü alıp doğruca banyoya yöneldi Bu evin her köşesini sanki daha önceden biliyor gibiydi.Yaşadığım olaylar hep tetikte olmam gerektiğini öğrettiği halde bu kız dan çekinmemi gerektirecek negatif bir elektrik almamıştım.
Bu olağan dışı duruma çok şaşırmama rağmen kendiliğinden gelen bu temizlik yardımını reddetmedim çünkü haftada bir gün bir polis merkezinin temizliğini yapan bayan Oktavia on beş günde bir benim evi de temizliyor çamaşırlarımı yıkıyordu ama neredeyse bir aydan bu yana hasta olduğu için her iki işe de gidemez olmuştu.Jenifer in bu yardımına için için memnun bile olmuştum.kendi kendime çok şanslı bir adam olduğumu bile söylediğime yemin edebilirim ama neyin karşılığında yardımcı olacaktı orasını daha sonra öğreneceğimi biliyor düşündüğümün olmaması için kendimi kurtuluş manevralarına hazır tutmaya kuruyordum. Sessizce bir köşeye çekildim olanı biteni izlerken yalnızca hafta sonları içtiğim ucu mermer oyma pipoma tütün basmaya başladım.Çok keyiflenmiş ve pazartesi günü tertemiz kıyafetlerle işe gidecek olmanın rahatlığını yaşıyordum çünkü dün üzerime bir fincan dolusu kapiçino boca olmuştu.
Biraz sonra pipo dan yayılan çikolata aromasının iç gıcıklayıcı kokusu o sırada banyoyu temizlemekle meşgul olan kıza kadar ulaşmış.<<Mr Rusell tıpkı babam gibisiniz>>.
Bu sözle Jenifer in ne söylemek istediğini anlayamamıştım ağzımda pipomu tüttüre tüttüre banyoya doğru yürüdüm <<sizi duyamadım genç bayan>> dedim.
Kız banyoda önünde naylon bir leğenin içinde birkaç parça çamaşır olduğu halde yere çömelmiş eteğini kucağına toplamıştı iki büklüm bir halde masanın örtüsünü yıkamakla meşguldü.Öyle kusursuzdu ki kendimi şartlandırdığım halde gözlerimi genç kızın açıkta duran bembeyaz kusursuz bacaklarına bakmaktan alamadım O ise bu durumu umursamadan konuşmasını sürdürdü.Adım Jenifer bayım dedim ki <<Babamda ölmeden öncesizin gibi pipo kullanırdı.>>
Boğazı düğümlendi önce sarsılır gibi oldu ardından hıçkırıklarla ağlamaya başladı. İsteri krizinde gibiydi. biraz abartılı ağlama seansını fark ettiğim halde ona doğru bir adım atma ihtiyacı duydum.O sanki bu hareketimi bekliyormuş gibi kıvrak bir hareketle yerinden kalkarak boynuma kolların doladı başını omuzlarım ile göğsümün birleştiği noktaya yasladı.İşte şimdi kritik noktaya gelmiştik
<<Babamda ben küçükken her ağlayışımda da beni teselli ederdi bayım sizin gibi kuvvetli kolları vardı ve bana şefkatle sarılırsa susardım ve hiç ağlamazdım.>>Yirmi üç yirmi beş yaşlarındaki kız bir anda çocukluğuna dönmüş gibi davranışlar sergilemeye başladı <<Lütfen bayım şu an size sığınmaya çok ihtiyacım var.>> İki elimi kendi beline doğru çekerek ona sarılmamı sağladı hipnoz yapılmış gibi itaat ediyordum ardından kendi ellerini belime sımsıkı kenetledi.Bu kadarını Ummuyordum bir anda Jenifer in bu davranışına nasıl bir karşılık vermem gerektiğini bilemedim hayatıma Karenden başka biri daha önce hiç girmemişti genç kadına öyle sıkı sarıldım öyle çok sıktım ki kız bir an için nefessiz kaldı.
Ok yaydan çıkmıştı bir kere bir elim gayri ihtiyari Jenifer in saçlarını okşamaya başladı.İçim tuhaf bir biçimde gıdıklanır gibi oldu kalbimin sesi neredeyse dışarıdan duyuluyordu.Bu duyguyu aylardır yaşamadığımı fark ettim.Neden sonra
Birden kendime geldim sarıldığım Karen değildi nazik bir hareketle kız kendimden uzaklaştırmak istediğim halde başaramadım.Tıpkı küçük bir çocuğun babasına sıkıca sarılışı gibi Jenifer beni bırakmamak için savaşıyordu.
Göz göze geldik uzun bir süredir hissetmediğim hatta ısrarla köreltmeye çalıştığım duygularım bir anda yenilenmiş ve çok kuvvetli olarak karşıma çıkmıştı, karşı konulmaz hazların girdabına yakalanmıştım bir kez.
Aklımın reddetmeye çalıştığını vücudumun şahlanışı tüm gücü ile engelliyordu.<<Karen biricik sevgilim>> fısıltı halinde ağzımdan kaçan bu sözcükleri ihtiras dalgasına tutulmuş kız duyamadı.Birbirimize yabancı iki beden sıkı sıkıya kenetlenmiş dünya durmuştu sanki.Arzuyla Jenifer i dudaklarından bırakmamacasına öpmeye başladım.O da bana aynı şekilde karşılık vermekteydi.
Pantolonumun kemerini ustalıkla çözdü ardından fermuarımı indirirken titremeye başladım beni büyüsü altına almış bir büyücü gibiydi usulca banyo küvetine doğru yavaşça sürüklenirken onun üzerindekileri çıkartmasına yardım ediyordum.
Kız kıvrak bir hareketle kendi üzerindekileri bir hamlede çıkarttı attı yardımıma gerek kalmadı.İç çamaşırı giymemişti.Bir anda karşımda pürüzsüz bir cilt ,dolgun göğüsler ve muntazam bir kadın vücut u çırılçıplak arzı endam ediyordu.Bir adım geriye çekildim şaşırdı ben bir müddet bu kusursuzluğu baştan ayağa süzdüm bakmaya doyamıyordum.Banyo küveti ağzına kadar dolduğunda ikimiz şehvetin doruklarında doyumsuz arzuların çılgın oyunlarını sahneliyor gibiydik usulca aşk oyunlarının bilinen ritmiyle dans etmeye başladık.
Her şey sona erdiğinde kurulanmış ve salonu neredeyse fırın gibi ısıtmış olan sobanın karşısındaki kanepenin üzerine oturduk.İkimizde hala çırılçıplaktık birer sigara yetişti imdadımıza konuşmaktan çekinir gibiydik ve biri birimizin yüzüne bakmamak için direniyorduk Jenifer bu suskunluğu ilk bozan ilk taraf oldu
<< Tanrım müthiştin>>. ona doğru döndüm beğenilmek hoşuma gitmişti Jenifer in mutluluktan ağzı neredeyse kulaklarına varmış gibiydi.Başını çıplak dizlerime yasladı ve kanepeye uzandı. hiçbir şey konuşamıyordum ama bir elim Jenifer in sapsarı saçlarını okşamaya devam ediyordu.Bu şekilde ne kadar zaman geçirdik ikimizde bilemedik. Hem benim hem de Jenifer in içi alev alev yanmaya devam ediyordu bunu hareketlerinden anlıyordum .Kız adeta bir tahrik ustasıydı. yerimden kalktım kapı ve pencereleri sıkı sıkıya kilitledikten sonra Jenifer i kucakladım yatak odasından içeri usulca götürüp yatağın üzerine yumuşak bir hareketle bıraktım.
Koyu renkli perdeleri çektim odanın içi akşamın ilk saatlerinin loşluğunda idi Üzerindeki bornozu çıkarttım genç kadın yeniden çırılçıplaktı <<ömrümde böyle güzel bir vücut böyle yumuşak bir ten görmedim>> dediğimde Jenifer gülümsedi bu defa aşkın bütün ince renklerini bir ressamın tuvali üzerine çizdiği resim titizliğinde bu kusursuz bembeyaz vücuda nakış nakış işlemeye başladım ikimizde çıldırmış gibiydik.Jenifer in vücuduna kondurduğum alev alev yanan öpücüklerimden payını almamış tek bir nokta bile kalmamıştı.Her dudak temasında Jenifer ürperiyor ve titriyordu.Saatler süren bu ateş dansı sonunda her ikimiz de yorgun ve mutlu bir şekilde yatağın içinde yan yana uzanıp uyuklamaya başladık.
Aşktan korkmuyorum aşkta hiçbir zaman kötülük yoktur aşkım.
Akşamın portakal rengi yaldızlarla bezeli büyüsü kasabayı baştan aşağı kuşatmıştı.Güneş gözleri kamaştıran neşeli bir parlaklıkla neredeyse batmak üzereydi.karanlık kasabanın üzerine çökmeye başladığı saatlerde iki beden biri birine sımsıkı sarılmış bir şekilde daldığımız uykudan uyandık.
Sonunda küçük tepeciklerin üzerinde düşe kalka sürdürdüğümüz yolculuğun sonuna geldiğimizi fark ettim.yumuşacıkbir uysallıkla avuçlarımın içine iki yanağımı hapseder gibi aldıktan sonra yan yana yattığımız yatakta uyku mahmuru gözlerine dik dik bakarak unutma insanoğlunun en önemli ihtiyacı sevgidir dedim daha fazla severek seninle dünyayı yeniden kurabiliriz eğer sen istersen dedim yüzünde alaysı bir gülümseme peydah oldu Senden ayrılma zamanım geldi Rusell artık buradan sonrasını tek başına gidebilirsin ben istediğimi aldım dedikten sonra. Avuçlarında sıkmaya başladığı elimi bıraktı ve telaşla<< eyvah akşam olmuş bile annem çok merak etmiştir>> yataktan kalkarken sanki merdivenleri çıkıyormuş gibi adım adım gökyüzüne doğru bir meleğin yükseldiğini sandım. hızla üzerini giyindi ona merak ve sevgiyle bakıyordum kıvrak bir hareketle geldi dudağıma küçük bir öpücük kondurarak <<sonra görüşürüz aşkım>> dedi ve hızla evden ayrıldı.
o gidince içimi garip bir hüzün dalgası yaladı kendimi öksüz kalmış gibi hissettim bozguna uğramış duygularımla yapayalnızdım kendime verdiğim sözü tutamamanın utancında.Benliğim allak bullak oldu çok sarsıldım Birkaç saat içinde ona alışmıştım yıllardır birlikteymişiz gibi bir duyguya kapıldım adeta esarete gönüllü giden mahkumlar gibi bir durumum vardı irademin ne denli zayıf olduğunu keşfetmiştim bu ilk aldatma denemesinde. Mevsimsiz açılan çiçekler solmaya mahkumdur ya işte bu da öyle bir şey.Çöl güneşinin altında çekilen susuzluğa benziyordu onun gidişi.
Rusell günlerdir neredeyse hiç açmadığı televizyonun karşısına geçti.Hafta sonu haberlerini ilgiyle izledi ardından TV SDR de Sbirnitad eyalet başkanı Daniel Morton ulusal içerikli bir konuşma yapıyordu.<<Tüm dünya bizden bunu beklemektedir.Daha fazla demokrasi daha fazla insan hakları globalleşen dünyanın her topluma ve her bireyine dek yaymaya çalıştığı bu olgunun gereklerini dünya ile bütünleşerek uygulamalıyız.Terör kılcını çekmiş ve insanlığı tehdit ederken bizler demokrasimizden asla taviz verme niyetinde değiliz.Bu insanlığın ortak baş belasından ancak Daha fazla refah ve daha fazla demokrasi ile baş edebiliriz.Sevgili vatandaşlarım bütün dünya bizden Adaletsizliğin ve kaosu hüküm sürdüğü komşumuzdaki bu yangını söndürebilmemiz adına fedakarlıkta bulunmamızı da beklemektedir.>>
Rusell her zamanki hamasi nutuklarla bezeli bu tür konuşmaların yalnızca insanları uyutmaya çalışmaktan başka hiç bire işe yaramadığını düşünürdü ve konuşarak hiçbir şeyin çözülemeyeceğini bilirdi hemen bir başka kanala yöneldi ama orada da aynı konuşma vardı televizyonu kapattı ve sırt üstü uzandı.
Aklına dün valilikten gelen ekonomik önlemler ile alakalı bir dizi uygulama içeren kısıtlamalar ile ilgili iç işleri bakanlığının tamim i geldi en çok sıkıntı yaratacağını düşündüğü şey ise polis merkezinin araçlarının bundan sonra günlük altı litre mazot istihkakıydı bu bütün işleri aksatacak diye düşündü.Bir süreden bu yana ülke ekonomik sıkıntı içindeydi ve bu hayatın her alanında kendini gösteriyordu.Neyse yarın hafta sonu iznimin ikinci günü iyi bir şeyler yapmam lazım diye düşündü.Ve üzerini değiştirdi.Akşam yemeği için dışarı çıktı.Jenifer in evinin önünden geçerken içeriden Jenifer’in annesine ait olduğunu düşündüğü tiz bir sesle <<Sen ne yaptığını sanıyorsun kaltak bu kaçıncı oynaşman senden de rezilliklerinden de bıktım artık >> diye bağırdığını ardından da Jenifer in acı içinde korkunç bir çığlık attığını duydu bağrışma ve ağlama seslerine müdahale edemezdi buna hakkı olmadığına karar verdi işleri daha karmaşık bir hale getirmenin manası yoktu. ve yoluna devam ederken sebebi olduğu bu durumun içini sızlattığını hissetti kendi kendisine kızdı.
Ertesi sabah oldukça erken bir saatte kapının zili ısrarla çalmaya başladı. Yatağından hızla kalktı pijamasının üstünü sırtına geçirdi ve kapıya yöneldi.Jenifer yarı ağlamaklı yarı uykulu bir gözünün üzeri yer yer morarmış Rusell e bakmaktaydı.Ardından hiçbir şey söylemeden hızla içeri daldı ve doğruca yatak odasına yöneldi Rusell de uykulu gözlerle arkasından giderek onun yanına oturdu ve hiçbir şey söylemeden onun konuşmasını bekledi.
Dün akşamki bağrışmaların Jenifer in bu evi ziyareti ile ilgili annesinin tepkisi olduğunu öğrendiğinde şaşırmadı çünkü bunu zaten duymuştu.İçindeki suçluluk duygusu yüzünün alev alev yanmasına neden oldu.
Bu eve taşındığı ilk günlerden bu yana Jenifer i işe gidiş ve dönüş saatlerinde evlerinin penceresinde görüyordu ve onun kendisine olan ilgisini hissediyordu geçti ve bir model kadarda yakışıklıydı beğenildiğini hissetmek erkeklik duygularını kamçılıyordu yinede bu ilgiyi anlamamazlıktan geliyordu ancak dün olanlardan sonra iş rayından çıkmıştı kendini frenleyememiş olmasına için için kızdı.Yataktan başı önde kalkarak salona geçti utanç içindeydi Kareni aldatmış olmanın ağır yükünü omuzlarında hissediyordu.
Jenifer in <<dert etme aşkım evli olduğunu biliyorum başına bela olmak gibi bir niyetimde yok annemin dediği gibi bir kaltak gibi yaşamak benim tercihim bunun seninle bir ilgisi de yok ben istedim mi olay biter sen keyfini çıkar canım>>derken tıpkı profesyonel kadınlar gibi rahat davranışlar sergiliyordu <<ben bu evde daha önceleri de benzer şeyler yaşadım ve kimseye bir şey olmadı alan da verende razı olduktan sonra>> şuh bir kahkaha attığında Rusell’ın sabrı tükenme noktasına gelmişti <<ayrıca annemde eski kafalı bir bunağın teki benim fahişe olduğumu düşünüyor aşkım.>> dedi Ardından sustu kızgınlıkla söylediği kelimeler Rusell i çılgına çevirmeye yetmişti bu evi avucunun içi gibi bildiğini hatırladı ve Jenifer için bunun daha önceki kiracılar la da oynadığı bir oyun kendisinin de bu oyunun bir parçası olduğunu anladı aşağılanmıştı öfkeyle yerinden kalkarak Jenifer in suratına okkalı bir tokat attı.
Jenifer hiçbir şey olmamış gibi Rusell in gözlerine tahrik edici bir şekilde bakmaktaydı ve dudaklarını yalamaktaydı.Ani bir hareketle fırladı ve Rusell e sarıldı dudaklarından vahşice öpmeye küçük ısırıklar atmaya başladı. Rusell in aşka olan açlığını biliyor ve bundan olabildiğince istifade etmeyi düşünüyordu.Bu cüretkar tavır karşısında geri durmak erkeklik gururunu iyice zayıflatacak başka sözlü saldırıları da beraberinde getirecekti Rusell bundan emindi ve yapması gereken ona iyi bir ders vermekti. Jenifer i kucakladığı gibi banyodan içeri girdi.Genç kızı çırılçıplak soydu ve duşun altına soktu Jenifer başardığını hissettiği anda Rusell buz gibi soğuk suyu açtı ve onun çırpınışlarına aldırmadan bir süre buz gibi suyun altından çıkmasına izin vermedi <<umarım ateşin sönmüştür aşkım>> dedi. Jenifer yavru bir kedi gibi titriyordu salona geldiğinde sobaya yanaştı ısınmaktan başka bir düşüncesi kalmamıştı.daha sonra üzerini giyindi ve hiç bir şey söylemeden kapıyı hışımla çarparak gitti.
<<benim masmavi gözlüm bu değil Bu kadını buradan kovun bana dokunmasına izin vermeyin>>
Rusell in Telefonu çalmaya başladı.Arayan kasabanın ilk okulunu öğretmenlerinden Mr Tracks idi.<<Azizim yüzünü gören cennetlik oluyor yahu nerelerdesin sen>>.Rusell yaklaşık on gün kadar önce kasabanın Pazar yerinde Mr Tracks ile ayak üstü bir şeyler konuştuktan bu yana onu görmemişti kasabada en çok güven duyduğu kişilerden biri idi.Mr Tracks ve onu öğle yemeği için evlerine davet ediyordu <<hem yarım kalan satranç oyunumuza devam ederiz azizim>> diyordu ama Rusell hem yemeğini yemişti hem de az önce Jenifer ile yaşadığı tatsız olaydan ötürü sıkıntılıydı teklife nazikçe teşekkür ederken çok yorgun olduğunu ve bu gün dinlenmek istediğini söyledi.
Bartminsk’de kasabanın tepelerle çevrili olmasından ötürü akşam aniden kasabanın üzerine kara bir gölge gibi çökerdi.
Baş ucundan kulaklarını rahatsız eden ritmik d ı t.. d ı t.. d ı t .. seslerine bir türlü anlam veremiyordu ve onu susturabilmek için yapabileceği pek bir şeyde yoktu kılını dahi kıpırdatacak gücünün olmadığını hissediyordu.<< Sık sık bana ne oldu ya neredeyim ben evet tabiki yatıyorum neyse Sabah olsada şu berbat rüyadan uyanabilsem>>diyordu ama sesini kimselere duyuramıyordu.uyuyor uyanıyor gözlerini bir türlü açamıyor sürekli sislerin arasına dalıp çıkıyordu.
Rusell üzerine daha rahat bir şeyler giyinmek için yatak odasına doğru yöneldiğinde,bahçe kapısının önündeki yoldan tanıdık bir arabanın dizel motor sesini ve şase gıcırtılarını duydu.Araç evinin bahçe kapısının tam önünde durduğunda arka arkaya iki kez kısa bir kez uzun kornaya basmıştı bizim çocuklar geldi bu vakitte önemli bir şeyler olmalı diye düşündü.
-Polis memuru John’ un <<Dedektif Rusell evde misiniz diye seslendiğini duyduğunda John evin kapısının önüne gelmiş ve zile basmak üzereydi.Rusell kapıyı açtı ve John ile burun buruna geldi.<<Bu saate seni buralarda görmek hayra alamet değil>> diye yarı şaka bir şeyler söyledi sonrada pişman oldu mutlaka önemli bir şey vardı ki kendisine ihtiyaç duyuluyordu John un <<bir gasp ve cinayet olayı var işin içinden çıkamadık senin yardımın gerekli dedektif.>>demesi ile birlikte <<içeri gir ben üzerimi değiştirip hemen geliyorum>> dedi.
İkinci dünya savaşından kalma bu ağır ve hantal araç hareket ederken John olay ile ilgili kısaca bilgi veriyordu kasaba çıkışında ticari bir taksi gasp edilmiş ve taksi nin şoförü olduğu sanılan bir cesedin olay mahallinde olduğu katiller hakkında ise bir ip ucu bulamadıklarını anlatmıştı.
<<Aracın bulunduğu yer hemen kasaba çıkışında dedektif! o bölge hem bizim hem de askerlerin sorumluluk alanında yani müşterek çalışma yürütmemiz gerekiyor.>>John bir anda sustu ve
Rusell’ e dönüp baktı derin düşüncelere daldığını fark etti .Kafasında planlar yaptığının anladı sessizliğini sürdürdü.
Olay mahalline geldiklerinde yüzbaşı Tony onu tebessümle karşıladı <<hoş geldin! Dedektif arada bir olay olmazsa hiç görüşemeyeceğiz>> dedi Rusell <<Çok haklısın Tony epeydir görüşemedik ama bilirsin bizim işleri.>>diye karşılık verdi.
Tony kasabaya komşu köy de istihkam edilmiş birliklerin Komutanı idi ve asayiş ile ilgili konularla da ilgilenmesine rağmen asıl görevi sınır güvenliği ni sağlamaktı.Bu bölgeye komşu ülke Pandurya da iç savaş hüküm sürdüğünden sık sık o ülkenin teröristleri Pandurya güvenlik güçlerince yapılan sıcak takipten kaçarak Sbirnitad topraklarını ihlal ediyorlar zaman zamanda Sibirnitad topraklarında silahlı eylemler yapıyorlardı.Tony evli ve iki çocuk babasıydı eşi ve çocukları ile birlikte karargahtaki lojmanlarda da kalıyorlardı.
kısa bir zaman diliminde Rusell ve Tony ve çok iyi iki dost olmuşlardı küçük oğlu mark Rusell ı çok severdi.
Rusell i ziyaret için birliğe geldiğinde mark için şekerlemeler çikolata lar oyuncaklar götürürdü klasik asker polis rekabeti onların arasında yoktu ve birlikten kuvvet doğacağına inanıyorlardı.Hemen çalışmalara başladılar.
Ticari bir taksi hemen yanında yerde yatan bir kişi olduğu halde terk edildiği için ve yerde yatan şahsın ölü olabileceği ihbarı üzerine, askeri olay yeri inceleme ekipleri belirtilen yere derhal intikal etmişler ve çevre güvenliğini sağlamak üzere konumlanmışlardı.Devasa boyutlara yakın bir BTR zırhlı aracı yolu tam ortadan kesmiş trafiğe izin vermiyordu.
Yerde yatan şahsın, vücudunun göğüs hizasındaki birkaç noktadan sızan kanın yer yer pıhtılaşma eğiliminde olduğunu şahsın bıçaklanarak darp edildiği izleniminin hakim olduğunu yerde pıhtılaşmış kan birikintilerinin görüldüğüne dair bilgi ile askeri tabip in onayı teşhisi ile
Şahsın ölmüş olduğunu yağan yağmur nedeniylede olay yerinde başka her hangi bir iz ve emare,bulunamadığını olayı aydınlatacak bir suç deliline rastlanmadığını kasabadaki polis merkezine bildirmişlerdi ve ortak sorumluluk alanı olan bölgede birlikte çalışmak istemişlerdi.
Rusell ve Tony arabada inceleme yapmaya başladılar aracın taksi ruhsatı kısa bir aramadan sonra bulundu böylelikle kasaba merkezindeki twinge durağının kayıtlı aracı olduğu tespit edildi.
Merkez nöbetçi savcısı konu ile ilgili bilgilendirildi. Savcının talimatı üzerine bir ekip olay mahallinde bekletilerek diğer ekip taksi durağında bilgi toplama amacı ile hareket etti.
Taksi durağında yapılan araştırmada araç sahibinin kimliği belirlendi ve soruşturmada,
Albert adındaki ölen şahsın altın kolyesi saati ve cep telefonunun olduğu öğrenildi şahsın cep telefon numarası kaydedildi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.